Etiket arşivi: Şeytan'ın Konseyi

Phil Schneider intihar süsü verilerek öldürüldü

Phil Schneider’ı CIA intihar süsü ile öldürdü. Emri Şeytan’ın Konseyi verdi ve CIA ortadan kaldırdı.

Phil Schneider’ın anlattıklarının büyük çoğunluğu gerçek. Venüs’ten geldiğini iddia ettiği ve fotoğrafını gösterdiği uzaylı insana kadar…Phil Schneider’ın bilmediği, çözemediği şeyler de vardı ki bunlardan biri kendisinin de uzaylılar tarafından kaçırılmış, sorgulanmış ve hatta vücudunun içinde bir şeyler yapılmış olması. Hafızası ile de oynadıkları için bunları hatırlayamadı.

Phil Schneider gibi insanlar susturulmak, alaya alınmak ve çok zorda kalınca da intihar süsü verilerek öldürülmek yerine ciddiye alınsaydı bu gün, ABD’yi, NATO’yu, AB’yi ve daha pek çok ülke, kurum ve kuruluşu Griler ya da Yeşiller yönetiyor olmazdı.

Mehmet Fahri Sertkaya|Akademi Dergisi

Akademi Dergisi ekibi olarak dün dört bir yandan ağır saldırı altındaydık

Akademi Dergisi ekibi olarak dün dört bir yandan ağır saldırı altındaydık. Bize gücü yetmeyenler, karşımızda dut yemiş bülbüle dönenler, kendilerini savunamaz hale düşenler hep cinlerle, büyülerle saldırıyor. Bir gün içinde İsrail’den, Irak’tan ve Türkiye içinden büyücüler, çok ağır büyüleri üst üste yaparak hücum ettiler.

Bunlardan biri de şu meşhur gizli Ermeni sahte şeyh/gavs Abdülbaki… Onun basit bir MİT piyonu olduğunu, Ankebut Ağı’nın pis işlerinin içinde olduğunu, tam bir din cahili ve üfürükçü olduğunu, ayrıca ahlaken dibe vurmuş bir ibne olduğunu, kendisine giden erkekleri büyülerle zihin kontrolüne alarak kirlettiğini anlatmıştık.

Geçen sefer biz sözümüzü söylemiştik, rahat durmalıydı, durmadı. Öyle ise onu da çarpacağız. Biraz mühleti var, kısa süre içinde, bu münafık insan şeytanını çarptığımızı duyuracağım ve isteyen yanına kadar gidip teyit edebilecek.

Akademi Dergisi bütün gerçekleri hiçbir engel tanımadan anlatmaya, duyurmaya devam edecek. Görünür, görünmez hiçbir vesile ile durdurulamayacak.

“Batıyoruz”

Dün çok ağır büyüleri üst üste yaparak bana ve ekibime saldıranlardan biri, bu gördüğünüz insan şeytanıydı. Bu kişi de dünyadaki bütün kara para işlerini en tepeden yöneten Sanhedrin hahamlarından biri…

Altı Sanhedrin hahamı ile Netenyahu’nun bir arada yaptığı çok gizli ve mühim toplantılarını dinledik. Konuşmalarını dinledikçe gördük ki bütün şartları/gelişmeleri doğru okumuşuz/yorumlamışız ve kendileri de “Batıyoruz, sistem çöküyor” diyor. Kendilerini dinlediğimizden kullandıkları metafizik teknikler sayesinde haberdar oldular. Buna çok kızdılar ve sonra yine şu dünyada en iyi bildikleri teknikle, büyü ile bize karşılık verdiler.

Bizde ciddi bir hasar yok, sadece ekibimden birinin canı biraz yandı. Şimdi ise onların canını yakma vakti…

Bu hahamın adı Adin Steinsaltz

Yedi kişiden oluşan Şeytan’ın Konseyi’nin de üstünde bulunan ve 13 kişiden oluşan 13’ler Meclisi’nin bir üyesi…

Şu anda dünyanın en önemli kişilerinden biri, çünkü bir yandan İsrail’i, MOSSAD’ı, Netenyahu’yu ve bunlar üzerinden ABD ile pekçok AB ülkesini yöneten kişi… Bir yandan ise dünyanın her yerinde hahamlar ve gizli Yahudiler ile Masonlar üzerinden sistemleşmiş olan ve her türlü kara para ve mafya işini yapan sistemin, Ankebut Ağı’nın en üst yöneticilerinden biri…

Ve şimdi onun da sert kayaya çapma vakti geldi…

Bu insan şeytanı, kendisini bir öğretmen, filozof, sosyal eleştirmen ve üretken bir yazar olarak tanıtıyor. Hayatı boyunca Yahudilerin eğitimine çalıştığı için, ülkesinin en büyük onuru olan İsrail Ödülü’nü kazandığını söylüyor. Bu asrın hatta Yahudi tarihinin en büyük hahamlarından biri olarak kabul ediliyor.

Haham Steinsaltz’ın, zoolojiden teolojiye ve sosyal bilimlere kadar çeşitli konularda 60’dan fazla kitap ve yüzlerce makale yazdığı söyleniyor. Özgün ve açık fikirli bir düşünür olarak tanınıyor ve dünya çapında yüzlerce Yahudi topluluğunda ders verdiği biliniyor.

Time Magazine tarafından bin yılda bir defa gelen bir akademisyen olarak tanıtıldı. Talmud’u tercüme etmenin ötesinde, Yahudiler için her zamankinden daha anlaşılabilir olmasını sağladı.

Bütün bunlar, Kudüs’te yaşayan Adin Steinsaltz hakkındaki resmi anlatımlar. O aslında bambaşka birisi…

Şeytan’ın uşağı

Adin Steinsaltz, gösterdiği yüzünün dışında aslında bambaşka birisi… Şeytan’a tapıyor. Şeytan’a tapınma ayinlerinde masum yetişkin insanların haricinde, küçücük masum çocukları da acımasızca katlediyor.

Hayatı boyunca Şeytan’ın dünya hakimiyeti için mücadele etti, ediyor. Adem oğullarının toptan felakete sürüklenmesini kendisine bir vazife biliyor. Yahudiler hariç bütün dünya milletlerine düşman.

Başında bulunduğu sistem sayesinde her gün binlerce insanın kanına giriyor. Dünyada bir gün içinde ölen insanların arasından binlercesinin gerçek katillerinden biri de Adin Steinsaltz’dır. Çünkü sistemi, hiç durmaksızın Adem oğullarını her türlü felakete sürüklemek için çalışıyor. Onları bilmeden, onları çözmeden dünyada aslında neler döndüğünü, neyin ne için yaşandığını bilemez, çözemezsiniz.

Devletleri, rejimleri, hükumetleri, siyasi partileri kontrolünde tutanlar bunlar…
Dev holdingilerin sahibi olanlar bunlar…
Gıdaların genetiği ile oynayanlar bunlar…

İnsanlığı kasten hasta edenler bunlar. Sonra ilaç dayatanlar ve ilaç endüstrisini elinde bulundurarak milyarlarca dolar çevirenler bunlar. İyi etmeyen bin çeşit ilacı bütün insanlığa yıllarca reçete ettirenler bunlar…

Dünyanın çok sayıda ülkesinde özel hastahaneler zincirlerini elinde bulunduranlar bunlar. Türkiye’deki Medipol, Medical Park, Memorial, Başkent Hastahaneleri ve daha pek çok hastahaneler bunlara ait. Hükumetleri, devlet kurumlarını, sözde insani yardım kuruluşlarını hatta Türk Kızılay’ını kontrollerinde tutarak dünyanın dört bir yanında her gün binlerce insanı organları için parçalayan uluslar arası organ mafyası, bunlar… An itibari ile Türkiye’nin Sağlık Bakanı olan Fahrettin Koca dahil, çok sayıda ülkenin sağlık bakanlarını belirleyenler ve kendilerine çalıştıranlar, bunlar…

Psikiyatri diye bir bilim dalı uyduranlar, bu uydurma bilim dahilinde uydurma ilaçları piyasaya sürenler, ellerinde tuttukları basın ve medya gücü ile, bilimsel temelden yoksun bu sözde bilim dalını ve sözde ilaçlarını insanlığa dayatanlar, bu sömürü ve zulüm çarkını çağdaşlık ve bilimsellik olarak gösterenler bunlar… Psikiyatriyi ve bir işe yaramayan ilaçlarını durdurmayı geçin, “eleştirilemez” hale getirenler bunlar…

Uydurma bilimin uydurma ilaçları üzerinden dünya genelinde bir senede yüz milyar dolardan fazla para çevirenler bunlar… O ilaçları kullandığı için dünyada her yıl yaklaşık 800 bin kişi acılar içinde kıvranıp sonra intihar ettiği halde, bu kadar büyük bir katliamı saniye umursamayıp gülüp geçenler bunlar… İnsanı, insandan saymayanlar, acıması, vicdanı, insafı, insani meziyetleri olmayanlar, dünya genelinde saymakla bitmez her türlü pis işi organize edenler bunlar…

Dünya genelinde fuhuş işi bunlarda… Sadece Ukrayna’dan beş yüz binden fazla genç kızı ve kadını kaçırıp başka ülkelerdeki fuhuş ağlarında tehditle ve uyuşturucu kontrolünde kullananlar bunlar…

İnsan kaçakçılığı, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı da dünya genelinde bunlardan soruluyor. İlaç satmak için insanlığı kasten hasta ettikleri misali, silah satmak için dünyanın her yerinde terör örgütleri kuranlar, iç savaş ve hatta savaş çıkartanlar bunlar… Bunların toplamda kaç kanaldan birden insanlığa hücum ettiklerini konu başlıkları ile sıralamak bile uzun vakit alır.

Özeti şu ki ne kadar şeytanlaşırlarsa Şeytan’ın daha çok gözüne gireceklerine inananlar ve dünyanın şu Deccal küfrünü, zulmünü yaşamasını sağlayanlar işte bunlar…

Bunlar yani Ankebut Ağı’nı yöneten konseylerin üyeleri ve elbette aralarından biri olan Adin Steinsaltz…

Çok mesafe aldık…

İşte bu sistemin Türkiye ayağı nerede ise çöküyor. Buna, Ankebut Operasyonu sebep oluyor. Dünya genelinde ise çok ağır darbeler aldılar ve toparlanmaya dönük ani hamleler yapamazlarsa bir süre sonra dünya genelinde de çökecekler.

Benden nefret ediyorlar. Ekibimden de ve cemaatimizden de… Bizi bir türlü durduramayınca, en iyi bildikleri teknikle hücum ediyorlar. Normalde bir insanın birkaç dakika içinde cinnet haline girip kendini öldüreceği büyüleri üst üste yapıyorlar. Dün, sadece ben çok güçlü cinlerinden 15’ini öldürdüm, 25’ini ağır yaraladım. Yaralılar uzun süre kendilerine gelemezler, iyileşemezler. İyi olduklarında da bir daha üzerime gelemezler. Ayrıca ekip arkadaşlarım da dün toplamda onlarca cinlerini öldürdü. Bunu yapabilmemiz de bunları çıldırtıyor.

Yine bizi durduramadılar ve dinlemeden elde ettiklerimizi dünyaya duyurmamıza da mani olamayacaklar. Şimdi yazayım da herkes duysun bunların kendi aralarında neler konuştuğunu…

Mehmet Fahri Sertkaya

Dünyanın bütün devletleri Boeing uçaklarından en kısa sürede kurtulmalı

Dünyanın bütün devletleri Boeing uçaklarından en kısa sürede kurtulmalı

“Bir gün savaşlar çıkar, devletler arası krizler çıkar da işimize gelir, bu kartı kullanırız” diyerek Boeing uçaklarına ince ayarlar çektiler.

Boeing’in bir merkezi var ve bu merkez üzerinden, kullanımda olan Boeing uçaklarında istediği an sorun çıkartabiliyor. Kendi ürettiği uçaklardan istediğini uçamaz, havalanamaz hale getirebiliyor. Havada olan uçakların kontrolünü uzaktan da ele geçirebiliyor. Uçağın hangi ülkede ve hangi havayolu şirketinde kullanılıyor olduğunun hiç önemi yok.

Oluşan şu kriz ortamında, vatandaşlarının güvenliği için Boeing uçaklarının kullanılmamasını sağlamaya çalışan devletlerin idarecileri, çok dikkatli olmalılar. Bu Siyonistler, dünyanın bütün milletlerine düşmanlar. Açıkça söylemiyorlar ama Şeytan’a tapıyorlar, Yahudilerden başka bütün milletlerin kır hayvanları misali olduğuna inanıyorlar. Kuralsız, acımasız ve şeytanlaşmış olduklarını, bütün insanlığa tuzaklar kurduklarını ve sinsice düşüncelerle, ürettikleri uçaklarda böyle sistemler kurduklarını göz önünde bulundurmalılar.

Rusya’ya karşı yaptıkları küstah hamle yeni bir çığır açmalı. Müttefik devletler eş zamanlı hamleler yaparak Boeing’i kıskaca almalılar. Zaten son darbelik canı kaldı. Gürültü ile yıkılacaktır ve dünya bir beladan daha kurtulmuş olacaktır. Ankebut Ağı çok büyük bir darbe daha alacaktır.

Mehmet Fahri Sertkaya

Boeing krizi büyüyor

Boeing krizi büyüyor

Rus havayolu şirketi S7’nin ortaklarından olan Natalia Fileva ve babası öldürüldü. Öldürülmeleri yönündeki emri Şeytan’ın Konseyi verdi. Bu bir rest çekme, tehdit etme hamlesiydi. Hem S7 şirketine, hem Rusya’daki diğer hava taşımacılığı şirketlerine hem de dünya genelinde sektör içindekilere verilen bir mesajdı bu…

Kaza nedeni ile düştüğü sanılan uçağa aslında CIA uydudan saldırdı. İstanbul’da askeri helikopterlerimizi düşürürken kullandıkları tekniği kullandılar. Bu, bir nevi e-bomba tekniği. Uçağa gözün görmediği enerji darbeleri çarptırıldı. içindeki elektronik cihazlar yandı, çalışmaz hale geldi. Hal böyle olunca pilot için uçak artık kontrol edilmesi imkansız olan bir metal yığınına dönüştü ve düştü.

Bunların yaşanmasına Boeing krizi sebep oldu. Boeing’in batak olduğu, bir modelinin değil bütün modellerinin tehlikeli olduğu, uçak modellerinin henüz projelendirme aşamasından kusurlu olduğu, üretim kısımlarının da çok kusurlu olduğu yönündeki iddialarımıza Ruslar da katıldılar, doğru buldular. Devlet olarak üzerlerine düşeni yapıp hava taşımacılığı yapan firmaları uyardılar. Bir modeline karşı değil, Boeing firmasına ve bütün modellerine dair uyardılar. Bunun üzerine S7 şirketi yetkilileri Boeing siparişlerini iptal etti.

Ankebut Ağı’nın bir firması olan Boeing üst üste aldığı darbelerin üstüne bir sarsıcı darbe daha almış oldu. Zaten o sorunlu Boeing 737 Max modelinin Rusya hava sahasında uçmasına bile yasak konulması konseydekileri çıldırtmıştı.

Çoktan gürültü ile yıkılması gerekirken hala ayakta tutulmaya çalışılan Boeing’i aslında ABD devleti değil, Ankebut Ağı ayakta tutmaya çabalıyor. Bunun için Ankebut Ağı uluslar arası sistemini kullanıyor ve muhtelif devletlerin idarecilerine talimatlar verip onları yönlendirip son dakika hamleleri ile Boeing’e can vermeye çabalıyor. Şeytan’ın Konseyi, her zaman Boeing ve benzeri büyük firmalarıyla yakından ilgileniyor, onlardan düzenli olarak raporlar alıyor.

Batak Boeing’i Türkiye üzerinden de çok desteklediler ama nihayetinde “Bizim de dört Awacs’ımız var” mı?

Kaç senedir kaç tekrarla dikkatleri bu hususa çektim ama kimse konuşmuyor. Haydi artık yetkili birileri şu meseleyi vuzuha/açıklığa kavuştursun. Biz gerçekten de Boeing’in ürettiği Awacks erken uyarı uçaklarından dört adet aldık mı?

Parayı peşin verip aldatıldık ve oyalandık mı? Onca sene uçaklarımız teslim edilmedi, kriz çıktı diye bir orta oyunu oynanıp da kullanılmış bir adet Awacks mı verdiler? Çok çok gecikmeli olarak dört adet Awacks aldıysak bunlar şu anda neredeler, şu güne kadar neler yaptılar, nerelerde bulundular, bunun kayıtları/evrakları var mı? Sözleşme gereği bunca sene gecikmeye sağlam ceza kesilirdi, Boeing perişan olurdu ama ben bu kısmını bile geçtim. Bunu yaptığımıza ihtimal bile vermiyorum da şu uçakları gerçekten teslim aldık mı kısmındayım ve soru gayet net:

“Acaba bizim 4 Awacs uçağımız ne yapıyor? Bizim 4 uçağımız varken, neden başka ülkelerin Awacs’larının Türkiye üzerinde uçmasını bekliyoruz?”

Ve şu da yerinde bir soru:

“Dört Awacs’ımız yetersiz mi ki NATO’nun Türkiye üzerinden Awacs’larını uçurmasını, Alman parlamentosunun İncirlik’e Alman Awacs’larının konuşlandırmasına izin vermesini bekliyoruz.

Daha önce de yazdım. Satın aldığımız Awacs’ların Türkiye’nin savunma gücüne katkısının, öneminin ne olduğunun kamuoyuna açıklanmasında yarar var. Boeing firmasına ödenen yüksek faturayı paylaşan halkımıza bilgi verilirse, halkın da morali yükselir. Morale ihtiyacımız var.”

Mehmet Fahri Sertkaya

Uzaylılar setleri yıkmak için yardım mı istediler?

İşte bu gibi kısımların anlaşılabilmesi için gerçek dünya tarihini, hususiyle son 10 bin seneyi bir bütün olarak anlatmam lazım. Hz. Zülkarneyn devrini ve neler yaptığını anlatmam lazım. Daha pek çok soruya cevap bulunması için bu anlatacaklarımın bilinmesi lazım.

Soruna birkaç cümle ile şu cevap verilebilir:

Hz. Zülkarneyn devrinde uzayda en yüksek teknolojiye sahip gezegen bizdik. Başka bir yerden bilim ve teknoloji transferi de yapmamıştık. Hz. Zülkarneyn devrine gelene kadar dünyamızda on binlerce sene bilim ve teknoloji çağı yaşandı ve o devre gelindiğinde bilim ve teknolojide ulaşılabilecek en zirve noktaya ulaşılmıştı. Biz gidip Ye’cüc ve Me’cüc’ü kendi güneş sistemlerinde set çekerek mahsur bıraktık ama onlar hala o seddi bozacak kadar ileri teknolojiye ulaşamadılar.

Hz. Zülkarneyn’den sonra Hz. Süleyman devri yaşandı ve o devirde bizden bilim-teknoloji kaldırıldı yoksa biz de kendini imha eden gezegenlerden biri olacaktık. Bunu Hz. Zülkarneyn’den sonra gelen Hz. Süleyman yaptı. Kendi devrinde hem peygamber hem hükumdardı. Dünyaya hakim bir tek devlet vardı, onun başındaydı. Devlet politikası ile bilerek ve isteyerek teknolojide geri gidilmesini sağladı. Bazı kritik öneme sahip madenlerin kullanımını önledi. Bazı bilim sahalarında tahsili önledi. Çeşitli kararlar aldı ve neticesi olarak hızla bilim-teknoloji ürünlerinin ürertimi durdu, geri gidildi. Bunu yaparken yanında Kur’an- Kerim’de kendisinden bahsedilen veziri Asaf vardı ki Merih insanlarındandı. O kıymetli zat bu devlet politikalarını uyguladı.

Bu uzaylıların inancına göre vezir Asaf bilim ve teknolojiyi geriletirken zirve noktasına gelinmiş halin sırlarını, ilimlerini yazdırdı, not ettirdi ve sakladı. Yine bunların inancına göre bu sırları ya dünyamızda bir yere gömdürdü ya da Merih’te bir yere… Bu yeşiller ve griler o notları bulabilirlerse o seddi durdurabilecek kadar bilim ve teknoloji seviyesine hemen ulaşacaklar. Konsey’den istedikleri ise o notları bulmak hususunda kendilerine yardımcı olmaları.

Yalnız, gece paylaşımlar yaptıktan sonra dinlemelerden anladığımız bazı detaylar var. Bu Yeşiller, Şeytan’ın Konseyi’ne dürüst davranmamışlar. “O notları bulabilirsek kendi güneş sistemimize gidebilecek bilgileri elde edeceğiz” tarzında konuşup “Kendi güneş sistemimizin etrafında ileri teknoloji ile yapılmış bir set var, onu durdurabilecek/bozabilecek bir tekniği hemen öğrenmiş olacağız” dememişler.

Mehmet Fahri Sertkaya