Etiket arşivi: Sezen Aksu

Gizli Ermeni/Çingene Erkin Koray öldü

O yaşında, o hasta vücudu, o kadar sinyale iyi bile dayandı.

İblis bu gibileri hususi koruma altına almasa, o kadar dayanamazdı.

Son yayınlarda birkaç kere adı geçtikten sonra, hiç rahat durmuyordu.

Çok daha fazlası ölecek. Süreç ilerledikçe, dünya genelindeki satanist sözde sanatçıların, oyuncuların, ünlülerin ölüm haberleri daha da sıklaşacak.

Artık yeni bir pandemi mi uydururlar, yeni yeni sendromlar mı uydururlar, nasıl gizlemeye çalışacaklar, göreceğiz. “Beyin yiyen amip” benim çok hoşuma gidiyor. İnşaallah sık sık ona bağlarlar çarpılarak ölenleri…

Lakin dünyanın dört bir yanından, metafizikçilerle çalışan taraflar, neler yaşandığını kısa sürede metafizikçilerinden zaten doğrulayabiliyorlar.

1970 yılında, ABD’deki satanist sözde sanatçıları taklit ederek, çırılçıplak fotoğraf çektiren, bu fotoğrafı bir dergide yayınlanan, o gün kafasına sıkılması gereken Erkin Koray’ın cezası ta bu günlerde kesilecekmiş.

Darısı, Sezen Aksu ile çetesinin, Cem Yılmaz ile çetesinin ve dünya genelindeki benzeri satanist, büyücü, din düşmanı, ahlak ve namus düşmanı çetelerin başına…

Öncelikle ekibime büyüler yapanları, yaptıranları değil…

Ekibimdeki kadın kişilere büyüler yapanlar ve yaptıranlar arasından haddi aşanları öldürüyorum. Öncelik sıralamasının en tepesinde bu kişiler var. İblis de binlerce cin kabilesi de korumaya çabalasa, yine de öldürüyorum.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Çarpıldıklarını ilan edeceğim


Şimdi arkadaşlar, ben yayınlarla ya da arka plandan dünyayı yönlendirmeyeyim diye, dünyanın her yerinde satanist/mason ayinleri yapılıyor. Ayinler haricinde de dünya genelinde seferberlik halinde büyüler yapılıyor. Beyinden beyine sinyal saldırısı yapan medyum orduları ve talimatla bile bir kişinin üzerine gönderilebilen cin kabileleri de ayrıca yükleniyorlar.

Ben de bir yandan metafizik çatışmalarla meşgulken, bir yandan birkaç işe daha bakıyorken, bir yandan da onlara, yayın yapmamı engellemek isteyenlere inat yayınlar yapıyorum. Daha az yayın yapacaksam bile, inadına daha çok yayın yapıyorum. Bazı meselelere dair kararlarımı, yönlendirmelerimi, yayınlarımı bekleteceksem bile, onlara inat olsun diye bekletmeden hamleler yapıyorum.

Zaten, yazdığım yazılara bakın, sık sık yazma hataları varsa, bazı cümlelerde bazı kelimeler eksik yazılmışsa, ben birkaç işi bir arada yapıyorum demektir. O sırada yayınlar yapıyorum demektir.

Genelde kafam başka bir yada birkaç işle daha meşgulken, bir yandan da sesli okumalar eşliğinde metafizik çatışmalar yapıyorken metinler yazıyorum demektir.

Zaten bir süre önce yayınla izah etmiştim ama tam olarak anlayamayanlar var gibi…

Ben metafizikle yıkılmıyorum diye, öldürülemiyorum diye, iş yapamaz hale getirilemiyorum diye, yaklaşık olarak son iki aydır ekibime çok ağır büyüler yapmaya, çok yüksek sayıda medyumla ve cin kabileleri ile saldırmaya başladılar.

Bir süre sonra buna çok kızdım ve “Ben bunun hesabını sorarım. İblis’in kafa adamlarından çok sayıda kişiyi öldürmedikçe durmayacağım” mealinde yazdım.

Hemen o günlerde ölüm furyası başladı. Dünyanın dört bir yanından satanist, mason ayincilerden, üst seviye olanlarından ölenler oldu. Bunların bazıları sanatçı ve oyuncu olarak da tanınıyorlar ve onlardan da ölenler oldu.

Lakin hiç beklemedikleri bir şey oldu ve Menzil denilen Ermeni/Çingene tarikatının Gavs hazretleri denilen sözde şeyhi de çarpılarak öldü.

Çünkü, ta birkaç yıl öncesinden yazılı yayınla anlattığım gibi, o yüksek rütbeli şeytan, benden ziyade ekibimle çok uğraşıyordu. Bu sürece girilince, onun da mühleti doldu ve çarpılıp öldü

Bu süreç hala bitmedi, devam ediyor. Son yayınlarda birkaç kere adını geçirdiğim Ermeni/Çingene Sezen Aksu ve çevresindeki büyücü/satanist çete de bana güç yetiremediği için daha çok ekibimle uğraşıyor. Yine Ermeni/Çingene Cem Yılmaz ile çevresindeki çete de bunu yapıyorlar.

Dünyanın farklı farklı ülkelerinde, bunlar gibi çeteler var. Hepsi birlikte “Mfs’yi yıkamıyorsak, ekibini yıkalım” dediler. Şükür ki ekibimden kimseyi öldüremediler. Lakin başından beri açıkça yazdığım gibi çok ciddi sorunlara sebep oldular.

Bu süreçte bazı devlet başkanlarının kardeşleri ya da yakınlarında olup da büyücülüklerine aracı olan başka akrabaları öldü. Bazı devletlerde bakanlar ortadan bir anda kayboldu, bir daha onlardan haber alınamadı, alınamıyor. Aslında, gelişmeleri sadece burada yazdığım kadar bilgiyle takip edenlerin bilemediği çok çetin bir süreç yaşandı arka planda ve hala yaşanıyor, gün geçtikçe de şiddetleniyor.

Netenyahu dahi bu şekilde hareket edenlerden, ettirenlerdendi. Son süreçte çok çarpıldı, çok sorunlar yaşadı, yaşıyor. Hatta ölmüş bile olabilir. Ortada dolanan şey gerçek Netenyahu mu, dublör mü yoksa biyonik robot mu, bu hususta şu anda elimizde somut/kesin bilgi yok.

Şimdi ben şunu da açıkça yazayım. Bu süreç daha da şiddetlenerek devam ediyor, ekibimden çok sayıda kişi ciddi sıkıntılar çekiyor. Şükür ki hayati bir tehlike olmuyor ama onların yaşadıkları bu ciddi sıkıntılar nedeniyle de ben bu dünyayı mahvediyorum, edeceğim.

Çok kısa süre içinde, söz konusu tarzda saldıran saldıganların çok üst başka isimlerini de cehenneme göndereceğim. Bu sırada zaten onların emrinde hareket eden büyücü takımları da çarpılıyor, sakatlanıyor, ölüyorlar.

Onların ölüm haberleri geldikçe, hepsinin değil, mevzunun anlaşılmasına yetecek kadar birkaç tanesinin haberlerini buradan paylaşacağım ve çarpıldıklarını ilan edeceğim.

Tekrar yazıyorum, Cem Yılmaz’a ve çetesine, Sezen Aksu’ya ve çetesine dünyanın her yerinden destek verin. Çünkü kararlıyım, onları da öldürüp cehenneme göndereceğim. Ve bunu, kendilerini en güçlü gördükleri anda yapmaktan ayrıca bir zevk alacağım, mutluluk duyacağım.

Adliyelerdeki Ermeni, Çingene, Yahudi takımından, onları kollamaya teşebbüs edenleri dahi öldüreceğim. Hepsini buradan yayınlarla ilan edeceğim.

Bakalım ismi geçen pislikler, ne kadar büyüklermiş, ne kadar güçlülermiş, sistemleri için ne kadar kıymetlilermiş ve ortada sistemleri mi kalmış, güçleri mi kalmış, şimdi bütün dünya görecek.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Oldu mu şimdi…

Lanet olasıca ünlülerden bilmem kaç tanesi birden acayip haller yaşıyorken, üst üste ciddi hastalıklar ve kazalar yaşıyorken, bu defa da Orhan Gencebay’a bir şeyler olmuş. Ne olduysa, o anda teknedeymiş, düşmüş ve anlaşılan o ki hali iyi değil, ağır…

Aman o Sezen Aksu’ya dikkat edin, ölmesin böyle bir çatışma ortamında… Genç kripto büyücülerin moralleri çöker, sisteminiz büyük darbe alır.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Sezen Aksu tutmadı, Tarkan verelim mi?


Tıka basa gizli Yahudi ve gizli Ermenilerle dolu olan AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünü daha fazla süre iktidarda tutabilmek için çırpınan çok sayıda ünlü kişi var. Sondan bir önceki kişi Sezen Aksu idi. Sezen Aksu üzerinden, dini değerlerimiz alet edilen bir danışıklı dövüş sergilenmek istendi. AKPKK seçmeni hedef alındı, oyuna getirilmek istendi. Seçmen tartışmalara, tepki göstermeye çekildi. Tayyip/AKPKK’nin oylarının, daha öncelikli olarak da halk desteğinin artırılması planlandı. 

Bunun danışıklı dövüş olduğunu, ayrıca gündemi değiştirmek çabası olduğunu, açlık ve sefalet dahil olmak üzere ülkenin türlü türlü dertlerini konuşturmamak çabası olduğunu yazmamdan sonra, pek çok kişi bunu yazmaya/paylaşmaya başladı ve büyük kalabalıklar da bu oyunu fark ettiler. O defa oyun tutmadı. Soyunun bir yanı gizli Yahudi, bir yanı gizli Rum olan Tayyip, kripto Yahudi ve satanist Sezen Aksu’ya önce çok ağır konuştu, her zamanki gibi terazinin ayarını kaçırdı. Sonra yine tükürdüğünü de yaladı. Danışıklı dövüş her yönüyle hezimetle sonuçlandı. 

Kısa süre geçti, bu defa da kripto Yahudi ve satanist Tarkan, ilk bakışta ne dediği ve nasıl bir maksatla çekildiği anlaşılamayan bir klip çekip paylaştı. Her şeyiyle son derece basit, emeksiz, çapsız, kalitesiz, art niyetli, Türk ve İslam karşıtı bir iş olduğu ilk görüşte anlaşılabilen bu kliple/şarkıyla ortalığı hareketlendirdi. Tarkan’ın yaptığında da Sezen Aksu üzerinden yapılmak istenenler var. AKPKK tabanını hareketlendirmek, yeni bir hava vermek, iktidarın siyasi ömrünü uzatmak, geçim sıkıntısı başta olmak üzere bütün devasa sorunları arka plana düşürmek çabaları var ama bu defa farklı bir yönü daha var. 

Bu konularda bilgi sahibi olan pek çok kişi çoktan gördü, inceledi, anladı ki Tarkan’ın klibi ve sözleri satanistlere mesajlarla dolu. 

Ankebut Operasyonu başladığından beri Türkiye’deki ve dünya genelindeki yahudiler/satanistler çok büyük darbeler aldılar. Son zamanlarda ise bunaldılar, daraldılar, patlayacak gibi oldular. 

İfşa oldular. Teşkilatları meydana çıktı. Kara paracı oldukları, insan kurban edilen ayinler yaptıkları, insan kanı içtikleri, hiçbir ahlaki kaide tanımadıkları, ahlak ve namusun düşmanı oldukları, bütün insanlığın düşmanı oldukları, dünya genelinde mason tarikatı üzerinden organize oldukları v.s. hep meydana çıktı. Kara paraları büyük darbeler aldı. Lider kişilere kadar dünyanın dört bir yanında çok yüksek sayıda adamları metafizikle çarpılarak öldü. Senelerdir, gece gündüz hiç kesilmeden devam eden metafizik çatışmalarda her gün ama her gün kaybeden taraf oldular. Eriyen, biten taraf oldular. Son bir ay içinde bile Türkiye’deki ünlüler arasında Fatma Girik başta olmak üzere çok sayıda kişi öldü ve onların da tamamına yakını satanistti. Büyücüydü ya da ayinlere katılanlardı. Bu kadar vahim bir haldeler ve “Düş yakamızdan” mesajı da veriyorlar, ayrıca birbirlerine “Çok az kaldı, planlarımız var, bu defa olacak, kurtulacağız” mesajı/ümidi de veriyorlar. Tabii afet gibi görünen suni afetlerle netice almayı deneyeceklerini biliyorlar. 

Dahası da var. Şimdilerde ne Sezen Aksu yahudi, ne Tarkan yahudi… Çoktan ikisinin de yerlerine geçildi. İkisi de biyonik robot ve içlerinde uzaylılar var. Bir de meselenin arka planında bu sarsıcı taraf var. Dünyada gizlice yaşayan uzaylılar arasında da satanistlik çok yoğun olarak yaşanıyor ve dünyalı satanistler kadar uzaylı satanistler de çok büyük kayıplar yaşadılar ve yaşıyorlar. 

Bunların hepsinin “Geççek” dediği son bir umudu var. O da İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında peş peşe yaşanacak büyük suni afetlerle bu ülkedeki mücadeleci müslümanların, bir türlü yok edemedikleri ve yıkamadıkları gerçek Türk ve müslümanların yok edilmesi ihtimali… Bir ümitle bunu bekliyorlar. Ankebut Ağı, dünya üzerinde bir güç seferberliği yaparak bu planın üzerine oynuyor. O çok az masrafla ve çok az emekle çekilmiş çok basit klipte ve beraberindeki çok basit metinde/sözlerde bunların mesajları var. 

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Küçücük beyinleriyle, koca Türk milletine oyunlar kurduklarını zan ediyorlar

Gizli Yahudi bir vatan haini iken biyonik robot yapılan Özgür Özel’in, hiç olmadık bir anda, partisine ve partisinin planlarına da çok zarar vererek İslam dinine hakaret etmesi…

Gizli Yahudi ve FETÖ’cü bir vatan haini iken biyonik robot yapılan Sezen Aksu’nun İslam dininine hakaret etmesi…

Çoktan ateist ve ruh hastası olmuş, hiçbir makul sebep olmasa bile intihar etmesi beklenecek hale gelmiş, çoktan hayatın içinden alınarak korumalı bir klinikte tedavi altına alınması gerekmiş, kendisine ve çevresine zarar verme eğilimi olduğu çoktan anlaşılmış, davranışları bile son derece bozulmuş, yüzü gözü solmuş, bakışları bile değişmiş bir gencin, bir tarikat müessesinde intihar etmesinin, olmadık bir yerlere çekilmeye çalışılması…

Ve benzeri başka tartışmalar, meseleler…

Bunların hepsi bir planın parçası… Gündemi değiştirmeye, vatansever müslümanları başka konulara çekmeye, odaklarını bozmaya dönük hamleler. Ayrıca danışıklı dövüştükleri AKPKK’yi ve Tayyip’i daha fazla süre iktidarda tutmaya dönük hamleler… Yaşanan dehşet verici seviyedeki hayat pahalılığını, geçim sıkıntılarını, siyasi kaosu, belirsizliği, halktaki ümitsizliği, ülkenin koşar adım daha büyük felaketlere gidişini, bu nedenlerle yaşanan çok sayıda intiharı bastırmaya, gizlemeye, gündemden düşürmeye dönük çabalar.

Birkaç kelam edip, bir de hukuk yoluna giderek suç duyuruları yapıp sonrasında fazlaca vakit kaybetmeden hizmetlerimize, vatan ve millet mücadelemize devam etmemiz gerekir ve öyle de yapıyoruz.

O Fatih Altaylı ve de Ahmet Hakan da tepeden aldığı, yurt dışından gelen talimatlarla aynı maksatla yazıp çiziyorlar. Bir babanın, evladını Allahsızlardan, ahlaksızlardan, namus tanımazlardan ve içine düşürüldüğü ileri seviyedeki ruhi bunalımlardan kurtarmak için, son çare olarak bir İslami müesseseye göndermesini ama ondan da netice alamamasını bu derece çarpıtarak ve hukuk dışı şekilde mevzu etmeleri, haddi iyice aşarak milleti tehdit edercesine baskı altına almaları ve o babaya da hakaretler savurmaları, tahammül edilesi şeyler değil ama işte arka planında bu sarsıcı gerçek var. İsmail Saymaz da hep aynı yerden emirler alıyor ve emirler gereği bu kadar haddi aşıyorlar. Cezalarını bulurlar, bulacaklar.

Biz gereksiz surette vakit ve emek harcamayacağız. Danışıklı dövüşenlere takılmayacağız. İşte meydandayız, kim tarikatları kapatabiliyormuş? Kendilerini kanunun dokunamayacağı bir yerde gören, arkasındaki ihanet odaklarına güvenerek bu milletin dinine düşmanlık eden, bu milletin müslümanca duruşa sahip fertlerine yazılarda sövme hakkını kendinde gören ve mason tarikatının sahadaki köpekleri olan Fatih Altaylı, Ahmet Hakan, İsmail Saymaz ve benzeri piyonlar mı kapatacaklarmış? Yoksa Doğu Perinçekçiler ve AKPKK militanları mı kapatacaklarmış? Yoksa ordu içindeki çoktan ifşa olmuş gizli Ermeni ve gizli Yahudi ve gizli mason subaylar mı kapatacaklarmış? Yoksa bunlar da Rus ordusunu mu çağıracaklar? Yoksa Masonların emriyle AKPKK ile danışıklı dövüşen CHPKK militanları mı kapatacaklarmış? Boş boş hırlıyorlar, kendilerini dokunulamaz zan ediyorlar, milletin sinirlerine sinirlerine vuruyorlar. Cesareti olan bunlardan hangisi ise, beni muhatap alıp bana sövsün? Ben de o baba ile aynı kanaatlerdeyim. Hukuka saygısı olan, medenice yaşayan bütün insanlar da aynı kanaatlerdeler. Bu adi piyonlara “köpek” diyorum ama köpeklere hakaret edeceğim diye endişe ediyorum. Köpekler bunların yanında bin kere faziletli kalırlar. Ekmek yedikleri çanağa pislemezler. Omurgalı hayvanlardır. Bu hainler yakındır bu milletin ayakları altında topluca ezilirler, leşlerini de belki aç kalmış sokak köpekleri yerler. Hayatta iken insanlığa, devlete, millete, hayvanata bir faydaları olmamış, leşleri bari hayvanata faydalı olur.

Karar vermişler mi, öncelikle Müslüman Türkleri dinsizleştirmek, ahlaksızlaştırmak, toptan ruh hastası yapmak, sömürmek için çırpınan ve her türlü ihanetle kara para işlerinin merkezinde bulunan mason tarikatını mı, misyoner tarikatlarını mı, Sabetaycı tarikatları mı, satanist tarikatlarını mı, Kürt Yahudisi tarikatlarını mı, Ermeni tarikatlarını mı, yoksa hakiki İslami tarikatları mı kapatılacakmış? Tarikat derken neden sadece zihinlerinde, dillerinde, hedeflerinde İslam var, İslam tarikatları var? Bunca tarikat da tarikat değil mi? Asıl zararlı olanlar, hain olanlar, terörle iltisaklı olanlar, bozanlar, çökertenler, çalanlar onlar değil mi?

Anlaşılır şey de değildir. Gerçek bir hukuk devletinde bu hainlerin tamamını aynı gün toplar alırlardı. Emniyet teşkilatı içinde her sene en az yüzlerce intihar vakası oluyor. Bunların arka planına bakılınca, polislik mesleğinin getirdiği ağır yükü taşımayadıkları için intiharı seçenlerin az olmadığı, bu gibi ifadelerin/değerlendirmelerin uzmanlar tarafından hazırlanan bilimsel raporlarda da geçtiği görülüyor. Ordumuz içinde de her sene askerlik vazifesinin getirdiği ağır yük nedeniyle ya da askerliği sırasında gördüğü haksızlıklar, zulümler, aşağılamalar nedeniyle intihar eden en az yüzlerce genç oluyor. Kim çıkıp da “Asker ocağı kapatılsın, ordu lağvedilsin” diyebiliyor? Kim kendinde böyle bir cesaret bulabiliyor? Kim çıkıp da “Emniyet Teşkilatı kapatılsın, dağıtılsın, yeter artık” diyebiliyor? Bunlar denilemiyorsa ki denilemez, hukukun gereği bu, öyle ise, mesele İslam, mesele İslam cemaatleri ve tarikatları olunca her seferinde binlerce vatan haini, nasıl oluyor da organize şekilde hukuku ayaklar altına alabiliyor? Kim bunlar, bu derece kanun tanımazlığı, bu derece hainlik ve alçaklık sergilemeyi bunlara kimler sağlıyor? Siyaset sahnesindeki ve adalet sistemi içindeki kendi adamları mı? Gizli Yahudi, gizli Ermeni, gizli satanist, gizli mason savcılar, hakimler ve siyasetçiler mi?

Şu memlekette namuslu kalmış savcıların derhal basındaki, medyadaki, soysal medyaki binlerce kripto vatan hainini, İslam ve Türk düşmanını, o omurgasız kişileri toplatıp alması gerekiyor. FETÖ diye diye o kripto Yahudi ve Ermeni ihaneti ürünü sözde İslami cemaate kanmış müslümanları topladılar, aldılar. Mallarını, mülklerini yağmaladılar. 90 yaşındaki ihtiyarlarını bile zindanlara kapattılar. Bu safhada bile hiç hukuk tanımadılar, hukuku ayaklar altına aldılar, İslam düşmanlığı yaptılar. FETÖ hala her yerde… FETÖ basında… FETÖ medyada… FETÖ sosyal medyada… Asıl FETÖ’cüler bu kripto kimlikli hainler… Bunların hakkında dosyalar açılması gerekiyor. Vatana ihanet, fikir/vicdan ve ifade hürriyetinin baskı altına alınması, gizli servislere çalışmak, basın ve yayın gücünü nüfuz casusluğu kapsamında kullanmak, halkın büyük bir kısmının tabi olduğu dini değerleri aşağılamak ve daha türlü türlü suçlar gözler önünde. Bu suçların örgütlü şekilde işlendiği de gözler önünde ve vazifesini yapmayan adli yetkililer de yakında bunlarla birlikte toplanıp alınacaklar ve asılacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..