Türkiye’de cumhuriyet rejimi falan kurulmadı, masonlar iktidarı tamamen ellerine aldılar.

On yıldan fazla süredir şu koca ülkeye bu gerçeği anlatıyorum. “Bütün siyasi partiler aynı alfabenin harfleri” diyorum.

Şimdi “içeriden” ve bu kadar ispatlı şekilde de konu oldu ve hala millet denilen sürü tepkisiz mi kalacak?

Basın, medya ve YSK tepksiz mi kalacak? Barolar, STK’ler, kanaat önderleri denilenler sessiz mi kalacaklar?

Türkiye’de gerçekten cumhuriyet ve demokrasi olmadı. Hiçbir zaman gerçek bir seçim yapılmadı. Menderes’in güya kazandığı seçimler bile hileliydi. Sonuçlarını mason locaları belirliyordu. Kendisi de bir mason olan Menderes’in müşteşarı Ahmet Salih Korur, Türkiye masonlarının maşrık-ı azamıydı. Yani Menderes’ten daha kıdemliydi. Ahmet Salih Korur Yassıada’dan elini kolunu sallayarak çıktı. Çünkü Yassıada sözde mahkemenin kararlarını da masonlar olarak kendileri belirlediler.

Kendisi de bir mason olan Adnan Menderes’in, müşteşarlığını yapan Ahmet Salih Korur, Türkiye masonlarının maşrık-ı azamıydı. Yani Menderes’ten daha kıdemliydi. Ahmet Salih Korur, Yassıada’dan elini kolunu sallayarak çıktı. Çünkü Yassıada’ki sözde mahkemenin kararlarını da masonlar olarak kendileri belirlediler. Mahkeme reisi olan Salim Başol gizli Ermeniydi.

Türkiye’de millet, seçimlere katıldığını, güya İslamcı başbakan seçtiğini, güya İslami serbestlikler geldiğini zan ediyordu. Oysa Menderes en sinsi şekilde İslam düşmanlığı yaptı. İstanbul’un kaç asırlık camilerini, medreselerini ve tarihi/İslami eserlerini, şehir düzenlemesi iddiasıyla yıktı geçti. Düşman ordusu girseydi, öyle yıkamazdı.

5816 denilen Adıtürk’ü hukuksuzca kollama kanununu da Müslüman Türklerin başına Adnan Menderes bela etti. Hem de o yasayı, Avrupalı Yahudi hukukçu “Yahu böyle kanun olmaz. Bize gülerler. Benim bir kariyerim var. Benden bunu istemeyin” dediği halde ona yazdırdı ve mason dolu meclisten geçirdi…

Sömürgeci Fransızlara karşı Cezayirli müslümanlar hürriyet savaşı verirken açıkça Fransızları destekledi. Türkiye’yi NATO belasına dahil etti. NATO’nun işgal kuvvetlerini TR’ye getirdi. Saymakla bitmez hainlikleri yaptı ama adı hala müslüman başbakan kaldı.

Bu mu halkın kendi kendini yönetmesi, bu mu cumhuriyet rejimi, bu mu demokratik seçim sistemi?

Türkiye’de cumhuriyet rejimi falan kurulmadı, masonlar iktidarı tamamen ellerine aldılar.

https://www.mason.org.tr/ahmet-salih-korur

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

O kadar da sinirlenmeyin.

Putin çıkıp da bir canlı yayında “Biz en baştan beri İstanbul’a karşı yanlışlar yaptık. Çok vefasızlık ettik. Asilce tavırlarına hep hatalı karşılıklar verdik. Bu, Rusya Federasyonunun son yıllardaki en büyük dış siyaset hatası oldu. Artık bu sorunu çözmek istiyoruz. Rusya devleti olarak İstanbul’dan özür diliyoruz, üzgünüz.” derse…

Belki yeni ve boş bir sayfa açılabilir. Çünkü asalet İstanbul’un ruhunda var.

