Etiket arşivi: Konca Kuriş

Eceli gelmiş

Eceli gelmiş köpek, cami duvarına işiyor. Baştan yazmıştım, Mine Şule Enhoş isimli şu kişi, şeytanın ete kemiğe bürünmüş hali gibi… İnsani hiçbir haslet, hiçbir hal yok onda. Bütün insanlık için zararlı bir ‘omurgasız’ bu kişi… Nizam-ı alem için katli vacip olan bir kişi. Aynı Konca Kuriş gibi…

Kaç tane ülkenin devlet başkanları, hükumetleri, orduları, özel harekat birlikleri, gizli servisleri, kara paracı holding patronları, mafyaları, basın ve yayın gücü, para gücü, ayrıca mason teşkilatının bağlantıları, ayrıca emniyet ve adalet sistemimiz içindeki bağlantıları ve bütünüyle Ankebut Ağı hakkımdan gelememiş… Kaç büyük devletin ittifakına karşı durmuş ve onlara neler neler yapmışım… Şu dünyada insanlık yeniden ayağa kalksın diye, şeytanlık ayaklar altına alınsın diye nelere sebep olmuşum ve hala oluyorum da hepsi yine de dut yemiş bülbül misali bir vaziyetteler… Benim hukuki sıkıntı yaşamamam için, bir daha alavere dalavere ile hukuki sıkıntı yaşayacak olsam tek Türkiye’yi değil, dünyayı kaosa sokacağım bilindiği için… Ortada korona oyunları da kalmadığı, o malum ülkelere restimi çekip koronaya son darbeyi de vurduğum ve korona oyunları bittiği halde… Açık ceza evine teslim olma süresi korona bahanesiyle kısa süre önce bir yıl daha uzatıldı. Evet, ortada korona yokken, tek seferde bir yıl daha…

Zaten “açık ceza evine gideceklere korona izni” hamlesi, sırf beni cezaevinden çıkartmak için yapıldı. Bir farenin köşeye sıkışması misali bütün sistemleri karşımda köşeye sıkışınca, beni ceza evinden çıkartmaya mecbur kaldılar. Çıkıp da yayın yapmaya başladığımın ilk vakitlerinde, takipçilerimin arasından bile bunu anlayanlar ve daha bana sormadan yorumlarda bunu yazanlar, tartışanlar çok oldu. Lakin bağlantıları olanlar ve neyin ne olduğunu içeriden duyanlar arasından bile bu gerçeği bildiği halde kabul etmek istemeyenler de çok oldu. Onların da hiç sesi çıkmadı, çıkamıyor. “Ben bu hale getirilmiş bir hukuk sistemini tanımıyorum, itaat etmiyorum. Kimse de tanımasın, itaat etmesin.” diye tekrarla yazalı, bilmem kaç yıl oldu. Şimdi, gerçek kimliğini gizleyerek İslam dinini ve Müslümanları ve öncelikle de Müslüman Türk kadınlarını dünyevi ve uhrevi felakete sürüklemek için çırpınıp duran şu omurgasız kişi, şu dişi insan şeytanı “ha” diyecek de işimi bitirecek, öyle mi? Arkasındaki ihanet odaklarının haricinde, her gün yaptığı büyülere de mi güveniyor acaba…

O Ezber Bozan TV kanalındakilerin istisnasız tamamı böyle pislik kişiler. Onlara “insan” diyen, insanlığa hakaret eder. Başta o Hakan Tunç, PKK’nin dağ kadrosundan inmiş bir eşkıya gibi… Zaten oraya kadar uzuyor onun da bağlantıları. Sıfatına bile bakılamıyor. İnsan demeye şahit lazım. Çıkmış meydana, Türk ve Müslüman rolü oynuyor. Elifi görse mertek zan edecek kadar cahil Mine Şule Enhoş kriptosunu da kullanarak olmayan “kadın peygamberler”i, güya delilleriyle anlatıyor. Hem de Müslümanlıkta en temel ve tartışmasız inanç esaslarından biri olan “geçmiş hak kitaplar tahrif oldular” esasını da aynı anlarda yaka yıka bunu anlatıyorlar. O muharref (tahrif olmuş, aslından bozulmuş) kitaplardan, o İblis’in yazdığı sahte Tevrat’tan, sahte İncil’den de güya kaynak buluyorlar. Bu Müslüman milleti tam can evinden vuruyorlar.

Yine, Hakan Yedican kriptosu çıkmış, büyük çoğunluğunu Akademi Dergisi’nden topladığı, kalanın büyük kısmını da yerli yabancı kaynaklardan derlediği ve ezber ettiği bilgilerin arasına “tahrif edici” kısımları da katıp katıştırarak anlatıyor. “Düşmüş melekler” varmış. En temel dini esaslarımızdan biridir ki meleklerde nefis yoktur, dişilik ve erkeklik de yoktur, emredileni yapmakta zorluk yaşamazlar ve asla itaatsizlik etmezler. Hangi Yahudinin, hangi Hristiyanın, gerçek kimliğini, itikadını ve maksadını gizleyerek müslümanlara bu denli “dip dalga” bir saldırı yapmasına müsaade edilebilir. Bu yapılanın neresi fikir, vicdan ve ifade hürriyetidir. Burası neresidir, Türkiye midir, İsrail midir…

İtikadı, dini, dava şuurunu en temelden bozmaya oynuyorlar. Devleti devlet yapan milleti, milleti millet yapan İslam dinini, en temelinden yıkmaya oynuyorlar. Sonra da kendilerine güller, çiçekler atılmasını mı bekliyorlar? Elbette kurşunlar atılacak. Hukuka, vicdana, milli güvenliğe uygun olan tavır budur. Dinimize uygun olan da budur ve böylelerinin katledilmeleri vaciptir. Evet, Allah’ın emridir, peygamberimizin emridir. Dağdaki eşkıyadan önce, cephedeki düşman askerlerinden önce, içteki böyle münafıkların ve hainlerin, böyle muzır kişilerin işleri bitirilir. Bunları katletmek de cephede düşman askeri öldürmek gibidir. Sevaptır, cihattır. Cinayet ya da suç değildir.

Devletin bekası da dinin muhafazası da bunu gerektirir. Geçenki yazımda anlattığım da buydu. Beş milyondan fazla şehit buralarda kuru toprak mücadelesi vermedi. Toprağı yani vatanı, devleti ayakta tutabilmek için muhafaza ettiler. Devleti de dinlerini muhafaza etmek, sonsuz saadetlerini muhafaza etmek için kanlarıyla, canlarıyla korudular. Üç tane, beş tane kripto serseri, eşkıya, kara paracı ve sıfatından zulmet akan insan şeytanları burada aleni şekilde dinimizi, milli birliğimizi ve devletimizi yıkma faaliyeti sergilesinler diye bu topraklara kanlarını dökmediler. Şimdi bu devletin en temel vazifesi, bu denli aleni bölücülüğe, yıkıcılığa, tahrip ediciliğe en sert tepkiyi en kısa zamanda vermesidir. Vermediği için vazife artık bize düşmüştür. Bunun anlaşılamayacak nesi var. Bunu anladığı halde söz konusu hainlere değil de bize karşı devletimizin kurumlarını ve gücünü kullanmaya kalkacak idari ve siyasi yetkili kişinin, kişilerin de hain olduğunu anlamayacak ne var. Mevzu budur, başka da bir şey değildir.

