Niye kızdılar, anlamadım.

Ben çoktan “Avrupadaki insan topluluklarını sessiz, sakin tutan büyüleri çözeceğiz. Zihin kontrolü yapan cihazları da bozacağız.” demiştim.

Bunlar da bir başlangıç…
Aslında o günlerden itibaren çözdük, bozduk ama asıl mesele şu ki son zamanlarda çok büyücüler kaybettiler. Üstelik üst seviyeden büyücüler de kaybettiler. O büyülerin yenilerini artık yapamıyorlar. Çok cinler de kaybettiler. Cinler arasından, çok özel, çok tecrübeli olanları da kaybettiler. Yeni yeni yaptıkları büyüler bu nedenle de tam tutmuyor.

Avrupa da Türkler karşısındaki metafizik savaşı tamamen kaybetti. Bu topun buradan döndürülme ihtimali sıfır… Çok büyük bir hızla Avrupa çökecek, dağılacak, batacak, mahvolacak ve güneş battığı yerden, İstanbul’dan yeniden doğacak. İngiltere bile isyan ülkesi olacak. Gerisini siz düşünün, hayal edin.

En başından bu güne kadar satanist merkezi olan o Papalığı da yok edeceğim. Bunu yıllardır biliyorlar zaten… Şimdi bunu da baştan yazdım, yine dikkatlerinden kaçmaz inşaallah. Sonra, söylediklerimin vakti geliyor, yaşanıyor ve hala şok haline giriyorlar.

İnanç hürriyetine, ibadet hürriyetine evet ama kimsenin satanist olma, kasten dünya insanlığına akıl almaz zararlar verme, dünyayı kara paracılığa boğmaz, mafyalar ve terör örgütleri kurup yönetme, milletleri sömürme, iblis için ayinler yapma ve insanları kurban etme hürriyeti olamaz. Bu, Papalık bile olsa…

Dünden beri ayinler yapıyorlar. Belki de on binlerce insanı ayinlerde İblis’e kurban ettiler. Bir yandan da bu cesetlerle büyüler yaptılar. Hala devam ediyorlar. Avrupa’yı şu halden ayinlerle, metafizikle, büyülerle kurtaracaklar güya…

Allah’a yemin olsun ki son süreçte bile hala Ankara’nın yanında, İstanbul’un karşısında duran her yeri çok ağır cezalandıracağım. Bu Avrupa da olsa, Rusya da olsa, Çin de olsa, Arap denilenler de olsa… Yerin altındaki koca koca şehirler bile olsa…

Herkes bunu istedi, bu dünyanın altının üstüne gelmesini istedi. O kadar ikazlar ettim, kararlarını bu yönde verdiler.

Şimdi güçleri yetiyorsa, hepsi ittifak ederek bile olsa, haydi beni ve sistemimi durdursunlar.

Rusya öldü beyler! En fazla iki ay bu ölümü gizleyebilirler. Kimse sizi kandıramasın. Sömürülmeyin, soyulmayın, olmayacak işlerin/planların içinde figüran da olmayın.

Devletlerin ölümü insanların ölümü gibi olmaz. En geç iki ay sonra çok başka bir Rusya ve dünya olacak. Bu gerçeği de göz ardı etmeyin ve her sahada iyice kaybedenlerden olmayın.

Hala anlayamamış olanlar var gibi…

En açık şekilde yazıyorum. Kendilerine FETÖ denilen grupların tamamıyla, bundan sonra benim kan davam var.

Bir gram bile aklınız, mantığınız kaldıysa, senelerdir nelere sebep olabildiğimi görüp anladıysanız, o grupların hepsinden zaten çok uzak durursunuz.

Onlarla iş yapanları değil sadece, onlara selam verenleri hatta tebessüm edenleri bile tarihin çöplüğüne gömeceğim. Sadece TR’de değil, ABD’de, Rusya’da, İsrail’de, Ermenistan’da, Avrupa ülkelerinde hatta Vatikan’da olanları bile FETÖ denilenlerle birlikte hala paslaşanları çökerteceğim.

İttifak halinde Katolik aleminin bile İstanbul karşısında ne kadar aciz kaldığını görmek isteyenler, hemen güvenilir medyumlara gitsinler. Şu anlarda metafizik sahada neler yaşandığını sorsunlar.

