Etiket arşivi: Mafya

Bohçalı, Falyalı’yı harcamamış

Mizansen yapmışlar

Falyalı öldürülmüş gibi gösterilmiş ama yaşıyor. Sahada birçok kişi Falyalı’nın yaşadığını biliyor ve bunu konuşuyor. Mesela kalın kafalının teki de biliyor ve bunu konuşuyor. Tayyip de bu bilgiyi biliyor ve yer yer konuşuyor.


Türkiye’deki biyonik robotların içinde bulunan uzaylılardan da Falyalı’nın gerçekte öldürülmediğini bilenler ve konuşanlar var.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Havada isyan kokusu var

Hukukun üstün olmadığı bir ülkeye sadece mafyalar, kara paracılar, tefeciler, hırsızlar, namussuzlar yatırım yaparlar.

Türkiye, hukuk sistemindeki inanılamaz seviyedeki ayardan çıkışı derhal düzeltmedikçe sermaye daha da kaçacaktır ve mali kriz daha da derinleşecektir.

Türkiye’de birkaç istisnası haricinde bütün teröristler serbest, hainler serbest… Mafya babaları milletin gözüne sokula sokula tahliye ediliyor. Mafya babaları siyasetçileri açıkça ve defalarca tehdit ediyor, bir başka mafya babası hükumetin üyelerinin de dahil olduğu türlü vahim suçları dünya ile paylaşıyor ve hiçbir şey olmuyor. Kara paracılar her yerde cirit atıyor. Kanına, iliğine kadar sömürülmüş, türlü türlü sahalarda dolandırılmış ya da haksızlığa uğramış, mazlum ve mağdur olan milyonlarca vatandaş ise her duruşmaya beşer dakika ayırabilen sözde mahkemelerde adalet arıyor.

Hakimlerin ve savcıların büyük çoğunluğunun bağımsızlığı da ahlakı da namusu da kalmamış. Zaten büyük çoğunluğu, hakimlik yapabilmek için yeterli olan eğitimi ve öğretimi almamış. Rüşvet, iltimas almış yürümüş. Her kesimin, grubun, siyasi partinin, mafyanın, terör örgütünün kendi hakimleri ve savcıları olmuş.

Buna rağmen, kimin ceza alıp almayacağına ya da ne kadar ceza alacağına, kime akıl sağlığı raporu verilip verilmeyeceğine Mehmet Haberal, Devlet Bohçalı le Solomon Soysuz karar veriyor. Kim hakim, kim hekim, kim idari yetkili, kimin eli kimin cebinde, hangi işi kim çözüyor belli değil. Ülkü ocakları, mafya ve kara para ocaklarına çoktan dönmüş. AKPKK’nin siyasi teşkilatları da öyle… FETÖ kapsamında yapılan hukuksuzluklarda mağdur olan masum vatandaşların sayısı ise milyonlarca kişi… 17/25 Aralıkta gün yüzüne çıkan şeylerin gerçek olduğunu bilmeyen hiç kimse yok. Türkiye’de seçimlerin cumhuriyet tarihi boyunca hileli şekilde yapıldığını bilmeyen hiç kimse yok. Türkiye’de vatandaşların çoğunun artık adalete de cumhuriyete/rejime de güvenleri sıfır. Ülkede “ümit” diye bir şey kalmadı. “Seçimlerle bir şey değişmiyor. Ne yaparsak yapalım, bu düzen değişmeyecek” diyenlerin oranı fişek hızıyla artıyor.

Ana akım basın ve medyada da ahlak, namus, adalet çoktan dibe vurdu. Ekranlarda nerede ise yüzüne bakılabilir, sicili temiz, ahlaklı, karakterli, güven veren tek kişi bile yok. Adalet arıyor görünürken teröristleri serbest bıraktırmaya çalışanlara en etkili şekilde yardım ve yataklık edenler, memleketin ve milletin şu halini gördüğü halde daha da dibe vurdurmak isteyenler ise sözde basın ve medya çalışanları. Büyük çoğunluğu gizli servislerin, gizli ermeni ve yahudi tarikatlarının adamları.

Bazı vakalarda, kimin gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılacağına Twitter mahkemesi karar veriyor. Twitter’da şiddetli tepki geliyor diye, kanununa uygun şekilde serbest bırakılmış kişi tutuklanabiliyor. Şu memlekette en az bulunan şeylerden biri de “karakterli, onurlu duruş” olmuş. Adli ve idari yetkililerde bu çok daha az görülebiliyor. Omurgasızları üst üste koysalar buradan uzaya varır. Hangi çılgın bu memlekete, bu şartlarda yatırım yapacakmış, şaşarım. Bu şartlarda bu ülkeye, bu şartlardan memnun olanlar, yani gayr-i meşrudan kazananlar yatırım yaparlar.

Bu gidiş, sadece ekonomik krizlere değil, siyasi, idari ve hatta askeri ve silahlı krizlere bile sebep olacaktır. Bu kadar rezilliğin, bu kadar ayardan çıkmışlığın, bu kadar kirlenmişliğin sonu hayırlı olamaz. Tarih boyunca, aç kalmış ama isyan etmemiş hiçbir millet görülmemiştir. Çünkü, aç kalınca isyan etmek, aç kalınca hak, hukuk aramak insani ve vicdani bir tavır değildir. İnsanlıktan çıkmış, vicdanı körelip iki ayaklı taş olmuş yığınlar da aç kalınca isyan ederler. Çünkü bu insani değil hayvani bir tepkidir.

Bu milleti ve ülkeyi kasten bu hale getiren gizli ermeni ve gizli yahudi ve mason tarikatlarının mensupları, öyle anlaşılıyor ki açlıktan isyana kalkmış milyonlarca Türkiyelinin ayakları altında ezilecekler. Görünen köy kılavuz istemez. Bunu yaşamak istercesine kararlar almaya, duruşlar sergilemeye ısrarla devam ediyorlar. Çavuşesku, kendi taraftarlarının bir anda kendini ayaklar altına almak istemesine inanamamıştı. Daha neyin ne olduğunu anlayamadan kurşuna dizilip kevgir gibi olmuştu.

Mehmet Fahri Sertkaya

Kukla

Kukla

Ordumuz ve Emniyet Teşkilatımız içinde bazı vatansever insanlar arasında hala Sedat Peker’e sempati besleyenler var.

Son videolarına bakarak, arka planı bilmeden ona kapılanlar, ona inananlar var. Sedat Peker o videolarda sadece ona verilen rolü oynuyor. O videolarda görünen kişi gerçek haliyle Sedat Peker değil ki videolarda rol yaparken bile aslında son derece tutarsız, ayarsız, kibirli, saldırgan/zararlı, fitneci/yalancı ve baş belası birisi olduğu kolayca görülebiliyor.

Gerçek Sedat Peker’i seneler önce yazmıştım. Öncelikle o Türk de Müslüman da değil. Hep numara yaptı, yapıyor. “Kafkas kökenli Karadenizli Türk’üm” diyor. Aslında Rusya Yahudisi kökenleri var ve bu kökeninden hiçbir zaman kopmadı. Soysuz’la bu güne kadar arası çok iyi idi çünkü o da Rusya Yahudisi kökenli…

Diğerleri gibi Sedat da gizli Yahudi ve hatta Satanist… İçimizdeki İsrail’in, MİT aracılığıyla sahada oynattığı, kara para işlerinde kullandığı, bir sürü pis işleri açık olmasına rağmen basın ve medya oyunlarıyla kahramanlaştırmak istediği çok sayıdaki gizli Yahudi ve gizli Ermeni sözde mafya babalarından, basit bir kukladan başka bir şey değil. Bu devlet Sedat’ı bitirmek istesin, iki saatlik işi var ki daha önce ona bu yapıldı. Daha önce Emniyet Teşkilatı onu yaka paça aldı, dosyalarıyla, delilleriyle birlikte hakimin önüne çıkarttı. Orada bile serbest bırakıldı. Adliyeden çıkarken yaşananlara kendi bile inanamıyordu, sorulara cevaplar veremiyordu. Bir devlet izin vermeyecek de orada yine de mafyalar ve terör örgütleri var olabilecek, bu mümkün müdür. Buna kim inanır.

Resimde Sedat’ın tişörtünde gördüğünüz işaret Satanistlerin meşhur Baphomet dediği Şeytan’ı/İblis’i temsil eder. Sağ eliyle bütün kötülükleri ve kötü enerjiyi toplayıp sol eliyle yer yüzüne yani ademoğulları arasına yayar. Gerçek Yahudilik aslında Satanistliktir ve iyilik temelli değil, kötülük temellidir. Asla iyiliği emir etmez ve tavsiye bile etmez. Gerçek bir Yahudi/Satanist hayatı boyunca ademoğullarına kötülük yapmakla mükelleftir. Çünkü onların itikadına göre Yahudiler ademoğulları değildir. Başka bir türdür. İnançlarına göre Yahudiler Şeytan’ın evlatlarıdır. Şeytan da ademoğullarının felakete sürüklenmesinde evlatlarını yani Yahudileri kullanır. Sistem budur. Bunlar için yalan söylemek, cinayet işlemek ya da işletmek, uyuşturucu hatta organ işi yapmak, ihanet etmek, çalmak, gasp etmek, işkence etmek, şehir sularına zehir katmak, kasten hastalıklar yaymak, namusa kadar en ağır iftiraları etmek ve bunları yaparken tam tersine biri gibi görünmek ve akla gelen her şey caizdir hatta yapılması gereken bir vazifedir.

Kara paracı, mafya reisciği, gaspçı, hırsız, uyuşturucu işi dahil türlü kara para işlerini yapmış ve yapmaya devam eden gerçek bir pisliktir Sedat Peker…

Resimde yanında gördüğünüz kişinin adı Metin Yılmaz’dır. Uyuşturucu dahil her türlü piş işlerinde kullandığı adamlarından biriydi. Sonra Metin Yılmaz’ın infaz talimatını Peker verdi. Peker verdi ama Peker’e çalışıyor görünenler arasında profesyonel MİT’çiler var. Bunlar artık eski kuşak mafyalar gibi değiller. Adam kaldırmakta MİT’in elinde ne teknikler varsa, bunlarda da var. Aslında ortada Peker’in reisi olduğu bir mafya falan da yok. Bütün sistem MİT’in… MİT’in içindeki İsrail’in ve Ermenistan’ın…

Bunların bu devlete ve bu millete hatta bu insanlığa verdikleri zararın haddi hesabı yok. Anlatmakla bitecek gibi de değil ama sadece şu Metin Yılmaz cinayetinin üzerine gidilse bile hem kukla/piyon Sedat Peker hem de üste doğru bütün sistem çorap söküğü misali sökülür, çözülür, dağıtılır. Bu devletimiz için bunu yapmak da hiç zor değildir. Zaten Akademi Dergisi on yıldan fazla süredir içimizdeki gizli Yahudileri, gizli Ermenileri, Masonları, bunların usullerini, tekniklerini, hilelerini, oyunlarını, nerelere nasıl sızıp ne haltlar ettiklerini, tarihimizi ve dinimizi ve lisanımızı nasıl kasten tahrif etmek istediklerini, cumhuriyet ve Atatürkçülük diye kendilerine ait bir rejim kurduklarını v.s. ifşa etti.

Sağda solda çıkıp vatansever, hak-hukuk dava etmiş bir kahraman, yok ailesinin hukukunu dava etmiş onurlu bir baba, turancı, ülkücü rolü kesen lüzumsuzlara, pislik heriflere gerçek vatansever olan gençler itibar etmesinler.

Bir önceki videoda “Bana pislik dedi be abi” diye isyan eden Sedat, bu videosunda içinde bulunduğu ve anlatıp ifşa ettiği meseleler hakkında “Bunlar pis işler, cami imamı anlatacak değil ya… Elbette ki ben anlatacağım” diyebiliyor. Altı tane videoda bunun gibi kaç tane tezat ve açık var.

Yanına verdikleri MİT’çiler ve üstüne kendi gibi gizli Yahudi ve Satanist olan, insan katledilen ayinlere katıla katıla sıfatında meymenet kalmamış olan karısı da Sedat’ın dikkate alınır üç beş video hazırlamasını sağlayamıyorlar.

Sedat Peker şu ana kadar bazı pis işlerin ve pis heriflerin gerçek yüzünün anlaşılmasına sebep oldu ama kendi pis işlerini ve gerçek pis yüzünü, pisliğin teki olduğunu gizleyebilecek şartlarda değil. Şu andan sonra, karşısına aldığı güç unsurları onu bir kaşık suda boğacaklardır ve bunu izlemek biz gerçek vatanseverlere büyük bir zevk verecek.

Bakınız:

Mehmet Fahri Sertkaya

Çakıcı’nın ifadesi alınamıyor ama neden!

Dünyanın kaç ülkesinde şöyle bir rezilliğe izin verilir Gizli Ermeni, kara paracı mafya reisciği, MİT piyonu Alaattin Çakıcı mahkemede/duruşmada görülüyor. Gömleği salmış, ellerini de ara ara ceplerine sokuyor. Denge sorunu var, ayakta duramıyor. Hakim, hakimlikten çıkmış da klinikteki psikiyatrın sergilemesi beklenen tavırları sergilemek zorunda kalıyor. Çakıcı konuları ve soruları bile anlamıyor. Verdiği cevaplar alakasız, mantıksız. Hakime atar yapmaya kadar ayarı kaçırıyor ve ne kadar tuhaf ki TC’nin hakimi bu kadar rezilliğe izin veriyor. Kendini de rezil ediyor hatta tartışılabilir ama bence suç işleme sınırına da giriyor. 2012 yılında bile Çakıcı bu kafayı yaşıyor. O gün kokain çekerek duruşmaya katıldığı iddiaları konuşuldu, konuşuluyor. Lakin bu herifin çekmediği zamanlarda da kafası böyle… Gerçek bir hukuk devletinde şu halde olduğu görüldüğü gibi hakim, duruşmada karar alır ve “Şahsın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için falanca ruh ve akıl sağlığı hastahanesinde TCK bilmem kaçıncı maddesine göre 21 gün müşahede altına alınmasına ve davanın seyrinin sağlık kuruluşundan gelecek rapora göre belirlenmesine karar verilmiştir.” der. AKPKK’nin “Yeni Türkiye” deyip durduğu şey nasıl bir Türkiye ise, memleket, millet, devlet, akıbet meselelerine işte böyle gizli kimlikli, bir ömür piyon olarak kullanılmış, akılını da kırmış, mafyacılık faaliyetlerine de tuhaftır ki halen devam eden, gaspçı, yağmacı, katil tipler yön vermeye kalkıyor. Bu Türkiye’nin bu kadar seviyesizliğe ve bu kadar ayarsızlığa da tahammül etmesi mümkün değildir. Hiç kimse, böyle tiplerin adalet, millet, devlet meselelerine yön vermesine izin vermeyecektir. O Solomon Soysuz o makamdan alınacak, hakkında fezleke hazırlanacak ve adaletle yargılanacak. Mafya babacıkları değil, kralı gelse vatan hainlerini vatan, din, devlet, namus ve beka meselesi diye diye savunamayacak. Yok öyle bir Türkiye… 80 küsur milyon insanı toptan ahmak mı zan ediyorlar.İfadesi alınamıyor.

https://ok.ru/video/2510711884326

Mehmet Fahri Sertkaya

Bir susun, boş boş konuşmayın. Haddinizi bilin.

Bir susun, boş boş konuşmayın. Haddinizi bilin.

Herkes bir şeyler yazıyor çiziyor ama aslında hepsi de gölgesinden korkuyor. Yalanları sıralayanların, dönen dolaplara destek olanların, hainleri kollayanların, alçakları kollayanların bini bir paraya… İyice kirlettiler memleketi ve kalemi eline alan, kameranın karşısına geçen, hayal aleminde yazıp üflüyor. Dengeler değişmişmiş, mektup yazılmışmış, şimdi her şey çok başka olacakmış, falan…

Alaattin Çakıcı Türk ve Müslüman rolü oynayan bir gizli Ermenidir. Basit bir MİT piyonundan başka bir şey de değildir. Böylelerinin zaten MİT ya da benzeri başka bir gizli servise kendini bağlamadan iki ay sahada yol alabilmeleri de mümkün değildir. Bu güne kadar ve bu günlerde daha çok MİT içindeki gizli Ermenilerle paslaştı, paslaşıyor.

Gizli Ermeni ve MİT piyonu olduğunu artık dağdaki çobana bile duyurduğumuz Devlet Bahçeli’nin, gizli Ermeni Alaattin Çakıcı’yı sahiplenmesi, tahliyesini sağlaması kadar ve Cumhur İttifakı denilen bu çetenin çok sıkıştığı yerlerde son çare olarak Çakıcı gibi piyonların sahaya sürülmesi kadar tabii ne olabilir. İkisi de gizli Ermeni, ikisi de vatan haini, ikisi de MİT piyonu, ikisi de kara paracı, ikisinin de iplerini aynı el tutuyor. Dengeler zaten yıkılmış da son çare olarak Çakıcı gibilerden medet uman bir iktidar var. Zaten fiilen yıkılmış bir denge, bir sistem, değişebilir mi? O kadar ucuz, o kadar mı kolay böyle başlıklar atmak? Birileri çıkıp bu basit oyunu bozmaz mı, birkaç vatan evladı savcı ve hakim çıkıp bunun hesabını hukuki zeminde o sözde gazetecilere, programcılara, sosyal medya aktörlerine sormaz mı?

Doğru düzgün el yazısı yazamayan… Adını bile düzgün yazamayan… Orta okul 2. sınıf talebesi seviyesinde yazılar/mektuplar yazan, aslında bunu da talimatla yazdırılan… Çok ama çok ağır ruhi bunalımlarda yaşayan… Kendisine sürekli olarak zarar vermek eğiliminin haricinde, etrafındaki herkese de sürekli olarak zarar vermek eğilimi sergileyen… Dünyanın bütün ülkelerinde, yapılacak tek bir muayenede bile hemen “Aşırı tehlikeli klinik vak’a” teşhisi konularak korunaklı/güvenlikli bir kliniğe derhal kaldırılacak olan… İntihar etmesin diye her gün yüksek miktarda aldığı ilaçların tesiriyle bilinci yarı açık şekilde ortada dolanan… Akla gelen her türlü kara para işini yapan ya da yaptıran… Buna rağmen yapmadığına dair yalan yere yeminler edebilecek kadar karaktersiz olan… MİT’in de desteğiyle etrafına topladığı birkaç yüz tane silahlı keklikle kendini acayip bir yerlerde gören… Devlet sistemi doğru şekliyle işlese, iki saate hepsi ters kelepçe ile toplanabilecek bir mafyacığın gölgesinden bile korkan reisciği olan… Yüksek sayıda cinayetin azmettiricisi de olan… Mevcut TCK’ya göre suçları buradan köye yol olan… Çok sayıda TC vatandaşının malına, mülküne adice çöken, yağmacılık, hırsızlık da yapan… Kendi kırık kafasında kendince bir hukuk sistemi kuran ve bunu da kendi nefsani ve şeytani hedefleri için eğip büküp duran… Ne dediğini, ne yaptığını, ne yapacağını, neyi neden yaptığını kendi bile şaşırıp sonunda akıl terazisini bu derece kıran…

Bütün bunlara rağmen kendini memleket, millet sevdalısı ve hak/hukuk savunucusu gibi gösteren…

Sonra…

Koca milletin karşısında devlet, millet diye diye yeni ihanetler sergileyen… TC’nin yalanları yıllardır üst üste somut şekilde ispat edilmiş sözde İçişleri Bakanını, gizli Yahudi ve Mason Solomon Soysuz’u ipten almaya kalkan… Kendisi gibi müptezel, uyuşturucu bağımlısı ve satıcısı, mafya lideri, katil, sadist, hain, gizli kimlikli Soysuz’u vatan/devlet davasıyla özdeşleştirmeye kalkan… Menfaatine uyduğunda her tükürdüğünü yalayan… Senelerce Tayyip’e en ağır sözleri edip sonra çıkınca bir kere aleyhinde tavır sergilemeyen… Şimdi ise Tayyip piyonu üzerine kurulmuş AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünü son bir gayretle ve aleme korku salarak ayakta tutmaya kalkan bir Alaattin Çakıcı meydanda.

Herkes de bilmeli ki vaziyet budur, Çakıcı denilen reiscik de aslında bir MİT piyonundan başka bir şey değildir, o soysuz herifi bu ipten alabilecek de değildir. Her hangi bi dengenin değişmiş olması da söz konusu değildir. Şöyle memleketin adalet, huzur, emniyet için çırpındığı anlarda kalemine ve mikrofonunu, kamerasını hatalı kullananlar için aslında bütün dengeler değişmiştir. Onların hepsini bu necip millet ve bu devlet, yakın bir tarihte onlara yedirir.

Çakıcı kime ne mesaj vermişmiş… Boş versinler bu basit manevraları da işte mesajı biz böyle verdik. Bundan sonra ne yapacaklarına karar versinler ki bundan sonraki hayatları için bu kararı bir kırılma noktası oluşturacak

Mehmet Fahri Sertkaya