Etiket arşivi: Kıbrıs Adası

İstanbul hükumeti’nden gündeme dair açıklamalar…


İstanbul hükumeti:

Masonlar tarafından idare edilen dünyanın onlarca ülkesi, İsrail – İran meselesinde şu anlarda da insanlığı yanlış bilgilendiriyorlar.

Önümüzdeki saatler boyunca da bu ülkelerin basın ve medyasındaki haberlerin, bir şekilde doğrulanmadan dikkate alınmaması gerekiyor.

Kasten büyük bir bilgi kirliliği oluşturuluyor.


İstanbul hükumeti:

Amerika Birleşik Devletçikleri hem İsrail tarafıyla hem de İran tarafıyla anlaşmalı ve ABD resmi makamları bile kasten bilgi kirliliğine sebep olmak için yalan açıklamalar yapıyorlar.

ABD, dünya genelindeki bilgi kirliliğine ve aldatmacaya en çok sebep olan ülkelerin başında gelenlerinden biri… ABD yine çok kirli bir savaşın tarafı oldu. ABD bu taraf tutuşuyla ve bu kirli oyunlarıyla kendi sonunu, yıkılışını, yok oluşunu iyice hızlandırdı.


İstanbul hükumeti:

Balkanlarda yaşanacak herhangi bir askeri çatışmada Sırbistan’ın yanında duracağız.


İstanbul hükumeti:

İran’ın İsrail’i göstermelik bir saldırı ile vurması bile hem bölgedeki hem de dünya genelindeki çok sayıda dengeyi geri dönüşü olmayacak şekilde bozacak. Bu enkazın altında öncelikle İran, İsrail, ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Almanya, Suudi Yamyamistan, BAE, Katar, Kuveyt, Ürdün, Irak kalacak.


İstanbul hükumeti:

İran ile İsrail arasındaki danışıklı savaş tiyatrosu, bölgenin diğer ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de büyük mali sorunlara sebep olmayacak. Çünkü TR dahil bütün bölge ülkeleri zaten dibi görmüş, iflas etmiş vaziyette.

Ankara çetesi de dahil olmak üzere çok sayıda bölge ülkesinin resmi idarecileri bu danışıklı savaş tiyatrosunu vahim seviyedeki mali çöküsün sebebi olarak göstermek isteyeceklerdir. Türk milleti başta olmak üzere bütün bölge halkları bu sinsi oyuna ve aldatmaya karşı uyanık olmalı.


İstanbul hükumeti:

İran’ın siyasi lideri Reisi, kendi idam fermanını kendisi yazdı.


İstanbul hükumeti:

Hem korkudan titreyen hem de küstahça açıklamalar yapan Yunanistan’ın son çıkışlarının arkası tamamen boş…

Yunanistan Türkiye tarafını ya da dünyadaki başka tarafları değil, sadece kendini kandırıyor.

Yunanistan denilen sözde devletin TR karşısında ağzını açabilecek şartları da gücü de yok. Hususiyle son iki senedir dünya ülkelerinden Yunanistan’ı kollayabilecek gerçek bir tek müttefik bile kalmadı, yok.


İstanbul hükumeti:

Kıbrıs adası meselesinde Yunanistan, Türkiye’nin muhatabı bile değil.

Kıbrıs neresi, Yunanlar kim? Ne alakaları var?


İstanbul hükumeti:

Yunanistan’ın Ege’de işgal altındaki adalarımıza dair küstahça çıkışları Yunanistan’ın sonunu hızlandırıyor.

Türkler, kendi adalarına sözde Yunan vizeleriyle gitmek ve o adalarımızdaki işgalci Yunan unsurlarını zengin etmek zorunda değil.

Bunun, Yunan tarafınca iyi niyetli, insancıl bir faaliyet gibi gösterilmek istenmesi, tahammül edilir şey değil.

Burnumuzun dibindeki adalarımızın bile Yunan işgali altında olması artık sabrımızı çok zorluyor.


İstanbul hükumeti:

Yunan tarafının Ankara çetesiyle olan paslaşmaları Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit ediyor.


İstanbul hükumeti:

Bölgede başlatılmak istenen danışıklı askeri çatışmaların yayılmaya başlaması halinde, Gürcistan’ın nasıl davranacağı, Türkiye için bir milli güvenlik meselesi…

Gürcistan ne batı yanlısı ne de doğu yanlısı olmalı. Ne Rusya piyonu ne de AB piyonu olmalı.

Gürcistan şu süreçte dik duramazsa, TR’nin ilk savaşacağı ülkelerden biri olacak. Sonrasında ise Gürcistan denilen suni ülke tarihten silinecek. Oradaki batı yanlısı piyonlar da doğu yanlısı piyonlar da yok edilecek. Yunanistan’ın hatta Romanya’nın vahim hatalarına ve oluşturduğu milli güvenlik sorunlarına asla tahammül etmeyecek olan Türkiye, Gürcistan’ın hatalarına da asla tahammül etmeyecek.

Gerekiyorsa adını “özel askeri harekat” koyacağız, gerekiyorsa başka bir şey koyacağız ama kesinlikle dünya siyasi haritasında Gürcistan diye bir ülke kalmayacak. O topraklar yeniden Türk hakimiyetine girecek.


İstanbul hükumeti:

İran Hizbullahı da Lübnan Hizbullahı da kara paracı terör örgütleri ve bu ikisini de Yahudiler ve masonlar idare ediyorlar.

Köpekler sahiplerini ısırmazlar.


İstanbul hükumeti:

Mısır ile İsrail arka plandan ilan edilmemiş anlaşmalara sahipler. Mısır’ın idari kadrosu da İsrail’in, İngiltere’nin, masonların emri altında…


İstanbul hükumeti:

Dünya masonluğunun İstanbul’u durdurma, çıkışına mani olma denemeleri onlar için hüsranla sonuçlanacak.

Bu çabaları tersine tepecek.


İstanbul hükumeti:

İran tarafının Türkiye’deki onursuz harp kaçkınlarını hareketlendirmek ve İstanbul merkezli Türkiye’nin bölgedeki tesirini kırmak çabasına karşı gerekli bütün tedbirleri alıyoruz.

Türkiye’nin içten karıştırılmak istenmesi ve bölgeden Türkiye’ye yeni onursuz harp kaçkınları gönderilmesi planlarına karşı tavizsiz bir duruş sergiliyoruz.

Hususiyle doğu ve güneydoğu bölgelerimizin hedef olduğunu, ilerleyen safhalarda Türkiye’den koparılmak istendiğini biliyoruz.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Dünyadaki bazı suni kıta ve suni adalar

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Grönland bir suni kıta

Oranın batı kısmında küçük kayalıklar ya da adacıklar gibi olanlar yerler oradan kopan parçalar…

Sistem şöyle:

Önce taşlık ve toprak zemin düzeltiliyor, sonra çok ileri teknoloji ile o kadar geniş sahaya metal bir örme yapılıyor, aslında metal bir kutu haline getiriliyor. İçinde yaşama alanı oluyor çok geniş ve yüksek oluyor. Sonra o metal kutu gibi sistemin üzerine çok yüksek şekilde kayalar ve topraklar dolduruluyor, ve daha sonra buranın üzeri normal kıta gibi, kara gibi görünüyor. Zamanla bu sistem bazı yerlerinden aşındıkça, arızalar verdikçe parçalanmalar oluyor.

İşte Grönland’ın batı yanındaki kayalıklar da bunlardan. Dünya genelinde bu sistem hep kullanılmış, kullanılıyor.

Zülkarneyn a.s da yapmış böyle sistemlerden, Zülkarneyn a.s. küçücük bir iç deniz ya da göl olan yeri kocaman Karadeniz’e çevirirken oranın altını hep düzeltmiş ama karadenizin çevresinde olan ülkelerin çoğu yerlerini de düzeltmiş.

Bizim Trakya’nın dağlarını tepelerini çok tıraşlamış ve araziyi çok güzel hale getirmiş.

Trakya’nın batısından kuzeye doğru da ilerlemiş ve şu anda karadenizin batısında olan ülkelerin bazı yerlerini hep traşlayıp düzeltmiş, sonra da Ukrayna’ya çok emek vermiş, oraları ziraat için çok elverişli yerler haline getirmiş.

Bunu yaparken İstanbul’u ve Türkiye’nin coğrafi bölgelerinden olan Karadeniz bölgesini düzeltmemiş, tıraşlamamış.
Çünkü buralarda bazı emniyet tedbirleri düşünmüş, buraların düzeltilmesini emniyetli görmemiş.

Karadeniz’deki dağları da bir çok yönden savunma şeridi olarak tasarlamış

Bütün bunları yaparken İstanbul’un Karadeniz ve Marmara kıyılarında da yukarıda anlattığım teknikle yerleşme/yaşama yerleri yapmış, sahili istediği sınırlarda tutmuş ve üzerine de taşlar, topraklar doldurmuş. Zülkarneyn a.s. dan önce de dünyamızda bu teknik kullanılmış.

Hatta bizden önceki ademler zamanında da bu gibi tekniklerle dünyanın pek çok yerinde sahil şeridi suni şekilde ayarlanmış, belirlenmiş.

Türkiye’de Ege denizine sınır olan batı hattınde yoğun şekilde bu sistem kullanılmış ve hala kullanılıyor. Yani söz konusu Ege sahilleri de suni şekilde belirlenmiş sahiller…

Amerika kıtasında Peru ülkesi sonradan kıtaya eklenmiş, koca ülkenin altında devasa bir ülke daha var. Metal kutu gibi sistemin içinde uzaylılar hala gizlice yaşıyorlar, orayı daha önce anlatmıştım.

Okyanusun dibindeki o ülkenin kasten çöl haline getirildiğini ve o halde tutulduğunu, altında uzaylılar olduğunu…

Bilim adamlarına bunun sebebi sorulduğunda okyanustaki bilmem ne isimli su akıntısının bu iklim sorununa sebep olduğunu açıkladıklarını ama asıl sebebin bu olmadığını hatta o deniz akıntısının bile suni şekilde oluşturulduğnu anlatmıştım.

Bu gibi sistemler şu anda ABD topraklarında/sahillerinde olan çoğu yerde de var ve son zamanlarda uzaylı taraflar çok büyük darbeler aldılar.

En çok da ABD, İngilere, Çin, Rusya gibi ülkeler üzerinden dünyaya yön ve zarar vermekte olduklarından, en çok da ABD’dekilerin kaldığı, kullandığı yerler sinyale girdiler, arızalar çok fazla, sistemleri çok sorunlu, kaçıp gidebilecekleri yerler lazım ama yok.

Sistemleri düzeltmeleri lazım ama çoğunu kendileri yapmadılar, o yer altı şehirlerini ve ülkelerini çoğunlukla kendileri kurmadılar.

Dünyada hapis kalmış ve kaf dağını (Van allen radyasyon kuşağını) aşıp gidememiş uzaylı türler…

Hala Zülkarney a.s devrindeki kadar teknolojiye bile sahip değiller. Bu metal kutu sisteminin haricinde tamamen suni kıta tekniği ile yapılmış Grönland gibi yerler aslında bir çeşit uzay ya da deniz aracı gibi yapılmışlar.

Grönland daha önce başka bir okyanustaymış ve yüzeyinde de çok güzel bir tabiat varmış, bitkiler, hayvanlar, insanlar çok güzel şekilde yaşıyorlarmış. Neden öylesine güzel bir sistemi kasten mahvetmişler ve kuzey kutbuna nakletmişler. Bu konuda kesin bir bilgiye sahip değilim ama gizlenmek istemişlerdir yeşiller, griler ve diğer uzaylı türler zaten son yıllarda bunların sistemlerine o kadar ciddi zararlar veriyoruz ki oraları artık karlar altında tutamaz oluyorlar.

Oraları suni şekilde kar altında tutan iklim düzenleme cihazları bile hep bozuluyor, hatta Türk/İslam diyarlarını kasten kurak ya da yarı kurak halde tutan cihazları, sistemleri de bozuluyorlar.

Dünya genelinde bazı uzaylı türler iklim savaşları da yaşıyorlar ama bazı olağan dışı iklim şartlarına da bizim bu cihazları bozuyor olmamız sebep oluyor.

Şimdi biraz daha konuya girelim. Geçmiş devirlerde Kıbrıs adası da suni şekilde yapılmış ama söz konusu metal kutu gibi sistemle değil tamamen uzayda yapılmış, daha önceden yeri çalışılmış, sonra akdenize indirilmiş, yerine kondurulmuş.

Hatta Ege’deki bazı adalar da suni adalar olarak yapılmışlar, htta Tayvan ve Tayland gibi yerler de suni adalar…

Hatta Japonya da suni bir ada. Hep sorduğum sorunun cevabı da burada… Japonlar da “Biz kimiz, bu adaya nereden geldik, soyumuz nerede başladı” diye sorup duruyorlar kendilerine ve cevaplarını bulamıyorlar. Çünkü üzerindeki yaşadıkları ada bile suni bir ada olduğu gibi, kendileri de dünya insanları üzerindeki genetik denemeler, uzaylı türlerle dünya insanlarının cinsi münasetleri neticesinde doğan uzaylı/dünyalı melez bebeklerden türediler. Bir zamanlar Japonya devasa bir laboratuvar olarak kullanıldı.

Öyle anlaşılıyor ki kısa zaman içerisinde Amerika kıtasındaki bazı yerler ana kıtadan ayrılacaklar. ABD’nin sahil şeridindeki bazı yerler de ana kıtadan ayrılacaklar.

Bu ayrılmaya mani olamayacaklarını kabullendiklerinde muhtemelen suni depremler yaparlar yine “Deprem oldu, böyle oldu” derler.

Ya da ona bile fırsat bulamayacaklar da hala bulundukları yer altı şehirlerinde tamirat/tadilat yapmayı deneyecekler ama netice alamayıp daha beter şeylere daha hızlı şekilde sebep olacaklar.

Öyle ya da böyle, bir ya da birkaç sebeple, yeraltı sistemlerinde yaşayan uzaylı türler arasında çok büyük toplu ölümler olacağı anlaşılıyor, zaten çok hastalar, umutsuzlar, çaresizler, bölünmüş ler, her gün şiddetli çarpılıyorlar.

Pek çok kere dünyadaki yer altı şehirlerinde hatta ülkelerinde yaşayan uzaylı türleri seferber ettiler, aynı anlarda bana ve ekibime metafizik saldırılar yaptılar. Son günlerde de böyle denemeler yapmaya çabalıyorlar ama netice alamıyorlar.

Amerika kıtasını, en çok da ABD’lileri çok zor günler bekliyor olmalı. Bu gidişle kıtanın bazı bölgelerinin altındaki büyük metal yerler iyice arızalanacak ve birbirlerine olan bağları kopmaya başlayacak. Bir geminin aşırı ve dengesiz yükle bir yana devrilmesi misali devrilecekler okyanusa doğru….

İçlerindeki uzaylılar bir yandan yıkılmalar, bir yandan oksijensiz kalmaktan ötürü feci şekilde ve topluca öleceklerken, üstlerindeki Amerikalılar daha da feci şekillerde can verecekler. Ne kulluk ettikleri Kraliçe, ne onun da kulluk ettiği deccal ne hepsinin kulluk ettikleri İblis bu yaşanacaklara mani olabilecek. Hepsi çaresiz izleyecekler. ABD üzerinden dünyanın her yerinde en şeytanca sömürüler, en zalimce kara para işleri, katliamalar, işkenceler, toplu öldürmeler yapılırken tepkisiz kalan Amerikan halkı, bunun bedelini, bunun cezasını, dünya tarihine geçecek şekilde ödeyecek

O sistemi baştan inşa etmeye imkanları yok. Maddi güçleri de yok, ihtiyaç duydukları teknik adamlar da yok, yeterli bilim ve teknoloji seviyeleri de yok. O afetler yaşanırken muhtemelen çok yüksek sayıda UFO görülme vakası da yaşanacak ve açıkça video kayıtlarına alınacaklar, fotoğraflanacaklar.

Bunlar dünyada eskiden beri rahat olabilmek için hep çeşitli yollar denemişler, deniyorlar. Kendilerine ait gördükleri bölgeleri çölleştiriyorlar, çöl halinde tutuyorlar, karlar/buzlar altında tutuyorlar ya da adalarda olmak istiyorlar. Ne olsa yer yüzüne çıkıyorlar, UFO’larla uçuyorlar ve görünmek, bilinmek istemiyorlar.

Ayrıca çöller sayesinde yer altındaki şehirlerine ya da ülkelerine ısı ve ışık çekiyorlar, enerji toplayıp nakil ediyorlar.

Şu anda bile o kadar çaresiz haldeler ki yapabilecekleri pek bir şey kalmadı. Suni afetler yapabilirler, elektromanyetik saldırılar yapabilirler, virüsler yayabilirler. Bazı bölgelerde depremlerle büyük gaz patlamalarına bir arada sebep olabilirler. Ya da elektromanyetik silahlar (Poseidon aracı gibi) üzerinden bir bölgede çok çok güçlü yer patlamaları ve dev dalgalar (Tsunami) yapabilirler.

Güç bulabilseler, imkan bulabilseler bir şekilde beni yok edecekler, birkaç gün hatta birkaç ay kutlamalar yapacaklar, sonra da yaralarını uzunca zamana yayarak sarmaya çalışacaklar. Bu sırada dünyada şeytanca bir düzenin devam etmesini de sağlayacaklar. Yine bebekler, çocuklar, genç kızlar kaçırılacak. Yine bir senede milyonla insan organları için kaçırılacak, yine muhtelif dinlerin mensuplarından oluşan cemaatleri içlerine/başlarına sızdırdıkları adamları üzerinden yönlendirecekler. Yine çiftlikleri, besi hayvanlarını, yine temiz gıdaları, yine arıları, yine sağlıklı yaşamaya sebep olan her şeyi yok etmeye çalışacaklar. Yine kasıtlı şekilde suni afetler, sunu kuraklık ve kıtlık planları üzerinden devam edecekler. Bu güne kadar bu dünyanın insanlarına anlatmakla bitmez kötülükleri, son derece sinsi şekillerde, acımasız şekillerde, şeytanca tarzda yaptılar. Fırsat bulsalar devam edecekler ama o fırsatı bulamayacaklar. Şimdi, yaptıkları çekme zamanındalar. Bu süreç başladı ve önümüzdeki kısa zaman içinde iyice hızlanacak, kuvvetlenecek bu süreç. İblis’e uymanın, deccale uymanın, şeytanlaşmanın ve dünya insanlığına bütün bunları yapmanın karşılığı ne imiş, bunu daha bu dünyada da şiddetli şekilde yaşamaya başlayacaklar.

Aralarından şeytanlaşmamış olanları, masum olanları ayıracağım ve diğerlerini hızlıca ve topluca cehenneme göndereceğim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bohçalı, Falyalı’yı harcamamış

Mizansen yapmışlar

Falyalı öldürülmüş gibi gösterilmiş ama yaşıyor. Sahada birçok kişi Falyalı’nın yaşadığını biliyor ve bunu konuşuyor. Mesela kalın kafalının teki de biliyor ve bunu konuşuyor. Tayyip de bu bilgiyi biliyor ve yer yer konuşuyor.


Türkiye’deki biyonik robotların içinde bulunan uzaylılardan da Falyalı’nın gerçekte öldürülmediğini bilenler ve konuşanlar var.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Önlem hazırlamışlar, duydunuz mu?

Şair burada “MFS’nin estirdiği rüzgara kapılarak Türkiye’nin resmen de Kıbrıs’ı ve Yunanistan’ı sıkıştıracak bir duruşa geçmesini sağlarsanız, biz de bu ihtimali gördük ve karşılıklar hazırladık. Bu güne kadar hep danışıklı dövüştük ama öyle yaparsanız bozuşuruz bak, ona göre…” mi demek istemiş AKPKK’ye?

Yunanistan Boşbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye’nin Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a karşı saldırgan bir tutuma geçmesi durumunda alacakları önlemlerle ilgili bir liste oluşturduklarını söyledi.

Miçotakis, “Türkiye’nin Yunanistan’a yönelik politikasında köklü bir değişiklik olmadığının bilincinde olmalıyız. Bu nedenle bu iki aşamalı yaklaşımı benimsedik: Bir yandan dost eli uzatıp bir yandan da Yunanistan ve Kıbrıs’a karşı yeniden saldırgan bir tutum benimsemesi durumunda kullanılabilecek bir dizi kısıtlayıcı önlem hazırladık” dedi.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Türkiye’nin askeri ve siyasi gücünün de bu şekilde kısa sürede beşe, ona katlanacağını kabullendiler

Şu ana kadar ilan ettiğim projelerimi değerlendiren etkili ve yetkili kişilerin tamamına yakını, bu projeleri çok mantıklı, uygulanabilir ve çok kazandıracak projeler olarak gördüler.

Bu projelerin, istenirse sadece iki sene içinde tamamlanabilecek projeler olduğunu ve Türkiye’nin çok hızlı bir şekilde kalkınmasını sebep olacaklarını, Türkiye’nin askeri ve siyasi gücünün de bu şekilde kısa sürede beşe, ona katlanacağını kabullendiler.

Mehmet Fahri Sertkaya