Etiket arşivi: El Nusra

Katranı kaynatsan da olur mu şeker
Koduna tükürdüğüm, koduna çeker


Dünyanın dört bir yanından gelerek Suriye’de IŞİD ve Kaide ve Nusra teröristi olanların genetik kod haritaları çıkartılsın. Çok yüksek seviyede ortak genler bulunacak.

Genler, insanların düşüncelerine, fikirlerine, davranışlarına da tesir ederler. Genler sebebiyle insanlar yarım ya da çeyerek idrak seviyede olabilirler. İş bilenler, bunları bir araya kolayca toplar ve bedenlerini makine gibi kullanırlar.

Kodu bozuk olanları büyülerle, cinlerle ve medyumlarla zihin kontrolüne almak da daha kolay bir iş.

Kod bozukluğu çok ama çok tehlikeli bir şey.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Cevheri’ye ne olmuş?


Bu güne kadar Hakan’a darbeler vurmamak için kırk takla atmıştı? Ne kadar zorlama ve saçma yorumlar bile yapmıştı Hakan’ı kollamak için?

Bakalım Hakan’a gerçekten vuracak mı…


Terörist Cevheri, Çingene Hakan Fidan’ın teröristliğine, skandal gibi görünen hamlelerinin bazılarının, doğrudan teröristlere ve başka gizli servislere çalışmak olduğuna bir kere temas etmemiş

Bir kere “Oslo görüşmeleri” bile dememiş. “Vatan hainliğidir o görüşmeler. İşin içinde olan herkes idam edilir bir gerçek hukuk devletinde” dememiş.

MİT TIR’ları skandalından, IŞİD’den, Nusra’dan, ÖSO teröristlerinden, Suriye’de durmaksızın işlenmiş ve işlenmekte olan vahim kere vahim suçlardan bahsetmemiş. Hakan’ın bu işlerin ta içinde kullanılan bir yabancı ülke casusu olduğunu anlatmamış

MİT’in daire başkanlarının gerçekten kaçırılıp kaçırılmadığını da irdelememiş. Onların gerçek kimliklerini, gerçek dinlerini hiç umursamamış.

Kara paracılığa, türlü kaçakçılığa bir cümle ile bile temas etmemiş.

Hakan Fidan sözde MİT başkanı iken, bu ülke kara para cehennemine dönüştürülmedi mi? MİT’in sorumluluğu sadece düşman orduları, gizli servisleri ve terör örgütleri mi?

Kara paracı mafyaları, onların arkasındaki yabancı gizli servisleri ve hükumetleri Emniyet Teşkilatı mı iflaşayacak ve çökertecek? Durun durun, yoksa mahalle bekçileri mi?

Hakan Fidan’ın anlatıldığı onlarca dakikalık videoda nasıl olur da Ahmet Davutoğlu denilen azılı teröristin, kara paracının, hainin adı geçmez?

Hakan Fidan’ı elinden tutarak yükseltenlerin başında Serok Ahmet de o terörist ve onun da paslaştığı Abdullah Gül yok mu?

FETÖ ve FETÖ’cü Cevheri, Abdullah Gül’e, Kemal Kılıçdaroğlu’na, bütünüyle yedili çeteye neden vurmak istemiyor?

Tayyip’in, Hakan Fidan’a baştan beri gücünün yetmediğine…

Hakan’ın Abdullah Gül ile yedilii çetesinden senelerdir doğrudan talimatlar aldığına…

Hakan’ın yıllar önce de dışişleri bakanı yapılmak istendiğine…

Bu açık ve net tavırlarına rağmen Tayyip’in son çare olarak kamera karşısında açıklamalar yaparak Hakan’ı baskı altına aldığına…

Hakan’ın, sanki istifa etmemiş gibi kendi iradesiyle MİT’in başına geri döndüğüne…

O günlerde ülkede paralel devlet olan yedili çetenin, şimdilerde Hakan’ı dışişleri bakanı yaptığına… Mehmet Şimşek’i tekrar bakan yaptığına, Gaye Erkan’ın MB başkanı yaptığına, Şerlikaya’yı Suçişleri bakanı yaptığına, benzeri bütün atamaları yaptığına….

Son yaşanan skandallardan, hususiyle Hakan Fidan vesilesiyle yaşanan skandallardan, öncelikle Abdullah Gül ile yedili çetesinin mesul olduğuna…

Nasıl, ne hakla hiç temas etmez o FETÖ’cü Cevheri Güven?

Hakan Fidan bu kadarcık mı anlatılır?

Hakan Fidan anlatılacaksa… Cinayet, katliam, teröristlik, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ve organ kaçakçılığı, zorla fuhuş, Adnan Oktar bağlantısı, masonluk ile bağlantısı, Çingene dayanışması, silah kaçakçılığı, harp suçları, insanlığa karşı işlenmiş türlü suçlar, CIA bağlantısı, İngiltere bağlantısı diye bir başlanacak, tek tek anlatılacak.

Özetle anlatılması halinde bile, kırk dakikada anlatılması halinde bile, maddi/somut hadiseler peş peşe eklenerek vatandaşlara neler neler anlatılırdı…

Basına, medyaya yansıyan kadarı bile uçuk seviyede…
Hakan Fidan öyle bir bataklık, öyle bir kanalizasyon çukuru. İbrahim Kalın da aynı şekilde… Konu, çok yerde ona da bağlanmalıydı.

Sonunda da “İşte değerli izleyiciler, böyle köpek kere köpek bir teröristi, Hakan Fidan’ı, bu şartlarda ve bu zamanda bile memleketin başına bela edenler en tepede Londra, sonra ABD ve İsrail ve hatta Rusya… Bunlar devlet içinde devletler. Bunların TR içindeki en önde gelen adamlarından biri de Abdullah Gül. Bunları bilmeden, Suçişleri bakanlığına yapılan son saldırıyı da anlayamazsınız” derdi, iş orada biterdi.

Lakin bunları söyleyemez. Çünkü Cevheri de gizli Ermeni. O da gizli servislerin piyonu. O da terör örgütlerinin piyonu. O da insanlığını çoktan kaybetmiş basit piyon.

Hakan Fidan anlatılır da nasıl bir kere bile masonluktan bahsedilmez?

Nasıl olur da Ahmet Davutoğlu’nun Süleyman Demirel zamanında neler yaptığına konu bağlanmaz?

Nasıl olur da konu Londra’ya, Exeter üniversitesine, Hulusi Akar’ın da gerçek yüzüne bağlanmaz?

Nasıl olur da şu anlarda TR’nin başında bir ihanet, suç ve terör çetesinin olduğuna ve Hakan’ın da bu çetesinin bir üyesi olduğuna temas edilmez?

Onlarca dakika boyunca PKK derken, bir kere bile içinde öfke olduğunun emaresi görülmedi üzerinde, davranışlarında… Bir tek açıkça övmediği kaldı PKK’yi…

İstese, PKK’nin MİT’in bir başka dairesi olduğunu, çok iyi anlatabilirdi.

Son seferinde TR’de seçim falan yapılmadı. Bu terör, ihanet ve suç çetelerinin hepsi savruldu. Dengeleri bozuldu. Ne yapacaklarını bilemediler. Korkudan uyuyamadılar. Tayyip her yerde “Milli iradeye saygı duyulmalı” dedi durdu. Kazara birinin silahı patlasaydı bile, hepsi TR dışına kaçışacaklardı. Tayyip de Katar uçağı ile acilen havalanacak ve kaçacaktı.

Seçim denilen şey tam bir fiyasko oldu. Yapılabilen kısmında Tayyip de kazanmadı.

O gece hepsi görüşmeler yaptılar. Neler neler döndü. Zamanı gelince mahkemelerde en detay kısmına kadar konu olacak ve sonra belgeselerde de konu olacak. Konu İsrail’e, İngiltere’ye, ABD’ye, Rusya’ya, NATO’ye, AB’ne, Çin’e, Azerbaycan’a, Katar’a, BAE’ye kadar uzanacak. Bu ülkelerin ve teşkilatların gerçek yüzleri de adil yargılamalarda konu olan gerçek deliller ve ayrıca şahitliklerle gözler önüne serilecek.

Sözde seçim sonrası Abdullah Gül boy gösterdi, fotoğraflar verdi, mesajlar verdi. “Ben kazandım, devlet elimde” mesajlarıydı bunlar.

Lakin yapılamamış olan seçimde sanki Tayyip kazanmış gibi gösterdiler ve devletin her yerinde kendi adamlarını hızla yerleştirmeye başladılar. Kendi çeteleri, kendi mafyaları, kendi casusları, kendi siyasi ve maddi çıkarları için mücadele ettiler, ediyorlar.

Soysuz’u da bunlar arka plana attırdılar. Şimdi bunlar Soysuz’u ezmeye çabalıyorlar ama yapamıyorlar. Güç yetiremiyorlar. Abdullah Gül ile çetesinin bunu yapmak istediğini, ben sahayı ayarladıkça son dakika golü atarak iktidarı ele almak istediğini yıllar önce bile yazdım, anlattım ben.

İktidarı aldıklarını zan ettiler ama başlarına gelmeyen kalmadı. Hiçbir işleri düzgün gitmiyor, gitmeyecek. Hareket sahaları bile kalmadı. Zaten bir enkazı devir aldılar. İstedikleri çıkışları yapmalarına da izin vermedim ve kilitlendiler.

FETÖ de Abdullah Gül ile yedili çetesinin üzerine oynadı. Onları destekledi. Onlar da çuvalladılar şu kadar kısacık sürede. Hallerinin daha da beter olacağını da kesinlik seviyesinde biliyorlar. Onlar için en beteri ise, kara para işleri hiç istedikleri gibi gitmedi, gitmiyor. Kara paracı ülkelerin, hükumetlerin hallerine baktıkça, yapabildiklerimi akılları almıyor. Hala inanamıyorlar yaşananlara…

Bu devleti ve milleti, Tayyip ile çetesine bırakmadım, Abdullah Gül ile çetesine de FETÖ çetesine bırakmam, bırakmayacağım.

Aylarca önce yapmaları gereken videoyu, şimdi Cevheri’ye yaptıran o FETÖ biliyor ki adım atacak alanları kalmadı. Son darbeleri çok vuracağım.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Nihayet

Suriye’deki eli kanlı terör örgütlerinden bir olan HTŞ, görünen/bilinen liderinin yanına, gerçek liderleri olan Tayyip’in resmini de nihayet astı.

ÖSO/SMO, el Nusra, HTŞ başta olmak üzere, Suriye’de her türlü cinayet, katliam, yağma, hırsızlık, kaçakçılık, işkence suçlarını işleyen irili ufaklı pek çok terör örgütünün gerçek liderinin Tayyip olduğunu, dünyanın bütün devletleri, gizli servisleri ve önde gelen bütün siyasetçileri biliyorlar. Bu gerçeği, Türkiye’de Tayyip’le danışıklı dövüşmeye devam eden ve Tayyip’le birlikte terör ve kara para işleri yapan siyasi liderler de biliyorlar. Altılı çetenin önde gelen bütün isimleri biliyorlar. Eski Cumhurbaşkanı, kara paracı, İngiliz casusu Abdullah Gül de çok iyi biliyor.

Şimdilerde “Tampon bölge kuracağız, terörün önünü keseceğiz” diyenlerin, aslında tam aksi yönde bir mücadele verdiklerini, terörün bitmemesi, kara paranın kesilmemesi ve BOP’un tamamen çökmemesi için uğraştıklarını da bütün dünya biliyor.

Öyle bir ordu yok

Suriye Milli Ordusu (SMO) isimli bir ordu dünya üzerinde yok. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da yoktu. ÖSO denilen terör teşkilatının sonradan ismi değiştirilerek Suriye Milli Ordusu denildi. Bir terör örgütüne “ordu” denilmesiyle, ne gerçekten ordu olur ne de terör örgütü sınıfından çıkar.

ÖSO’nun gayr-i meşru oluşu, terör teşkilatı oluşu, çok vahim suçlara en başından beri bulaştığı iyice gözler önüne serildi. ÖSO’nun eşkıyadan, teröristlerden müteşekkil olduğu… Her türlü cinayet, katliam, işkence, tecavüz, yağma, gasp, insan ve organ kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, eşya ve araç kaçakçılığı işlerine karıştıkları açıkça gözler önüne serildi. Milletler arası terör, milletler arası harp ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında acil yargılama gerektiren çok vahim ve çok acı gerçekler gözler önüne serildi. Süreç, hukuk çerçevesinde ilerlemeli ve kısa sürede ipin ucu MİT’e, Hakan Fidan’a, Tayyip’, Bohçalıya ve çevrelerindeki suç ortaklarına kadar gelmeliydi ama öyle olmadı.

O öve öve bitirilemeyen ve bizlere iki asırdır örnek olarak dayatılan batı alemi de sustu. Hukukun ayaklar altına alınmasından rahatsızlık duymadılar. Çünkü ÖSO ya da şu anki adıyla SMO, zaten o batılı ülkelerin talimatlarıyla, onların kara paracı gizli servislerinin marifetleriyle tesis edildi. Tıpkı IŞİD gibi… Tıpkı el Nusra gibi… Tıpkı HTŞ gibi… Tıpkı PKK/YPG ve dünyanın muhtelif yerlerindeki diğerleri gibi… Bunların hepsi Ankebut Ağına bağlı hükumetlerin organize şekilde yaptıkları terör, katliam, işgal, kara para işleri… Bölgedeki bu terör ve katliam, yağma ve işgal örgütlerinin pek çoğu, BOP’çu Bohçalı, BOP’çu Tayyip ve bunların çeteleri ile MİT de alet edilerek tesis edildiler. Yine bunlar da kullanılarak yönetildiler, türlü insanlık dışı suçlar işlediler.

ÖSO’nun isminin değişmesi hiçbir şeyi temize çekmedi. yüz binlerce cinayet, yüzlerce katliam suçu, sayısız yağma, gasp, tecavüz, işkence suçu temize çıkmış olmadı. Şu anda SMO ismiyle de hala aynı teröristlikleri, zulümleri sergiliyorlar. Hala Büyük İsrail projesi kapsamında Suriye’de kurtarılmış bir bölge, ikinci bir İsrail oluşturmak istiyorlar. Hala işgaller, toprak koparmalar peşindeler. Hala kan, hala işkence, hala cinayet, hala katliam, hala insan ve organ kaçakçılığı, hala uyuşturucu ve petrol kaçakçılığı peşindeler.

Bu gerçekler bütün gazetecilerin, televizyoncuların ve sosyal medyanın tesirli kişilerinin gözleri önünde olan gerçekler. Tayyip’in, söz konusu terör çetelerini de kullanarak, Suriye’den petrol kaçakçılığı yaptığının en somut delillerini Rusya Genel Kurmay Başkanlığı yıllar önce herkese açık şekilde paylaştı. Türkiye’deki terörist başlarından yani Bohçalıdan, Tayyip’ten ve bunların yakın etrafındaki diğer katliamcı teröristlerden kim çıkıp da bu delillerin gerçek olmadığını iddia edebildi… Tayyip, deliller paylaşılmadan önce “Bu iddialar ispat edilsin, ben bu makamda durmam” demişti. Sanki iddialar ispat edilince, zaten gayr-i meşru ve gayr-i resmi şekilde işgal ettiği o makamdan inecek ve her şey bitecekti. Yargılanma, en ağır cezaları alma ihtimalinin akıllarından bile geçmediği, konuşmalarından çok net şekilde belli oluyordu. Türkiye’de devletin, adalet sisteminin işlerliğini mason tarikatı üzerinden o derece bozduklarını kesin şekilde biliyordu. Zaten onca gazeteciler ve TV programcıları da organize şekilde, bir yerden emir almışlar gibi sadece susuyorlardı.

İddialar ispat da edildi ve Tayyip bütün pis ve kanlı işlerine durmadan devam etti. Rusya tarafına soruldu “Tayyip istifa etmedi, ne diyeceksiniz?” denildi. “Bundan sonrası bizim değil, doktorların meselesi” cevabı verildi. Her türlü pis işlerle ruh sağlığını iyice kaybetmiş ve sadistleşmiş, canavarlaşmış bir Tayyip’in koca ülkemizin başında olduğu gerçeği, dünyanın gözleri önüne açıkça serildi. Ruslar da Türkiye’de devlet sisteminin örtülü/gizli şekilde bir paralel devlet tarafından, içimizdeki İsrail tarafından ele geçirildiğini biliyorlardı.

Bütün bunlar Türkiye’deki gazetecilerin, televizyon programcılarının, haber hazırlayan ve sunan ekiplerin, bunların patronlarının, uzman diye çıkartılıp konuşturulan alçakların, adli yetkililerin gözleri önünde yaşandı. Bu nedenle, bu suçlara bir şekilde ortak olmuş, yardım ve yataklık yapmış hiç kimsenin, çok yakında yapılacak şeffaf yargılamalar sırasında geçerli bir mazereti olmayacak.

Onca ifşalar yaşandığı, Tayyip bu derece rezil olduğu ve suç üstü olduğu halde bile insanlık dışı işler devam etti. Hatta Amerika Birleşik Devletçikleri, YPG kartını daha aktif kullanmak isteyince, bölgedeki işgal, kara para, katliam işlerini devam ettirmek için farklı kararlar alınca, ÖSO teröristleri pek tercih edilmez oldular. İyice güç kaybettiler ve bu nedenle de isimleri SMO yapıldı. AKPKK-MHPKK-CHPKK-HDPKK’nin organize faaliyetleriyle, ayrıca MİT ve TSK içindeki hainlerin, teröristlerin, kara paracıların desteği ile yeniden güçlendirildiler. SMO’yu da meşru göstermeye oynadılar. İdamlık suçlara ortak oldular, oluyorlar. Herkes iyice farkına varsın ki SMO’yu ve benzerlerini meşru gösterenlere, müdafaa edenlere, övenlere de çok yakında idam cezaları verilecek. Sadece bu bile idam cezaları verilmesine yeterli olacak. Çünkü, ortak olunan, destek olunan, övülen, yardım ve yataklık edilen suçlar, çok çok büyük suçlar. Ayrıca “organize” bir şekilde yapıldıkları da binbir türlü delille ispat edilebilen suçlar.

Hiç kimse milyonlarca insanın canını, malını, ırzını, haklarını hiçe sayamaz. Hiç kimse, vatana ve milete ihanet ettikleri ve ayrıca türlü kara para işlerini devlet gücünü de alet ederek yaptıkları on yıldan fazladır somut delillerle gözler önünde olan bir hain siyasi kadronun gayr-i resmi açıklamalarına uyduğunu, o açıklamaları dikkate aldığını iddia ederek cezalar almaktan kurtulamaz. Hiç kimse 2022 yılının Mayıs ayında bile hala SMO da SMO diye, hala operasyon da operasyon diye konuşamaz, yazamaz. Bu kapsamda sosyal medya paylaşımları bile yapamaz.

Benden bir kez daha söylemesi… Çoktan bitmiş ve tükenmiş bir hain siyasi kadro ile birlikte asılmak isteyenler, onlarla birlikte ihanetler ve insanlık suçları işlemeye devam etsinler.

Ayrıca dünyadaki bütün taraflar bilsinler ki bizim ÖSO/SMO ile de başka herhangi bir terör ve kara para teşkilatı ile de bağımız yok, olmayacak. Bizler onurlu askerleriz. Hiçbir zaman üzerimize leke düşürmedik, düşürmeyeceğiz. SMO’yu her fırsatta vuracağız, vuran taraflara da maniler ve sorunlar çıkartmayacağız. SMO’nun ve benzerlerinin içindeki MİT ve TSK mensuplarını da diğerlerinden ayırt etmeyecek, diğerleri ile birlikte bir an evvel cehenneme göndereceğiz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi