Mehmet Fahri Sertkaya tarafından yazılmış tüm yazılar

Yayıncılık hayatına "Gerçek Tarih ve Kültür" adı ile başlayan yazar Mehmet Fahri Sertkaya, Nisan 2011'de Akademi Dergisi adı altında e-Dergi neşriyatıyla devam etti. Dini, siyasi, tarihi, ictimai alanlarda birçok makalesi okuyucularında hayranlık uyandıran Mehmet Fahri Sertkaya'nın aynı zamanda uzay ve metafizik alanlarında yaptığı yayınlarda farklı kesimlerden birçok okurunun dikkatını çekmiştir.

Kendilerine başka vatan bulsunlar

Bu güne kadar yazdıklarımı tekrar edecek değilim. Tayyip ile çetesinin emriyle Suriye’ye giren ve askerimizi götüren/gönderen askeri ya da siyasi bütün yetkililer, buna yardım yataklık suçu işleyecek bütün basın, medya ve sosyal medya hainleri, kendilerine başka bir vatan bulsunlar. Belki bu sabahı görürler ama yarın sabahı göremezler. 

Türkiye’deki ABD, İngiltere, İsrail ve diğer malum ülkelerin sözde büyükelçilerinden talimatlar/emirler alarak ordumuzu Suriye’ye karadan ve kapsamlı gerçek bir operasyona gönderenin ya da onlara yardım ve yataklık edenlerin, bu ülkede nefes alması haram. O sözde elçilerin, konsolosların da bu ülkede nefes almaları haram. Bu ülkenin değil dünyanın altı üstüne gelecek olsa bile, 3. dünya savaşı hemen çıkacak olsa bile ordumuz Türk/islam düşmanlarının ve onların piyonu olan AKPKK’nin emriye Suriye’ye girmeyecek. Batı çöküyorsa çökecek, İsrail çöküyorsa çökecek, onların danışıklı dövüştürdüğü Türkiye’deki hainler ve etraftaki teröristler bahanesiyle ordumuz Suriye’ye girmeyecek. Kara para kanallarını genişletmeyecek. Türkiye’ye bir roket daha düşerse, bir tek terör hadisesi daha olursa, malum ülkelerin sınırları dahilinde sert karşılıklar verilecek. 

Hiç kimse uyumayacak, en başta iç düşmanlar mezara girene ve devamında Türkiye gerçekten hür olana kadar… Boğaz köprüleri, Haliç köprüsü derhal hususi korumaya alınacak. Millete kurşun sıkan herkese sıkılacak, makamı ya da yetkisi her ne olursa olsun… Şu andan itibaren Türkiye sınırları içinde itlaf edilmiş teröristlerin ve hainlerin leşleri, söz konusu ülkelerin Türkiye’deki sözde diplomatik temsilciliklerinin önüne hatta bahçelerine atılacak. Görüntüler bütün dünyaya yayılacak. Bunların aslında ne oldukları, ne işler yaptıkları dünyaya ilan edilecek. Gerekli her şartta her makamdaki haine tetik düşürülecek. Kimin itirazı ya da verebileceği bir karşılığı varsa, gelsin beni mekanımda bulsun. Bu vaziyette bile hain Ankara hükumetinin emirlerine itaat edecek savcılar ve hakimler ve ayrıca kolluk kuvvetleri amirleri de en baştan infaz edilecekler. Ordumuzla, milletimizle ayağa kalkıyoruz…

Gazamız mübarek olsun…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Ankara’da su-i kast yapılacak

TSK’deki batı karşıtı generallerden birine su-i kast planlanıyor. Mümkün olabilen en kısa sürede bu kişiye Ankara’da su-i kast yapılacak. Söz konusu generalin etrafındaki diğer subaylara da FETÖ’cü diyebilmek ve operasyon yapabilmek için, mekanlarına sahte deliller bırakacaklar. Hep oynadıkları oyunu oynayacaklar. İngiltere, ABD ve İsrail’in ortak terör eylemlerine, su-i kast teşebbüslerine, devlet kurumlarımızı vatanseverlerin aleyhinde kullanma teşebbüslerine karşı daima tedbirli olmak lazım. Onlardan önce hamleler de yapmak lazım.

Onların köpekleri olan şu Tayyip’i ve Hulusi Akar’ı artık daha da ezmek lazım. Bütün ihanetlerin ve pisliklerin merkezinde batının ve İsrail’in piyonu olan o Tayyip ve Hulusi Akar var. Taksim’deki son saldırının arkasında o Tayyip de var. Türkiye’deki siyasetçilerin birbiriyle çatışıyormuş gibi görünen görüntüleri de arka plandan bakınca aslında bir danışıklı dövüş. Hepsinin tasmalarını Londra elinde tutuyorken, bir yerden sonra gerçek bir dövüşme yaşanmasına sahipleri zaten izin vermez.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Ben burada oyun oynamıyorum

– Tayvan’ın çevre ülkelerle yaşadığı sorunlar bizim meselemiz değildir. Tayvan’ın Çin’e bağlanması ya da bağlanmaması da bizim için mühim değildir.  Tayvan meselesinden büyük bir askeri çatışma çıkması da bizim için çok mühim değildir. İhtimal dahilindeki bu askeri çatışmanın tarafı değiliz, olmayacağız. Zaten fiilen NATO üyesi de değiliz. Türkiye’de bu hususlarda da çatlak sesler istemiyorum. Herkes neye, kime destek verdiğini, nasıl oyunlar içinde kalacağını, Türkiye’yi nasıl bir ateşe atacağını ve dolayısıyla ne şiddette bir karşılık göreceğini iyice hesaplasın, kendi sonunu da düşünsün ona göre konuşsun ya da yazsın. 

– Kuzey Kore’yi ya da herhangi bir ülkeyi demokrasiye zorlayan biri değilim. Ben demokrat değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Hiç kimseyi de demokrasi denilen şeytani sisteme zorlamayacağım. Hiç kimsenin de hiç kimseyi demokratik sisteme zorlama hakkı yok. Kuzey Kore’nin hali açıkça gözler önünde ve iyi bir halde değil. Sorunlarının çözümü demokraside de değil. Bunların haricinde, Kuzey Kore’nin şu anda Tayvan, Güney Kore ve Japonya meselelerinde taraf olması, hatta askeri çatışmalara dahil olması beni rahatsız etmiyor. 

– Benim haritamda Güney Kore, Tayvan, Japonya, Ukrayna, Finlandiya, İsveç, Norveç, İngiltere, İsrail, BAE, Katar, Kuveyt, Singapur, Danimarka, Hollanda, Ermenistan, İran denilen yerler yok. Bunlara çoktan çizik çektim. Bu coğrafyalarda siyasi haritalar değişecek. Bunların çoğuna zamanında gerekli eli uzattım, mühleti verdim, ikazlar yaptım ve kararlılıkla tercihlerini yaptılar. Sonlarını kendileri belirlediler.  Türkiye ve gerçek müttefikleri bu gibi devletler ve devletçikler konusunda batı dünyasından bu yana doğru esen suni rüzgarlara kapılmayacaklar. Batı dünyasının daha doğru ifadeyle grilerin, Asyanın söz konusu bölgelerine dair nasıl planları varsa, kendileri o planları uygulama peşinde koşacaklar. Bizi ve gerçek müttefiklerimizi bu işlere karıştırmayacaklar. Karıştırmaya kalkarlarsa safımız Asya safı olacak. 

– Batı dünyasının Türkiye’deki piyonlarından olan gizli Ermenileri/Hristiyanları ben listemden sileli yıllar oldu. Son süreçte de beni gizli Hristiyanlar hususunda kızdırdılar, öfkemi ve kararlarımı kısmen de olsa ilan ettim. O günden beri Türkiye’deki gizli Hristiyan hainlerde yaprak dökümü devam ediyor. Maddi kayıpları da can kayıpları da hızla artıyor. Daha da devam edecek. Buna rağmen, benimle ortak paydalarda hareket ediyormuş gibi görünen dünya genelindeki bazı unsurlar, ülkemizdeki gizli Hristiyan siyasetçilerin üzerine oynamaya başladılar. Bu, vahim bir hata… Hususiyle Amerika Birleşik Devletçiklerinde bulunan, kendilerine bir süredir sahayı/meydanı açtığım bazı unsurların, böyle bir anda bu kadar vahim bir karar vermeleri, akıl alır gibi değil. Bu hususta da ikazlarımı yapmış bulunayım.

– Tayyip’in ve çetesinin işi bitti. Bitti diye, gizli Hristiyanların sözde siyasi partilerini ve sözde siyasi liderlerini muhatap almak, alternatif görmek zorunluluğu yok. Ben Tayyip’i seçimle indirmeyeceğim. Meşru bir halk, adalet sistemi ve ordu darbesiyle indireceğim. Bunu yaparken hep söylediğim gibi gizli Hristiyanların sözde partilerini ve teşkilatlarını da toplayıp alacağım. TBMM’yi merkezi bir mahkeme salonu yapacağım. Bunu birkaç tekrarla ifade ettim. Nesi anlaşılamıyor, anlaşılıyorsa kime güveniliyor da karşımda aksi kararlar alınır, anlamak mümkün değil. Abdullah Gül başta olmak üzere, bu memlekete ve millete bu güne kadar her türlü ihanetleri etmiş, her türlü terörün ve bölücü faaliyetin içinde yer almış, her türlü kara para işlerinde faal olmuş gizli Hristiyanları kim desteklerse, onlara kimler meydan verirlerse, ben dünya genelinde onların hepsini boğarım. İşlerini de siyasi dengelerini de kara para işlerini de hep bozarım. İktidarlarını da dev şirketlerini de yıkarım. Benden söylemesi… Ben ülkemi İngiltere’nin örtülü işgalinden, sömürmesinden, dayatma rejiminden kurtarmak için bu kadar bedel ödüyorken, “Ben İngiltere’ye Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak için geldim” diyen gizli Ermeni hainin, ayağımın altında bile yeri olamaz. Onu da çetesini de onlarla birlikte hareket eden dünyadaki bütün tarafları da yerle yeksan ederim. Ben burada oyun oynamıyorum, vatan ve millet müdafaası yapıyorum. 

– Mısır denilen ülkede korku, endişe havası hakim. Ben Mısır’ı muhatap almaya bile değer görmüyorum. Geri çekilecekse çekilsin. Çekilmeyecekse, ne hüneri varsa karşımızda sergilesin. Yunanistan’dan sonraki hedefimiz olur. Mısır’ı da diktatörlerden, kara paracılardan, insan kasaplarından, insanlık düşmanlarından, satanist büyücülerden kurtarır ve topraklarımıza da dahil ederiz.

– Sadece Güney Azerbaycan değil, bütünüyle İran denilen o kadim Türk toprakları, ülkemizin topraklarına dahil olacaklar. Bunu bozmak için bölgeye askeri unsurlarını getirmek isteyenler, çok bahaneler aramasınlar, danışıklı oyunlar kurmasınlar, açıkça hemen getirsinler. “Getiremezler” demiyorum ama geri götüremezler.

– Avustralya da İngiltere’nin kontrolünden çıkacak. Bu süreçte Avustralya’ya hep beraber gereken destekleri vereceğiz. 

– Nükleer bir savaşa artık karşı değilim. Kim kime karşı kullanabiliyorsa kullansın, engellemeyeceğim. Sadece Türkiye’nin ve gerçek müttefiklerinin karşısında kullanılmasını engelleyeceğim. 

– Yerin altı cehenneme döndü. Uzaylı şehirlerinden bazıları çok perişan hallerde. Yananlar, çökenler, patlayanlar, toplu can kayıpları aldı yürüdü… Sürekli benimle irtibat kurmayı deniyorlar “Dur, dur” diye yalvarıyorlar. İkaz etmiştim. Yeryüzünde suni kuraklık, kıtlık, suni enerji krizi, insanlara ve hayvanlara yüksek teknolojili saldırılar devam ettikçe, LGBT baskısı devam ettikçe, terör devam ettikçe, organ ve insan kaçakçılığı devam ettikçe ben de yerin altında büyük sıkıntılara sebep olmaya devam edeceğim. Yeryüzünde İblis’in planlarına, Deccalin planlarına izin vermiyorum, vermeyeceğim. 

– Türkiye’de bulunan sivil ya da asker bütün Katarlıları ayrıca Türkiye vatandaşları arasından Katarla ya da Katarlılarla iş tutan herkesi oyundan düşüreceğim. Bunların büyük çoğunluğu kısa sürede ölecekler, diğerlerinin de başlarına gelmeyen kalmayacak. 

– Yeşillerin grilerin ya da diğer türlerin çatışmaları beni ilgilendirmiyor. Pakistan’ın başında İmran Han’ı, Brezilya’da Bolsonaro’yu görmek istemiyorum.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

..

Netice değişmiyor, hiç fark etmiyor

Rusya’nın, batı alemiyle ile her türlü bağlantı/danışıklık halinde olan Ankara Büyükelçisi Aleksi Yerhov, “NATO ülkeleri Rusya’yı Nükleer silahlardan arındırma planı yapıyor.” demiş. 

Bu açıklamayı Türkiye’deki sözde büyükelçi olarak yapması elbetteki maksatsız değil, Türkiye’den birilerinin de dikkatini çekmek istiyor ama bize ne… Biz zaten söyleyeceğimizi söyledik. Birbirinden farklı taraflar gibi görünseler de çok büyük oranda birbirleriyle aynı taraf olan ülkeler, daha doğrusu hükumetler, güya birbirleriyle savaşıyorlar. Bu arada dünya insanlığının kanına, organlarına kadar, namusuna, canına kadar sömürmeye devam ediyorlar. Ortaklaşa kara para işleri yapıyorlar, eş zamanlı olarak dünya insanlığının kurulu bütün düzenini bozmaya ve Londra merkezli cehennemi bir dünya düzenini ayakta tutmaya oynuyorlar. 

Daha önce dikkat çektiğim gibi, bu danışıklı dövüşü de büyütecekler. Asıl hedef de biz hakiki Müslüman Türkleriz… Biz endişe etmiyoruz. Söz konusu çatışmanın dikkat çekilen seviyeye çıkmasını da can-ı gönülden istiyoruz. Çıksın, planlarını icra etmeye çalışsınlar, biz sözümüzle değil icraatlarımızla konuşacağız. Aynı anda hem Rusya, Çin, İran ve Hindistan’ı paramparça yapacağız hem de Amerika Birleşik Devletçikleri ile Avrupa Birleşik Devletçiklerini paramparça yapacağız. Londra’nın çizdiği suni sınırları ve kurduğu suni devletler ile teşkilatları dağıtacağız, değiştireceğiz. O zaman görülecek yine, oyunun aslında nasıl oynandığı, nasıl oynanması gerektiği…

Aksi olursa, korkup geri dururlarsa ve bu danışıklı savaşı büyütmezlerse ne olacak, netice yine değişmeyecek. Dünyanın lideri biziz, biz Müslüman Türkleriz… Merkezimiz Türkiye, Türkiye’de İstanbul… Kimin ne oyunu varsa, oynar ya da oynamaya çalışır ama hep son sözü İstanbul söyler. 

Şu danışıklı taraflar ara kademeleri, danışıklı suçlamaları, dikkat çekici açıklamaları, abartılı şekilde nükleer silah açıklamalarını/tehditlerini, usulden toplantıları ve tartışmaları atlasınlar bence… Zira dünya üzerinde, hem doğuda hem batıda her yerde herkes oyunları gördü. Dünyada nasıl bir sistemin işlediğini gördü. 

Bundan sonra danışıklı dövüşler, sadece danışıklı dövüşenlerin sonu olacak. Dünyaya adalet, huzur, mutluluk, sağlık getirmeye çalışan Müslüman Türkleri ve hakiki müttefiklerini bitirmeyecek, geri de atamayacak. Londra merkezli sistemin bir piyonu olan Putin’in rollerine hala kanan bir Rusyalı kaldıysa, ahmaklığına doymasın. Söz konusu savaşta en çok onlar ölecek ama onların ölmesi de Putin’i ve Rusya’yı kurtaramayacak. Büyük insan topluluklarının silah altına alınması, nizami seviyede cephelere sevk edilmesi de hep bize yarayacak. 

O kadar acizler ki ben böyle çıkışlar, yayınlar, yorumlar yapmayayım diye sadece metafizik saldırılar yapıyorlar. Bunlar dünya savaşı çıkartmaya çalışsalar ne olur, kendileri çalar, kendileri oynarlar. Bütün halklar isyan edecek, çatışmayacaklar. Daha önce kesin şekilde açıkladığım gibi, biz Türkiye olarak, çıkacak savaşın tarafı değiliz, olmayacağız. Kendimizi ve hakiki müttefiklerimizi korumak maksadı haricinde hiçbir şartta silahlı çatışmaların içine girmeyeceğiz.

Bu gün Zelensky “Fiilen NATO üyesi olduk” demiş. Zaten öylelerdi… Bunu dünyada bilmeyen, anlamayan mı var. Biz ise çoktan fiilen NATO’dan çıktık. Bunu da dünyadaki bütün taraflar anladılar, biliyorlar. 

Zelenski’nin hangi konuda ne dediği de net değil. Bir gün bir şey söyler, hemen ertesi gün kıvırır. Geçenlerde peşimden hemen hamle yaparak “Putin’in nükleer silah tehditleri blöf… Nükleer silah kullanamaz” dedi. Zelenski’nin tasmasını tutan batılı siyasi liderlerden ve Yahudi/Satanist kara paracılardan birkaçı “Putin blöf yapmıyor” dedi ve Zelenski de hemen çark etti. Bütün dünya biliyor ki Putin blöf yapıyor. Çünkü sözde düşmanı olan liderlerle arka plandan görüşerek, anlaşarak bunu yapıyor. O batılı liderler Putin’in blöf yaptığını bu kadar kesin seviyede biliyorlar. Lakin biz buralara da takılmayacağız. 

Şimdi böyle yazıyorum diye, tutup bir yerlerde düşük seviyede nükleer saldırı da yapabilirler. Bu da neticeyi değiştirmez. Gerçek bir nükleer savaş bu dünyadaki bütün tarafları mahvediyor ve istenmiyor. Biz Türkiye ve Türk/İslam dünyası olarak aslanlar gibi meydandayız. Danışıklı dövüşlerin içinde yaşatıldıklarını son süreçte iyice anlamış ve İstanbul’un duruşunun dünya insanlığı için ne kadar ehemmiyetli, kıymetli olduğunu da anlamış çok taraf var. Birbirlerine hakikaten düşman olan bunca tarafın tek ortak muhatabı İstanbul… İstanbul, onlarla da birlikte hareket edecek, dünyaya yine her hususta yön verecek ve danışıklı savaşlar büyüyüp yayılsa da yayılmasa da Ankebut Ağı’nın kalan son gücünü ve teşkilatını da yok edecek.

Daha önce de yaptıkları ve sonuçları kendilerine yarayan suni petrol krizini yine yapmak istiyorlar. Bu da mesele değil. Bunu yapsalar ya da yapamasalar da netice değişmeyecek. Her şartta şu dünyanın enerji kaynaklarını/piyasasını da İstanbul yönetecek. Onların bu konudaki planları da gerçekleşmeyecek. Suni kuraklık ve kıtlık projelerini bile şimdilerde güçlükle ayakta tutmaya çalışıyorlar ama gün gün bu konuda da kaybeden taraf olacaklar. Netice değişmeyecek. 

Daha anlatılabilecek çok şey var da anlatmanın vakti değil. Şu süreç iyice yaşanmaya başlasın, ben yeri ve zamanı geldikçe anlatırım. Önce bozar, planlarını başlarına yıkar ve o vakit anlatırım. 

Bizde kumar yasak. Lakin sık sık iddiaya girenler, Putin’in kısa sürede öleceği, Rusya’nın kısa sürede dağılacağı… Avrupa’nın, ABD’nin, NATO’nun kısa sürede resmen dağılacağı… Çin’in daha da büyük mali ve siyasi krizlere girerek kısa ya da orta vadede parçalanacağı… Biden’ın kısa sürede öleceği ya da başka sebeplerle iktidardan düşeceği… Çok kısa süre içinde İstanbul’un somut, bilinir, görülür, kabul edilir şekilde dünyanın merkezi olacağı… Ve ayrıca kısa sürede dünyanın bambaşka bir dünya olacağına dair iddialara girseler, kısa sürede büyük paralar kazanırlar. 

Şunların, neticesi baştan beri olan saçma sapan danışıklı dövüşleri ile vakit kaybetmek istemeyen taraflar bilsinler ki İstanbul hakiki dostluklara, ittifaklara kıymet veriyor. Düne kadar bize çok sıkıntılar çıkartanlar bile bu günlerde samimiyetle duruşlarını değiştirir ve bizlerle müttefik olmak isterlerse, bilsinler ki Muktedirler İttifakı (Mİ) büyük bir hızla genişliyor, büyüyor. 

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Niye herkes için Türkler savaşmalı ve ölmeli?

Rusya için Ruslar ölmüyor, Türkler ölüyor. Yetmedi, bir de Ukrayna için Türkler mi ölmeli? Savaş ihtimalini gören Rusların dünyanın dört bir yanına ve bu arada Türkiye’ye de kaçışmakta olduğu şu sıralarda, Rusya’nın cepheye öncelikle Türkleri göndermesine tepkisiz değiliz ve her fırsatta bu işi bozacağız. Bu vaziyeti kısa süre sonra Rusya’nın aleyhine çevireceğiz. O diyarlardaki Türkler illa asker yapılacaklar, silahlandırılacaklar ve savaşacaklarsa, kendi hürriyetleri için, Rusya Federasyonu’nun işgalinden, asimilasyonundan, sömürmesinden kurtulmaları için savaşır olacaklar. Bunu sağlayacağız. 

Lakin Ukrayna da bizim hiçbir şeyimiz değildir ve yanında olmayacağız. Tamamen ihanet halindeki Ankara hükumetinin ve bunların başına sözde danışman, hakikatte işgal valisi gibi konulmuş kalın kafalı kişilerin açıklamaları da Türkiye’yi bağlamıyor. O türlü açıklamalar, Amerikan hükumetini ve istihbaratını temsilen yapılıyor. Türkiye bu savaşta Rusya’dan yana olmadığı gibi Ukrayna’dan yana da değildir. Ukrayna, Türkiye’nin ve Türk milletinin hiçbir şeyi değildir. Sapıklıkta Sodom ve Gomore halklarını bile çoktan geçmiş vaziyette olan Ukrayna için savaşılacaksa, onları o hale getiren İngiltere Kraliyet ailesi ve kraliyetin kontrolündeki ABD başta olmak üzere, bütün batı alemi gitsin, kendileri savaşsınlar. Biz kılımızı bile kıpırdatmayacağız. Türkiye’de yeniden Ukrayna’nın lehine suni bir kamu oyu oluşturulmasına da asla izin vermeyeceğiz. 

1950’lerde basit bir NATO piyonu haline getirildik ve gereksiz yere büyük acılar, sıkıntılar çektik. Bizim ne işimiz vardı Kore’de… Aslında İngiliz/Amerikan casusları olan Türkiye’deki sözde devlet adamlarıyla sözde din adamlarının ve bunlara yardım/yataklık suçu işleyen basın mensuplarının ihanetleri sayesinde gittik, öldük, ağır bedeller ödedik ve hiç şey elde etmedik. Bir süre sonra “Bizim ne işimiz vardı Ukrayna’da” denilmesine şimdiden set olacağız. 

Kalın kafalı İngiliz/Amerikan casuslarının bu savaşta Ukrayna’dan yana oldukları açıktır ama Türkiye bu savaşta kimseden yana değildir. Türkiye, kimsenin sömürgesi, beleş ordusu/askeri de olmayacaktır. Bir İngiliz/ABD projesi olan AKPKK’nin “Yeni Türkiye” söylemleri de bir aldatmacadan ibaret olabilir ama buna rağmen İstanbul merkezli yeni bir Türkiye hatta yeni bir bölge hatta yeni bir dünya tesis edildiği gözler önündedir. Türkiye sadece dini ve milli değerleri ve menfaatleri için mücadele edecek ve gerektiğinde harplere de girecektir. Çoktan oluşmuş hatta oturmuş İstanbul merkezli yeni Türkiye’ye hala ihanet etmek isteyen kalın kafalı Amerikan casusularına da elbet bir vatan evladı kefen biçecektir. 

İşte, hemen yanı başımızda, Güney Azerbaycan’da 45 milyon Türk, an itibariyle zulme, sömürmeye, işgale baş kaldırmış vaziyettedir. Londra merkezli insanlık düşmanı sistemin çizdiği suni sınırlara ve dayatmalara ve insan hakları ihlallerine rest çekmektedir. Hala buna kör, buna sağır, buna tepkisiz halde tutulan Türkiye’nin, bu şarlarda bile Ukrayna türküsü çığırması, Ankara hükumetinin ihanetlerinin artık hiç tahammül edilemez seviyeye geldiğinin ve alaşağı edilmeleri gerektiğinin göstergesidir. 

Ukraynalı gelsin, Rus gelsin, Türkiye’de en ileri sapkınlık seviyelerinde eğlensin, bir de devlet otoritesi tarafından baş tacı edilsin… Türk gitsin, onların olması gereken cephelerde, onlar için ölsün… Öyle mi? 

Hayır… Artık Türkiye’deki ve Türk dünyasındaki Amerikan, Rus, İngiliz, Alman ve bütünüyle Avrupa casusları ölsünler. En önden de bunların arasında danışman, büyükelçi, konsolos, basın ve medya mensubu gibi görünenleri ölsünler. 

Haydi, haydi, kalkılsın ayağa! Londra merkezli satanist sistemi yine savaşlar ve ölümler mi istiyor. Göndersinler vatandaşlarını ve hep ölsünler. Biz, Türk dünyası olarak yaşananlara müdahale etmeden izleyeceğiz ki şu dünya biraz temizlensin. 

Bir kez daha görüldü ki Türkler harp etmeyi bıraktıkları zaman, şu koca dünya İblis’in ve ona çalışan insan/cin şeytanlarının elinde oyuncak oluyor, cehenneme döndürülüyor. Bir kez daha gözler önündeki dünya, gerçek Türklerin Türk gibi harp etmesine, “nizam-ı alem” diyerek harp etmesine muhtaç, bekliyor. O günler de uzak görünmüyor. 

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

..