Etiket arşivi: Mafya

PKK/YPG ile İngiliz hükümetlerinin kara para ilişkisi…

PKK/YPG, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı dahil her türlü kara para işini İngiliz hükumetlerinin destekleri ile yaptı, yapıyor.

Kürt maskeli gizli Ermeni ve gizli Hristiyan terör örgütü PKK/YPG, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi İngiltere’de de hukuka uygun gibi görünen teşkilatlar ve bunların finans temini ve propaganda adına yürüttüğü faaliyetlerle varlık gösteriyor. Sivil toplum ve kanuna uygun faaliyetler için mafyavari yapılanma şeklinde örgütlenen PKK, bir yandan sivil toplum yöneticileriyle İngiliz siyasilerle el ele, kol kola ilişkiler kurarken, diğer yandan uyuşturucu ve insan kaçakçılığı dahil her türlü kara para işini yapıyor. Özellikle eroinden elde edilen para, Avrupa’da Türkiye karşıtı lobi faaliyetlerini artırmak ve örgüte yeni cani teröristler devşirmek için kullanılıyor. Ayrıca bu paraların bir kısmını da Suriye ve Irak’a aktaran örgüt ve İngiliz hükumetleri, İngiltere devletinin sağladığı imkanları kullanıyor. Örgütün faaliyet gösterdiği sivil toplum kuruluşu binalarının büyük çoğunluğunda mülk sahibi olduğu ve mülklerin ödemeleri sırasında devletten yardım aldığı biliniyor.

İngiltere, her ne kadar dışa vuran yüzünde PKK’yı bir terör örgütü olarak kabul etse de bu cinayet, terör, katliam, kara para örgütünün mensuplarını, yaralama ve öldürme gibi eylemlere katılmadığı iddialarıyla kolluyor ve dokunmuyor. Öte yandan, İngiltere’de yasaklı örgütlere destek verenler, 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabiliyor.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bu polisi ortadan kaldırdılar…

Yakacık’ta ayarın çok kaçtığına, devlet düzeninin çok bozulduğuna, PKK teröristlerinin bile sanki hiç devlet otoritesi ve kolluk gücü yokmuş gibi davrandığına temas etmiştim hatta isyan etmiştim.

Bundan bir süre sonra Yakacık’ta şu gördüğünüz hadise yaşandı. Ölen o polis, rüşvetçi bir polisti. Tam olarak mafyaların içinde faaliyet gösteren bir polis değildi. O kadar cesareti, çapı ve bağlantıları olan birisi değildi. Zincirin en zayıf halkası denilebilecek, zayıf karakterli görülen kişilerden biriydi. Uyuşturucu mafyaları dahil her türlü kara para mafyalarını kolluyordu. Aldığı rüşvetler karşılığında elinden gelen her şeyi, hukukun dışına çıkarak yapıyordu.

Yakacık’a dikkat çekmemden sonra oralarda gerilme arttı. Endişelenen üst isimler de açık verilmemesi için gerekirse infazlar bile yapılmasını istedi. Bu polisi ortadan kaldırdılar. Şu basında, medyada anlatılan hikayeye bir bakın… Bu ülkedeki hiçbir polis, savcı, hakim ve hatta basın mensubu, o hikayeye inanmaz ve o hikayeyle vakit kaybetmez.

Bu işin de arkası kalabalık. Yazmayacaktım, o günden beri dokunmadım ama şimdi yazmaya karar verdim. Çünkü intihar süsü verilerek öldürülen dört genç hadisesiyle mantık/kurgu hataları açısından çok benzeşiyor. Bu işleri yapanlar bu milleti ahmak yerine koyarak yaptılar.

Şimdilik şu kadarını yazayım ki bu polisin kolladığı kara para sistemi de Soysuz’a çıkıyor. Bu polisin öldürülmesi de Soysuz’un talimatları ve bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. Senelerdir anlatıyorum ki Silivri eski Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın şehit edilmesi emrini de Soysuz vermişti. Hakan Çalışkan’ın emrindeki polisler Soysuz’un oğlunu bir torbacı ile birlikte bir araçta yakalamıştı ve araçta uyuşturucu da vardı. Rize eski Emniyet Müdürü ve uyuşturucu mafyası mensubu Altuğ Verdi’nin öldürülmesi emrini de Soysuz vermişti. Mafya içi çatışma yaşamışlardı.

Soysuz’a sorsak, bu güne kadar kaç resmi kimlikliyi öldürdüğünü/öldürttüğünü kendi bile tam olarak bilemiyordur.

Mehmet Fahri Sertkaya

Arka planını anlatıyorum…

Manisa’da açık arazide cesetleri bulunan dört genç intihar etmedi, öldürüldü. Hem de profesyonelce öldürüldü.

Bu gençler hakkında televizyon kanallarında konuşturulan bazı kişilerin ya da yakınlarının “Çok iyi, tertemiz gençlerdi” dediklerine aldanmayın. Pislikleri yüzlerinden akan, her bakanın görebildiği kadar ileri seviye pisliklerdi.

Konuşturulanların çoğu seçilerek konuşturuldu, ailelerinden ve akrabalarından olanlar da gerçekleri söylemiyorlar.

Çok kısa sürede ve az emekle bile bu gençlerin aslında nasıl gençler oldukları öğrenilebiliyor. Köylüler, bu gençlerin serseri, geçimsiz ve para, yeme, içme, gezme peşinde gençler olduklarını biliyorlar.

Zaten kameralara konuşan bir genç “Bunlar hep geziyorlar. Ben son gördüğümde aynı arabalarında gördüm. Yine yüksek sesle müzik açmışlardı ve yine çok hızlı geçtiler” mealinde konuştu.

Bu gençler bir süredir uyuşturucu mafyasının ayak takımına dahil olmuş gençler… Torbacı da denilebilir. Bu lüzumsuz gençler, yolu bulmak, parayı vurmak için hiç çekinmeden milletin çocuklarını zehirleyen kişilerdi.

Uyuşturucu işinde bir süredir faaliyet gösteren bu gençler, henüz sektörde yeni kabul edildikleri halde, içinde bulundukları uyuşturucu mafyasına da kazık atmaya kalktılar. Çok hızlı gitmek istediler.

Daha sonra meydana çıkan videolarında “Planlarımız vardı ama seni de yarı yolda bıraktık kardeşim, kusura bakma” tarzında konuşmalarının da sebebi bu…

https://ok.ru/video/2486507148689

İçinde faaliyet gösterdikleri uyuşturucu mafyası, bunlara çok kızdı. Ortadan kaldırmaya karar verdiler. Zaten kim olduklarını, nerelere takıldıklarını hep biliyorlardı. Bağ evinde toplanmalarını beklediler ve sonra orayı bastılar.

Çok sayıda silahlı kişi ile ani bir baskın yapılınca, bu zehir taciri gençler, şoka girdiler. Uzun süre ağladılar, yalvardılar, kendilerini her türlü ezdiler ve affedilmeyi istediler. Lakin treni baştan kaçırmışlardı.

Aralarından boynu kırılarak öleni, gelen kişiler öldürdüler. Sonrasında diğerlerinin yalvarıp yakarmalarını ve gözyaşlarını hiç dikkate almayıp o videoyu silah tehdidi altında çektirdiler.

Dikkat edin, gözyaşlarına boğulmuş olmanın alametleri hala göz çevrelerinde göründüğü gibi, nefes alış verişleri ve beden dilleri de büyük bir hararetten sonra kendilerini aniden ve zorla sakinleştirdiklerinin tezahürleri ile dolu.

İş aslında bu safhaya gelmeden önce mafya, tepe isimlerden destek istedi. Üzerlerine hukuki sıkıntı kalmayacak şekilde öldürmeleri için devleti, emniyeti, adli tıp sistemini, hukuk sistemini bilen profesyonellere ihtiyaç vardı.

Bunun endişesiyle mafya tutup Solomon Soysuz’u telefonla aradı. Kendilerince şifreli konuştular ama ona da aslında şifreleme denilemez. Gayet net anlaşılıyordu. Neredeyse hemen her gün birilerine sıktıran, öldürten İçişleri Bakanı ve uyuşturucu mafyası üst yöneticisi Soysuz, hemen talebe karşılık verdi. İstihbarattan, ordudan, emniyetten atılmış ya da kısa sürede çok para kazanmak için kendileri ayrılmış kişilerden oluşan çetesinin mensuplarından birkaçını oraya gönderdi.

Söz konusu telefon konuşmasında Soysuz’un muhatabı kalifiye eleman kalmadığından, bu işlerin çoluk çocuğun eline düştüğünden, artık eskisi kadar rahat/büyük para kazanamadıklarından, işlerin çok daha zorlaştığından şikayet etti.

Sonra Soysuz’un infaz ekibi bağ evine geldi. Manzaraya/şartlara profesyonellerin gözüyle yakından bakıldı. Planlar yapıldı ve soğuk kanlılıkla uygulandı.

Bir insanın boynunun nasıl kırıldığını bilemeyecek, bilmeden bunu denese acemiliğini gösterecek ve ceset üzerinde bunun izlerini bırakacak bu kişiler, anlatılan hikayeye kanarsanız eğer, hiç titremeden ölüme gitmişler, kendilerini öldürmüşler.

Biri doğum günü kutlaması için hazırlıklar yapıyor ve esnaf dahil herkesi davet ediyor…

Diğeri yeni iş planları gereği İngilizce öğrenebilmek için internetten kitap siparişi veriyor… Diğerleri de hayatın olağan akışı içinde yollarına devam ediyor.

Sonra bir anda işte bu haberle Türkiye sarsılıyor. Girdikleri bu kötü yolda, henüz iyice ilerlemeden ve daha fazla insana zarar veremeden yolları kesiliyor.

Ölüme hiç sarsılmadan, hiç tereddüt etmeden gidebilecek kadar ruh sağlıkları bozulmuş olan gençlerin, ölümlerinden kısa süre öncesinde etraflarının da fark edeceği anormallikler sergilememesi mümkün değildir. Lakin bu gençlerin hiçbirinde böyle anormallikler de görülmedi.

Biri boynu kırılarak diğerleri tarafından öldürülmüş olsun. Diğer üçü, intihar etmeye gittikleri o araziye, zaten boynu kırılarak ölmüş olan arkadaşlarını neden götürsün?

Çok çok bunalmış ve daralmış ve ölüme susamış halde olsalar bile, bir insanın alnına dayanan bir tüfekle, kafası/beyni parçalanarak ölüme gitmesi kolay şey midir?

Aynı anda üçünün birden buna tereddütsüz hazır olması hayatın tabii akışına uygun mudur? Ya birinden talimat almışlar gibi hepsinin birden telefonlarını kapatmasına ne denilebilir.

Bu üç gençten biri, diğer ikisinden birini kafasından vurdu ve feci şekilde öldürdü diyelim… Karşısında kalan diğeri, ölenin halini görüp hiç sarsılmaz mı? Silahın alnına dayanmasına ve aynı feci sona gitmeye hiç tepki vermeden nasıl razı olur. Ya bunları bu kadar vahşice öldüren kişi hiç sarsılmaz mı? Sonra kendisine çene altından bu silahı dayayıp tetiğe basması, o kadar kolay mı?

Bu gençlerin ailelerinden kimseye hiçbir mesaj bırakmaması normal mi? Bu işin hukuku bellidir ve böyle toplu intiharlar önceden kararlaştırılır. Önceden kararlaştırıldığı için de mutlaka etraftan sezenler, anlayanlar olur ve intihar edenler de daha çok kişiye mesajlar bırakırlar.

Türkiye büyük ve güçlü bir devlet…

Bakmayın sözde Türk basın ve medyasında “İşte biz böyleyiz” denile denile moral bozulmasına. Pek çok sahada, dünyanın önde gelen devletlerine yakın seviyedeyiz.

Olay yeri incelemede de adli tıp sahasında da çok iyi yerlerdeyiz. Konuyu inceleyen/çalışan resmi kimlikli ekip arasında Soysuz’un adamları olmasa, böyle bir hadisenin “intihar görüntüsü verilmiş bir cinayet” olduğunu birkaç saat içinde kesinlik derecesinde söyleyebilirler. Hatta kendi aralarında söylediler ama röportaj yapacağı kişiler konusunda bile tepeden emirler alan yandaş basın ve medya, bunları sizlere duyurmadı. Bakın, haftalarca hatta aylarca tartışılabilecek ve iyi reyting yapılacak bu konunun üzerine gitmediler, peşini kovalamıyorlar.

Bu, Soysuz’un talimatı, nüfuzu ve devlet sistemini/kurumlarını yönlendirmesi/kısıtlaması ile gerçekleştirilmiş bir cinayet vakasıdır.

Lakin bu şekilde gerçekleştirilmiş ilk cinayet vakası değildir. Bir an önce şu soysuz, katil, cani, mafya reisi, milyonlarca insanın damarlarında zehir olup akan pislik herif, Rusya Yahudisi kökenli Mason vatan haini herif durdurulmadıkça bu acılar, bu cinayetler ve anaların gözyaşları durdurulamayacaktır.

Mehmet Fahri Sertkaya

“Şu durumda mecburuz, elimiz mahkum.”

Estetik güzeli mafya babacığı Sedat Peker, hakkında yazdıklarımı görüp sinir krizi geçirmiş. Bir on dakika kadar bağırmış, sövmüş, bana tehditler savurmuş. “Sen görürsün oğlum, senin a. koyacağım. Seni ibretlik bir şekilde öldürmezsem bana da Sedat demesinler” tarzında, mahallenin yeni yetme kopilleri gibi atarlanmış.

Sonra da kendisi gibi Rus Yahudisi kökenli ve Mason Süleyman Soysuz’u aramış:

Estetik güzeli: Ben bu durumu sineye çekip kabullenemem. Bütün bunlara (yazılara) karşılık olacak bir cevap vermem lazım

Soysuz: Yahu Sedat biz bilmiyor muyuz bu işin karşısında cevap vermeyi. Sadece sen değil ki biz kaç kişiyiz burada. MİT, CIA, Amerika, Tayyip, İsrail, bu kadar adamız. Hiçbirimiz karşılık veremiyor muyuz? Adamlarımız mı yok, gücümüz mü yok var ama işin içinde başka oyunlar da var. -Bir kişi değil, arkasında koca cemaat var. Başka başka işler var. O yüzden temkinli ilerleyelim- derken, işler bu hale geldi. Şimdi yapacağımız en ufak hatada bütün sistemi (Ankebut Ağı’nın tepkisini kastediyor) kendi üzerimize çekeriz. O yüzden şimdilik fevri davranma. Kimseye sormadan da hiçbir işe kalkışma kardeşim.

Estetik güzeli: O zaman bu lafların altında mı kalacağım?

Soysuz: Şu durumda mecburuz, elimiz mahkum.

Estetik güzeli: Böyle işin a. koyarım. Bu ne biçim iş. O zaman karı gibi oturayım, elim kolum bağlı bekleyeyim, gelip beni alsınlar, böyle mi yapayım?

Soysuz: Merak etme kardeşim, az kaldı. Sonunda bu laflarının hepsini yutturacağız bunlara.


Mafya babacıkları

Türkiye’deki mafya babacıklarının ezici çoğunluğu, içimizdeki İsrail tarafından, Mason teşkilatı tarafından mafya babacığı yapılmış, korunmuş, kollanmış, binbir türlü pis işlerinde kullanılmış, basın ve medya oyunları ile gücü abartılmış ama gölgesinden korkan kripto kimlikli pislik heriflerdir.

İçimizdeki İsrail bir de her şeyi o kadar ters yüz etmiştir ki tehdit, şantaj, yalan, dolan, fitne, fesat, ego, kibir, cehalet, cinayet, ahlaksızlık, yağmacılık, mala/mülke çökme tarzı ile kara/kanlı para elde eden böyle itler milletimize vatan/millet sevdalıları, gariban dostları olarak da gösterilmiştir.

Bir misal: Estetik güzeli, Rus Yahudisi, Mason, katil, hırsız, arsız, yalancı, vatan haini pislik herif Sedat Peker…

Cürmü boyunu on bin kere aşmış, AKPKK ve Mason teşkilatı sayesinde dosyaları kapatılmış, yargılandığı davalarda temize çıkartılmış, şimdi bile derhal ters kelepçe ile alınması icap ederken AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütü sayesinde “vatan evladı” taklidi yapan bu maymunun bana ve sistemime karşılık vermeye gücü olsa, on dakika sinir krizi bile geçirmez, ilk dakikada atağa kalkar, yapabileceği bir şey varsa yapardı. Hatta duramaz şimdi de yapar.

Soysuz’u araması, o kadar lafı etmesi hep numara, ortama ayar verme teşebbüsü. Bir yandan şamarımı yedi, alemin önünde havası bozuldu, çakma itibarı ve gücü yok olacak. Bir yandan sanki bir gücü varmış gibi göstererek işlerine ortak olduğu kendi gibi vatan haini siyasetçiler ve patronlar onu kale almayacak. Üstüme gelse zaten şamarımı tam yiyip oturacak, sistemi birden çökecek. Oynadı rolünü…

Benim kalemim, muhatabım bile değil. Uzun süredir beni takip ettiğini, mevzu ettiğini, it gibi tırstığını zaten biliyorum. Şimdi istesem hukuk yolu ile de hukuk dışı yollar ile de kısa sürede ezer geçerim. Benim ayarımı bozarsa, bir talimatımdan sonra İstanbul’daki bir mekanından diğerine bile geçemez olur.

Ben dünyanın kaç devletine birden, kaç uluslar arası mafyasına birden koymuşum postamı, kim bu estetik güzeli? Kim bunu var eden ve bir nane imiş gibi gösteren İçimizdeki İsrail ya da Ankebut Ağı?

Estetik güzeli hakkında geçmişte yaptığım birkaç paylaşımı şimdi bir daha gruba yönlendireyim…

Suç örgütü liderliğinden yargılanan Sedat Peker, “Ak saçlı” dediği gizli Ermeni ve MİT/CIA ortak casusu Devlet Bahçeli’nin suç, terör ve ihanet örgütü MHPKK’nin yüzde 4-5 oy alacağının konuşulmasına tepkili. Peker, “Milletimizin kendi siyasi istikbalini ve partisinin zarar göreceğini düşünmeden ülkesi için birçok fedakarlığı yapan Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve ak saçlı bilge liderine böyle birşeyi asla yapmayacağına inanıyorum” dedi.

Şu videoya bir bak… Sene 2004… Polislerimizden Allah razı olsun, işlerini dört dörtlük yapmışlar ve çok sevdiğin Sedat Peker isimli mafya babacığını, organize suç örgütü liderini paket yapıp almışlar. Sonra ne dönmüş? Nasıl olmuş da bu Sedat Peker tahliye edilmiş? Bak polisler öfkeden duvarları yumruklamışlar? Adamlar haklı, ben olsam daha da ileri giderdim. Devletin bir kurşununu hayırlı bir iş için feda ederdim.

Kim bunlar Zeki? Bu milletimize anlat hele, kim bu devlet içinde devlet olan mafyacıklar, kirli çeteler, masonlar, Sabetaycılar, CIA’cılar? Bak haberi veren Kanal D bile içimizdeki İsrail’in kurumsal TV kanallarından biri… Haberi sunan Atasagun de kripto Yahudi mi?

Sedat Peker ile AKPKK arasındaki ilişki ne zaman, nasıl başladı, nerelere kadar uzandı? Sen benim önümü kesemeyince neden hemen Sedat Peker’e koştun ya da adını kullandın? Onun adını, çok dara düştüğünde, onun rızası olmadan da kullanıyor musun? Aranızdaki hukuk ne zaman, nasıl başladı? Sizi kimler tanıştırdı? Ne işler çevirdiniz bu güne kadar? Neler döndü, neler dönüyor? Bize neler anlatacaksın? Neden bu gün de AKPKK bu mafya babacığına hukuk sisteminde hususi bir koruma sağlıyor? Devlet gücümüzü çetelere, CIA’cılara, Sabetaycı hainlere, Masonlara kullandıranlar kimler? Sana dokundurmayan ihanet gürühu, neden Sedat’ı da kolluyor? “Süleymancılara operasyon” denip duruyor ve sen de arada bu gibi cümleler kuruyorsun ya, söyle hele bu saydıklarımla mı yapacaksınız operasyonu?

İnsanın aklına gelmiyor değil, yoksa Sedat Peker de pek çok meşhur mafya babacığı gibi içimizdeki İsrail’in adamı bir kripto Yahudi mi? Bir adamı vardı, şu video çekildiği tarihte sağdı ve yanındaydı. Sonra öte tarafa adisyonu ödemeye gönderdiler onu, adı da şey olacaktı, sen söyle, Ali Şahin Gürman mı ne? O da kripto muydu? Sahi, nedir bu işler böyle, hep denk mi gelmiş bunlar?

Ses ver Zeki, ses ver artık? Konuş, dök o sahte AKPKK ve Reis sevdanın arkasındaki gerçekleri. Bu sahte sevginin arkasında aslında nasıl bir menfaatçilik olduğunu, ne kadar vurduğunu, kaç ülkede neler satın aldığın da anlat. Derneğin UKİD’in Afrika masasının başına, uluslar arası dolandırıcı Ahmet Kemal Öncü’yü, bütün suçları senelerdir ispatlı olduğu halde koymuş pisliğin tekisin sen, haydi konuş, ne konuşacaksan?

Seni insan şeytanı seni

Bir daha adımı anarken duruşunu düzelt, önünü ilikle, tabirlerini iyice seç, düzgün cümleler kur. Yoksa kırarım kalemini.

İşte meydan, bütün Türkiye görsün bakalım, üstüme gelebiliyor musun, gelemiyor musun?

Numarayı da bırak, herkes biliyor orada burada numaradan atar yaptığını, benden it gibi tırstığını ve bir şey yapabilecek olsan durmayıp yapacağını. Seni sen yapan vatan hainlerini de seninle aynı anda aynı mezara gömecek kadar gücüm var benim.

Sen bu işleri içindesin, bilirsin: mafya babaları ya da nam-ı diğer organize suç örgütü liderleri de estetik yaptırır mı Zeki? Bunlardan hangisi gerçek Sedat Peker?


AKPKK bu katili, bu hırsızı, bu şerefsiz haini serbest bıraktığında, bunu yakalayan polis memurları bile duvarları yumrukladı.

Mehmet Fahri Sertkaya

Rus Yahudisi kökenli ve Mason Sedat Peker hakkında soruşturma başlatıldı ama…

“80 Yaşındaki Metin Akpınar’ı sabahın köründe” şeklinde başlayan sabahki paylaşımımız ve “Türkiye artık bir hukuk devleti değildir. Bu hainleri devirmek farz olmuştur.” şeklinde başlayan sabahki paylaşımımız Tayyip ve çetesinde şok tesiri oluşturdu. Ardından durmadan gelen paylaşımlarımız/darbelerimiz bunları çıldırttı.

Sıkıyı gördüler ve mecbur kalan Tayyip, bir aracı şahsı, Ankebut Ağı’nın ve içimizdeki İsrail’in kolladığı suç örgütü lideri, Rus Yahudisi kökenli, Mason, estetikli çakma mafya babası Sedat Peker’e gönderdi.

Tayyip, estetikli mafya babacığı Sedat Peker’e şöyle bir mesaj gönderdi: “Söylediğin sözlere, tavrına kızıp, insanları ayaklandırmak için kullananlar var. Bu söz konusu edilmiş. (Böyle yayınlar yapılmış) Ayaklandırmaya çalışıyorlar milleti. Bu yüzden hakkında usulden bir soruşturma başlatıyoruz.”

Peker kendine yediremese de usul, icap bunu gerektirdiği için “tamam” dedi. Daha önce de yaptıkları gibi göstermelik sözde bir yargılama yapacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya