Her şey değişecek, hep İstanbul’un dediği olacak


İstanbul adası yapılacak

Acil eylem planlarım arasında Boğaz içindeki insan şeytanlarını sürmek, dağıtmak, bütün işlerini ve dengelerini bozmak, yargılayıp cezalandırmak ve gerekiyorsa yok etmek olduğu gibi… Adalardaki masonları, satanistleri, baronları da dağıtmak, sürmek, yargılamak ve yok etmek var. Herkes ya benim çizgime gelecek ya da kısa süre içinde oyundan düşecek. Söz konusu çevrenin mensupları arasından karşımda durmaya devam eden kişiler, bu oyundan çoğunlukla ölerek düşecekler.

Adalara dair iki temel planım var. Birinci plana göre… Adaları kısacık sürede tıraşlayıp yok edeceğim. Oranın karanlık tarihinin, vahşetinin, sadistliğinin, ihanetinin, sapıklığının üzerini göz yaşları ile örteceğim. Kamal Adıtürk’ün bile el kadar çocukları ayinlerde parçaladığı o malum mekanları da oralardan temizlemiş olacağım. Şu Türkiye’nin hatta çevresindeki ülkelerin bu halde olmasının sebebi, boğaz içindeki ve adalardaki insan şeytanları… Ve bunların arasındaki biyonik robotlar ve onların içindeki uzaylılar. Buraları yok etmek boynumun borcu. İnsanlığa hizmet edeceksem, bu Deccal/İblis ortak sistemini yok edeceksem ki edeceğim, o halde buraları da yok edeceğim.

Adalar için ikinci planım ise şu… Adalardaki malum hainlerin, ayinci canilerin, zaten hep kaçakçılıkla, türlü kara para işleriyle, mafyacılıkla, devlet kuruluşlarını ve devletin türlü imkanlarını peşkeş çekmekle, türlü ihanetlerle, rüşvetlerle elde etmiş oldukları gayr-i menkullere hukukun gereği olarak el koyacağım. Boğaz içinde olduğu gibi adaları da tamamen kamulaştıracağım. Sonra adaları tamamen tahliye ettireceğim ve büyük bir proje başlatacağım. En ileri seviyede bilim ve teknolojiden istifade edilerek proje çizilecek, hazırlanacak. Sonra bu proje kapsamında o adaları birbirine bağlayacak, tek ve büyük bir ada haline gelmesini sağlayacak doldurma işini yaptıracağım. Adaların araları doldurulacak, tek bir ada haline getirilecek, üzerlerindeki ve yer altındaki bütün satanist/mason ayin ve toplantı/ihanet mekanları hususi çalışmalarla imha edilecek. Oralardan uzaylıların yer altı şehirlerine giden tünelleri de büyük bir dikkatle bulunacak ve imha edilecek. Gerçekten insanlığa, Türk milletine ve İstanbul’a yakışır vaziyette bir tek ada olacak ve adı da İstanbul adası olacak.

Ada, Türkiye’nin yeni başkenti olacak İstanbul’un, en merkezi yeri de olacak. Daha sonra İstanbul çevresinde, hem Kara deniz kısmında hem Marmara denizi kısmında başka değerli adalar da yapılacak ama Türkiye’nin hatta dünyanın idare merkezi bu İstanbul adası olacak. Cumhurbaşkanlığı sarayından tutalım da bütün bakanlıklar bu adada bulunacak. Devletin bakanlıklarına ait olan ve türlü sahalarda faaliyet gösteren dev gibi bazı şirketlerin idare merkezleri de İstanbul adasında olacak. Mesela kanal projelerini yapacak, aynı sırada madencilik ve enerji dahil pek çok sahada faaliyetler yürütecek olan devlet şirketinin bile merkezi burada olacak. Bu ada dünyanın kalbi olacak. Siyasi, askeri, mali dengeler başta olmak üzere bütün dengeler buraya kilitlenmiş olacak.

Proje kısa sürede tamamlanabilecek. Tamamlandığında gören gözleri kendine hayran edecek. Gerçekten bir Türk/İslam mimarisi ile, rengarenk ve işlemeli ve baştan sona sanat eseri olan binalarıyla, ihtişamıyla boy gösterecek. Ada deniz seviyesinden gerektiği kadar yukarıda olacak, tabii ya da suni afetlere ve en yüksek teknolojiyle yapılmak istenecek düşman ve terör saldırılarına karşı her türlü tedbir alınacak ve adanın tamamının zemini düz olacak. Ada üzerindeki yollar da hep dümdüz yollar olacak, ada içi ulaşım çok kolaylaştırılacak. Bir devlet memuru, mesaisi başlamadan sadece 5-10 dk önce evinden çıkacak ve o kadar kısa sürede masasında iş başı yapabilecek. Adaya karadan güzel, geniş ve türlü emniyet tedbirleri alınmış bir köprüyle ulaşılabileceği gibi, denizden ve havadan da sürekli trafiği olacak. Kendine ait güvenli bir limanı ve ayrıca helikopterler ile özel jetler için hava limanı da bulunacak. Bu sayede devlet işleri görülüyorken İstanbul şehrinin yollarının sürekli kesilmesi, devlet yetkililerinin ömrünün yollarda geçmesi, uçuk seviyede ulaşım masrafları yapılması, insanların rahatsız edilmesi gibi pek çok sorun yaşanmayacak.

Söz konusu devlet kurumlarında vazifeli olan on binlerce memur, aileleriyle birlikte bu adada ikamet edecek. Böylelikle hem güvenlikleri daha iyi şartlarda sağlanabileceği gibi hem de devletin güvenlik harcamaları da çok büyük oranda düşecek, tasarruf edilecek. Türkiye polis/asker devleti olmaktan kurtulacak. Kamu harcamaları her sahada anında büyük düşüşler yaşayacak. Memurların ve ailelerinin hayat standartları da az masrafla yüksek tutulmuş olacak. Devlet memurlarını ve ailelerini tehdit edebilmenin, tehditle onları yanlış işlere sürüklemenin önü iyice kapatılacak. İstanbul adasında hiçbir yer hiç kimseye satılmayacak. Tamamı daima devlete ait olacak. İstanbul adası, vatanına milletine sadık, ahlaklı, dürüst memurların ve memurelerin bir manada ödüllendirildiği, el üstünde tutulduğu bir merkez de olacak.

Bu sistemin uzun uzun anlatılması gereken başka büyük faydaları da olacak. Bu adaya biyonik robotların girmesine izin vermeyen yüksek teknoloji ürünü sistemler, kalkanlar da olacak. Uzaydan herhangi bir teknoloji ile saldırılmasına, görünmez sinyaller gönderilerek insanların zihin kontrolüne alınmasına karşı da koruma sistemleri olacak. Hatta bu adada bulunan herkesi korumakla görevli kalabalık bir metafizikçi ekibi dahi sürekli bulunacak. İstanbul boğazı genişletilirken çıkacak hafriyatın epeyi bir kısmı, bu tek parça adayı doldururken kullanılacak. Bunları ve henüz ilan etmediğim çok çok daha fazlasını kesinlikle yapacağım. Daha önce de söylediğim gibi, şu an itibariyle bile dünya üzerinde beni durdurabilecek bir güç unsuru kalmadı.

İstanbul’a kimin nasıl bir mesajı varsa, neye gücü yetebilecekse de bekliyorum. Açıkça ifade ettiğim gibi, artık sona geldik ve sahayı her geçen saat bilerek daha da gereceğim. Bundan sonrası sahada gerçek çatışmaya dönüşecek ve sadece metafizik çatışmalarla sınırlı kalmayacak. Ya İstanbul’un dediği olacak ya da İstanbul’a karşı duranlar yok olacak. Ülkenin rejimi, başkenti, hukuk sistemi, sınırları ve değişmesi gereken her şeyi değişecek. Buna mani olmak isteyen herkes ağır bedeller ödeyerek ya da yok olarak oyundan düşecek.

İşte açıkça yazıyorum. Adaların baronlarını, ayinlerde o masum çocukları parçaladıkları gibi parçalayabilecek güce sahibim. Başta Allah’a ve manevi büyüklerimize, sonra kendime, sistemime, müttefiklerime güveniyorum.

Haydi! İşte saha, işte İstanbul… İstanbul’un dostunu, düşmanını artık açıkça görelim.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Bir Yorum Yazın