Yoksa Rusya’nın her cephede savaşa girmesini ya da üçüncü dünya savaşına girmesini geçtim, gerçek bir şehir savaşına girecek bile gücü, imkanları kalmadı.

O nükleer silahları bir işe yaramaz. Onlardan çok tarafta var. Atana çekinmeden atarlar. Ayrıca biz onları bulundukları yerlerde patlatabiliriz.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Şu tipi dünyanın her neresinde görürseniz görün, uzak durun…

Sadece kendinizi değil kadınlarınızı, kızlarınızı, çocuklarınızı, hatta bebeklerinizi de sakının.

Bu tipler, cinsi sapıklıkta ve sadistlikte hiçbir sınır tanımazlar. O kadar sık ve sınırsız sapıklık ve sadistlik yaparlar ki yaşları daha kırk bile olmadan, yetmiş beş yaşındaki ihtiyarlar kadar soluk, çökük, yıpranmış görünürler. Sapıklık derecelerine vücutları dayanamaz, güç yetiremez.

Bunların beden duruşları da yürürken bacaklarının hali de sapıklıklarını gözler önüne serer. Zaten bunların neredeyse tamamı, ayakta çok durmak istemezler. Kısa süre ayakta durmuşsa bile, oturmanın yolunu ararlar.

Dünyanın hiçbir yerinde gerçekten İslam hukuku uygulanmadığı için, dünya genelinde böyle ileri seviyede sapıkların ve sadistlerin sayısı giderek artıyor. İblis de bundan çok memnun oluyor ve böyle kişilerin idari ve hukuki işlere bakan kişiler olmasını istiyor. Ayrıca sanat, tahsil ve iş dünyasında da sadece bunların öne çıkmasını istiyor. Bu düzenlemeleri de mason locaları sayesinde yapıyor ve istediğine ulaşıyor.

Fatih Erbakan, daha çok genç yaşlardan itibaren Adnan Oktar organize suç, terör ve ihanet örgütünün içinde olduğu için… Bu örgüt milletler arası seviyede fuhuş işleri de yaptığı, yaptırdığı için… Bundan başka bir hale dönüşmesi de beklenemezdi.

Bu da çarpılır yakında, yazın bir kenara…

Şu yazdıklarımı okuyanlar arasında Fatih Erbakan’ı tanıyanlar, “Mfs az bile yazdı” diyecekler. Türkiye gerçekten hukuk devleti olsa, Fatih’ten başlayacak bir operasyon birkaç saat sonra TBMM’ye ve bütün devlet kurumlarına ulaşır. Birkaç gün içinde de dünyanın önde gelen başkentlerine, hükumetlerine, siyasi partilerine ve iş adamlarına uzanır.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Yakın gelecekte bunlar araştırma konusu olacak…

Şunun peşinden Allah dostu diye, Müslüman büyüğü diye gidildi ya…

Yakın gelecekte bunlar araştırma konusu olacak…

Sosyolojik, psikolojik ve İslami cihetlerden tezlere, araştırmalara konu olacak. Muhtemelen bu konuda belgeseller de çekilecek ve çok ses getirecek.

“Menzil’de ne vardı. Yığınlar neden Menzil’e koştu.” diye bir başlayacaklar, sürü psikolojisine de bağlayacaklar, makam ve para hırsına da bağlayacaklar ama en çok da büyücülüğe, cinciliğie bağlayacaklar.

Çünkü oraya gidenler, çayından çorbasından içenler hep büyülendiler. Hala büyüleniyorlar.

İslam cemaat ve tarikatlarının içine sızmış gizli Ermeni ve Yahudilerin en iyi bildiği iş cincilik ve büyücülük.

Yıllar önce bu pislik herifi ve pislik yolunu en açık şekilde ifşa ederken, kimsenin gık diyemediği o günlerde, bu münafığı da metafizikle çarpıp öldüreceğimi biliyordum. Sadece, gerçek mürşid-i kamillerden birinin ruhaniyetinin bu pisliği çarpma ihtimalini de görüyor ve bu nedenle üstüne çok düşmeden çarpmaya devam ediyordum.

Bana inanmıyorsanız gizli Hristiyanlar olan Behlül Karak’a, Seyfettin Alkan’a ve benzerlerine sorun. Onlar da sürekli çarpılıyorlar ve yakında onların da cehennem yoluna girdiklerinin, leş olduklarının haberleri duyulur. İblis bu gibileri çok değerli görüyor olmasa, hususi korumaya alıyor olmasa, bunlar ölmesin diye sayısız cin kabilelerini umursamadan siper ediyor ve harcıyor olmasa, her birinin ikişer günlük işleri var. Ayrıca bunları Vatikan denilen şer merkezi de hususi olarak metafizik sahada korumaya çabalıyor.

Gavs denilen şu pislik herif, çok uzun zamandır bütün büyücülerini organize ediyor, kendi de dahil oluyor ve sürekli bana ve ekibime en akıl almaz büyüleri yaptırıyordu.

Aramızda çok büyük çatışmalar yaşanıyor ve metafizik sahada var olabilenler bu gerçeği zaten çoktandır biliyorlardı. Şimdi de dünyanın herhangi bir yerindeki dürüst metafizçilere danışın, size hemen bu yazdıklarımı doğrulayacaklar. Yazmadığım çok daha sarsıcı gerçekleri de anlatacaklar.

Bunların, Hindistan, İran, Ermenistan, Suriye, Irak başta olmak üzere, dünyanın çok farklı farklı yerlerinde de bir ortak büyücülük ağı var.

Zaten Hindistan’da bir sapık tarikat var, sözde islami tarikatmış, bir gitseniz bu Menzil zan edersiniz. Sıfatlar hep böyle Çingene sıfatları, büyücülük yanları da aynı… Kaba saba, ilimsiz, hikmetsiz, kütük, münafık tipler…

Söz konusu Hindistan tarikatını Youtube videolarında bile bulabilirsiniz. İzledikçe “Bunlar hep organize işler mi?” diyeceksiniz.

Evet, bunlar hep organize işler. Bazı kısımları gizli Ermeni dayanışması şeklinde, bazı kısımları Çingene dayanışması şeklinde, bazı kısımları satanist ve mason dayanışması şeklinde, bazı kısımları devletlerin gizli servislerinin ve kara para ağlarının dayanışması şeklinde işliyor. En tepeden bu organizasyonu kuran ve işleten ise İblis…

O nedenle masonlar ona “Kainatın ulu mimarı” diyorlar. Kainattaki bütün şerli işleri organize ettiğine inanıyorlar ve onun, İblis’in yolundan gidiyorlar. Bizim sevap/iyilik yapmak için mücadele ettiğimiz gibi, onlar Ademoğlullarına kötülük yapmak için mücadele ediyorlar. Kendilerini Adem’in oğlu olarak görmüyorlar.

Tamamen haksız da değiller, genleri normal Ademoğlu geni değil. Tarihin farklı devirlerinde bu gibilerin genlerine başka uzaylı insan türlerinin genleri ve zaman zaman bazı vahşi ve acımasız hayvanların genleri dahi eklendi. Bu nedenle de insan gibi yaşayamıyorlar, sıfatlarından zulmet akıyor, merhamet ve maneviyat nedir bilmiyorlar. Temizlik, iyilik, dürüstlük, nezaket nedir bilmiyorlar. Hindistan’da bunlar hala sokak ortasında ve gayet normal görerek, herkesin içinde ihtiyaç gideriyorlar. Pakistan, Bangladeş, Ermenistan’, İran’ın bir kısmı, Mısır, Suriye, Irak, Suudi Amerika, Katar, BAE, Kuveyt, Umman ve daha pek çok yerler bunlarla dolu. Hepsinin ortak özellikleri, saydığım gibi…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya