Hostese ve yolculara şarap şişesiyle saldıran yolcuya 2 yıl hapis cezası verildi ama…

Aman sevsinler, ne güzel dünya, ne güzel çağdaşlık bu böyle…

Hostese ve yolculara şarap şişesiyle saldıran yolcuya 2 yıl hapis cezası verildi ama…

Uyuşturucu üretilmesini, satılmasını, tüketilmesini gerçek manada önleme… Uyuşturucu kullanılıp suç işlenmesine ve bazı durumlarda yüzlerce kişinin hayatının tehlikeye atılmasına mani olma… Sistemi elden geçireceğine, önce yetkilileri yargılayacağına, uyuşturucu kullanıp da tesir altında iken suç işleyene ceza yağdır… Sonra tek suçlu olarak uyuşturucu kullananı gör. Sonra çık sistemine “çağdaş” de..

Geçtiğimiz Temmuz ayında Seattle-Pekin seferini yapan Delta Airlines uçağında birinci sınıfta kabin memurlarına ve bazı yolculara saldıran, uçağın kapısını açmaya çalışan Joseph Hudek (yukarıda kravatlı) isimli yolcu iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Şubat ayında suçlu bulunarak mahkemeye çıkarılan Dudek’i son duruşmada, ”Yaşananlar konusunda derin üzüntü duyuyorum” sözü de kurtaramadı. Dudek’in avukatı müvekkilinin daha önce 193 kez uçtuğunu ve hiçbir zaman böyle bir tavır sergilemediğini, saldırganlığına olay günü rahatlamak için yuttuğu ve sonrasında halüsinasyon (gerçekte var olmayan hayaller görmek, sesler duymak) görmesine neden olan Marihuana şekerlerinin neden olduğunu ileri sürdü. Savunma avukatı Stephen Hobbs ise Dudek’in saldırgan davranışıyla yüzlerce kişinin hayatını tehlikeye attığını dile getirdi.

Joseph Dudek’in, kafasına şarap şişesi vurarak yaraladığı yolculardan Lon Arnold ise saldırıdan sonra bir gözünde ve beyninde hasar oluştuğunu okuma ve yazmakta güçlük çektiğini anlattı. Federal hakim, 5 yıl hapis cezası istenen saldırgan yolcuyu 2 yılla cezalandırdı. İslam hukukunda ise böyle bir cahillik, adaletsizlik bulunmuyor. İslam devleti, bir suçun önünü gerçekçi tedbirlerle kesmeden, o suçu işleyenlere ceza kesemiyor. Şu şartlarda şu şahsa ceza kesilecek olsaydı bile, ondan çok daha ağır bir ceza, o uyuşturucuyu satın aldığı kişiye ve onu üreten kişiye kesilecek, bir kişinin daha bu hali yaşamasının önüne geçilmesi için devlet gücü seferber edilecekti.

Her şuçun önünü açıp, devlet olarak vazifesini yapmayıp, her gün ve her dakika insanların nefsine hitap eden ortamlarda, şartlarda kalmasına zemin hazırlayıp da sonra insanlara cezalar yağdırarak toplum düzenini sağlamaya çalışmak gibi bir samimiyetsizlik ve hukuksuzluk, İslam hukukunda yok. Bir şey suçsa, kesinlikle o suça götüreceği bilinen şeyler de suçtur. Misal: kadınlarla erkeklerin müsafaha etmesi, tokalaşması. Çünkü insanların çoğunu zinaya sevk edecektir ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebep olacaktır.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” Serisi….

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” serisi: Tansu Çiller…

İstanbul Belediyesi çalışanı kripto Yahudi bir baba (Hüseyin Necati) ile onun sekreterliğini yapan Selanik göçmeni bir annenin, aynı evde geçen 10 yıllık gayr-i meşru ilişkisi neticesinde istenmediği halde dünyaya gelen Sabetaycı bir gizli Yahudi. Annesi ve babası gayr-i meşru yaşamaktan hiç rahatsız değildi, yine de direndiler, gayr-i meşru yaşamaya devam etmek istediler ama istenmeden olan Tansu doğduktan yedi ay kadar sonra zaruri görerek evlendiler.

Aile, damarı kesilse CHP diye akacak kadar solcu ve İnönü’cü bir aile ama kod adı “CIA’nın gülü” olan kızları sağ kesimde ve çok çok hızlı manevralarla yükselerek siyaset yaptı. Tansu’nun kocası Özer Uçuran Çiller ise tapınakçı. Özer, “Tansu” kriptolojisi ile isimlendirilen bu kızı almak için, onun soy adını kullanmayı bile kabul etti. Tan-su’nun babası Hüseyin Necati Çiller, çok geçimsiz, sinirli, vasıfsız, lüzumsuz biri idi ama içimizdeki İsrail’in Türklerin yönetimini hile ve ihanet ile ele geçirmesinden sonra adına rejim kurduğu Sabetaycı gizli Yahudi Atatürk’ün yakınında bulunabilmiş biriydi.

Yolsuzluk, ihalede fesat, peşkeş, yalan beyan, paralel devlet, cinayet, katliam, iltimas, ihanet dahil hemen hemen akla gelen her suçtan hala yargılanması gerekiyor Tansu’nun… Tahkikat yapılırsa, üniversite diploması ve Profesörlüğü de çok büyük ihtimalle sahte çıkacak. Gerçek seviyesi, lise mezunlarının bile gerisinde… Atasını ziyarete gittiğinde Anıtkabir özel defterine yazdıkları ve sergilediği seviyesi artık bütün Türk milletinin dilinde. Tek başına bırakılsa, kurulu bir düzen halinde orta büyüklükte bir mahalle marketi kendisine teslim edilse, kuvvetle muhtemel altı aya kalmadan iflas ettirecektir.

Resmiyette/görünürde ekonomi profesörüdür. Boşbakan iken bile ekonomiye dair yaptığı yorumlar “inanılamaz” görülmüştür. İçimizdeki İsrail’in basın ve medyası, milleti şoka sokan değerlendirmelerinin durmaksızın tekrar edeceğini bildiğinden, aşırı dikkatli davranmıştır ama o, canlı yayınlarda da aynı vasıfsızlığı ile herkesi şaşkına çevirmiştir. Ekonomi haricindeki konularda da akıl almaz gafları ile meşhurdur. Ülkede, aldığı ekonomik kararlar ile bir anda büyük bir ekonomik kriz de çıkartmıştır. Türkiye’nin resmi boşbakanı olarak yabancı erkek devlet adamları ile görüşürken, istediği şartları kabul ettiremediğinde, kadınsız tavırlar sergilediği, hatta muhatabının bacakları dahil bedeni ile kendi ellerini temasa geçirdiği dahi sık sık iddia edilmiştir. ABD başkanı Clinton’ın Tansu’yu tenha bir köşeye çektiği iddiası da ilk anda sarsıcı ve iç acıtıcı gelse de, iddia sahipleri dikkate alınması gereken kişilerdir.

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” serisi: Deniz Baykal…

Sabetaycı gizli Yahudi. AKPKK’nin tek başına iktidara getirilmesinde gizli Ermeni Devlet Bahçeli kadar etkili biri. Baykal, AKPKK’nin kritik isimlerinden Sabetaycı Bülent Arınç ile de akraba. CIA, Soros, MOSSAD, İçimizdeki İsrail dahil herkesle bağlantılı. Tansu Çiller gibi onun da derhal derya kadar suçlama ile yargılanması icap ediyor. Hiçbir sıradışı kabiliyeti, hüneri ve bilgi birikimi yok. Enerji bakanı iken bile ülkeyi enerji krizine soktu ve silinip gitmesi gerekirdi. İçimizdeki İsrail’in, Atatürkçülük adı altında kurduğu hain rejimde, paralel devlet teşkilatı halinde kolladığı, muteber gösterdiği biri. Gerçek bir Türk basın ve medyası olsaydı, siyasi hayatı yarım saatte bitirilebilirdi. Üzerine geçen onlarca sene boyunca Türkiye’ye ihanet etmesi önlenebilirdi. AKPKK eli ile işlenmiş bütün suçların dünyada, ahirette sorumluluğu da Baykal’ın üzerinde.

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” serisi: Bülent Ecevit…

Karısı gibi kendisi de Sabetaycı gizli Yahudi. Karısının gerçek adı Rahşan değil Raşel. Bırakın koca memleketi, tek başına bırakıldığında ciddi bir devlet kurumunu bile yönetecek vasıfta biri değildi. İçimizdeki İsrail+Masonluk+CIA marifeti ile parlatıldı, iktidara getirildi ve hep popüler kalması sağlandı. Son zamanlarında çok yönden rahatsızlıklar yaşadı. Huysuzlaştı, itaatsiz oldu, günü gününü tutmaz oldu ve onlarca sene onu oynatan güç odaklarının gözünden bakınca “bir çuval inciri berbat eden adam”a dönüştü. Onlar tarafından yıkıldı. Kullanıldı ve atıldı. Bunda karısı Raşel’in huysuz, öfkeli, hesapsız tavırları da etkili oldu. Devlet yönetimi de şairliği kadar berbattı. Çıkarttığı aflarla, yüz binlerce masumun daha canı yandı. İktidarda iken devlet tarifi bile zor ekonomik sıkıntılar yaşadı. Türkiye için çok kritik olan çok mühim olan meselelerde Masonlardan, içimizdeki İsrail ile CIA’dan talimat almadan hiçbir şey konuşmadı ve hiçbir adım atmadı. Kıbrıs Barış Harekatı’nı bile onların talimatı ile hazırladı ve çok iyi rol yaptı. Siyonizm ve CIA, Yunanistan’da darbe yapan ve halk desteği de bulan cuntacıları devirmek ve Yunanistan’ın başına yine CIA’ya çalışan kadroları getirmek istiyordu ve Türkiye’nin başına getirdikleri Bülent’i kullanmaktan hiç geri durmadılar, Kıbrıs üzerinden cuntacıların imajını yıkmayı halk desteğini kırmaya başladılar. Ecevit’in ihanetlerini özetle anlatmaya bile onlarca saat gerekir.

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” serisi: Alparslan Türkeş…

Kripto Yahudi. Aslen Kayseri Yahudilerinden. Muzırlıkları sebebi ile Osmanlı’nın son zamanı Kıbrıs’a sürgün edilen, içimizdeki İsrail mensubu bir ailenin ferdi. CIA piyonu. Pentagon yetiştirmesi. Hususiyle, Siyonizmin ve CIA’nın komünizm karşıtı mücadelesinde Türkçülük akımını kullanmayı seçmesi ile, bu yolda kullanıldı. Onun Pentagon’da bu minvalde gizli eğitimler aldığı sırada, ABD’nin dünyanın dört bir yanından antikomünist mücadele için eğittiği insan sayısı 800 bini bulmuştu. Siyonizm çok sıkışıp paniklediğinde, Türkiye de çevre ülkeler gibi komünizme kaymasın diye Sabetaycı gizli Yahudi Adnan Menderes’i İslamcı lider rolüne büründürmüş ve hızla İslami serbestlik vererek komünizm akımının karşısına çıkartmıştı. Bunu bir zaruret olarak yaptılar ve aslında çok riskli gördüler. Komünizme karşı mücadele güçlenmiş ve Türkiye’de biraz da nefeslenmiş, rahatlamışlardı ve sonrasında komünizmin karşısına Türkçülük akımı ile çıktılar. Kendi adamları olan Sabetaycı gizli Yahudi Menderes’i deviriken kullandıkları kadro arasında Türkeş de vardı. Bu proje çerçevesinde kullanılan çok sayıda kripto Yahudiden biridir gerçek adının Alparslan Türkeş olup olmadığı hala kesinleştirilememiş olan bu şahıs… Oğlu Tuğrul Türkeş de aynı güç odakları tarafından Siyonizmin ve CIA’nın AKPKK’sinde bakan yapılmıştı. Millet uyanmasın diye de CIA’nın adamı gizli Ermeni Devlet Bahçeli ile sözde atışmış da bu sebeple çaresiz kalarak baba ocağından ayrılmış ve AKPKK’ye gelmiş rolü oynamıştı. Akademi Dergisi olarak gerçek kimliğini, niyetini ifşa ettik, bağlantılarını da iyice ifşa edecektik ki panikle geri çektiler.

Neden geri çekildiğini koca memlekette hala kimse anlayamadı. Diyanet’ten sorumlu devlet bakanı, Boşbakan yardımcısı, hükumet sözcüsü Sabetaycı gizli Yahudi Numan Kurtulmuş’un onunla aynı anda neden aniden geri çekildiğini ve ta Turizm bakanlığına getirildiğini… Doğan Medya denilen ve resmiyette gizli Yahudi Aydın Doğan üzerinde gösterilen içimizdeki İsrail’in kurumsal medyasının neden aniden resmiyette el değiştirdiğini… CIA’nın AKPKK projesinin en kritik ailelerinden Karay Yahudisi Ülker ve Sabetaycı Yahudi Şahenklere neler olduğunu, bunları neden panik sardığını… Genel başkanı Meral Akşener’in bile Sabetaycı gizli Yahudi olduğu İYİ Parti projesinin etkili isimlerinden Kripto Yahudi Ümit Özdağ’ın hiç olmadık bir anda neden ansızın geri çekildiğini kimsenin anlayamadığı gibi…

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” serisi: Mesut Yılmaz…

Konuşmalarının arasında durup düşündüğü anlara reklam koymak mümkün olan, aşırı gergin ve iç hesaplı şekilde, endişeli tarzda ancak konuşabilen… ADL, JDL, Bilderberg dahil Siyonizmin hemen bütün teşkilatları ile iletişimi ve işbirliği olan… Boşbakan iken resmi yurt dışı ziyaretlerinde bile kumar oynayan, bir seferinde çıkan kavgada mafya babasının birinin attığı kafa ile burnu kırılan ve derhal vatana ihanet dahil onlarca vahim suçlama ile tutuklu yargılanması gereken bir gizli Ermenidir.

”Türkiye’yi Türkler mi yönetiyor” serisi: Uğur Dündar…

O gün o programına çıkarttığı herkesin gerçek kimliğini, bağlantılarını, hedeflerini detayları ile bilen ama kendisi de onlardan olan bir kripto Yahudidir. Bu haline rağmen hayatı boyunca Türklük, Atatürkçülük, Türkiye vurgulu eylem ve söylemleri ile aslında sinsi surette ve militan seviyede Türk/Türkiye düşmanlığı yapmıştır/yapmaktadır. Siyonizm, ortadoğuda işgalleri kırk yıldır yapamayınca, Büyük İsrail projesi gerçekleşmeyince, yeni bir strateji olarak AKPKK projesi ile ılımlı İslamlı T.C. projesini devreye alınca, AKPKK ve el Kaide, el Nusra, IŞİD üzerinden bölgeyi mahvetmeyi ve sonra işgal etmeyi planlayınca, ülkedeki gizli iktidarlarının yıkılacağını düşünerek buna uymamış, kendisi gibi buna uymayan kripto Yahudi arkadaşları ile, başta da kripto Yahudiler Yılmaz Özdil, Emin Çölaşan ile birlikte, resmiyette Sabetaycı gizli Yahudi Burak Akbay’ın üzerine gösterdikleri Sözcü gazetesinde yoluna devam etmiştir. Gizli kameralı özel ekiplerle birlikte, öğretmenleri ile birlikte Cuma namazına giden orta okul öğrencilerini takip ettirip sözde haber yapması hep hafızalardadır. Başörtüsü aleyhinde, milletimizin Müslümanca yaşama mücadelesi aleyhinde mücadelesi, yalanlarla, büyük suç kapsamında yaptığı sözde haberleri ve sözde açık oturumları hep hafızalardadır.

Hala vatana, millete ihanet suçlarını işlemeye devam ettiği Sözcü’de “Sınıfta namaz” şeklinde manşetler attırmaktadır. Sicili çok bozuktur. Yalan haberlerden, kumpas kurmaktan, haber mühendisliklerinden dolayı çok cezalar almıştır. Aydın Doğan medyası denilen paralel devlet teşkilatının, ihanetler de dahil on binlerce vahim suçunun gönüllü suç ortağıdır. CIA’nın kontrolünden kurtulmuş bir Türkiye’de, gerçekten Türk hukuk sistemi denilebilecek bir sistemin onu da tutuklamadan bir gün bile dışarıda gezdirmesine ihtimal vermek mümkün değildir. En büyük maskeleri, kendileri gibi kripto Yahudi olan Adıtürk adına ihanet ve terörle kurdukları hukuksuz, katliamcı ve hükümsüz rejimleridir.

Mehmet Fahri Sertkaya

Teşhisi de yok, tedavisi de yok…

Vajinismus diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Vertigo diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Anksiyete diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Panik atak diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Bipolar diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Şizofreni diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Hiperaktivite diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Dikkat eksikliği diye bir hastalık yok. Teşhisi de yok, tedavisi de yok.

Evet, uydurma bilim psikiyatriye göre üç yüzden fazla sözde hastalık tanımlaması var ama bunların hiçbirinin günümüz bilimsel temelleri ile teşhisi de, tedavisi de yok. Dünyada Siyonizmin/Masonluğun en büyük ve kolay para kaynaklarından birisi sözde bilim psikiyatri ve onun sözde ilaçları… Şu sitemiz bütün bunları kökten yıkan yayınlarla dolu, üstelik bunlar bilimsel temelde yayınlar ama sanki senelerdir orada yayında değilmiş gibi bir hava hakim. Çünkü gerçek sahibi CIA olan sosyal ağlarda hiç edildi:

www.tibbinkaranlikyuzu.com

Mehmet Fahri Sertkaya

EL eki İsraili simgeliyor…

‘Elbizim’ soy isminin manası ‘İsrail bizim’ anlamındadır.

Türk ve Müslüman görünen Sabetaycı gizli Yahudi isimleri ve soy isimleri, İbranice harf ve ses düzenine uygun olarak seçilir ve konur. Örnek olarak, hem Museviler hem de Sabetay Sevi’yi peygamber kabul eden Sabetaycı gizli Yahudiler tarafından sıkça kullanılan Sumru ve Semra isimleri verilebilir. İki isimdeki sessiz harfler aynıdır ve iki isim de SMR harfleri içeren İbranice başka bir isme benzedikleri için kullanılırlar. Ayrıca, İbranice isimler Ari (Ali), Albert (Alper), Leon (Aslan), Aaron (Harun), Izak (Izzet), Murat (Marat) şeklinde Türkçe benzerleri ile de kullanılır.

İsimlerinde ve soy isimlerinde kullandıkları ekler ve şifreleme yöntemleri çoktur ama Sabetaycı gizli Yahudilerde en sık görülen şifrelemeler arasında şunlar da vardır:

Gürlesel, Göksel, Seltün, İlksel, Arsel, İksel, İzisel, Atasel, Baransel, İnsel, Akansel, Baysel, Ulusel, Yönsel, Türesel, Yüksel, Devrimsel, Eryüksel, Gürsel, Güryüksel, Özensel, Dinsel, Tünsel, Evrensel, Erkansel, Etensel, İçinsel, Gürensel, Özyilmazel, Cümbüsel, Yararel, Sasmazel, Arel, Uzel, Denizel, Tükel, Türkel, Eliyesil, Keskinel, Tamel, Temizel, Tüzel, Tuzel, Elbeyli…

Mehmet Fahri Sertkaya