Etiket arşivi: Belde-i tayyibe

Hedefleri çok büyük, içimizdeki ihanet kadar büyük


Oturup planlar yaptılar ve hala yapıyorlar. Hedefleri, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerine de tam manasıyla hakim olmak, açıkça idareleri altına almak.

Ayrıca Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Güney Azerbaycan, Irak ve Suriye’yi de dahil ederek bütün bölgede hakim olmak. İlan ettiğim projeleri kendileri yapmak, bu bölgeyi kendi kontrollerinde dünyanın yeni merkezi yapmak peşindeler. Belde-i Tayyibe’yi de güya kendileri tesis edecekler. Bana mani olmak, yolumu kesmek, kendileri önden gitmek istiyorlar. Zaten Şeytan’a tapınan kuralsızlar, şeytanlaşmış tipler ve hiç umursamadan bu bölgede nüfusu büyük oranda kırmaya başladılar. Siyasi/demografik dengeleri değiştirmek de istiyorlar.

Şimdiden sonra da bölgeye elektromanyetik saldırı teknikleriyle saldırmaya devam edecekler. Temiz su kaynaklarını da bu nedenle hızla, bilimsel izahı yapılamayacak tarzda kurutuyorlar. Uygun saha şartlarını bulabilselerdi, bulaşıcı hastalıkları çoktan yaymışlardı. İlk fırsatta da yayacaklar.

Barajları ve elektrik santrallerini de hedef alacaklar. Ziraatı da ayrıca darbeleyecekler. Bu maksatla, Türkiye’nin devlet gücünün en baştan beri geri tutulmasını, kullanılmamasını sağlamaya çabalıyorlar. Hiçbir şeye gücü yetmeyecek, sürekli dış desteğe mecbur kalmış bir Türkiye görüntüsü oluşturmak istediler. Onca devlet ve ordusu buna baştan hazırlanmıştı ve ben deprem sonrasında buna izin vermeyince, onların istedikleri şartların oluşmasına izin vermeyince, kendini durduramayan, şartları hemen okuyamayan, değerlendiremeyen ve ezber yaptığı şekilde adımlar atan devletler, ordular oldu. Kendilerini suç üstü yaptılar. İspanya bunların başında geliyor.

Bütün bu bölgede kimler varsa, kırıp geçmekten hiç çekinmeyecekler. Türk, Yahudi, Ermeni, Süryani, Ezidi, Gürcü, müslim ya da gayr-i müslim, sünni ya da şii, şucu ya da bucu diye ayırt etmiyorlar, etmeyecekler. Buraları adeta bedavaya, mümkün olursa hiç satın alma yapmadan kendi kontrollerine almak istiyorlar. Onların şirketlerinden biri olan Alarko’nun ziraat işine gireceğini açıklaması ve benim buna karşı hamleler yapmam bile, bu konularla ve bu mücadeleyle bağlantılı. Çok sayıda hükumetin, bana inat şekilde Esed ile son süreçte görüşmeler yapmaları da bu planlarla bağlantılı. Bu planın içinde dünyadaki onlarca farklı devlet/hükumet ve bunların orduları ile gizli servisleri de var.

Bölgedeki yer altı zenginliklerine, en çok da Karun’un hazinelerine ve Göbekli Tepe ile Fırat havzası civarındaki değerli hazinelerle, madenlere ulaşmak istiyorlar. Devamında bütün bölgede madencilik ve definecilik yapmak peşindeler. Bunları çıkartma faaliyetlerini, hep olduğundan farklı gösterecekleri büyük projeler kapsamında sinsice yapmak istiyorlar.

Şu anlarda, hususiyle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde yer altındaki devasa tabii gaz kaynaklarını patlatmaktan da çekinmeyecekler. Onları patlatmaları için bölgeye bombalar yerleştirmeleri bile gerekmiyor. Onlar çok ilkel teknolojiler artık… Enerji, frekans, manyetik alan silahları kullanılıyor bu işlerde ve arka planda onları besleyen, enerji sağlayan çok sayıda nüve/nükleer enerji santralleri var.

Bölgedeki rafinerileri, nükleer santralleri de patlatmaktan çekinmeyecekler. Ermenistan’ın o hurdaya çıkmış nükleer santrali hakkında geçmiş yıllarda da ikazlar yapmıştım ve orayı patlatmaktan da çekinmeyecekler. İran’da patlatmaya müsait çok sayıda yeri belki de en baştan patlatacaklar.

Planlar büyük, kasıtlar büyük, düşmanlar çok ama tek büyük sıkıntımız var: Türkiye’nin resmi idaresi, onlara çalışan hainlerin elinde…

Muhalefet de iktidar da on binle gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli mason bürokrat da onlara çalışıyor. Ordumuzun genel kurmay kademesi de onlara çalışıyor.

An itibariyle Ankara ve yakın çevresinin altını oyuyorlar. Yerin altında büyük çaplı düzenlemeler yapılıyor. Bazı yerler oyuluyor, bazı yerler kırılıyor, bazı yerlere gazlar ve sular dolduruluyor.

Köstebek araçlar yani daha önce bahsettiğim ve yer altında hızlıca hareket edebilen, nüve/nükleer teknolojili araçlar kullanılıyor.

Lavrov, kısa süre önce, Azerbaycanla birlikte mega projelere gireceklerini açıklamıştı ama bunun detayları mevzu edilmemişti. Büyük çapta petrol ve gaz işlerine gireceklerini değerlendirenler olmuştu.

Türkiye’nin acımasız saldırılara uğradığı zamanda sözde Türk ülkesi olan Azerbaycan’ın Rusya ile bu denli yakın olmasına ve ortak hamleler yapmasına, ilginçtir ki kimse de tepki vermemişti.

Baştan beri açıkça yazmıştım ki Rusya ile Azerbaycan arasında ciddi sorunlar yok. Ukrayna meselesinde bile danışıklı dövüşmektelerdi hala o vaziyetteler. Yine yıllardır dikkat çekmiştim, Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye zararlar vermek isteyeceklerine…

Şimdi o süreç yaşanıyor. Ankebut Ağı, Türklükle ve müslümanlıkla neredeyse hiç alakası/bağı kalmamış olan ve Türk/İslam düşmanları tarafından idare edilmekte olan Azerbaycan’ı, Türkiye’ye ve Türk dünyasına karşı bir kart olarak kullanıyor. Son suni deprem saldırılarında Azerbaycan’ın toprakları ve o topraklara gizlice yerleştirilmiş olan bazı teçhizat da kullanıldı.

O mega proje denilen şey, az yukarıda yazdığım devasa planlardan başka bir şey değil. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizi ve devamında saydığım ülkelerin topraklarını kapsayacak şekilde devasa bir temiz su, temiz enerji, ziraat, hayvancılık, inşaat, madencilik, denizcilik/balıkçılık, her türlü imalat ve nakliyat işlerine girişecekler. Yapmak istediğim gibi, Kara denizi Hazar denizine bağlayacaklar. Her yerde tuzlu su kanalları açacaklar. Fırat’ı kurutup yatağını genişletecekler ve derinleştirecekler. Basra’ya kadar geniş ve derin bir tuzlu su kanalı da açacaklar.

Çin de bu devasa projenin finansörlerinden biri… Hindistan da bu çok kanlı ve çok vahşi projenin tam içinde… Batı tarafı karşı duruyor zan etmeyin, onlar da beraberler ve bu planın içindeler.

Baştan beri ifade ettiğim gibi, bu suni deprem saldırılarında en çok da ABD, Rusya ve Çin’in elindeki elektromanyetik saldırı sistemlerini kullandılar.

O ülkeden sayılmaz Ermenistan’ın, tiplerine bakılmaz, serseri görüntülü sözde yetkililerini afet bölgesine getirip boy gösterdiler, bu bile bu proje kapsamında verdikleri bir mesajdı…

Plan büyük, çok büyük ve vakit dar.

Şimdi ben böyle açık açık yazıyorum diye, son iki buçuk senedir olduğu gibi, bu defa da tehir olur, uzar, bozulur, iptal olur diye kimse kendini kandırmasın. Buradan dönüş yok. Bu mücadele verilecek. Vatan, millet, devlet muhafaza edilecek. Onlar, bekleyemeyecek şartlar içindeler. Hepsi de aslında iflas etmiş haldeler ve son kartlarını oynamaktalar.


Türkiye’de volkanik dağların peş peşe patlaması ihtimaline karşı da hazırlıklar, planlamalar yapılmalı. En başta da halk bilgilendirilmeli. Aniden bir volkanik patlama yaşanırsa, ilk anından itabaren safha safha neler yapması gerektiğini, halk bilmeli. Bunları öğretmek de devletin vazifesi…

Bursa için en büyük tehlikelerden biri de volkanik patlama tehlikesi…

Manisa, Uşak, Afyon hattında çok şiddetli volkanik patlamaların yaşanması ihtimali var. Bu patlamalar önce çok şiddetli depremlere ve devamında yoğun kül/duman ile lav çıkışına sebep olabilir. Bu ihtimal yüksek, çok yüksek bir ihtimal. Öncelikle Uşak’ta, sonra Afyon’da böyle afetler yaşanbilir. Manisa ise risk sıralamasında üçüncü sırada…

Bunlar da malum ülkelerin, orduların, gizli servislerin planları arasında…

Ege bölgemizde yerin altında, farklı farklı noktalarda/konumlarda, çok büyük su kütleleri var. Çok büyük alana yayılmış olan bu su kütlelerinin altında ise uzaylı şehirleri var.

Ege bölgemiz sonradan volkanik patlamalar ile oluşmuş bir bölge ve onbinlerce senedir dünyalılar da uzaylılar da bu bögede yerin altına ve üstüne suni müdahaleler yaptılar. Çok büyük ihtimalle, bölgenin bu hale gelmesi için, geçmişte kontrollü şekilde volkanik patlamalara da sebep olundu.

Günümüzde Ege denizine olan sınırlarımızın bile suni sınırlar olduğunu, insan eli ve çok yüksek teknoloji ile yapılan müdahaleler sonrasında oluşmuş sınırlar olduğunu, daha önce de yazmıştım.

Hususiyle Manisa’nın altında çok büyük su kütlesi var ve bu hususa aslında ahir zamana ve hz Mehdi’ye dair hadislerde (herkesin anlayabileceği açıklıkta olmasa da) temas edilmiş.

Benzeri sarsıcı gerçekler Muğla ve Mersin için de var. Oralarda da çok suni müdahaleler ve yoğun yer altı sistemleri var.

Ülkemizin altındaki çok sayıda yer altı şehirlerinde, fiziki görünüşleri birbirinden farklı olan çok sayıda uzaylı insan türleri yaşıyor. Ye’cüc ve Me’cüc bunlardan sadece ikisi, onların haricinde dünyada onlarca başka uzaylı insan türü var.

Bu uzaylı insan türlerinden bazıları, sadece bir ya da bir buçuk karışımız kadar küçükler. Bazılarının sanki doğuştan kalkanlı vücutları var. Bazıları yeşil, bazıları gri, bazıları sarı, bazıları kahverengi, bazıları mavi derilere sahipler.

Kafa ve vücut oranları hep değişik değişik. Bazıları hem suda hem de karada rahatça nefes alabiliyorlar. Bazılarının sırtlarında doğuştan kanatları var ve karada yürümenin haricinde, sorunsuzca havada uçabiliyorlar.

İblis, bunların hepsine ayrı ayrı oyunlar, tuzaklar kurmuş vaziyette… Bunların neredeyse tamamını satanistleştirip o asıl Deccal’a yani uzaylı Deccal’a bağlamış vaziyette…

Bu türler arasından çoğu, yeryüzüne çıkarlarsa hemen öleceklerine, hemen lanetleneceklerine inandırılmış haldeler. Dünya insanlarına büyük bir düşmanlık halinde yetiştirilip yaşatılıyorlar.

Ahir zamanda, hz Mehdi, Deccal ile İblis’in ortak sistemini, onların dünya düzenini yıktıktan sonra, yeni bir dünya düzeni tesis edecek ve o uzaylı türlerden hala hayatta kalabilmiş olanlarını da hz. Mehdi idare edecek. Altı ile üstü ile dünya tek devlet olacak. Geçmişte dünyayı tek devlet halinde idare eden dört hükümdardan sonra, beşinci hükümdar da hz Mehdi olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Afet bölgesindeki vatandaşlarıma hitap ediyorum


Çok uyanık, dikkatli, kararlı olun. Önünüzde biraz daha sıkıntılar var ama sonrası çok hayırlı olacak.

Oraları sakın satmayın ve terk etmeyin. Zaten Türkiye’nin başka başka yerlerine de başka başka musibetler gelecek hatta yağacak. Bu bir yana… Diğer yanı da şu ki afet bölgesinin dağı taşı altın da olacak. Hem madenler, petrol ve gaz bol bol çıkacak hem de ziraat ve hayvancılıkta dünyanın belki de bir numarası afet bölgesi olacak. Hatta açık ara farkla öne geçme ihtimali de yüksek. Dünya, ziraatın ve hayvancılığın en iyi şartlarda nasıl yapılacağını o bölgeden, o bölgedeki projelerden ve tekniklerden, bilgi/birikimden öğrenecek. Çok yakında video platformlarında dünya genelindeki çiftçilere ve besicilere yönlendirmeler yapan kişiler olacaksınız. Dünyanın her yerinden yatırımcılar, o bölgedeki projeleri incelemeye hep gelecekler.

Çünkü yıllardır anlattığım projeler yakında yapılmaya başlanınca, bu projeler için en uygun yerlerden bir yerin de afet bölgesi olduğu hemen kabullenilecek. Ben yayınlarımda her şeyi açıkça yazmadım ve her okuyan anlamadı ama düşmanlarımız her şeyi hemen anladılar. Üzerlerindeki şu panik halinin bir sebebi de bu…

Türkiye gerçek hürriyetine kavuştuğunda ki çok az kaldı, o projeler yapılmaya başlandığında, dünyadaki hiçbir unsur ya da ittifak Türkiye’nin karşısında duramaz. Devamındaki birkaç sene içinde Türkiye somut şekilde, herkesin kabullendiği şekilde dünyanın en güçlü ülkesi olur. Bunu çok kesin olarak biliyorlar.

Sayılı günü kalmış olan hain Ankara hükumetinden yapılan açıklamaları vaatlari de hiç dikkate almayın. En az bir buçuk sene, ihtimal ki iki buçuk sene orada kayda değer gelişmeler olmayacak. Sıkıntılı süreç devam edecek. Sonra da her şey bir anda tersine dönecek. Orası bir cazibe merkezi olacak. Evler, dünyada ilk defa kullanılan tekniklerle çok kısa sürede yapılacak ve uygun maliyetli olup çok da uzun ömürlü olacak.

Bu süreç içinde birileri tarafından göstermelik birkaç toplu konut projesi yapılabilir ama o da AKPKK’ye kalmayacak. AKPKK’nin ömrü bitti, o onlarca devlet de onu ayakta tutamayacak. İşgal teşebbüsleri bile, suni afetler bile AKPKK’yi ayakta tutamayacak. Türkiye’nin gerçek hürriyetine ulaşmasına ve hızla devleşmesine mani olamayacak.

O halde, oldu bitti ile yapılacak yeni inşaat projelerine dahil olmayın. Paranızı kaptırmayın. Onlar, sonuna kadar yapılacak olsa bile kimse rağbet etmeyecek. Evden, binadan sayılmayacaklar.

Çünkü çimento ve beton bu ülkede tarih olacak, kullanılmayacak. Şu anda bile alternatifleri hazır ve daha ucuz ve daha emniyetli ve daha uzun ömürlü ve daha sağlıklı…

Sakin olun, metin olun, bilinçli olun, kararlı olun, uyanık olun. Oyunlara gelmeyin. Birlik ve beraberlikten ayrılmayın.

Manevi eksik ve kusurlarınız varsa, onları düzeltmeye de çabalayın. Maddi imkanı olanlar hiç vakit kaybetmeden yaz kış çok iyi şartlarda barınmayı sağlayan kümbet şekilli çadırlardan alsınlar. Branda ile kaplanmış olanından değil, doğru malzeme ile kaplanmış olanından alın. Yine, kendi elektriğinizi üretip kullanmanızı sağlayan hazır sistemler artık her yerde bolca var ve fiyatları da uygun. Bu sıkıntılı süreci, mümkün olabilen en az zorluklarla atlatmak aslında biraz da sizin elinizde. İki adet ortalama büyüklükte güneş paneli, iki adet araba aküsü ve bir adet inverter ile elektrik sorununu kökten çözebilirsiniz. Çok fazla teknik bilgi de gerektirmez ve kendiniz bile montajlayabilirsiniz. Böylelikle, çok emniyetli arazilerde rahatça ikamet edebilirsiniz.

Hayat devam ediyor ve o halde mücadelemiz de devam edecek. Başkalarına bakmadan önce, kendi imkanlarınızla da kendinizi hızla ve doğru kararlarla nasıl ayağa kaldırabileceğinize, muhafaza edebileceğinize ve hayata sağlamca tutunabileceğinize hemen şimdi bir bakın…

Etrafınızda küçük desteklerle bile ayağa kalkabilecek vatandaşlarınız var, onları da unutmayın. Bu zor günleri hep beraber atlatacağız ve oraları da Belde-i Tayyibe’ye dahil edeceğiz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Şimdiden yerinizi alın


Kısa süre sonra Suriye’de, Irak’ta ve Güney Azerbaycan’da devasa projeler peş peşe başlatılacak. “Belde-i tayyibe” ya da bazılarının “mezopotamya” dedikleri bölge, yeniden ve çok büyük bir hızla ayağa kalkacak. Türlü sahalarda/sektörlerde eş zamanlı projelere girişilecek. Suriye’de Esed’le şimdiden görüşün, anlaşın, paslaşın. Şimdiden projelerde yerinizi alın.

Bizim hukukumuzda ve örfümüzde, iki öz kardeş birbirleriyle ortak mali işler yaparken bile, kağıda/vesikaya dökerler. Bu, güvenmemek değildir. Dünyanın binbir türlü hali vardır ve insanların başına gelir, yaşanır. Yarın ne Esed tarafının ne de sizlerin bir sorun/ihtilaf yaşamasını istemem. İhtilaflarla vakit kaybetmek de istemem. Bu nedenle, olması gerektiği gibi çalışın ve her hamlenizde Suriye devleti tarafından geçerli olan resmi evraklarınızı da alın.

Hiç şüpheniz olmasın ki çok çok kısa süre sonra Suriye’nin tamamında yine devlet otoritesi sağlanacak ve her yerde nüfus yoğunluğu yine artacak. Daha söz konusu projeler başlatılmadan önce bile Suriye’de alış veriş artacak. Koca ülkenin alt yapısı, üst yapısı, şehirleri/binaları yeniden yapılacak. Bitmek bilmeyecek kadar iş/sektör ve gelir var Suriye’de… Projeler de üstüne gelecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Belde-i tayyibe ne demek ve neresi

Sebe suresinde bahsedilen “Belde-i tayyibe” yani temiz, pak, çok güzel belde, çok yaklaşık olarak burası…

Günümüzde bazı kesimlerin “mezopotamya” dedikleri sınırlara da çok yakın bir sınır bu…

Binlerce sene önce, yüksek bilim ve teknoloji çağı yaşanan o devirde, sarı ile işaretlediğim bu yer, çok ama çok gelişmiş bir yerdi. Yüksek teknoloji ile yapılmış cihazlar, evler, arabalar, ziraat ve hayvancılık sistemleri, havadan su ve yakıt elde etme sistemleri, teknoloji ile desteklenmiş nehirler, bol rızık, bol su… Şu anda bile görsek şaşıracağımız bir yüksek teknoloji ve hayat standardı vardı. Hayat çok kolaylaşmıştı ama bu, o insanlara da yaramamıştı.

Sonra hep olduğu gibi oradaki insanlar da azdılar, yoldan çıktılar, İblis’e ve hatta bazı uzaylı kişilere uydular. Peygamberlerini yalandılar, alaya aldılar, meczup dediler, “Haber verdiğin azabı getir de görelim” dediler. Mühlet verildi, azdılar, alaya aldılar, saldırganlık yaptılar ve derken topluca helak oldular. Neredeyse taş üzerinde taş kalmadı. Topraklar bile yandı. Zaten sadece oralar değil, aşağıya, Yemen’e kadar her yerde yüksek teknoloji, yemyeşil arazi, cennet misali şehirler vardı. Oralar da hep yandı… Ad kavminin lideri Şeddad bir Ad’in suni cenneti bile o bölgedeydi.

Bu meselenin de farklı farklı yanları var ama merkezde yine uzaylı türler var. Sebe suresinde pek çok ayet-i kerimede uzaylılara ve yüksek teknolojiye işaret var.

Uzun zaman ayrılarak anlatılması gereken meseleler bunlar. Lakin şu bilinmeli ki Sebe suresindeki 15. ayet-i kerime, ahir zamanda bu bölgenin yeniden ihya edileceğine, o eski haline geri döndürüleceğine işaret ediyor. O bölge yine dünyanın en nadide bölgelerinden biri olacak. Yine yüksek bilim ve teknoloji insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılacak. Bir zaman geçecek, yine yoldan çıkılacak ama sonrasında düzelme olmayacak, kıyamet kopacak.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..