Ve bilin ki bir yandan metafizik çatışmadayım, bir yandan gerçekten çayımı içiyorum. Bir yandan burada yayınlar yapıyorum. Bir yandan da internetten faydalı videolar izliyorum. O kadar rahatım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bu, Türkiye için iyi mi olur?

Almanya ve Fransa başta olmak üzere, Avrupa’daki gurbetçilerin büyük kısmı, kısa süre sonra Türkiye’ye temelli dönme kararı alabilirler. Bu, Türkiye için iyi mi olur?

Çoktan bu günleri haber vermiştim. Avrupa’dan Türkiye’ye kalabalık göçler yaşanabileceğini ve daha o günlerden itibaren tedbirler almamız gerektiğini ifade etmiştim. Hatırladınız mı?

Lakin kontrolsüz göç sorunu, sadece gurbetçilerle sınırlı kalmayacaktır. Avrupalılar da Türkiye’ye her fırsatta göç etmek isteyeceklerdir.

Evet… Kontrolsüz göç, göç değildir, beladır.

Evet… Dünyayı sömüremeyen Avrupa, Avrupa değildir, çöplüktür. Yağmacı takımıdır. Yamyamlar güruhudur.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Herkes üşüyecek

Benden duyduğunuzu kimseye söylemeyin, çünkü biliyorsunuz, ben şu anda hiçbir şeye karışmıyorum ama yarın Kapalı çarşıda aniden hava soğuyacak. Herkes üşüyecek. “Ne oluyor böyle?” derken, bir anda kar yağışı başlayacak, hemen sonra tipiye dönüşecek. Her yer bembeyaz olacak.

Yarın için şimdiden tedbirlerinizi alın.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İbret-i alem

Ben size söyledim. “Şu Macron’un önüne üç beş kuruş atın da sussun. Dilenciye döndü.” dedim ama atmadınız. Gerçi siz de haklısınız, sizde de yok ki nasıl atacaksınız. Ata ata nereye kadar, taşıma su ile değirmen mi döner. İşte Fransa’da milyonlarca insan aç ve kim, onları nasıl düzenli olarak doyuracak. Zaten din, maneviyat yok, Allah ve hesap korkusu da hiç kalmamış. Aç mideler engel tanımazlar, bastırılamazlar, susturulamazlar. Bu gün “17 yaşında sürücüyü hukuksuz şekilde öldürdünüz” bahanesi ile ayaklanırlar, yarın “Neden senin gözünün üstünde kaşın var” diyerek bile ayaklanırlar.

Neyse… Yıllardır bunları, bu günleri anlatıyordum işte… Fransa’yı gün gün batıra batıra, işlerini, gelirlerini, kara para trafiğini boza boza bu hale getirdim. Afrika’dan adeta kovdum. Pişman da değilim, çok sevinçliyim ve burada duracak da değilim. Aklı olan Fransa’dan hemen kaçsın, parasını da Fransa’da bırakmasın. Gayr-i menkulleri varsa, onları bile satıp çıksın oradan…

Sırada ABD, Çin, Rusya, İspanya, İtalya, Almanya ve İngiltere de var. Çok şenlik olacak, izledikçe aklınızdan çıkmayacağım. Bu nedenle hep “Büyük ve emniyetsiz limanlardan, küçük ve emniyetli limanlara gidin” dedim.

Herkese de ayrıca ders olan kısmı var. Kodu bozuk çingeneleri, (Kendilerini Ermeni, Yahudi, Pakistanlı, Afganistanlı, Hindistanlı, şu, bu bilseler de Çingeneler onlar) ülkeye toplamamak gerekiyormuş. Bir dönüp baksanız geçmişe, yıllardır neler yazdım. Azıcık akl-ı selim davranabilseydiniz, o Macron’u oradan bin kere alırdınız. Neyse, bu da sizin tercihinizdi.

Bu da benim davalarımla arka plandan durmadan oynayan liderlerin sonunu gösteren bir süreç olacak. O Macron da hiç rahat durmadı. Merkel gibi, Trump gibi, diğerleri gibi o da hep Türkiye’de hukukun tamamen ayarından çıkartılmasını ve bomboş, desteksiz davaların ne büyük sorunlara sebep olmasını sağladı. Lakin işte neticesi… Keser döner, sap döner, gün gelir mfs Macron’u da gömer.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Yolun sonu görülüyor

Zengin olan vatandaşlardan daha yüksek oranlarda vergiler almak, zengin olmayan vatandaşlardan ise daha düşük oranlarda vergiler almak, tartışmasız şekilde hukuka aykırıdır. Bir ülkede en kısa sürede şiddetli huzursuzluklar, sınıflaşmalar, çatışmalar, bölünmeler yaşanmasına sebep olacak vahim bir hata, hukuksuzluk ve hatta kasıttır. Çünkü böyle bir hamlenin sonu tartışılmaz şekilde gözler önünde ki iç gruplaşma ve her manada çatışmadır.

Görünen o ki Aile Bakanlığı dedikleri masonik/satanik teşekkül üzerinden, sorunları düzeltmek istiyormuş gibi görünürken, aslında kastan Türk aile kurumuna son darbeleri vurmaya çabalamış olan AKPKK ve şürekası, bütünüyle toplumsal birliğe ve devlet sistemimize de son darbeleri vurmayı denemek üzeredir.

Daha fazla oranlarda vergiler vermeye razı olmayanların nelere sebep olacaklarını bir kenara koyalım… Razı olan zenginler bile rahat durmayacaklar, bu defa zengin olmayan vatandaşlara verilmeyen haklar talep edeceklerdir. Bunu açıkça bile talep etmeden, bu konularda hukuki düzenlemeler bile beklemeden, hayatın akışı içinde tavırları, davranışları değişecektir. Bu da halk arasında sınıf farklıklarına ayrıca sebep olacak, her gün, her yerde tartışmalar ve karşılıklı çatışmalar bitmek bilmeyecektir

Böyle bir uygulama, evini boş tutmak isteyen mülk sahibine “Hayır, tutamazsın. Tutarsan yüksek vergi alacağız senden” demek kadar hukuksuz, keyfi ve sınıflaşamaya sebep olacak bir uygulamadır.

Önünü sonunu dikkate almadan, hukuk da tanımadan, zenginlerden daha fazla vergiler toplamanın yollarını arayan bir hükumet, hareket sahasını tamamen kaybetmiş, eli kolu bağlanmış, batağa batmış ve bir gün sonrasını bile planlayamayan, kontrol edemeyen bir hükumettir. Bu yöndeki çabaları da bu halini açıkça gözler önüne sermektir.

Başka devletlerin/liderlerin kapılarında dolaşan, onlardan acilen nakit para almaya çabalayan bir hükumet, resmen hükumet olarak görünüyor olsa dahi, uygulamada hükumet olmaktan çıkmıştır. Milli güvenliği dahi en ileri seviyede tehdit eden bir suç teşekkülü halini almıştır.

Türkiye’de olağan akışta yaşanması gereken mali krizi hala bastırmaya çalışmak, hem sonunda kesinlikle o mali kriz yaşandığında oluşacak zarar ve ziyanı, ayrıca acıları devleştirmektedir… Hem de TR’nin iç ve dış güvenliği dahil çok sayıda konuda vahim krizlere sebep olmaktadır. Gün geçtikçe daha daha vahimlerine de sebep olacaktır.

TR, köprüden önceki son çıkışı çoktan kaçırdı, Çok büyük ve acı verici sorunların yaşanacağı çoktan kesinleşti. Lakin hain Ankara hükumetinin bu türlü faaliyetlerine ya da planlarına gereken sertlikle ve kararlılıkla karşı durulmazsa, bu filmin sonunda hayatta ve ayakta kalabilenler şu mealde cümleler kuracaklardır:

“Keşke devasa bir mali kriz yaşansaydı. Keşke hükumet bile devrilseydi. Keşke dolar yüz lira bile olsaydı. Batan batsaydı, çok canlar yansaydı ama yolumuza yine de bir şekilde baksaydık. Küllerimizden yeniden doğsaydık. Yaşayacaklarımız da bizi kendimize getirirdi, dersler çıkartmış olurduk. Böyle yapmadık da ne oldu? Şu halimize bir bakın… Bu akıl almaz sorunların, acıların içine düşebileceğimiz hiç aklımıza gelmemişti. Keşke bu kadarına hiç sürüklenmemiş olsaydık. Şimdi bu sorunları nasıl çözeceğiz”

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya