Hocam selamun aleykum Van bölgesinden yazıyorum bölgemiz madden manen her geçen gün dahada geriye kötüye gidiyor merkezimiz bunu görmüyor mu vaya görüpte müdahalemi etmiyor bu konuda bir hoca efendi olarak ne yapalirim yardımcı olur musunuz
= vas. Hangi merkezden bahsediyorsunuz hala siz? Merkez mi kaldı? Bunların ne oldukları, neyin peşinde oldukları hala mı anlaşılmadı? Bu kadar şey hatayla, dikkatsizlikle olabilir mi?
Siz neden hala onların emrindesiniz?
Neden hala ayrılmadınız ve onlara güç sağlıyorsunuz?
Neden sizi de alet ederek müslümanlara daha fazla zararlar vermelerine izin veriyorsunuz?
Dünyada ahirette nasıl hesap vereceksiniz?
Bunların toplanıp alınmalarının vakti artık çok daha yakın ve dünyada bile çok can yanacak, neler neler yaşanacak, ya ahirette ne yapacaksınız?
Biz üstazımızın davası hatırı için bekliyoruz sabrediyoruz ayrılırsak büyüğümüzü emirimizi yanlız bırakırız korkusuyla sabr ediyorduk
= Boşa beklediniz. Bunların üstazımızla, davamızla uzaktan yakından alakaları yok.
Bunların soyları, kökleri de ispat edildi, üçkağıtları, dolandırıcılıkları, yalanları da ispat edildi.
Siz hala beklerseniz vahim vebal altına girersiniz.
Hala bekleyen ve vazifesini yapmayan adli yetkililer bile bu süreçte kendilerini bitiyorlar. Hayatlarını karartıyorlar.
Çünkü cemaatimizi ele geçirmiş kadroda vatana ihanet, insanlık suçları, rüşvet, evrakta sahtecilik, kara paracılık diye sayın, her suç var.
Hocam ben samimiyetle bu davaya gönül vermiş biriyim ayrılmak çok zor geliyor ayrılıp ne yapmamı tavsiye edersiniz nasıl bir yol izleyebilirim
= Allah rızası için ayrılacaksın. Onların çökmesi için, bu yolun kurtulması içn ayrılacaksın
Ayrıl, hatimlere bile gitme. Herhangi bir dernekte, vakıfta resmen adın geçiyorsa, oralardan da resmen, evrakla ayrıl. Her yerde de iz bırak. “Ben şu şu şu yanlışlardan ötürü ayrılıyorum. Sizden değilim. Yargılanacağınız günler de çok yakın” de… Aksi halde sen de yargılanacaksın. Hem dünyada hem de ahirette
Rızkına da Allah kefil, yapabileceğin herhangi bir işe girerek bu geçiş sürecinde geçimini temin etmeye bak.
Çok dua et, Okumalar kanalındaki okumalara katıl. Bu yolun kurtarılması için başka neler yapabileceğine bak…
(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)
Akademi Dergisi takipçisi: Selamün aleyküm abi kandiliniz mübarek olsun bize yurtlarda evradı şeriflerin izinle okunabildiği aksi halde faydasının değil zararının olacağı söylenirdi bunları kendimiz okuyabilir miyiz? Birde rabıtadan sonraki zikirde tarif edildiği adete bağlı kalmamız gerekir mi yoksa arttırabilir miyiz
Mehmet Fahri Sertkaya: = v.a.s. Amin. senin de kandilin mübarek olsun. Okuyabilirsin ve dinleyebilirsin. Dinlerken namaz abdestinin olması da şart değil. Necaset bulaşmadan temiz bir iş yapıyorsan, bir kulaklık takarak iş sırasında da dinleyebilir ve beyninden sinyaller yayabilirsin.
Zikirde sayıyı artırman gerektiği sana salih rüyalarla malum edilir.
Akademi Dergisi takipçisi: – Sağolun abi Allah razı olsun
Mehmet Fahri Sertkaya: Okurken de ayet-i kerimelere elinle temas etmeden, kenardan tutarak okuyorsan, namaz abdesti olmadan okuyabilirsin. Hanım kardeşlerimiz de müsait değil hallerinde dinleyebilirler.
Evrad-ı Bahaiyye’yi ya da Evrad-ı Fethiyye’yi ilk defa okuyanlar ya da dinleyenler… Aşırı seviyede zorlanabilirler, darlanabilirler, iç sıkıntıları yaşayabilirler. Hemen kapatmak, durmak isteyebilirler.
Çünkü bu virdler, okuyan ya da dinleyen kişilerdeki cinleri hemen yakmaya, darbelemeye başlarlar. Cinler de o acıyla gayrete gelirler ve kişiye zihin kontrolü yaparak, enerji/sinyal göndererek onu içten içten aşırı seviyede daraltırlar.
Kişi buna tahammül edebilirse, ilerleyen saatlerde ya da cinlerin gücüne göre, en geç ilerleyen günlerde kesinlikle büyük bir rahatlama yaşar. Bu süreçte kişiye tesir eden her türlü büyü de çözülür.
Okuyan ya da dinleyen kişi, niyetini geniş tutarsa, kendisi haricinde başka kişilerin de rahatlamasını ya da saldırgan tarafların çarpılmasını, cezasını bulmasını niyetine alırsa, bu da mümkün olur.
Yine kişi bu virdleri bir de tevbe ve istiğfar niyetiyle okur ve dinlerse… Bu usule devam ettikçe günahlarının affına sebep olur. Bu da maddi ve manevi sıkıntıların üzerinden kalmasına sebep olur. Bir yandan da manevi/metafizik enerjisi hızla düzelir. Cinlere, büyülere, metafizikçilerin saldırılarına karşı manevi bünyesi çelik gibi sağlam olur.
Bu usule devam edenler, geçim sıkıntılarına da sağlık sorunlarına da insanlardan gördüğü eziyetlere, haksızlıklara da hep kolayca çare bulur. Allah onun sıkıntılardan çıkması için sebepler yaratır. Çünkü hadis-i şerifte de buyrulduğu gibi, hastalıklar, sıkıntılar hep günahlara keffaret olması içindir. Dünyada sıkıntısının çekilmesi ve ahirete kalmaması için bir rahmettir. Aksi halde ahirette azap çok çok daha elimdir.
Akademi Dergisi takipçisi: – Sa , Evradi şerife izinsiz okunabiliyorsa akla ilk gelen şey bu zamana kadar pis işlerini rahat yapmak ve carpilmamak için mi hep bu şekilde kisitladilar. Hatta musa dogruer demişti ki bize bir sohbette evradi şerife okuyabilmek için kalp ruh ve sirra rabita yapmak gerekiyor.
Mehmet Fahri Sertkaya: v.a.s.
Evet, tamamen öyle…
Musa Doğruer de kripto bir münafık pisliğin tekiydi.
Çok hatalar var. Türkiye’de Alevi olduğunu iddia edenlerin en az yüzde doksan beşi gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Ezidi vb. oldukları gibi… Esed de Arap Alevisi (Nusayri) değil, bir gizli Ermeni ve Hristiyan… Karısı Esma da öyle… İkisi birden İngiliz casusları…
Gerçi öyle idiler, sonra ikisi de biyonik robot yapıldılar.
Gerçek Esed de azılı bir İslam düşmanıydı ve vatan hainiydi. Kara paracıydı. İnsan kaçakçılığı ve organ işlerine kadar her pis işi yaptı. Tayyiple Bohçalının ortak çeteleriyle beraber de çok kara para işleri yaptı Esed ve karısı…
Şu andaki biyonik robotlar da aynı ayardalar. Şu anlarda, dünyada, yeraltındaki devasa şehirlerde gizlice yaşayan uzaylıların bazı gruplarının çekişmelerinin/çatışmalarının bir tarafında yer alıyor bu iki biyonik robot…
Bu nedenle Suriye meselesinde biraz İsrail’e uyuyorlar, biraz ABD’ye, biraz Rusya’ya, çoğunlukla İngiltere’ye… Her safhada işlerine geldiği gibi kararlar alıyorlar. İşlerine gelmeyen zamanlarda muhtelif taraflara sorunlar çıkartıyorlar.
Böyle çoğunlukla danışıklı, biraz gerçek çatışmalar sırasında milyonlarca Suriyeliyi nakite çevirdiler. Bazısını canlı sattılar, bazılarının organlarını sattılar. Yanı sıra silah ve uyuşturucu kaçakçılığı dahil olmak üzere türlü kaçakçılık işlerini yaptılar, yapıyorlar.
Evet beyler!
Anlamış olduğunuz üzere denge değişiklikleri ve dolayısı ile tavır/karar değişiklikleri var.
Esed ile karısının emrinde olan bütün siyasi ve askeri yetkililere (erlere kadar herkese) hemen şu anda bu ikilinin emirlerinden çıkmayı tavsiye ederim.
Çünkü şu andan sonra, Esed ile karısını ve çetelerini en kısa süre içinde yok etmeye oynayacağım.
Öncelik sıralamasında Ankara hükumeti ve bağlı bütün unsurlar birinci sırada… İkinci sırada ise karı koca Esed’ler ile bağlı bütün unsurlar var.
Tekrar etmekten yorulmadım, yine tekrar ediyorum:
Üçüncü dünya savaşı çıkacak olsa bile, Türkiye nüfusunun yüzde doksanı yok olacaksa bile, dünya nüfusunun ve devletlerinin yüzde doksanı yok olacaksa bile… Yeraltı uzaylı şehirlerinin ve nüfusunun tamamı yok olacaksa bile..
İşte mesele bu… Hiçbir meselede taviz vermedim, vermeyeceğim. Geri adım atmadım, atmayacağım.
Bunlar için onlarca sene vakit kaybedemem. Bu yazdıklarım çok kısa süre içinde gerçekleştirilecek. Bu nedenle, İstanbulla restleşen ya da restleşmiyormuş gibi rollerle yanaşan ve sinsilik yapan herkes kısa sürede imha edilecek.
Yayın tarihi: Şu andan 6 saat önce, 2 Aralık 2022 Cuma
Ne anladık şimdi?
Anladık ki yeterince canı yanmamış. İçindeki uzaylıyı ayrı, dışındaki biyonik robotu ayrı çarpmak lazımmış ki tabir etmeyi bilemediği o rüya da bir yanıyla bunu haber vermiş.
Herife “Sahte hoca! Madem ki mütevatir hadisin inkarı ve ayakların kayması gibi büyük bir tehlike var, o halde Deccal hakkında tevatür seviyesindeki hadisi inkar eden o kişi ve görüşleri hakkında derhal reddiyeler/ikazlar yapmak için daha neyi bekliyorsun? Bak rüyasını da görmüşsün? İkaz etsene bunca müslümanı? Hemen birkaç satırla, birkaç paylaşımla ya da birkaç dakikalık kayıtla ikaz et, detaylara sonra da girersin? Sana mani olan nedir?” diye sorarlar…
Sorarlar da daha oraya gelene kadaaaarrrr… Oraya gelene kadar şu pislik herife daha neler neler soruluyor. Hangi birine cevap vermiş. Şimdi eski defterleri özetle tekrarlasak bile, günlerce yayın yapmak lazım. Öyle bir pislik bu herif…
Hani ben dış güçlerin maşasıydım? Hani ben vatan hainiydim? Hani benim hakkımda cemaatim davacı olmuştu da elinde güya bunun dilekçesini sallıyordu? Yedi sene olacak hala bu hususta bile gık diyemiyor. Ondan önce de yedi sene beklemişti bana çatmak için… Bir oldu bitti ile güya haklı çıkacak ve benim yolumu kesecek, cemaatimle beni çatışmaya sürükleyecekti. İki-üç gün arayla çektiği videolarda, nasıl bir yalancı, nasıl bir inkarcı, nasıl bir münafık, nasıl bir laf cambazı olduğunu da kalbinin korkudan gümlediğini de gözler önüne kendisi serdi. Daha dün denilecek tarihte bile, elinde dosyalarını tutan ve kendisine şantaj yapan Doğu Perinçek’e güzellemeler yapan rezil herif, bu gün bana reddiye mi yapabilecek?
Müteşabih ayetler bile varken, neden müteşabih hadisler olmasın? Bu husus bu güne kadar binlerce tekrarla vuzuha kavuşturulmamış mı? Haşa Allah’ın eli mi var ya da Allah gökte mi? Kim, ne hakla bizi hadisler konusunda ille de zahiri manasında kalmaya zorluyor? Alnında (gerçek manada) kafir yazan bir Deccal’a kim kanar, kim aldanır? Bir hadiste “Deccal Medineye giremez” deniyorken, diğer hadiste Deccal’ın Medineden nasıl bir süreçle çıkartılacağı anlatılıyorsa, kendini zahiri manada çakılı kalmak zorunda görenler, nasıl bir tehlikeli sonuca çıkarlar? Uzun mevzu, şimdilik kenarda dursun bunlar… Bunlar, gerçek müslümanlarla, gerçek alimlerle münazara edilir. Münakaşaya da izin verilmez, seviye de düşürülmez. Yalan, dolan, aldatma, laf cambazlığı, iftira, karalama, fitne mi… Öyle şeyler akıldan bile geçirilmez.
Herkesin rüyası da tabir edilmez. Rüya sahibinin salih ya da saliha bir kişi olduğuna, rüyasının da salih rüyalardan olduğuna baştan emin olmak lazım. Lakin, ondan da öncesinde rüya tabiri bilmek lazım.
Kişi salih ise, rüyası salih rüya ise, o halde söz konusu edilen rüyada, rüya sahibi kişi, başkasını temsilen kendini görüyor. İnsanların istisnasız tamamı, toplumu ilgilendiren konularda, kendilerini temsili olarak gördükleri rüyaları sık sık görürler.
Kendini, başka birini temsilen rüyasında gören rüya sahibi kişi, Cübbeliyi ölü gördüğüne göre… Kendini kimin yerine görüyorsa, işte o kişi çok hayırlı işler yapacak demektir. Çünkü “Rüyada ölünün dirilmesi ve konuşması, rüyayı gören kişinin, iş hayatının ve aile hayatının çok güzel gittiğine ve yüklü miktarda kazanç elde ettiğine ancak bu durumu çekemeyen insanların rüya sahibi hakkında dedikodu çıkardığına ve insanlar ile arasına fitne soktuğuna delalet eder.” Ben demiyorum, rüya tabiri ilmi böyle söylüyor… Cübbeli de farkında olmadan kendini ifşalamış oluyor. Kaç kere rüya tabiri yayını yaptım ve tekrarla ifade ederek anlaşılmasını sağladım ki rüyalarda görülen şeyler, hemen ilk akla gelen manalarına, zahiri manalarına yorulmazlar. Rüyalarda da teşbih var, temsil var, türlü yanları var. Rüyada ilmi reddiye yapmak da gerçek hayatta ilmi reddiyeler yapılacağı manasına gelmez, tabir edilmez. İşte rüyada ölüm görmek bile gerçek manasına değil, hiç ölen kişi dirilir ve konuşur mu? İstediği kadar bu rüyayı da zahiri manasına zorlasın, gerçek hayatta, şu rüyada görülen şeylerin birebir yaşanacağını değerlendirsin… Hiç öyle değil ve öyle olmadığı, yaşanacak süreçte bütün insanlık tarafından görülebilecek.
Bu rüya, önümüzdeki süreçte Cübbeli’nin hükmünü yitireceğine, iyice ifşa olacağına, şeytanlaşmış halinin (hiç kimse tarafından inkar edilemez kesinlikte meydana çıkacağına), devlet sisteminin ona müdahale ederek yargılayacağına, oyundan düşeceğine ve buna da Cübbeli’nin reddiye yaparmış görüntüsü altında saldıracağı, iftira edeceği bir kişinin sebep olacağına delalet ediyor. Dahası bu rüya, Cübbeli’nin dalalet ehli biri gibi göstermeye çabalayacağı kişinin, bu işin sonunda bütün halk tarafından büyük takdir göreceğine de delalet ediyor. Azıcık rüya taibiri bilen her kime sorulsa, bu rüyayı bu şekilde tabir eder. Bunun bile farkında değil…
Oyalansın dursun… Ne reddiye yapabiliyorsa da yapsın, laf cambazlığını bıraksın. Ben buradayım, içim dışım da bir. Onun gibi bir ileri, iki geri adım attığım hiç görülmemiştir. Adımı vermeden bile iki satır sözde reddiyesini yapamamış, çünkü konuya girince, kime karşı konuştuğu ve yine nasıl atıp savurduğu herkesçe görülecek… Belli ki dünkü yazımdan sonra ağır baskı, yönlendirme altında kalmış. Böyle böyle etrafını da oyalamaya çabalıyor.
“Şeyhim” dediği, “Efendi hazretleri” dediği kişi, gerçekte Türk de değildi, müslüman da değildi. Nerede kaldı ki veli bir zat olsun. Nerede kaldı ki mürşid-i kamil olsun. Jet Fadıl üzerinden vurulan vurgun paralarıyla, sözde sempozyumlarda oynanan oyunları/aldatmaları/münafıklıkları da yıllar önce anlatmıştım. O günden beri o hususları konuşmak, hatırlatmak bile istemiyorlar. “İşte bu hizmetler, Fadıl abimizin helal/temiz paralarıyla mümkün oluyor” diyebilecek kadar ipini kopartmıştı o vakitlerde de şu cübbesi çıkasıca lanet herif…
Haydi bakalım, kimin ne hüneri varsa ben de göreyim, bu millet de görsün, beni dünya genelinden hatta dünyadaki yeraltı uzaylı şehirlerinden takip eden bütün gerçek müslümanlar da görsünler. Hemen başlayalım…
Ve bakalım, Deccal konusunda sarsıcı hakikatlerin meydana çıkmasını asla istemeyen Cübbeli ve onun gibi Deccal’a bile isteye çalışan lanetliler mi haklılar, yoksa hakiki bir mürşid-i kamilin ve aynı zamanda mehdi olan zatın eteklerine tutunmuş olan, himmetleri altında olan mfs mi…
Deccal elindeki bütün sistemi, bütün gücü ve kadroları kullansa bile, bakalım Cübbeli Ahmet denilen münafığı ne kadar süre daha oyunda tutabilecek.
Benimle yoluna devam etmek isteyen ülkeler/hükumetler hatta iş grupları, LGBT’ye karşı tavırlarıyla da Süleymanlılar cemaatinin bütün unsurlarına karşı tavırlarıyla da “Mfs’nin yanındayız” mesajını vermiş olacaklar.
Bu ülkeler, sınırları dahilinde faaliyet gösteren Süleymanlılar cemaatine ait dernek, vakıf ve şirketleri tamamen ve hemen durduracaklar. Kendilerine nasıl uygunsa, bir şekilde hukukuna uydursunlar ve durdursunlar. Talebe kursları, yurtları dahi hemen kapatılacak. Cemaatin halktan olan mensupları değil ama tüzel kişiliklerde resmi ya da gayr-i resmi surette faaliyette olan ilgili kişileri (hoca denilenler de dahil) sınır dışı edecekler.
Ülkelerinde bulunan Süleymanlılarla bağlantılı vakıflara, derneklere, şirketlere incelemeler/soruşturmalar başlatacaklar. Buralarda görevli olan cemaat mensuplarının her şeyi didik didik edilecek. Aralarından küçük ya da büyük suçlara karışmış olanlar derhal adli kurumlara sevk edilecekler. Lakin cemaatimin taşınır ya da taşınmaz varlıklarına asla el koymayacaklar. Ben cemaatimi resetliyorum. Türkiye de dahil, dünyanın her yerinde resetleyeceğim. Türkiye’deki kısmına ise organize suçlar, terör, nitelikli dolandırıcılık, vatana ihanet, cinayet dahil olmak üzere, çok geniş kapsamlı operasyon yaptıracağım. Kimse de buna mani olamayacak. Bu sırada da suçlu olan herkes şeffafça yargılanıp cezalandırılacak ama cemaatimin varlıklarına asla el konulmayacak. Cemaatime sızmış ve idaresini eline geçirmiş karanlık odakların adamları temizlenecek ama cemaatim yoluna devam edecek.
Ben cemaatimi lafta değil, hakikaten siyasetin dışında bir cemaat haline getireceğim. Cemaatim hiçbir siyasi partinin, siyasi liderin, gizli servisin, mafyanın, kripto hain grubunun sızamadığı, kısmen ya da tamamen idaresini eline geçiremediği bir cemaat olarak yoluna/hizmetine devam edecek.