Abdulmetin Balkanlıoğlu’nu iyi bilmiyoruz…


Allah taksiratını asla affetmesin.

Cübbelinin gerçek yüzünü senelerce aleme duyurduk. Köşeye sıkıştı ve karşımızda ne çirkinlikler sergiledi. Kendini kurtarmak için cemaatleri birbirine bile katacaktı. Yine de dimdik durdum ve hiç geri adım atmadım. Merkezim de arkamda dimdik durdu. Pekiyi bu Abdulmetin gibi sözde hocalar, alimler ne yaptılar? Oralı bile olmadılar.

İşte bakın, sonraki bir zamanda, Rus elçi öldürüldü. O güne kadar Cübbeliye “Ehl-i sünneti alet etme. Sömürme. Nurettin Yıldız mı ehl-i sünnet? Sen nasıl bir fitnesin böyle? Ehl-i sünnet üst kimliğinde buluşacağız diyerek Nurettin Yıldız’la ve ondan pek farklı olmayan İhsan Şenocak’la ve benzerleri ile bir araya geliyorsun. Hiç mi utanman yok, bu Nurettin haşa -Allah göktedir- diyen bir Vehhabi değil mi? Bunu görmemen mümkün mü?” demiştim. Hep susmuştu…

Sonra da Rus elçi öldürüldü. Elçi cinayetinin arkasından el Nusra’cı ve dolayısı ile Vehhabi/Selefi akidesindeki Esedullah timi çıktı. Bu tim, CIA+AKPKK ve diğer BOP’çu ortaklarının, Türkiye içindeki örgütlemelerinden biriydi ve Emniyet personeli içindeki bir uzantı idi. Bu Esedullah timinin arkasından da kilit adam, beyin, fikir babası olarak elbette Nurettin Yıldız çıktı. Sonra, o güne kadar ne ispat etsek ve “Akıllara zarar manevi felaketlere de sebep oluyorsunuz. Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz?” desek de oralı olmayan Cübbeli, Nurettin’i panik hali ile ilk satan kişi oldu, sattı geçti. Satarken “Yok efendim neymiş, -Allah gökte mi- diye soruyorlar bu Nurettin Yıldız’a, -Bunu tam bilemiyoruz, ihtilaf var- demiş. Yuuhh, koca karıların bile o kadar ilmi var. Nesini bilemiyorsun. Vehhabilik itikadı işte bu” mealinde konuştu. Hemen ardından da Kadir Mısıroğlu sattı Nurettin’i…

İşte bu Metin de tam bu anda “Nurettin Yıldız’a vurma, açığın çok, keserim yolunu” tavrı yaptı. Pekiyi, nasıl? Biz din gayreti ile duyururken umursamadığı gerçekleri açıkça dillendirerek. Biz sonra “Şimdi çok panik yaptı ve fevri tavırla Nurettin Yıldız’ın aleyhine döndü. Cübbeli’yi eline düşüren güç odakları buna çok kızdı. Çok uzamaz, bir süre sonra bir yol bulup bunları yeniden yan yana getirirler ve bu Cübbeli her zaman olduğu gibi tükürdüklerini yalar” dedim ve geçenlerde bunu da yaptılar.

Uzak durun böyle İslamcılardan ve İslamcılıktan. Bunların Müslümanlıkla ve İslamiyetle alakaları yok. Şu yaptıkları, vicdan sahibi kişilerin, gerçekten imanı ve Allah korkusu olanların yapabileceği şey değil. İnsana “Ya projelerimize hizmet et ya da üstüne nükleer bomba atarız” deseler, hatta “derini diri diri yüzeriz” deseler böyle akıl almaz felaketlere sebep olup bunların vebaline girmeye cesaret edemez.

Cübbeli’ye büyüklerimiz hep münafık dedi, diyor. O bir yana da ahirette toplaştığımızda Metin Balkanlıoğlu’nu Müslümanların safında görürsem büyük şok yaşarım. Şayet imanını kurtarabilmişse bile şu anda mezarında kan terlediğine eminim. Zira milyonlarca insanın kanına, iliğine giren ve malını, eşyasını, namusunu ve dinini çalan BOP’çulara alet etti, sahip olduğu azıcık ilmini… Zaten beden dili, konuşmaları, tavırları da bir hekime sormayı icap ettirecek kadar tuhaftı. İnsanların en adileri kadın satanlar, anası ile zina yapanlar değildir. İnsanların en adileri bu dinimizi dünya menfaat ve siyasetine alet eden mel’unlardır. Allah onlara lanet etti. Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) onlara lanet etti. Onlardan ahir zamanda çok bol bulunacağını söyledi ve bizleri ikaz etti.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bildik Mehmet Şevket Eygi aşırıcılığı…

Aşırıya varmak da gevşeklik göstermek kadar büyük bir tehlikedir ve telafisi mümkün olmayan büyük zararlar verir.

1 – Kadınların gülmesi…

“Kadınların, etraftan yanlış anlaşılacak, hafiflik görülecek surette gülmesi ya da mahremi olmayan kişilere gülmesi, gülümsemesi çok ayıptır.” dese haydi neyse… Namuslu bir Müslüman kadın, açık bir mekanda ve yanında mahremi varken, mahremi ile konuşuyorken ölçülü bir surette gülümsese ne olur? Kime ne zararı olur ve nasıl bir sıkıntıya sebep olabilir? Kahkaha ise her zaman, her yerde, herkese karşı görgüsüzlüktür. Kadın-erkek ayrımı da yoktur, erkeklerin kahkaha atması da çok ayıptır.

2- Kadın-erkek karışık mekanlar…

Ayıp değil, kesinlikle haramdır. Çok da günahtır. Bunu helal bilen bir kimse artık İslam’dan çıkmıştır. Bu, İslam dininin en temel, tartışmasız ve en meşhur hükümlerinden biridir. Hem erkek-kadın karışık oturulan yerlere gitmesi ve oturması, tıpkı yabancı erkeklerle tokalaşması gibi çok günahtır ve Allah korusun peşi sıra zina gibi daha büyük günahlara sürüklenir hem de nargile içmek, hesabı çok ama çok zor verilecek büyük bir günahtır. Zira bize emanet edilen şu vücudu korumak farz üstüne farzdır. Zarar vermek ise çok günah olup nargilenin sağlığa zararı ise sigara melanetinden bile onlarca kat şiddelidir. Günümüzde küfür devletleri bile sigara ve hususiyle nargile melanetinde vatandaşlarını korumak için sert tedbirler alıyor ve bu hususta da -çok acı tecrübelerden sonra olsa da- İslam hukukuna uymuş oldular. Ayrıca nargile içmek ve kadın-erkek karışık mekanlara girmek Müslüman erkerklere de haramdır ve onlar için de çok büyük ayıp ve günahtır.

3- Telefonla konuşmak…

Konuşurlar. Hanımefendi şekilde, ihtiyaç kadar konuşurlar ve hiçbir mahzuru da olmaz. Kadını tehlikelerden korumak isteyen erkeklerin aşırıya gitmesi, o kadınları yine büyük tehlikelere düşürür. İfrat ve tefrit (aşırılık ve gevşeklik) hudutları dikkatle korunmalıdır. Aşırılık da gevşeklik göstermek kadar büyük bir tehlikedir. Aşırı kontrol, aşırı yasak ve bir de “takva” fetvalarına zorlamak kadınları ve genç kızları nefislerinin eline düşürür, nefret ve isyan hali oluşur ve bu defa bu bahane ile iyice yanlış kararlar alırlar da temel seviyede bile hassasiyet göstermez olurlar. Kocalarına, babalarına itaat etmez olurlar. Bu vesie ile, içinde bulunduğumuz şu Deccal küfre devrinde hem kendilerini hem aile fertlerini büyük tehlikelere düşürürler.

Yakışmıyor Mehmet Şevket Eygi’ye… Bunca yıldır kalem erbabı olan, yazılarını yıllar boyunca çokça paylaşıp yaklaşık on senedir gençliğe kendisini duyurduğumuz ama son yıllarda çaresiz pes edip uzak durduğumuz Eygi, ikazları kale almıyor. Hayatının tamamında aşırıcılık var. Şu zekat mevzusu dahil, onlarca mühim meselede onlarca kere ikaz edildi kendisi ama kendi tabiri ile söylersek “icazetli bir din alimi” olmadığı halde dikkate almıyor. Israrla ret ediyor.

Hala Nazım Kıbrısi gibi bir şarlatanı, rezillikleri bin türlü ispatla gözler önünde olan ve Müslümanları sonsuz felakete sürükleyen bir şartlatanı ve Said-i Nursi gibi git gel aklı ile bile hainlik yapmış ve sözde risaleleri cahillik, uydurmacılık dolu olup bazı iddiaları küfre sebep olan birini bile Allah dostu olarak tanıtabiliyor okuyucularına… Söz bu gibi kişilere ve hadiselere geldiğinde hep bir taassup sergiliyor, aşırıcılık sergiliyor ve sanki bu acı gerçekleri kabul edince herkes ahlakını ve dinini kaybedecekmiş gibi bir ruh/panik hali yaşıyor. Oysa bu hususlarda kendisine nasihat edenler son derece seviyeli ve ispatlı surette ettiler, ediyorlar. Bu kayıtsızlığına kendi ruh dünyasında mazeretler buluyor olabilir ama bu tavırları çok büyük veballere girmesine ve Müslümanlar arasında da çok sıkıntıların yaşanmasına sebep oluyor. Şunca sene sonra, hayatı boyunca şu din ve dava için mücadele verdiği halde, hizmet ve ikaz zan ettiği sayısız yazısı ve konuşması ile hesabı verilemeyecek veballere giriyor. Oysa müşahhas/somut deliller karşısında hatalarından dönmeyenleri de yerden yere vuran birisidir.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bu herifin Müslüman olup olmadığı şüpheli…

Bunca Sabetaycı gizli Yahudi, gizli Ermeni, azılı ve sinsi Türk/İslam düşmanı bunu bu vasıfsız hali ile hep el üstünde tuttular. Yaklaşık son bir buçuk senedir birkaç sağlam darbe vurduk, önce bunu uzaklaştırdılar, eskisi gibi programlarına çıkartmadılar ve şimdilerde ise Cansu’nun programı da sonlandırılmış halde…

Biz bunu sağlarken “Bu Talha Uğurluel, Müslüman çocuklarının bile bildiği, ilmihal seviyesindeki hususları bile bilmiyor” demiştik. Buna kanmış bir kitle de bize çok kızmıştı. Dakika 5, kendiniz dinleyin. Çok fazla izleme imkanı bulamadığım, arada bir kesitlerine baktığım halde hep gördüm ki bunu her yerde yapmış. Üniversitelerdeki konuşmalarında, Youtube kanalındaki videolarında, Sabetaycı Cansu’nun karşısında Kudüs’ü anlatırken, her yerde… Bir de karşıma çıkamayıp takipçilerimizin kendisine sorduğu sorulara da aşırı derecede küstahça ve art niyetli şekilde cevaplar yazabilmişti.

Neolitik Çağ deyip söze giriyor, Göbeklitepe’nin aslında ne anlama geldiğini anlatmak istediği, bilinen dünya tarihinde nasıl bir kırılma noktası oluşturduğunu anlatmak istediği bu videonun beşinci dakikasında… Evrimciler gibi konuşmaya başlıyor sonra toparlıyor, döndürüyor sözünü. İçinden belli ki bir sözde “bilimsellik” ve sözde “evrim” bastırıyor ama bunun dış görünüşüne, göründüğü şahsiyete uymayacağı çok açık. O kısacık sürede bile “O zamanlarda Müslümanlık, Hristiyanlık, Musevilik var mıydı?” diyor. Bunu “yoktu işte düşünün bunu ama bilin ki 12 bin sene önce Göbeklitepe vardı ve bir ibadethane idi” manasında söylediği çok açık ve kesin. Ne kadar trajikomik bir hale düşüyor.

Sormazlar mı adama, ilk insan ve ilk peygamber Adem aleyhisselam İslam peygamberi değil mi? İlk insanla beraber İslam dini başlamadı mı? 124 bin ya da 224 bin peygamberin tamamı İslam peygamberi değil mi? Haşa İsa a.s. ve Musa a.s. İslam dininden başka bir dinin peygamberleri mi?

Avcı toplayıcılık ne? Tarım devrimi ne? Adem aleyhisselama Allah-ü teala, eşyanın isimlerini ve ne işe yaradıklarını öğretmedi mi? Bu hususa delil olan ayet bile yok mu ve azıcık İslam’ı duymuş kişiler bile bunu bilmez mi? Zaten Adem babamız cenneten çıkartdılmadı mı? Cennet gibi akıllarımızın almayacağı mükemmel bir sistemin içinden çıkmadı mı? Ayrıca dünyada evlatlarından Kabil çiftçi, Habil hayvan yetiştiricisi değil miydi? Zekat vermeleri istenince Habil en kıymetli hayvanını gözünden çıkartıp vermedi mi? Kabil ise en kötü haldeki mahsülü vermedi mi? Daha bir kamyon laf yazılır şu samimiyetsiz lüzumsuz ve de küstahça tavırlar sergileyebilen İslamcı tipe… Bir Müslüman, günümüzün bilim denilen din düşmanı, uydurmacı, dayatmacı zihniyetine karşı sözler konuşurken bu şekilde cümleler mi kurar? Bir bırakmıyor ki içindeki gerçek kişi, gerçek görüşlerini zevk duya duya, mutlu ola ola konuşsun. Hep bir zorlama, hep bir samimieytsizlik ve hep nifak alametleri var meydanda…

Devamını izleyemedim. Bunca meşguliyetin arasında şunun da gerçek yüzünü meydana serelim deyip her zaman olmasa da ara ara bakıyorum da, hemen hepsi birkaç dakikada “yuh” dedirtip kapattıracak kadar rezil halde.

https://www.youtube.com/watch?v=FBLHoQqX4PI

Mehmet Fahri Sertkaya