Etiket arşivi: Salim Dağ

Halis Ece de gizli Ermeni/Hristiyandı

Salim Dağ ile ve cemaatimizdeki türlü münafıklarla arası hep iyi olan, metafizikle çarpılıp öldüğü güne kadar merkezimize hep baş belası olan, her türlü kötü ahlakı bulunan, bu hali sıfatına vuran ve sıfatına bakılamayan, huysuzluğundan/geçimsizliğinden yanına yanaşılamayan Halis Ece, gizli bir Ermeni ve Hristiyandı.

Ülkemizdeki gizli Ermeni/Hristiyan çeteleriyle bağlantılıydı. İyi de bir üfürükçüydü. Durmadan birilerine büyüler yapardı ama yaptığı kişiler çoğunlukla iyi kişiler, samimi kardeşlerimiz ve hocalarımız olurdu. İblis kadar kibirli, bencil, hasetçi biriydi. Kimin güzel bir huyunu ya da iyi/faydalı bir işini görse haset eder ve hemen büyü yapardı. Diğer münafıklar gibi Halis Ece de büyüklerimize sürekli büyüler yapardı. Bana da az büyü yapmadı.

Merkezi hiçbir zaman takmadı. Emirlere itaat etmedi. Son senelerinde üzerine çok gittim ve nihayet bu halini açıkça yazmak zorunda kaldı. Sayfalarını kapatmadı da “Burada hayırlı bir hizmet veriyoruz. Bunları kapatmaya kimin ne hakkı var.” şeklinde mesajlar yazdı.

İşte bunlar gerçek Süleymanlılar gibi göründüler, senelerce dipleri oyuldu ve son çare olarak Akademi Dergisi’nin yasaklandığı şeklinde bir oyun oynadılar.

Mehmet Fahri Sertkaya

Süleyman Akbulut da gizli Yahudidir…

Seneler boyunca cemaatimizin Trakya idareciliğini yapmış olan Süleyman Akbulut da bir gizli Yahudidir.

Aynı hain ekibin içindedir. Kendi kızını, gizli bir Yahudi olduğunu çok kesin şekilde bildiği Fatih Ülgen’e gönül rızasıyla vermiş bir kişidir.

Salim Dağ, Yusuf Büyükgöze, Süleyman Akbulut, Hasan Arıkan, Hüseyin Kumaş, Hüsnü Yılmaz diye saymaya başlasak, uzun bir listeyi sıralamak gerekir. Bunların hepsi gizli Yahudi ya da gizli Ermeni kökenli kişiler değiller ama hepsi açıkça hainler. Merhum Arif Ahmet Bey Ağabeyimiz, sağlığında Hüseyin Kumaş’ın yasaklama yazısını bütün teşkilata dağıttırmıştı. Bütün müesseselerimize girmesi, programlara katılması yasaklanmıştı. Bu yasaklama, Akademi Dergisine yapıldığı gibi hileli, metnin üzerinde sonradan oynama yapılmış bir yazı değildi, gerçekti. Merhum büyüğümüz daha fazla tahammül edemez hale gelmişti. Sonra içimizdeki bu hain çete çok baskı yapınca, hizmette aksamalar olmasın, iç fitne çıkmasın, zamanı beklensin, bunların biraz daha mühletleri dolsun diye Hüseyin Kumaş’ı tekrar cemaatimize kabul etmişti.

Merhum büyüğümüz Kemal Bey Ağabeyimizin yasakladığı/uzaklaştırdığı, emirine isyan halinde can veren, cemaatinden tart edilmiş halde can veren, yazdığı kitaplar yalanlarla ve uydurmalarla dolu olan Mehmet Emre’yi, ölüp gitmesinden seneler sonra bile sohbetlerinde öven, yere göğe sığdıramayan Hüseyin Kumaş, bunu aldanarak yapmıyordu, yapmıyor. Kalpler bir… Niyetler bir… Bu, onlarca senedir böyle…

Merhum büyüğümüz Arif Ahmet Bey Ağabeyimiz, Ali Kangel’lere on seneden fazla süre tahammül etmiş, yasaklamalarını ötelemişti. Bu kadar büyük oyunlara karşı oyunlar kurarken, bu kadar fitnelere sabırla mani olmaya çalışırken kendi sıhhatini bozmuştu.

Sultan Abdülhamid Han, kendisi aleyhinde Avrupa basınına sürekli makaleler gönderen ve çok büyük sıkıntılara sebep olan, sekiz dil bilen bir baş belası ve hain Ermeni’yi Saray’a tercüman olarak atamış, iyi de maaş vermiş ve zararını asgariye indirmişti.

Dostuna yakın ol, düşmanına daha yakın…

Allah ihmal etmez, imhal eder yani mühlet verir ama çok sayıda hainin mühletleri artık bitti. Şimdi, cemaatimizdeki temizlik yaşanırken muhterem büyüğümüzü karşısına alacak olan herkes bilsin ki beni karşısına almış olacak. Ben de şuradan yazıyorum ki hepsinin üzerinden geçeceğim. İşte meydan…

Mehmet Fahri Sertkaya

Yusuf Büyükgöze aslında Yahudi kökenli birisi…

Cemaatimiz içinde hemen herkesin duyduğu bildiği Yusuf Büyükgöze aslında Yahudi kökenli bir kişidir.

Cemaatimizin içine sızıp yükselmiş çok sayıdaki hain gizli Yahudilerden biri… Soyadı bile bir kodlama olan Büyük Yusuf, hiçbir zaman bu yolun gerçek bir mensubu olmadı. Yahudilerle, Masonlarla halen bağlantılı. Bu güne kadar binbir türlü zarar ziyana sebep olduğu gibi Akademi Dergisi hakkında uydurma, gerçek dışı bir yasaklama yazısının dağıtılması kısmında, bu alçaklığı yapan hainlerle ittifak halindeydi. Gizli Yahudi Salim Dağ ile de çok yakındı, beraber ihanetler ederlerdi.

Büyüklerimizin emirlerinin cemaatimizin tabanına tam ve doğru manasıyla ulaşmasına hep maniler çıkarttılar, çıkartıyorlar. Ayrıca tabanın vaziyetinin ve meselelerinin büyüklerimize tam ve doğru haliyle aktarılması kısmında da kasten sorunlar çıkartıyorlardı, çıkartıyorlar.

Bunların ihanetlerini, bu yola, bu davaya verdikleri zararları birkaç satırla anlatabilmek mümkün değildir.

Mehmet Fahri Sertkaya

Salim Dağ, Akademi Dergisi aleyhinde hazırlanan sahte yasaklama yazısı ihanetinde çok aktif rol almıştı.

Salim Dağ ve diğer malum münafıklar bir zafer olarak nitelendirdikleri planı gerçekleştirmekte, etraflarındaki inancı zayıf, merkeze bağlılığı zayıf kişileri “ileten” konumunda kullandılar. Dinimizin, yolumuzun düşmanları (Yahudiler, Masonlar) tarafından kendilerine söylenen en parlak fikri icraate geçirdiler.

Bu yasaklama yazısı fikrini münafıklar bile aslında çok mümkün göremediler. Geri durmak istediler. Son olarak kendilerine Tayyipgiller familyasından “sonucu ne olursa olsun” denilerek talimat verildi ve mecburen yaptılar.

Ellerinde patlayacağını da düşündüler, topluca ihraç edileceklerini de…
Lakin Akademi’nin daha fazla kitle oluşturmaması ve daha fazla güçlenmemesi için bu fitneyi çıkarmayı elzem gördüler.

Bir de merkeze bağlılık adı altında aylarca hatta senelerce sürüp gidecek bir şüphe elde etmiş olacaklardı. Ayrıca büyüğümüzün buna sinirlenerek Akademi’nin yanında “açıkça” yer almasıda aleyhine olacaktı.


Karar verdiler, Salim Dağ, Arıkanlar, Kangeller ve şürekası toplanıp ağız birliği ile, üzerinde oynama yapılmış, aslından bozulmuş, parantez açılarak Akademi Dergisi ismi ve bazı URL’leri eklenmiş metnin yayılmasını onayladılar…

Hatta öncesinden de münafıklar, “Yasaklama getirecekler bu kişiye, az kaldı, herkes anlayacak.” gibi konuşmalar yapmışlardı. Hazırlık aşamasında olan planlarını dillendirmişlerdi.

Çok yakında herkes, merhum büyüklerimizin de, şimdiki reisimiz Alihan Bey Ağabeyimizin de ve sahada benim de nasıl imkansız yükler taşıdığımızı, nasıl akıl almaz oyunları bozduğumuzu iyice anlayacak. Zaten anlamak isteyenler şimdiye kadar çoktan anladılar da yakında inkarı mümkün olmayacak kesinlikte herkesin gözleri önüne serileceği gelişmeler olmasını bekliyorum.


Dünyadaki beyin takımı arasında bazı yerlerde özetle ve birbirine benzer şekilde şöyle konuşmalar yapıldı:

“Mfs en başından beri bir gün cemaatin başına geçeceğini biliyormuş. Her şeyi bu plana göre yapmış. Şimdilerde bu gerçek daha net görülebiliyor. Bu, çok büyük bir plan… Bunu o genç yaşında kendisi yapmış olamaz. Bunu Arif Ahmet Denizolgun planlamış olmalı. Mfs de üzerine düşenleri çok iyi yapmış ve şu anda durdurulamaz bir güç haline geldi.”

Salim Dağ’ın gerçek yüzünü meydana seren yayınlarımın altına, kendileri gibi birkaç münafık gelir de onu savunan yorumlar yazar diye bekleyenler, birkaç yorumla bile moral bulacak olanlar, o derece çaresiz, güçsüz, bitmiş olanlar var. Gerçekten tükenmiş haldeler…

Cemaatimiz içindeki tesirim-ağırlığım son zamanlarda iyice artıyor ve bu, düşmanlarımızı kahrediyor. Öyle zan ediyorum ki son bir çılgınlık denemek zorunda kalacaklar ve bu da hem onların hem de cemaatimiz içindeki münafıkların sonunu getirecek.

Münafıklar


Endişe etme Zeki Çalışkan! Sen metafizikle ölmeyeceksin. Senin mühletin var ve senin çarpılmana müsaade yok. Senin ibret-i alem olman isteniyor. Gerçek yüzün, şeytanlığın, içinde bulunduğu bütün kara para işleri, nasıl canlar yaktığın, yaptığın organ işleri, cemaatimiz içinde defalarca çıkarttığın fitneler, bu dine, bu davaya, bu devlete ve millete neler yaptığın gözler önüne çıkacak da sonra öleceksin. Artık o anda intihar mı edersin, idam mı edilirsin bilemem…

O günlere kadar sağlığını koru, kendine dikkat et. Zaten bitik bir bedenin var, birkaç sağlam darbe almana müsaade edilse çoktan kabirdeydin.

Az daha unutuyordum, ben içeri alındıktan sonra çevirdiği o dolaplar, bağlantılar, işlediğin o büyük suçlar da ispatlarıyla gözler önüne çıkacak.


Muhterem büyüğümüz benden, mücadelemden, yayınlarımdan, dünyaya rest çekişimden son derece memnun… Bu güne kadar olduğu gibi bu günlerde de benden ve mücadelemden herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Bu güne kadar yasaklanmadığım gibi bu günlerde de yasaklanmadım. Dava edilmediğim gibi bu günlerde de dava edilmiş değilim. Sürekli dualar ediyor kendisi bana ve ekibime… Bunu da münafıklar dahil, cemaatimizin içinde olan ya da olmayan bütün taraflar net, tartışmaya mahal bırakmayacak netlikte görüyorlar.

Akademi Dergisi bu güne kadar hiçbir zaman “gerçekten” yasaklanmadı, dava edilmedi ve tart edilmedi hatta tenkit bile edilmedi.

Mason teşkilatı ve CIA da dahil olmak üzere farklı farklı taraflar-kesimler son zamanlarda paniklediler. “Bunlar, bizim cemaatleri içinde kullandığımız herkesi nasıl biliyorlar. Kullandığımız kişiler hakkında bu kadar detaylı bilgileri nasıl elde ediyorlar. Mfs’nin YİT dediği teşkilat bu kadar büyük, güçlü ve başarılı bir teşkilat mı?” ve benzeri şekilde konuştular, tartıştılar.

Çok yakında, içimizdeki bütün adamlarını bir hamlede topluca oyundan düşüreceğimiz endişesini taşıyorlar ve bunun üzerinde çok durdular, konuştular, tartıştılar.

Biz o münafıkları aramızdan topluca temizleyip attıktan sonra “güç” ne imiş bütün dünya gözleriyle daha net görecek.

Her şey, muazzam bir planın parçası olarak ilerledi, ilerliyor, ilerleyecek.

Heyecan yok, endişe yok, acele yok, hata yok ve kimsenin gözünün yaşına da bakmak yok… Herkes hak ettiği muameleyi mühletleri doldukça görecek.

Dünya üzerinde sübyancılık suçlularına, çetelerine, teşkilatlarına karşı daha da bir hassasiyet oluştu ve devletlerin güçleriyle bunlara operasyonlar yapılmasına Ankebut Ağı tamamen mani olamıyor. Operasyonlar giderek artıyor ve büyüyor. Bu, basın ve medyaya yansıdı, yansıyacak.

Mehmet Fahri Sertkaya