Etiket arşivi: Evrim teorisi

Güldürmeyin insanı, yazıyı Sümerliler mi bulmuş?

İlk insan ve ilk peygamber olan Adem peygambere 10, Şit peygambere 50, İdris peygambere 30, İbrahim peygambere 10 sahife indirildi. Yani dört hak kitabımızın haricinde işte böyle bazı peygamberlerimize de yazılı sayfalar indirildi.

Yazıyı da şunlar, bunlar bulmadılar. Yazı cennette de vardı ve dünya hayatında Adem aleyhisselama yazılı on sayfa indirildi. Adem aleyhisselam da evlatlarına okuma ve yazmayı öğretti, öyle yayıldı, devam etti. Değişik insan ırkları da Nuh tufanından sonra oluştu ve nasıl olduğunu daha önce tekrarla anlatmıştım. Mağara devriymiş, taş devriymiş, evrim süreciymiş, bunların hepsi bilimsel ve de dini temelleri olmayan, son derece art niyetli ve abartılı hurafeler… On milyon üstü kat trilyon kere bilimsel olarak çökertilmiş yalanlar. Adem aleyhisselam vefat etmeden önce, yüksek teknoloji ile imal edilmiş uçan vasıtalara biniyordu. Bunlarla uzaya, başka gezegenlere de gidiyordu. Zaten Venüs’le gelin alma verme yapılırken sadece gökyüzünde değil uzayda da uçabilen vasıtalar kullanıldı. Kim ibtidai/ilkel ve hurafeci imiş, kim de medeni ve ilimle/bilimle iştigal edermiş, dünya insanlığı çok yakında bunu çok daha net olarak anlayacak.

O ateist olduklarını açıklayan ama bunu da yalanla, taktik icabı yapan, aslında satanist olan sözde bilim adamlarını üçer beşer değil, yüzer biner tarihin karanlık sayfalarına gömeceğim. Dünyamızın değil, 18 bin alemin en ileri teknolojileri ile saldırılsa bile ölmeyeceğim. Benim de bir vazifem var ve vazifem bitene kadar Allah beni de koruyacak. Şu ana kadar yaptıklarım, yapacaklarımın yanında Arap yarımadasındaki bir toz tanesi kadar kalır.

Mehmet Fahri Sertkaya|Akademi Dergisi

Nuh tufanından sonra türediler

Çekik gözlüler, kızıl ve kara derililer, Nuh tufanından sonra türediler

Ekran görüntülerini verdiğim haberi dikkatle okuyalım. Yıllardır anlattığım hususların bilimsel temeli var mı diye çalışmalar yapmışlar, ne dediysem doğrulamışlar, anlamışlar ama yine insanlığa şeffafça anlatmamışlar.

Üstünü kapatmak için yine evrim teorisi denilen akıl almaz, mantıksız ve bilimsel temeli de olmayan safsataya sığınmışlar.

Tarihini tam olarak bilebilmek şimdilik mümkün değil ve tarihlemede hata olabilir ama çok yaklaşık 17 ile 30 bin yıl önceki bir aralıkta Nuh tufanı yaşandı. Bu tarihi bile yıllardır veriyorum. Nuh tufanı yaşandığı için dünyanın her yerindeki pek çok millet aynı anda ve toptan yok oldu.

Nuh a.s. tufandan sonra dünyaya gelince, başka dünyalardan insanların bizim dünyamıza gelerek yerleşmesine ve imar etmesine de izin verdi. O zaman uzaylılar dünyalılardan gizlenmiyorlardı. Hep anlattığım gibi, uzaylılarla dünyalıların cinsi münasebette bulunmasına yasak konulmuştu ama Nuh a.s.’ın oğullarından biri babasına itaat etmedi. Dini emir ve yasakları dinlemedi. Uzaylı insan türlerinin kadınları ile cinsi münasebetlerde bulundu. Neticesi olarak da dünyalı-uzaylı melezi insan türleri türedi. Genetik kodlar da bu nedenle aniden değişti. “Kod uyumsuzluğu” dediğim şey yaşanmaya başladı.

Bu günümüzde, bu dünyamızda, genetik kodlarına uzaylı kodları az ya da çok karışmamış hiç kimse yok gibi… Lakin Çinlilere, Japonlara, Hindistanlılara, zencilere/siyahlara, Kızılderililere ve Latin Amerika halklarının çoğuna daha yüksek oranda uzaylı genleri karıştı.

Mehmet Fahri Sertkaya

Ne kadar çok paniklediler

Ne kadar çok paniklediler

Gece yazdığım Nazca çizgilerine ve gerçek dünya tarihine dair yazı, zaten bu sahada yıllardır yazdığım onlarca yazımın üstüne artık tamamlayıcı bir yazı gibi oldu.

Dünya üzerindeki etkili ve yetkili kişiler arasında hemen ilk saat içerisinde büyük bir mevzu oldu. Herkes birbirine farklı lisanlara çevrilmiş hallerini gönderdi. Çok yüksek bir haberleşme trafiği de oldu, görüşmeler yapıldı ve hala yapılıyor.

Dünya üzerindeki müesses nizamın, satanistlerin kurulu sisteminin en büyük taşıyıcı kolonuna da devasa bir bomba koyup patlatmış ve yıkmış bulundum. Bundan sonra satanistler, yahudiler, masonlar, tapınakçılar, evrimciler, sözde bilim adamları, bir bütün olarak Ankebut Ağı, fikir, bilim ve eğitim sahasında da tuzla buz olacak.

Pek çok farklı dinin, tarikatın, cemaatin, ülkenin/milletin ve kültürün mensupları arasında şaşırıp kabullenenler de inanmak istemeyip ısrarla ret edenler de oldu, olacak. Ancak konuşmalardan anlaşılıyor ve akıl, mantık da bunu söylüyor ki kabullenemeseler de çok kısa sürede şu müesses nizam yıkılacak, bunun farkındalar, inatla ret etmenin fayda vermeyeceğinin de herkes farkında… Artık hiç kimse dünya tarihine bu güne kadar olduğu gibi bakmayacak. Dürüst karakterli hiç kimse evrim teorisi safsatasına dönüp bakmayacak ve bunların kitaplarını, belgesellerini ve programlarını izlemeyecek. Bunların okullarda ders kitaplarında bulunmasına da izin vermeyecek.

Bu gidişatın çok yakında bu neticeyi vereceğini gören, bu son yazımla birlikte buna emin olan ve ümitsiz de olsalar her şeye rağmen sabaha kadar uyuyamayıp hemen bir şeyler yapmak isteyen kişiler de çok oldu. Bunların başını da yine Yahudi/Satanist kişiler çektiler.

Türkiye’de de gizli Yahudi Youtuberlara hemen talimatlar verildi. Gizli Yahudi Barış Özcan bu gecenin sabahında “Nazca çizgilerinin sırrı” başlığı ile kuru gürültü bir video paylaştı.

Herkes izlesin, bu video, bu gizli Yahudi ve art niyetli Barış Özcan’ın gerçek yüzünün kısa sürede görülmesinde büyük paya sahip olacak. Çünkü video büyük panikle, dersini çalışmadan, art niyetle, çok sayıda açıklar verilerek ve aceleyle hazırlanmış

https://www.youtube.com/watch?v=4AgrxE11hG0

Satanist Barış Özcan’dan zaten başka bir şey beklenmezdi

İblis’e insan kurban edilen satanist ayinlerine de katılan gizli Yahudi Barış Özcan’ın hazırladığı bu videoda, dördüncü dakikada, şu gördüğünüz görüntü paylaşılmış.

Nazca’da görülen çizgilerin bir benzerinin Kentucy’de, 7 Ağustos 1982 tarihinde, altı kişi tarafından, sadece sopalar ve ipler kullanılarak çizildiği iddia edilmiş. Zaten bakarsanız internette, onlarca farklı lisanda bu iddia hep yazılmış. Lakin iddia edilenler doğru değil, bu hususta da gerçekleri bilenler var ki bu çizimi de dünyadaki uzaylılar çizdiler. O altı kişinin arasında biyonik robotlar vardı, gayet de yüksek teknoloji kullandılar ve o çizim de havadan çizildi.

CIA’ya bağlı olduğunu bildiği Yahudi kişilerden sürekli talimatlar alarak videolar hazırlayan ve on binlerce çok zeki ve bilgili Müslüman Türk Youtuber sansürlenirken CIA’nın Youtube’nda haksız şekilde markalaştırılan Barış Özcan, isterse yanına beş normal insan alsın, biraz da sopalar ve ipler alsın, 350 metreyi bulan Nazca çizimlerinden birini Türkiye’de istediği yerde çizsin. Ben yanlarına, onları gözetleyecek ve hile yapıp yapmadıklarını fark edecek onlarca kişiyi gönderir ve her safhasında video kayıtları aldırırım. Yapabilecekse kendisi bunu yapsın ve biz de sadece ip ve sopa ile yapılabildiğine kani olalım.

Bu hususta zorlanırsa, bu videosuna sponsor olan KAFT’ın kabalacı, büyücü, ayinci ve sadist ekibinden de yardım alabilir. Hatta KAFT’ın bünyesindeki hatta sözde eğitim verdiği bütün Yahudi, Satanist kişileri de yanına alsın, iddia ediyorum ki yine bu şekilleri bu isabetle ve bu büyüklükte çizemezler.

Eskisi gibi değil… Bu oyunu dünya genelinde bitirdik. Bu satanistlerin/yahudilerin her şeyini içlerinden, en derininden biliyoruz. Hepsini tanıyoruz, bütün inanç esaslarını, bakış açılarını, oyunlarını, ihanetlerini, teşkilatlarını ve tarih boyunca da insanlığa ve milletimize neler yaptıklarını da biliyoruz.

Bu yazıyı okuyan herhangi bir kişi, Barış’la gerçek bir görüşme ya da internet üzerinden bir sesli görüşme yapmamızı sağlayabilir. Ben buna şu anda da hazırım ve 10 dakika bile karşımda kale alınır cümleler kuramayacağını, CIA tarafından şişirilmiş bir piyon gizli Yahudi olduğunun tamamen meydana çıkacağını garanti ederim.

Merak edenler çoktur

Çok yıllar önce bu hususa dair paylaşımlar yapmıştım ama şimdi tekrar etmekte fayda var. Ben ömründe bir tek Erich Von Daniken kitabı bile okumadım. O en meşhur kitabı olan Tanrıların Arabası’nı da okumadım. Önsözünü ya da özetini de okumadım. Bir tane bile Daniken makalesi okumadım. Bir tane bile Daniken belgeseli izlemedim. Başka bir belgeselin bir iki dakikasında onun da görüşü sorulmuştu, o kadarını izlediğimi hatırlarım.

Erich henüz beş yaşlarında iken Türkiye’de, İstanbul’da Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri, hem geçmişte yüksek bilim ve teknoloji çağları yaşandığını, hem de uzaylıların varlığını anlatıyordu. Bunları açıkça da anlatıyordu. Bu konulara dair giriş seviyesindeki bilgileri camilerde cemaate vaz ederken de anlatıyordu.

Yıllar önceki söz konusu paylaşımlarımda bu hususa temas etmiştim. Bizim cemaatimizin samimi ve gayretli mensupları bu hususları 1940’lardan beri biliyorlar. Hatta benim bu güne kadar anlattıklarım devede kulak misali, azıcık bilgi kırıntıları. Daha neler neler biliyoruz.

Bu mevzulara girilince sözü hemen Daniken’e götürüp onun üzerinden konuyu sulandırmak da ayrıca bir art niyet. Şu sayfalarda, kanallarda, bundan 7-8 sene önce bile, uzaylıların binlerce sene önce dünyamızda bulunduklarına, dünyada pek çok eser bıraktıklarına dair onlarca somut delil paylaştım. Dürüst olan hiçbir insan bunları görmezden gelemez ve tartışma hemen biter. Hem uzaylıların varlığı, hem binlerce sene önce de dünyamızda oldukları hem de dünyanın dört bir yanında izler ve eserler bıraktıkları en somut şekliyle ispatlı…

O halde Barış’ın ve benzerlerinin derdi nedir? Asıl endişeleri nedir? Daha dün bile Meksika hükumetinin bulduğu tabletleri gösteren videoyu bilmem kaçıncı tekrarla paylaştım. Bu Barış Özcan gibilerin şifası yok. Çünkü gerçekleri bilmiyor değiller. Görmüyor değiller. Uzaylıları getirip karşılarında konuştursanız bile inkar etmek zorundalar. Zaten en başından beri gerçek olduğunu bile bile inkar ediyorlar.

Şu kısmının tartışması gerekiyor: Bunlar bu gerçekleri kabul edince dünyada ne gibi değişmeler olacak, neler yaşanacak ve bunlar neler kaybedecekler.

Mehmer Fahri Sertkaya

İnsan genleri taşıyan hayvanlara ne olacak

Tuhaf görünüşlü şu zürafalar, dinozorlar zamanında varlar mıydı?

O zamanda da zürafalar vardı ise, o tarihlerden kalan zürafa fosilleri bulundu mu? Bulunan en eski zürafa fosili kaç yıllık?

Zürafaların o boyunları tabii mi? İlk zürafalar laboratuvarlardaki suni rahimlerde mi doğdular? Zürafa türünün üretilmesi için kaç hayvanın genetik kodları birleştirildi? Kodları arasında devenin, leoparın, okapinin kodları da var mı?

Evrim teorisi safsatasını hala ayakta tutabileceğine inananlar var mı? Yazılarımdan/yönlendirmelerimden sonra dünyadaki birkaç ülkede, geçmişte de genetik mühendisliği yapıldığına, hayvan türleriyle oynandığına dair araştırmalar başlatıldı ama araştırmalardan elde edilecek ve dünyayı sarsacak sonuçlar dünya insanlığı ile şeffafça paylaşılacak mı?

Bir gün gelince dünya insanlığı “ayar tutmamış hayvanlar”ın soylarının kurutulmasına karar verecek mi?

Karada da suda da huzur bulamayan gergedanların, su aygırlarının ve benzeri hayvanların çilesi bitecek mi? Bünyelerine insan genleri yerleştirilmiş ve neticesinde ne maymun kalmış ne insan olmuş maymun türlerinin çilesi bitecek mi?

okapi

Kuş türlerinin kodlarıyla atların ve eşeklerin kodlarını bile birleştirerek zebraları türetmenin kime ne faydası vardı? Kuş kodlarıyla bile maymunların kodlarını birleştirmenin kime ne faydası oldu? Bazı iguana türlerinin neredeyse insanlaşacak ve akıllı/zeki bir mahluk zan edilecek kadar kodlarıyla oynamaya ne gerek vardı? Ne gerek vardı bazı iguana türlerine hem dünya insanlarının hem uzaylı insan türlerinin genetik kodlarını eklemeye?

Okapi

Anlatılacak o kadar çok şey var ama önce konunun uzmanlarına bırakacağım. Konunun uzmanları işlerini düzgün ve dürüstçe yapmazlarsa bir yandan gerçek dünya tarihini anlatırken bir yandan da onların çirkin yüzlerini bütün insanlığa anlatacağım.

Ya hayvan genleri taşıyan insanlara ne olacak? Şu yeşiller ya da bilinen adıyla Ye’cüc ya da şu son zamanlardaki isimleriyle reptilianlar ne olacaklar? Ne gerek vardı daha güçlü insanlar olabilmek için kendi genetik kodlarına yırtıcı hayvanlardan, sürüngenlerden ve daha onlarca hayvan türünden kodlar eklemeye? Şimdi yırtıcı hayvanlar kadar saldırganlar. Şimdi kendilerini insana benzemez bir hale getirdiler. Oysa Allah onları da en güzel surette yarattı.

Devlet adamları, din adamları, bilim adamları ahlaklı/namuslu olmayınca sadece insanlık değil, dünya, hayvanlar, bitkiler, her şey bozuluyor.

Mehmet Fahri Sertkaya – http://www.mfs.tv

Evrim teorisinin cenaze merasimi…

Evrim teorisinin cenaze merasimi…

Maymunlar aslında evrim teorisinin dibine dinamit koyan hayvanlar.

Günümüzden yaklaşık 55-65 milyon öncesinde, dünyamızda kendi bünyesinde çok yüksek bilim ve teknoloji gelişmişti. Bu bilim ve teknoloji başka dünyalardan nakille elde edilmemiş yani uzaylılardan temin edilmemişti.

Dünya insanları o vakit genetik biliminde de adeta uçuşa geçmişlerdi. Dinozorlar, kuş ve sürüngen türlerinin genetik kodlarının birleştirilmesi ile türetilmişti. Sonra başa bela olduklarında soyları kurutulmuştu. Cadı Makisi ise baykuşla maymunun genetik kodları birleştirilerek türetilmişti. Daha önce yazmıştım ki bu süreçte, tabiatta var olmayan binlerce yeni hayvan türü türetilmişti. Bunların çoğu da “ayar tutmamış hayvanlar” listesindeler.

O zamanlar da maymunlar vardı ama bu kadar çok maymun türü yoktu. Üstelik zamanın maymunları insanlara bu derece benzemiyordu.

O kadar çok denemeler yaptılar ki bütün hayvanların kodlarını birbirleri ile karıştırmaya doğru gittiler.

Maymunu da ele aldılar ve maymunun kodlarını hangi hayvanların kodları ile birleştirerek denemeler yapabileceklerine baktılar. Sınır tanımaz bir şekilde dünyanın tabiatına, canlıların gen kodlarına darbeler vurdular.

Bir an geldi maymunlarla insanların genetik kodlarını bile bir seviyede birleştirdiler. Hatta bir zaman geldi, maymunlarla başka dünyaların insanlarının genetik kodlarını da birleştirdiler. Bunun neticesinde insanlara aşırı derecede benzeyen maymun türleri türedi.

Bir vakit maymunlarla insanların gen kodlarını birleştirmede çok ileri gittiler ve çok daha insansı görünen ve davranan maymunlar da türettiler. Bunlar da tıpkı dinozorlar gibi başlarına bela oldu ve çok fazla insansı olan bu maymun türünün soylarını kuruttular.

Maymunlarla diğer hayvanların kodlarını birleştirerek türettikleri her canlıyı yaşatmadılar. İlk bakışta bile ayar tutmamış görünenleri zaten öldürdüler. Bunların çiftleşip çoğalmasına izin vermediler. Lakin türettikleri binbir türlü canlıyı tabiata bıraktılar ve bir de bunlar tabiatta birbirleri ile çiftleşip çoğaldıkça canlı türleri daha da çoğaldı.

Yani bir evrim yaşanmadı, insanlar maymundan türemedi ama insansı maymunlar insan genleri eklenerek genetik mühendisliğiyle türetildi.

Ve günümüzde bir çok maymunun adını bile isabetli koyduk da gerçek hikayesini tam çözemedik. Şu resimlerini gördüğünüz maymun türüne “Siyah aslan maymunu” deniyor. Söz konusu zamanda maymunla aslanın genleri birleştirilerek bu tür türetildi. Dünyada hiçbir ara form olmadığı gibi bu tür de bir ara form değil. Bu tür de genetik mühendisliğinin eseri…

De Brazza maymunu

De Brazza maymunu denilen bu maymun türü, maymun kodlarının kokarca, koala ve insan genetik kodlarıyla birleştirilmesi neticesinde türetildi.

Kırmızı uluyan maymun

Daha çok Venezuela, Kolombiya, Ekvador, Peru ve Brezilya’daki batı Amazon Havzasında görülen ve “Kırmızı uluyan” ya da “Kırmızı uluyan maymun” denilen bu maymun türü de genetik mühendisliğinin eseri…

Maymunla aslanın kodları birleştirilerek türetildi ama aslandan fazlaca kodlar alınmadı.

Maymun kodlarının mandarin ördeği, papağan, kurt başta olmak üzere türlü türlü tropikal hayvan türlerinin kodları ile karıştırılması neticesinde türetildi.

Tabiatta, genetiği oynanarak türetilmiş onbinlerce hayvan türü var. Şu şekilde paylaşımları art arda onbinlerce adet yapmak da mümkün. Lakin gerek yok. Zaten bu yazılarla öncelikle dünya üzerindeki alakalı kişileri muhatap alıyorum ve onlara bu kadarını anlatmak yeterli. Gerçekten dürüst bilim adamları, dürüst yöneticiler ve eğitimciler iseler, bundan sonrası onların işi…

Çıkıp insanlığa geçmişte de çok yüksek, günümüzdekinden bile çok yüksek bilim ve teknoloji çağları yaşandığını, göz ardı ettiğimiz gerçeğin bu olduğunu, bunu kabul etmediğimizde sorulara cevap bulunamadığını, evrim teorisinin dünyadaki din ve insanlık düşmanı Satanistlerin bir aldatması ve hatta dayatması olduğunu, bu teorinin bilimsel hiçbir temelinin olmadığını ve alakalı bütün gerçekleri ilan etmeliler.

Ellerinde, tabiattaki canlılara bu gözle bakarak sırlarını çözerek kadar bilim ve teknoloji var. Bunu yapmak onların vazifesi.

Deve, at ve keçinin genetik kodlarını oynayıp birleştirerek lama dediğimiz hayvan türünü türettiler.

Kanguru dediğimiz tür tabiatta yoktu.

Tavşan, ceylan ve mirketin genetik kodları birleştirilerek sonradan türetildi.

Ayar bozmakta o kadar ileri gittiler ki genetik mühendisliği sayesinde birçok hayvan türünün şeffaf türlerinin de meydana gelmesini sağladılar.

Tabiatta şeffaf türler hiç yoktu. Hepsi sonradan türetildi. Günümüzde de canlıları şeffaflaştırmanın yolu bulundu, denemeleri başarılı oldu ve bu hususta bazı bilimsel yayınlar da yapıldı.

O zamanlarda daha da ileri gittiler, sonradan türetilmiş bir hayvan türü olan denizatlarının erkeğinin hamile kalmasını sağladılar. Aslında erkeğin hamile kalmasını çok yüksek sayıda hayvan türünde sağlamak istediler ama netice alamadılar. Denemelerde denek hayvanlar hep öldüler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..