Etiket arşivi: Videolu Yayınlar

Hamdiiiiiiii

Normalde de kafa tam yerinde değildi, artık kuru mu çekmiş, sulu mu çekmiş, ne halt etmişse, nirvanaya varmış… O haline rağmen münafıkların mekanı Nakit TV’ye çıkartılmış. Ciddi ciddi sorular sorulmuş.

AKPKK İstanbul militanı Ahmet Hamdi Çamlı (nam-ı diğer Yeliz) yine canlı yayında çamları devirmiş.

Şu Türkiye’nin neden bu kadar çok ve büyük dertlerle boğuştuğunu ve bir türlü bu dertlere derman olunamadığını soran olursa “İşte… Bakın bu adam Tayyip’in şoförüydü, bu bile sözde vekil yapıldı. Kaç senedir kaç kere rezil oldu ama hala canlı yayınlara çıkartılıp memleket meseleleri soruluyor. Meclis ve devlet kurumlarının idari kısımları bile bunlarla dolu.” dersiniz. Sözü AKPKK’den alır, demokrasinin ne kadar büyük bir baş belası olduğuna kadar götürürsünüz ve “Demokrasi denilen cahilce sistem olmasaydı, bu kadar cahiller, gafiller, hainler, mafyalar, hırsızlar, yolsuzlar devlet kurumlarını ele geçirebilirler miydi?” diyebilirsiniz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Türkün gücünü gördünüz, hep göreceksiniz.

Sizin “en şiddetli” ve “en organize” kabul ettiğiniz metafizik saldırılarınız bile beni güldürüyor. O anlarda bile en ciddi konularla ilgilenebiliyor, raporları takip edebiliyor, ciddi kararlar alabiliyor, sahayı yönlendirebiliyor ve ciddi yazılar yazabiliyorum.

Birkaç gündür ekibimden bazı kişiler zorlandılar, çok zorlananları da oldu, oluyor ama onların haricinde tam kadro halinde dağ gibiyiz. Bizi Allah’ın izniyle hiçbir kuvvet yıkamaz, durduramaz.

Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayan ve güle güle ölüme koşan dev bir orduyla karşınızdayım. Ben ölmeyeceğim, metafizikle, su-i kastle, suni afetlerle de beni öldüremezsiniz. Hepinizi tarihin karanlık sayfaları arasına gömmeden bu dünyadan göçmeyecek, gitmeyeceğim.

Dünyanın her yerinden metafizikçiler, nasıl ezilip yenilip erimekte olduğunuzu izliyorlar. Haydi, onların seyir zevkini düşürmeyin, yeni hücumlarla üzerimize gelin.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Neler oldu?

Prof. Dr. Canan Karatay bu gerçekleri en başından beri bu kadar net ifade ediyordu da sonra birden ona ne oldu? Neden sustu? Tehdit mi edildi? Susturuldu mu? Zihin kontrolü mü uygulanıyor? Neden televizyon kanallarında görünmüyor? Neler döndü, dönüyor?

Dünya genelinde korona yalanlarını en başından beri en net şekilde ifade eden gerçek bilim adamlarının hep sıkıntılarda olduğu, başlarına bir şeyler geldiği anlaşılıyor. Hususiyle Afrika kıtasındaki devlet reislerinin, korona yalanlarını gün yüzüne çıkartan açıklamalar yaptıktan bir süre sonra öldürüldükleri de biliniyor.

Dünyanın her yerinde, şu korona da korona dedikleri vakaların bilmem kaç katı grip vakası yaşanıyordu, hala yaşanıyor. Bunların bazıları da çok ağır vakalar halinde yaşanıyor ve eskiden beri vefatlara da sebep oluyor. Son yıllarda, Ankebut Ağının kontrolündeki devletlerde, bu vakalara da hep korona teşhisi konduğu, PCR testlerinin itibar edilir bir yanı olmadığı açıkça gözler önünde…

Gerçek sahibi CIA olan Facebook’un, Instagram’ın, WhatsApp’ın, Google’ın, Youtube’un, Twitter’ın ve benzerlerinin, hukuk ve bilim tanımaz tavırlarla, kendilerini devletlerin otoritelerinin ve adalet sistemlerinin üstünde gören tavırlarla ve son derece art niyetli davranışlarla, korona gerçeklerini anlatan herkesi hatta dünyaca en saygın profesörleri ve yayın organlarını bile sansürlediği, engellediği, kapattığı açıkça gözler önünde… Dünya kadar vahim suçun vahim delilleri ve bağlantıları açıkça gözler önünde…

Bütün insanlığa kastedilmiş olduğu açıkça gözler önünde… Bu vahşi sistemin, insanlığı felaketten felakete sürüklemeyi vazife edinecek kadar ayardan çıkmış olan Ankebut Ağının, dünyanın onlarca ülkesinde adalet sistemlerinin işleyişini de bozduğu açıkça gözler önünde… O halde, yeniden onlarca ülkede eş zamanlı olarak bu virüs oyunlarının artırılmak istendiği, insanların canlarına, organlarına, evlatlarına, paralarına kastedildiği şu günlerde, bütün bu ülkelerde, bütün bu milletlerin aynı anda isyana kalkması ve Ankebut Ağını, bu ağa çalışan hükumetleri ve ayrıca siyasi, adli, askeri bütün yetkilileri dünya genelinde yok etmesi şart olmuş.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

İran halkının da yanındayız

Zenginlik denizinin üstünde yüzerken fakirlik içinde yaşatılmak son bulmalı.

İran halkının doğalgaz ve petrol zenginlikleri de her türlü yeraltı ve yer üstü zenginlikleri de emeklerinin karşılıkları da sömürülüyor. Asırlardır İran halkı da rahat, huzur ve refah bulamıyor. Molla gibi görünen, Müslüman rolü oynayan ve iktidarı elinde tutan gizli hristiyan hainler, İran’ın batı dünyasıyla sürekli danışıklı dövüşmesini ve bu dövüşlerin arasında batı tarafından sürekli sömürülmesini sağlıyorlar. İran’ın maddi ve manevi gelişmesine kasten mani oluyorlar.

Ben sömürüye de zulme de haksızlıklara da karşıyım. Mazlumun ırkına, lisanına, ülkesine, dinine, deri rengine bakmam. Bütün mazlumların yanındayım. İran halkı, insan onuruna yakışır şekilde yaşamak isteyecek, kendi hakkı olan şeylerin hesabını soracak ve haklarını hainlerden, sömürgecilerden söküp alacaksa, istedikleri gibi bir rejim ve hükumet tesis edecekse, ben ve benimle birlikte yol alan bütün güç unsurları da bu mücadelesinde İran halkının yanında yer alırız. Ve biz kimseyi sömürmeyiz, asla adaletten ayrılmayız, zulüm etmeyiz.

İran halkının hakkı olan paralar, kara paracı mollalara ve onlar üzerinden batı dünyasına ve Rusya’ya daha fazla akmamalı. Bu soygun, bu sömürü, bu zulüm artık son bulmalı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Gerçek sahibi CIA olan Youtube bunu hep yapıyor

Gerçek sahibi CIA olan Youtube bunu hep yapıyor

Dünya siyasetinde tam bir orta oyunu, tam bir danışıklı dövüş sergileniyor. Rusya, ABD, AB, NATO, hepsi Türklerin daha fazla sömürülebilmesi için danışıklı dövüş yapıyor.

Kazakistan’da gerçekte neler olduğunu uzman görüşleriyle anlatan Kozmik Oda isimli Youtube kanalının “Kazakistan’da yaşananların perde arkası” isimli videosu, yayınlandıktan 17 saat sonra bile sadece 1.650 kişiye gösterildi. Oysa kanalda 134 bin abone bulunuyor ve bütün Türkiye, tıka basa gizli Yahudi ve gizli Ermenilerle doldurulmuş sözde Türk basın ve medya kuruluşları da aslında bu videoda anlatılanları öğrenmeye çalışıyor.