Togg bünyesinde finans ekiplerine liderlik yapan ve Adnancı ‘kedicik’ olduğu bilinen İrem Sadıkoğlu, Finanstan Sorumlu Üst Seviye Yönetici (CFO) olarak atandı.
Kedicikler her yerde…
Kedicikler en namussuzca işlerde vazifelendiriliyorlar. Kural/sınır tanımaz tarzlarda onlardan istifade ediliyor. Gerektiğinde “yatak casusluğu” bile yapıyorlar. Her türlü şantaj, montaj, ayar çekme operasyonlarında değerlendiriliyorlar. Araştırıldığında çoğunun diplomaları ve eğitimleri de sahte çıkıyor. Belli başlı makamlara getiriliyorlar ve Adnan’ın emriyle “devlet içinde devlet” ya da bilinen diğer adıyla “paralel devlet” olmaya devam ediyorlar.
Güney Kore’de yaşanan hadiselerin üzerinde, ilk anlardan itibaren büyük karartmalar, sansürlemeler yapılıyor ama yine de yayılmasını istemedikleri bazı görüntüler ve bilgiler sızıyor, yayılıyor. Çok gelişmiş yapay zekalar hatta çok gelişmiş uzaylı iletişim kontrol sistemleri bile bu hadiseye dair bilgileri ve görüntüleri sansürlemekte zorlanıyor.
Dünyada pek çok kişi, Amerikan askerlerinin, sıcağı sıcağına orada ne halt etmek için bulunduklarını sorguluyor. Ölümlerin haber alınmasının hemen ardından, ABD savaş uçaklarının bölgenin üstünde uçtuğu, bölgeyi kontrol ettiği de ciddiyetle iddia ediliyor. Uzaydan bir enerji silahı ile sivil insanlara saldırı yapıldığı iddiasını mı duydular? Nasıl bu kadar hızlı davranabildiler? O kadar mı sarsıcı şeyler yaşandı o bölgede ve o nedenle mi anında bu ihtimali değerlendirdiler? ABD’liler bölgeyi en ileri teknolojilerin desteğiyle incelediler mi? Aradıklarını buldular mı?
Bir eğlence merkezinin önündeki kısacık sokaktan yüzlerce ölü, yüzlerce ağır yaralı çıktığını iddia ediyorlar. Buna inanmamızı bekliyorlar. Şu anda dünyaya yayılmış olan ve sayıları dikkat çekici şekilde çok sınırlı olan görüntülerin hiçbirinde, yüzlerce insanın nerede nasıl öldüğünü görebilmek mümkün değil. Üstelik, söz konusu dar sokağın muhtelif yerlerinde güvenlik kameraları mevcut. Ayrıca sokağın giriş ve çıkışında o anlarda insanların geri gidebilecekleri ve baskıyı derhal azaltabilecekleri boşlukların mevcut olduğu da video görüntülerinden tartışmasız şekilde anlaşılıyor. Ölüler, yakındaki başka bir yerde mi öldüler, bu da sorgulanıyor.
O gece o sokakta Türk Youtubecular dahi vardı, sıkıştılar, bir seviyeye kadar izdiham oldu ama ölmediler ve sonrasında Youtube’da videolar yayınlamaya devam ediyorlar. O sokaktan nasıl olur da o şartlarda yüzlerce ölü çıkar, bir Güney Kore’li yetkili, bunu kaale alınabilecek tarzda anlatmalıydı. Lakin Güney Kore idaresi, hadisede çok tuhaflıklar olduğunu, olay yerindeki insanların davranışlarının normal olmadığını, ölümlerin tek sebebinin izdiham olamayacağını tartışan vatandaşlarını bile korkutmak ve susturmak maksadıyla resmi açıklama yaptı. “Asılsız iddialarda bulunanlar hakkında İdari ve hukuki soruşturmalar yapılacak. Gerekli cezalandırmalar yapılacak” dedi. İnsanların tartışması ve gerçeği bulması neden istenmedi? İddialar asılsız ise tartışılır, şeffafça değerlendirmeler yapılır, eldeki deliller meydana serilir ve asılsız iddialar olduğu netleşir. Bir idare, bunun yapılmasından, bu sürecin yaşanmasından neden rahatsız olur?
Sahi, ölü sayısı gerçekte yüzlerce mi, binlerce mi? Üç binden daha fazla kişinin hakkında kayıp ilanı verildiği iddiaları mevcut. O kadarcık yerde nasıl olur da üç bin ya da daha fazla kişi kaybolur? Sadece birkaç saat içinde ilk şok atlatılır, kriz masası çoktan kurulmuş olur, hastahaneler, morglar ve idari makamlar verileri netleştirirler, herkesin kimliği ve akıbeti teşhis edilebilir. Cesetlerin bazıları tanınmaz halde miydi? Gizlenmeleri mi gerekiyordu? Çöp konteynerleri içine doldurup bölgeden uzaklaştırılan cesetler de oldu mu? Cesetleri ailelere vermemek için ortadan yok edenler mi oldu? Hala yakınlarının ölü ya da diri bir şekilde bir yerden çıkmasını bekleyen aileler var mı?
Bütün bunlar komplo teorisi ve deli uydurması ise, ABD askerlerinin ve uçaklarının olay yerinde ve o kadar kısa süre içinde işi ne? Güney Kore hükumetinin paniğinin sebebi ne? Kayıplar nerede, bulundular mı? Başlarına ne gelmiş? Olay mahaline gelen polislerin hepsi de gerçekten polis mi, yoksa çoğu gizli servis elemanları mı? Dünyanın önde gelen basın ve yayın kuruluşları oraya ayrı ayrı onlarca ekip göndermeli ve oradan detaylı haberler geçmeliydi, neden böyle olmuyor? Dünyanın etkili ve yetkili binlerce insanı, konuya dair daha duyarlı olmalıydılar, dikkat çekici ve gündem oluşturucu açıklamaları peş peşe yapmalıydılar. Dünya Seul’e ağlamalıydı ama sanki bir güç unsuru Seul’ü dünyanın dikkatinden kaçırmaya çalışıyor.
O gece orada çok sayıda ve ileri seviyede satanist büyücü, ayinci, insanlık düşmanı kişiler bir araya gelmişler miydi? Kendi gruplarından olan kişilerin enerjilerini birleştirdikleri gibi, neler döndüğünü tam olarak bilmeyen diğer kişilerin/kalabalıkların enerjilerini de kullanıyorlar mıydı? Askerler, sivil bir insanın elinde kamera görünce neden sert tepkiler verdiler? Uzaktan uzağa kayıt yapan bir kişinin neyi görmesini ve kayda almasını istemiyorlardı? Bölgedeki yüksek sayıda sivil insanın elindeki görüntülere acele ile el konuldu mu? Özellikle Samsung marka cep telefonları ile kayıt ettikleri resimlerin ve videoların kim tarafından, ne zaman, nerede silindiğini anlayamayan çok sayıda Kore’li var mı? Cep telefonlarının işletme sistemleri yeraltı şehirlerinden de idare ediliyor mu? Gerektiğinde bu tarz sansürlemeler bile yapılabiliyor mu? Kayıtlı dosyaları tamamen silmeden bozabiliyolar mı?
Sahi, kendilerine İnka Federasyonu diyenler kimler ve ne halt ederler bunlar?