Hani nerede kanaldaki onlarca kişi? Biri bile neden dönüp “Sen kimsin, neler iddia ediyorsun, bunları nasıl yazabiliyorsun. Biz gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Süryani, gizli Ezidi, gizli Rum, gizli Mason falan değiliz. Bizim gizli gündemimiz, maksadımız, bağlantılarımız yok. Kara paracı değiliz, tarihi eser kaçakçısı değiliz. Aramızda astrolog çok, büyücü ve satanist hiç yok. Masonlarla bağlantılı değiliz. Terör örgütleri ile ve gizli servislerin adamlarıyla bağlantılı değiliz. Dini ve tarihi meselelerde kasten oyunlar ve tuzaklar kurmuyoruz.” diyemiyorlar. Güya müslümanlar, kanalda ağızlarından helal, haram, günah, sevap, hesap, ahiret ve benzeri en temel İslami kavramlar bile neredeyse duyulmuyor. Bunları bile, evet bu kadarını bile telaffuz etmemek için organize şekilde hususi bir gayret sergiliyorlar. Dile kolay, şu ümmetin bin dört yüz yıllık geçmişi var. İlimde zirve olan alimlerinin sayısı bile on binlerce… Velayet mertebesine yükselerek, en ileri seviyeye kadar sırları çözenlerin ve isimleri tarihe, kayıtlara geçenlerin sayısı bile on binlerce… Bütün yok etme teşebbüslerine rağmen hala elimizde olan muteber İslami eserlerin net sayısı belli değil. Bu ümmetin, bu devirde de muteber eser/kaynak sıkıntısı yok. Bu kişiler ve eserlerin hepsi aynı itikadı, aynı esasları anlattılar, öğrettiler. Bu kişiler hep aynı itikatla, aynı amelle yükseldiler. Nerede Ezber Bozan Tv kanalında söz konusu on binlerce kandilin, hakiki alimin, hakiki yol göstericinin isimleri, eserleri, izahları? Karanlıkları bozulmuş Tevrat, bozulmuş İncil, kimliğini gizleyen üç beş omurgasız vatan haini ve İslam düşmanı mı aydınlatacak? Söz konusu hakiki alimlerin hangisi “düşmüş meleklerden”, “kadın peygamberlerden” daha türlü sapkın inançlardan bahsettiler? Şu kanalda en meşhur peygamberlerimizden bahsedilirken bile isimleri sinsice bir faaliyetle batı kaynaklı, hristiyan ve yahudi kaynaklı isimlere çevrilmek, dönüştürülmek isteniyor. O kadar gemi azıya almışlar. Bu derece ahmakça, bu derece tahammül edilemez tarzda ihanet faaliyetleri sergileniyor. Yahu, şu ayak takımı, bir tek kendilerinde zeka olduğunu, Türkiye’deki herkesin tek hücreli amip olduğunu mu zan ediyor. Haydi onlar öyle zannediyorsa bile, onları oynatanlar, talimatlar verenler de mi aynı ahmaklık seviyesindeler?

Ellerinden gelse hemen şimdi bütün müslümanları reenkarnasyona inanan kişiler haline getirecekler. Oradan sonraki safhada ise hemen İblis’in istediği yöne, yani “Hesap, kitap, ceza falan yok. İstediğini yap, zaten simülasyonun içindesin. Gördüğün yaşadığın her şey bir hayal alemi.” ayarına yani bilinen adıyla “Vahdet-i vücud” sapıklığına çekecekler. Zamanında müslüman Yahudileri, yani kendi zamanlarındaki hak İslam peygamberlerine tabi olan Yahudi ırkından müslüman kişileri de iblis hep bu türlü oyunlarla yoldan çıkarttı. Her devirdeki müslümanları yoldan çıkartmak için kullandığı taktiklerden biri de bu…

Benim gecem gündüzüm, mesai saatim yok. Benim kum saatim işliyor. ABD hükumetini ve peşinden çok sayıda hükumeti bile devireceğim. Eş zamanlı olarak daha nelerle, nelerle meşgulüm. Bunları da ilan ede ede yapmaktayım ve aslanlar gibi açık adresimle meydandayım ve şu ayak takımı teşkilatı mı kaldırıp atamayacağım.

İşte burada yazıyorum. O ayak takımının ve arkasındaki masonların, yahudilerin, hristiyanların hepsini böcek misali ayaklarımın altında ezeceğim. Sonra, Türkiye’den herhangi bir adli yetkili kendine vazife çıkartsın, onları da ezeceğim. Adım belli, adresim belli. İşlemeyen, yürümeyen, ötelenip duran davalarım, dosyalarım belli. Kasten hakaret ediyor ve tehdit ediyorum. Vatan hainlerine, Türk ve İslam düşmanı gizli Yahudilere, gizli Ermenilere meydanı verip, benim devletimin kurumlarıyla bana “dur” çekebilecek bir tek adli yetkili varsa, kendine vazife çıkartsın, hamle yapsın diye bekliyorum. Çok yakın gelecekte şu andaki adli yetkililerin hepsini karşıma alıp “Gerginlik ve sebep oldukları zarar ziyan en üst seviyelere ulaştığı o günlerde, o hainlere karşı neden hukukun gereğini yapmadınız? Siz bu mücadelenin neresindeydiniz? Safınız neresiydi? Devlet neredeydi? O vakit devlet sizdiniz, vazifeler ve yetkiler sizlerdeydi. Sizler bu milleti maddi ve manevi tehlikelerden, yıkımlardan korumakla vazifeliydiniz. Terörün, bölücülüğün, yıkıcılığın her türlüsüne set çekmeliydiniz. Millete değil de kimlere hizmet etmekteydiniz? Şu gerçek sahibi CIA olan Youtube’a, Twitter’a, Facebook’a ve bilinen diğerlerine de neden hukukun gereğini yapmadınız? Koskoca Türkiye, CIA’nın üç beş tane platformuna ayar mı çekemeyecekti? Neden bu ülkede her gün haberler iç yakıyorken, her gün daha sapıkça, daha insalık dışı ve vahşice işler haber oluyorken, her gün çocuklar bile kirletilip gizlice gömülüyorken, toplum kasten çökertiliyorken siz hala itikadı, maneviyatı, ahlakı, namusu, millet şuurunu, Allah korkusunu kasten yıkan şer odaklarına ve mecralarına karşı vazifelerinizi neden yapmadınız?” diye soracağım.

Cinler alemi çoktan tarumar oldu. İblis, her gün yaralarını sarmakla büyük vakit harcıyor. Ölümlü olsaydı, kıyamete kadar mühlet verilmemiş olsaydı, ölümü elimden olacaktı. Ölen cinlerin toplam sayısını çok yaklaşık olarak tahmin etmek bile imkansız. O kadar çok cin öldü. Dünyanın her tarafından çok yüksek sayıda metafizikçi, bu yaşananları gördü, duydu. Bizim alemimizde de milyarla insan şeytanını öldüreceğim. Evet, her zaman, her meselede olduğu gibi ciddiyetle ve samimiyetle ve inanarak yazıyorum. Milyarla insan şeytanını öldürüp insanlığın nefes almasını, çocukların, kadınların, zavallı mazlumların kurtulmasını sağlayacağım. Meydan yerlerde, halkın önünde idam ettireceğim kişilerin arasında adli yetkililer de çok yüksek sayıda olacak. Kolluk güçlerinin amirleri de olacak. Ben insanı insandan ayırırım. Bazısı insan yaratılıp insan kalmıştır, başımın üstünde yeri vardır. Hristiyan olur, Musevi olur, başka dinlerden olur, karışmam. Hür bir şekilde dinini, inancını yaşar. Bazısı insan yaratıldığı ve sureti hala insan kaldığı halde çoktan şeytanlaşmıştır. Onlara asla meydanı bırakmam. Ben, insanların da cinlerin de şeytanlaşmasına karşıyım. Ben bu dünyanın cehenneme döndürülmesine karşıyım. Ben bu devleti, bu milletin aleyhine işleten/yürüten herkese, her teşkilata karşıyım. Kim, kim, Ankebut Ağına bağlı hangi devlet, hangi kurum, hangi teşkilat, hangi adli makam, hangi adli yetkili karşıma çıkabiliyorsa çıksın, işte rest, bekliyorum.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Sıkıp sıkıp atacaksın, başka yol bırakmıyorlar

Pat-la-dık… Bir nefes kadar mesafe kaldı, her gün her yerin barut kokmasına… Nerede hukuk devleti? Nerede yetkililer? Nerede milli güvenliğimiz?

Ayağa kalkıp da şu kadın gibilerden yüzlercesini bir çukura gömesimiz var. Biz, beş milyondan fazla şehidin kanıyla sulanmış olan ve binlerce yıldır yaşadığımız şu topraklarda, kendi vatanımızda, kendi devletimizde, her gün ve her saat ve her yerden şu türlü şeytanca saldırılara, ihanetlere maruz kalmak ve tahammül etmek zorunda mıyız? Bunlar gibileri araştırıp soruşturmak ve yargılamak, zararlarını bir an evvel durdurmak, vatandaşın işi mi, İslami teşkilatların, cemaatlerin vazifesi mi? Ya da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mı bakması bekleniyor bu işlere ve böyle aleni ihanet faaliyetleri icra eden kişilere? Biz bu kadar şehidi, Türk ve Müslüman rolü oynayan üç beş tane kripto kimlikli kişi her gün dinimize, imanımıza sövsün, saysın diye mi verdik? Sahi, bu milletin vergileri ile geçinen yüz binle Diyanet personelleri nerede, neden bu kadar aleni ihanetlere karşı sessiz ve tepkisizler? Şu kanala, şu suç örgütüne hiç mi denk gelmediler? Bir millet, üç şeyi yıkılarak yıkılır; din, dil, tarih… Bunlara saldıranın başı gövdesinden anında ayrılmalıdır. Aksi halde devlet yıkılır, ayakta tutulamaz. Millet köle olur, kimse kurtaramaz.

Mine Şule Enhoş isimli o kadın, bir yanı gizli Hristiyan, bir yanı gizli Yahudi bir hain. Kadın ileri seviyede pislik bir büyücü… Kadın satanist. Kendini daha çok Yahudi ve satanist olarak görüyor. Kadın sadece Müslümanların, sadece Türk milletinin değil, bütün insanlığın düşmanı. Ahlak, namus, izzet, şeref, haysiyet, karakter, vicdan, dürüstlük, adalet, iyilik, merhamet ve insanlık namına hiçbir şey yok. Dişi bir insan şeytanı… İblis’in peşinde koşuşan satanist muzır varlıklardan… Artık “insan” denilemeyecek olan esfel-i safilinden biri… Seyyar satıcılık yapmayı denese çoğunlukla zarar edecek kadar düşük zeka ve idrak seviyesine sahip olsa da niyetini, ahlakını, insanlığını bu derece bozmuş biri… İslam’a dair bir şey bildiği de yok. Onun bildiği şeytanlık, büyücülük, ayinler, ihanetler…

Konca Kuriş’ten birkaç tanesini bir cebinden çıkartacak kadar ileri seviyede karaktersiz, fitneci, cerbezeci, yalancı ve münafık bir kişi. Gerçekten ilim sahibi bir müslümanın karşısında beş dakika bile konuşamayacak bir kişi. Beş dakikada ağzının payı ilimle, ispatla da verilebilecek, kameralar önünde rezil edilebilecek ama yine de aynı ifsat edici hususları anlatacak, vazifesini yapacak bir baş belası… Aldanarak konuşmuyor, bu kadar fitne fesat, bu kadar uydurma, bu kadar tahrifat, aldanarak yapılacak iş değil. Kasten aldatıyor. Kaşı gözü de ayrı oynuyor. Kimseye güven veren bir görüntüsü yok.

Zaten acınası hallere getirilmiş olan bu milletin evladı iyice, iyice, iyice manevi, ruhi ve maddi tehlikelere düşsün, peşi sıra ülkede huzur, asayiş, sükunet, adalet, ahlak, namus, beden sıhhatine kadar her şey iyice, iyice, iyice bozulsun diye bunu yapıyor. Bütün satanistler gibi bir satanist zihniyetiyle davranıyor. Bu yaptıkları fikir, vicdan, yayın/ifade hürriyeti kapsamında davranışlar değil ve bu ülkenin adli makamlarının derhal konuya müdahil olması gerekiyor. Lakin masonluğun kontrolü altındaki adalet sistemimiz de bunlara kayıtsız kalıyor, hatta böyle pislik kişileri bir de koruyor, kolluyor. Yaptıkları alenen casusluk, alenen ihanet, alenen yıkıcı faaliyet, alenen örgütlü suç…

Bizim on yıldan fazladır yer bulamadığımız, çok takdir edilen yayınlar yapsak da yayınlarımızın yayılmasını sağlayamadığımız, gerçek sahibi CIA olan Youtube ve benzeri platformlar da bunları koruyor. Tahrif edici, yıkıcı, çökertici yayınlarını, iddialarını, uydurmalarını, yalanlarını en öne çekiyorlar da şu milletimize izletiyorlar. Bu gibi kanalların, sayfaların altında yorum yapanların da çoğu aynı suç örgütünün mensupları. Tamamına yakının isimleri ve soy isimleri bile kriptoloji ürünü… CIA’nın o malum sosyal mecralarında, gerçek Türklerin/Müslümanların ise bir tek hususta bile seslerini duyuramaması için sansür üstüne sansür uyguluyorlar.

Birileri son yıllarda ülkemizde paralel devlet arıyor. Asıl paralel devlet bunlar. Kökü dışarıda ve muzır bir teşkilat olanlar bunlar. Kurulu bütün düzeni bozmaya çalışanlar, milleti ve devleti yıkıcı faaliyetler yapanlar bunlar. Türkiye düşmanlarınca fonlananlar bunlar. Türkiye’ye ve Türk milletine ihanet edenler bunlar. Kanalda bu güne kadar bir tane gerçek Türkün, bir tane gerçek Müslümanın yer bulduğu görülmemiş. Onlarca kişi arasında, yüzlerce video arasında kriptolardan başka kimse yok. Hepsi de birbirini bilen, bile göre ihanet eden, çift kimlikli, omurgasız sürüngen ve alçak kişiler. Sürekli “ülkemiz, Türkiye, milletimiz, tarihimiz, biz müslümanlar, kitabımız, hadisler” diye diye Türkiye’ye ve Müslüman Türklere ihanet eden kişiler. Türkiye’den başka hiçbir devletin sisteminin bir saat bile müdahale etmeden durmayacağı kişiler. Dağ başı mı burası, çadır devleti mi yoksa hukukun üstün olduğu bir Türk devleti mi, belli değil artık. İyice haddi aştılar. İnsanların bir tahammül sınırı var.

Masonların, gizli Yahudilerin, gizli Hristiyanların, türlü Türk ve İslam düşmanlarının buluştuğu, desteklediği ve fonladığı… Akademi Dergisi’nin ve on yıldan fazladır “Ezber Bozan” diye diye yayınlar yapan ben mfs’nin isminin bile taklit edildiği… Daha en başından bile her şeyi art niyetle düşünülen ve kurulan… Anlattığımız doğru ve hayra götürücü, bütün insanlığın faydasına olan hususların sık sık kopyalandığı, kopyalanırken mümkün olduğu kadar tahrif edildiği… Bu faaliyetlerin Türk ve Türkiye ve İslam düşmanlığı kapsamında yapıldığı açıkça görülebilen bir kanal Ezber Bozan TV… Aklı başında ve biraz mürekkep yalamış bir devlet yetkilisinin, Ezber Bozan TV kanalında örgütlü şekilde Yahudilik, Masonluk, İsrail menfaatlerine olacak şekilde faaliyet gösterildiğini, bunun sinsice ve gizlice yapılmak istendiğini ama gizlenemez ruh hallerine sık sık bürünüldüğünü ve sık sık açık verdiklerini kısa sürede görür. Kısacık süre içinde bu ekibin ve bu kanalın ve bu kanalla bağlantılı diğer kanalların, dini ve milli değerlerimizi casusluk faaliyetleriyle çökertmek istediklerini görür.

Lakin bu örgüt, bu kadarla sınırlı faaliyetleri olan bir örgüt değil. Videolara çıkanlar arasında bile her türlü şeytani suçlara bulaşmış olanları var. Her türlü kara para işine bulaşmış olanları var. Uyuşturucadan, alkolden, cinsi sapıklıktan, tecavüzden, insan ve hayvan kesilen ayinlerden, kara paralarla haram yemekten yüzü gözü dağılmış, gözünün önünü göremez olanları, o derece şeytanlaşmış olanları var. Bunların ne derece şeytanlaşmış, milletimiz ve insanlık için ne kadar zararlı kişiler oldukları bir insana bir anda anlatılsa, duydukları karşısında psikolojisi bozulur. O yamyam denilenler var ya, onlar bile bunların yanında insan evladı sayılırlar. Avrupanın, Asyanın, Ortadoğunun tarihlerinde, asırlar öncesinden beri bilinen Yahudi pislikleri var ya, insanlık dışı o faaliyetlerin hepsi bunlarda da var. O anlatılanlar, tarihte kalmadılar. Bu ülkede sadece Münevver Karabulut cinayetinin üzerine tamamen ve gerçekten gidilse, kısa sürede yol bunlara da çıkar. Bunların da Adnan Oktarcılardan zerre farkları yok. O Adnan Oktar davası da gerçekten görülse, yol yine bunlara da çıkar.

Bunlar, her nerede insanlık, iyilik, merhamet, sevgi, saygı, adalet, huzur, sükunet, helal rızık, maneviyat görürlerse… Her nerede kurulu bir düzen görürlerse, onların hepsini yıkmayı kendilerine vazife bilirler. Hem de böyle insani ve ulvi değerlere hizmet ediyormuş gibi görüne görüne bu tahrifatı ve yıkıcılığı yaparlar. Bunların yirmi kuşak gerideki dedelerine dair bilgi bulabilseniz, aynını yaparak yaşadıklarını görürsünüz.

Daha geçen sesli yayınla bir dokundum, temas ettim. Gerginliğin yüksek olduğunu anlamalarını sağladım. Lakin şimdi damarıma basar gibi inadına çıkarttıkları kişiye, anlattıkları yalan dolan şeylere, yapılan yıkıcı faaliyete bir bakın. Son çare olarak, insanlık namına artık kalkıp sıkacağız her birine, gömeceğiz hepsinin leşini bir yere, sonra bunları insandan, vatandaştan sayan ve ancak o safhada devletimizin kurumlarını ve kanunlarını işletmeye kalkan, onu da mason birader, gizli yahudi ve satanist dayanışması ile yapmaya kalkan resmi yetkililere de sıkacağız. Buraya kadar geldi bu iş. Başka yolu yok. Kaçtır ikaz ediyorum, anlaşılan o ki bunun yaşanması bekleniyor.

Sınırlarımızdan açık kimliği ile saldıraya geçen düşmanlar/ordular, şu erkek ve dişi insan şeytanlarından binlerce kat daha az zarar verebilirler bu ülkeye ve bu millete… Kim oldukları bellidir, kastettikleri açıktır, harp edilir, zafer elde edilir ya da mağlup olunur. Geriye kalan az da olsa yine millet olarak kalır, dinini, tarihini, lisanını bilen bir topluluk olarak kalır. Sonra nasipse yine yükselir, yine büyür. Ya bunların yaptığı nedir? Bir milleti yaşarken öldürmek değilse nedir? Orduların, akıl almaz savaş araçlarının yapamadığını yapmak değil midir? Nerede o MİT, nerede o Hakan Fidan ve çetesi? Kim onu getirip o koltuğa yapıştırdı? Neden bu millet o Hakan Fidan’ı oradan söküp atamıyor? Kime, kimlere hizmet etmektedir? MİT’in ve Hakan Fidan çetesinin, şu gibi Türk ve İnsanlık düşmanı örgütleri, canavarları, kan içicileri, büyücüleri, satanistleri, teröristleri, muzır varlıkları kollamaktan, yönetmekten, yönlendirmekten ve beraberce insanlık dışı kara para işleri yapmaktan başka işleri, vazifeleri yok mudur? MİT bu maksatla mı kurulmuştur?

Ne CIA tanırım, ne Mossad tanırım, ne MİT tanırım, ne de bu insan şeytanlarını destekleyen, maşa olarak kullanan kara paracı hükumetleri, gizli servisleri, mason çetelerini tanırım. Benim adım Mfs…. Sözümü havada bırakmam. Benden son ikaz. Şimdi herkes hamlesini yapsın, herkesin kararını ve hamlesini bir görelim. Sadece Türkiye’nin karışacağını değil, bütün cihanın karışacağını ve yüz milyonla insan öleceğini bile bilsem, şu insan şeytanlarına icap edenleri yine de yaptırırım. Zaten bu gün yarın karışacak bu ülke de bu dünya da… Hem de mason savcıların, hakimlerin gözlerine soka soka söz konusu suç örgütünün bütün elamanlarına sıktırmazsam ben de mfs değilim. Gerekiyorsa o kripto ve mason savcılarla hakimlerin leşlerini de bunların leşlerinin yanına gömdüreceğim. Haydi, şimdi herkesi bir göreyim. Alabiliyorsa gelsin İsrail alsın, ABD alsın, İngiltere alsın ya da kim alabiliyorsa gelsin alsın şu insan şeytanlarını elimden de göreyim…

Gerçek savcılar, gerçek hakimler, emirlerindeki istihbarat ve kolluk gücünü de kullanarak, önce şunların üzerlerine bir gitsinler. Gizledikleri gerçek kimliklerine, mensup oldukları gayr-i İslami tarikatlara, fonlandıkları Türkiye düşmanı odaklara, talimatlar aldıkları kişilere, gizlice toplanıp ayinler yaptıkları yerlere kadar, canlıları katlederek büyüler yaptıkları yerlere kadar çıkartsınlar meydana. O işler de bize kalmasın. Şu Youtube’a ve benzerlerine de şu devletimizin gücü gösterilsin artık. Çok değil, üç gün hepsine erişim engellensin, nasıl yıkıcı faaliyetlere ve yayınlara izin verdikleri, nasıl insanlık ve Türk/İslam düşmanlığı yaptıkları, gerçek insanları ve en çok da Müslüman Türkleri nasıl sansürledikleri resmi açıklamalarla ve örnekleriyle gözler önüne serilsin bakalım, nasıl ayar alıyorlar. Türkiye, söz konusu sosyal mecraların bütün sorumlularının, milletler arası mahkemelerde, insanlığa karşı işlenmiş suçlara yardım ve yataklık suçlaması kapsamında yargılanmasını sağlasın. Şurası devletse artık devlet gibi işlesin, yoksa adalet dağıtmaya dönük talimatları ben vereceğim.

Mfs – Ezber Bozan – Akademi Dergisi