Korkulu rüyalar, kabuslar gördünüz mü?
O korkulu rüyalarda ben var mıydım? Kaçırdığınız ve organları için kestiğiniz ya da fuhuş mafyalarına sattığınız insanlar var mıydı?
Aranızda, kendini hala zeki zan eden, cesur zan eden, karşımda oyun kurduğunu zan eden başka ahmaklar kaldı mı?
Hala bütün rezilliği metafizik saldırılarla düzeltebileceğini zan eden budalalar kaldı mı?
Şu Nadira Kadirova’nın katili AKPKK’li Şirin Ünal’ın dosyasını açayım mı? İki dakikada o soruşturmanın yeniden başlatılmasını sağlayayım mı? Konuyu insan kaçakçılığına, fuhuş işlerine, organ işlerine, türlü türlü mekanlara ve sonra adalara hatta Antalya’daki adaya da bağlayayım mı? Şuradan biraz biraz somut delilleri paylaşmaya başlayayım mı? Önce Türk milletini sonra bütün insanlığı ayağa kaldırayım mı?
Size kaç kere söyledim. Ben hakaret eden biri değilim. Hakikati yazıyorum. Sizler hakikaten ahmaklarsınız, korkaklarsınız, çapsızlarsınız, insan şeytanlarısınız. Bunların hiçbiri hakaret değil.
Haydi şimdi kurtarsın sizi Çin? Kurtarsın sizi ABD? Kurtarsın sizi Rusya, Putin, Zaharova, Lavrov, Ursula ya da Stoltenberg? Kamala kurtarabilir mi ya da Biden? Mason tarikatı kurtarabilir mi? Bunlar, kendilerini kurtarabilirler mi?
Benim daha fazla canımı sıkmayın. Karşımda durabilecekmişsiniz gibi hayallere kapılmayın. Ayağıma da dolaşmayın. O Ukrayna’ya gönderdiğiniz Türk askerlerini, subaylarını, araçlarını, gereçlerini derhal ve tamamen geri getiriyorsunuz. O Kazakistan’da kalmış Rus askerlerinin tamamını çıkartıyorsunuz. O biyonik robot Tokayev’i ve Aliyev’i devireceğim, bu meselede de ayağıma dolaşmayın. Biraz daha aklını başına almazsa, onlardan önce o biyonik robot Bohçalıyı indireceğim. Söyledim, bundan böyle Türkiye bir NATO ülkesi değildir, hala NATO ülkesi imiş gibi davrananı da ibret-i alem ederek indiririm. Kazakistan, Azerbaycan ve güney Azerbaycan meselelerinde kuru gürültü çıkartmayın. Adnan Oktar organize suç örgütünü de çökerteceğim. Karar verin, onlarla beraber mi çökeceksiniz yoksa onları bünyeden kesip atacak mısınız. Sedef Kabaş’ı da tahliye edin ve bir daha aynı şekilde hadsizlik sergilemeyin, benimle hiçbir meselede inatlaşmayın.
Ya da siz bilirsiniz, meydan sizin, sonuna kadar çatışalım. İyi olan kazansın.
Mehmet Fahri Serkaya | Akademi Dergisi