Şunların hallerine bakın. Hiç okumuş, yetişmiş, tekamül etmiş, tecrübeler edinmiş gibi duruyorlar mı? Hiç koca ordunun başındaki komutanlarmış gibi bir halleri, ağırlıkları var mı?
Hepsinde de kamyoncu görüntüsü var. Hiçbirinin sıhhati yerinde değil. Hepsi de solmuş, çökmüş vaziyette. Bu haller insanlar arasında hep alkoliklerde, cinsi sapıklarda, onlarca sene zevkü sefa ile yaşamış ve dolayısıyla vücudunu aşırı yıpratmış dolandırıcılarda, kara paracılarda, İblis için insan katleden ayinci satanistlerde görülür. Bir insanın şu görüntüye ulaşması, öyle kolay iş değildir. Herkes bu kadar düşemez.
Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yahudileşmiş bir gizli Ermeni…
Gen. Kur. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Yahudileşmiş bir gizli Ermeni…
K.K.K. Orgeneral Musa Avsever, Yahudileşmiş bir gizli Ermeni…
Dz.K.K. Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve Hv.K.K. Orgeneral Atilla Gülan Özdemir de gizli Ermeniler. Bayraktar zaten Londra piyonu gizli Ermenilerin, daha doğrusu gizli Ermeni hainler üzerinden Londra’nın…
Türkiye şu kripto hainler yüzünden zaten kaç asırdır belini doğrultamıyor, düze çıkamıyor. Kriptolar her yeri ele geçirdikleri için şu Yunan karşımızda tekrar tekrar artistlik yapabiliyor ve başına hiçbir şey gelmiyor. Güney Azerbaycan meselesinde en sona geldiğimiz, son müdahaleyi yapıp alacağımız halde hiçbir şey yapılmıyor.
Hiç tahsil yapamayıp kamyon, TIR, taksi şoförlüğü yapacak olan kripto kimlikli kişiler, Londra merkezli sistem tarafından Türkiye’nin en kritik kurum ve kuruluşlarının başına getiriliyorlar. Bunlar yüzünden Türk milleti on milyondan fazla bedavacıya bakarken, bir yandan da ondan fazla milleti/ülkeyi besliyor. Bir yerine yüz vergi veriyor. Yetmiyor da neredeyse attığı her adım için bir şeylere hizmet bedeli de ödüyor. Ödeyemiyor bunca şeyi ve sonra akıl almaz faizlerle ödemek zorunda kalıyor. Bunlar yüzünden Londra baronları, İsrail’in hahamları Türklerin parasıyla Karun gibi zengin oluyorlar. Sonra o para gücünü de Türklerin ve Türkiye’nin aleyhinde kullanıyorlar.
Bunlar insan değiller, bunların omurgaları yok. Bunlara laf atmanın da faydası yok. Türk milleti artık bu hainleri boğup atmalı. Kurtuluşun başka yolu da yok.
Rusya’dan kaçmak isteyen sermaye sahipleri için Suriye’de makul yatırım imkanları sunacağım. Türkiye hala yatırımcılar ve turistler için güvenli liman değil. Çok kısa süre içinde şu Yunan harbi “gerçekten” çıkmamışsa, Türkiye Suriye’den tamamen çıkmamışsa, on milyondan fazla bedavacı sınır dışı edilmemişse, cemaatime hukukun gereği olan operasyonlar yapılmamışsa… Buralarda ne Tayyip ne Bohçalı, ne AKPKK ne diğer siyasi parti görünüşlü suç örgütleri ne sağdaki soldaki kriptolar kalacak.
Bu hainler, bu saydıklarımı zaten yapamazlar ve daha şimdiden belli ki bu defa ötelenmeyecek ve büyük temizlik başlayacak. Artık altı aya mı biter, bir seneye mi, yaşayarak göreceğiz. Sonra yatırımlar için Türkiye güvenli liman olacak. Aksi halde, İstanbul’un iradesine her fırsatta karşı durmaya çabalayan şu Türk görünüşlü hainlerle, bu ülkede işe yarar iki adım bile atılamaz. Yatırımcıları da çarpmanın, projeleri de kasten çıkmaza sokmanın milyon türlü yolunu bulup denerler bunlar… Bunlar, bütün taraflar için muzır varlıklar. Öyle de bir alışmışlar ki sömürmeye, çalmaya, zulme, ihanete, türlü pisliğe, kanlarına işlemiş adeta. O kanları o bedenlerinde boşuna dolaşıyor. Bunların bu ülkede aldıkları nefesler bile zarar.
Sadece Putin ve çetesiyle değil, Biden/Kamala ve çetesi ile de vedalaşın.
Çünkü Biden/Kamala ve çetesi de işin tadını çoktan kaçırdı. Mağlubiyeti kabullenmeyerek, açıkça yıkılışlarını itiraf edip çekilmeyerek hala ötelemeye çalıştıkça çirkinleşiyorlar. ABD halkı dahil, dünya üzerindeki bütün tarafları iyice geriyorlar ve sıkıntılara düşürüyorlar.
Daha fazla öteleme çabasında olurlarsa, daha sert darbeler vuracağım. Eş zamanlı olarak çok yönden darbeler vurmak zorunda kalacağım ve öyle de böyle de olsa, artık açıkça devrilecekler.
Zaten şu anda bile sadece görüntüden ibaretler. Dünyada hiçbir şeyi istedikleri gibi yapamaz oldular. İstanbul engelini hiç aşamaz oldular. Sadece lüzumsuz inatla, gerginlik sebepleri olarak ortada kaldılar.
İsterlerse ABD’deki Yahudiler de kaçabilirler. Hatta bay Bidon ile bay Kamala da kaçabilirler. Benim için mesele değil, çünkü dünyada İstanbul’un çok yıkıcı darbelerinden korunulabilecek hiçbir yer yok. Yerin altında bile öyle bir alan yok.
Moskova’nın eski baş hahamı Pinchas Goldschmidt, antisemitizmde bir artış tehdidi olduğu iddiasıyla, Rusya Yahudilerini ülkeyi terk etmeye çağırdı.
Goldschmidt, “Yahudiler, Ukrayna’daki çatışmanın yol açtığı güçlükler için günah keçisi yapılmadan önce Rusya’yı terk etmelidir” dedi.
Her şeyin farkındalar, anlattığım her hususu iyice anladılar, kendi aralarında da doğruladılar. Yaşanacaklara mani olabilecek güçleri de yok. Putin ile çetesinin ve devamında Rusya’nın çökeceğini biliyorlar. Çok büyük maddi kayıplar yaşayacaklar ama yine de çaresizler ve topluca ve acilen kaçıyorlar.
Rusya gemisini de ilk bunlar, Rusya’yı Londra’nın ve Deccal’ın maşası yapan şu Yahudiler terk ediyorlar.
Bundan sonra Rusya-Ukrayna danışıklı dövüşünü devam ettiremeyeceklerini, bu vesileyle kara ve kanlı paralar elde edemeyeceklerini de biliyorlar. Maşaları olan Putin devrilince, Rus halkının ne hale düşeceğini de biliyorlar. Rusya’da aslında neler döndüğünün meydana çıkacağını ve Rus halkının şu gibi Yahudileri elleri ile parçalayacağını da biliyorlar.
Deccal’ın piyonları olan Yahudiler, dünyanın her yerindeki piyonları ile birlikte topluca çöküyorlar.
İstanbul merkezli yeni dünya düzeni iyice güçleniyor.
– Hocam s.a.Milyonlarca kere kıyamet koptu diyorsunuz. İnanıyorum. Fakat kıyamete yakın bütün insanlığa gelen tek ve son peygamberimiz hz muhammed s.a.v. de sadece bizim Adem babamızın neslinde geldi değil mi. Önceki Adem babalarımızın kıyamete yakın zamanında bütün insanlığa gelen tek ve son peygamber de bizim peygamberimiz mi yoksa o da farklı insan mı. Çünkü reankarnosyon yok inancımızda.Her Adem babalarımızın kıyamete yakın döneminde bütün insanlığa tek ve son peygamber geliyorBunu iblis için de soruyorumHz mehdi için de bunu soruyorumBir de dünya ile Venüsün ademi/babası bir. Bir sürü milyonlarca belki daha fazla dünya var uzayda.Peki bu dünyaların her birinin ademi/babası farklı. Aynı anda kaç tane adem/baba ve havva yaratılıyor. Ama bütün insanlığa bela/imtihan olan iblis bir tane değil mi bizim Adem babamız zamanında
= v.a.s. Bunu daha önce kısaca izah etmiştim. Tekrar edeyim… Her Adem neslinin ahir zamanında hz. peygamberimiz dünya hayatına gönderiliyor. Sadece bu dünyaya değil bütün dünyalara/alemlere son peygamber olarak gönderiliyor. Sadece bir gezegende bir anne ve baba vesilesiyle dünyaya gönderiliyor, bebeklik, çocukluk, gençlik devirlerini yaşıyor ve sonra kendisine peygamberlik vazifesi veriliyor. Buna rağmen aynı anda çok yüksek sayıdaki başka yerlerde bulunabiliyor. Sonrasında da o Adem neslinin kıyameti de kopuyor. Mahkeme-i kübra kuruluyor, yargılamalar yapılıyor, cennete ya da cenenemme konuluyorlar ve sonsuza kadar orada kalıyorlar. Onlar için bir daha dünyaya gelmek yok ama peygamberimiz her yeni Adem yaratıldığında ve ahir zamanları geldiğinde, dünyaya tekrar gönderiliyor.
Öldükten sonra dünyaya gelmek yani reenkarnasyon yani ruh göçü yok. Buna inanan dinden çıkar. Manası açık ayet-i kerimeleri inkar etmiş olur. Lakin öldükten sonra ve kıyamet koptuktan sonra dünyaya, yeni Adem nesli zamanına gönderilmek var. Buna inanmak reenkarnasyona inanmak demek değil. Ayetleri ve hadisleri inkar etmek demek de değil. Ve başka Adem nesilleri yaratıldıkça dünyaya gönderilen tek kişi peygamberimiz de değil.
Her Adem devrinde, sayısız insan arasından, çok çok yüksek manevi derecelere ulaşabilen sadece birkaç kişi, “Sonsuza kadar hizmet” rütbesine ulaşıyor.
Şehitler, nasıl ki bedenleri ölse de kıyamet kopana kadar ruhaniyetleri (bedensiz ruhları) ile dünyadaki harplere katılıyorlar, bazı kısımlara müdahale etmelerine müsaade ediliyor… Söz konusu sonsuza kadar hizmet makamına ulaşmış birkaç kişi de kıyamet kopana kadar ruhaniyetleri ile hizmet ediyorlar ama onlar için daha fazlası da var. Şehitler bile, kıyamet kopup başka Adem nesilleri yaratılınca dünyaya gelemiyorlar. Sonsuza kadar hizmet rütbesine/makamına sahip olanlar gelebiliyorlar.
Vücut da sorun değil, Allah isterse bir kuluna binlerce vücut bile verir. Cehennemde azap görenlerin bedenleri yanıyor, kül oluyor, o sırada dayanılmaz acılar çekiyorlar. Sonra anında bir daha beden veriliyor bunlara… Bu, sonsuza kadar bu şekilde devam ediyor. Allah düşmanlarına bile ahiret aleminde sayısız beden veriyor. Dünya aleminde ise çok hususi/özel kullarına bunu verir, verdiği oluyor. Burada yanlış anlaşılma olmasın, dünya hayatı bitmiş ve ölmüş bir kuluna yeni beden verip dünyaya göndermiyor. Sonsuza kadar hizmet rütbesinde olan ve çok az sayıda olan kullarına, kendilerinden sonraki Adem nesilleri boyunca yeniden yeniden beden veriyor. İsterse o kullarını her yeni Adem neslinde bu şekilde ve bir anda vücut vererek, ruh ve beden olarak bu dünyaya gönderir ve hizmet ettirir… İsterse de bir anne ve babayı vesile eder, anne karnındaki bebek vücuduna 120. günde bu kulunun ruhunu yerleştirir. Böylelikle yeni bir Adem nesli sırasında tekrar dünyaya göndermiş olur. İkisi de mümkün…
– Peki hocam peygamberimiz ve o bir kaç kişi bunu yani geçmişini dünyaya geldiği andan itibaren biliyor mu. Geçmişi hatırlıyor mu?
= Hz Mehdiye gelince… Asrı saadetten bu güne kadar ulaşan muteber rivayetlerin bazılarında bile geçiyor ki hz Mehdi’nin manevi rütbesi dört halifeden bile çok ama çok yüksek olacak. Bunu keşfetmiş, bunu bilmiş ve izah etmiş alimler, veliler var. Hatta hz Mehdi’de peygaberlik rütbesi bulunmadığı halde, pek çok peygamberin manevi derecesinden bile daha yüksek manevi derecesi olacağı da açıkça ifade edilmiş. Tıpkı hz. Üzeyir gibi… Tıpkı hz. Lokman gibi… Tıpkı hz. Zülkarneyn gibi… Üçü de peygamber değildi ama öyle yüksek derecelere ulaştılar, çoğu peygambere bile nasip olmayan öyle büyük hizmetler yaptılar ki yüz binlerce hak peygamberin isimleri kitabımızda geçmediği halde, hz Allah bu üç kişinin isimlerini kitabında andı.
Bu üç kişi misali, hz. Mehdi de yüz binlerce peygamberin dahi ulaşamadığı manevi derecelere ve tasarrufa ulaşmış bir kişi olacak. Hatta bu üç kişiyi dahi geçecek. Bu Adem nesli boyunca hiç kimseye nasip olmamış hizmetler ve zaferler hz. Mehdi’ye nasip olacak. Hz. Mehdi, aslında kıyametin kopmasını gerektirecek kadar büyük ve yaygın küfür devrinde gelecek, kıyametin tehir olmasına sebep olacak. Kıyamet öncesinde bir iman ve saadet çağı yaşanmasını sağlayacak. Hz Mehdi de bu Adem nesli içinde yaşayıp da sonsuza kadar hizmet rütbesine ulaşacak birkaç kişiden biri olacak ve sonsuza kadar başka başka Adem nesilleri zamanında dünyamıza ya da isterse başka başka dünyalara gelecek hizmet edebilecek.
Üzerinde hayat olan bütün gezegenlerde yani alemlerde hem insanlar hem de cinler var. İnsanların Adem’i ile Havva’sı farklı… Cinlerin Adem’i ve Havva’sı farklı… Bu, her gezegende de farklı farklı… Yani bizim dünyamızdaki Adem babamızdan, diğer bütün dünyalara insanlar yayılmadı. Her gezegende ruhları insan ruhu olarak yaratılmış olan, insan olan ama buna rağmen her gezegende vücutları/şekilleri farklı farklı olan insan türleri yaratıldı. Yine başka başka gezegenlerde, dünyamızdaki cinlerden şeklen değişik olan, farklı farklı cin türleri yaratıldı.
Her gezegenin kendi kıblesi var. İnsanlardan Adem’i ve cinlerden Adem’i var. Oralarda da insanlar ya da cinler, dini tercihlerini yapmakta hür bırakıldılar. İsteyen müslüman oldu, oluyor. İsteyen inkarı seçti, seçiyor. Bu vesileyle, iman edenlerle inkar edenler arasında mücadele hep devam etti, ediyor. Zaten herkes dünya hayatına bunun için, mücadele etmek için, imtihan etmek için gönderiliyor. Her gezegenin kendi İblis’i var. Lakin bizim dünyamız dini manada kainatın merkezi olduğu için, ilahi kitaplar bizim dünyamızdaki peygamberlere indirildi. Bizim dünyamızın İblis’i de diğer dünyaların İblis’lerinin efendisi/amiri oldu.
Bizim dünyamızda başka başka gezegenlerden geçmişte buraya gelmiş ve vücut şekilleri farklı farklı olan uzaylı insan türleri bulunduğu gibi… Farklı farklı vücut şekilleri olan uzaylı cinler de var. Başka gezegenlerin farklı insanları dünyamıza gelirken, bu uzaylı cinler de o insanların bedenlerinde ve dolayısı ile uzay araçları içinde buraya gelmişler.
– İblisin durumu da mı böyle hocam. Tek iblis devamlı mı geliyor yoksa her Adem yaratıldığına yeni iblis mi yaratılıyor.
= iblis’e kıyamete kadar mühlet verildi. Bir de çekirdek kadrosu diyebileceğimiz ve yine cinlerden olan has adamlarına da kıyamete kadar ömür/mühlet verildi. Bunlar kıyametten sonra bir dahaki Ademler zamanında yoklar. Tekrar tekrar gönderilmiyorlar.
– Her Adem yaratıldığında yeni/başka iblis yaratılıyor o zaman. Peki iblisler farklı ise bu iblisler mücbir yani cebri iblis mi oluyor. Robot gibi. Allah’a isyana mı programlanmış. İblisin günahı ne o zaman hocam
=İşte bu gibi soruların sonu yok ve bunu yapmaktan men edildik. Hadis-i şerifte “Sizden önceki ümmetler, çok soru sordukları için helak oldular” denildi. Aklımızı, mantığımızı kullanacağız, sorgulanması gereken yerleri sorgulayacağız, sonrasında çözemediğimiz ve gayb kalan kısımlara iman edeceğiz. Sonra da çözemeyeceğimiz ve vazifemiz olmayan derinliklere dalmayacağız. Çünkü vurgun yeriz. Anlayamadan büyük tehlikelere düşeriz.
Böyle sorular akla gelince “En doğrusunu Allah bilir. Allah ve resulü nasıl bildirmişse, ben de o şekilde iman ettim” deyip İblis’in kol gezen adamlarının vesveselerini, tuzaklarını bastırmak, bozmak lazım.
Bu dindir, bilim dalı değil… Akılla, mantıkla, soruşturmayla, deneme yanılma ile hakikatlerin tamamına ulaşılamaz dinde… İmtihan kısmı var, kişi anlayıp çözemese de gayb kalsa da iman edilmesi gereken kısımlar var. Gaybe imanı ortadan kaldırabilsen, din ve imtihan olmaktan çıkar, bilim dalı gibi olur. Herkes iman eder. O halde imtihan nerede kalır?
Bu nedenle gayb kısmını ortadan kaldırmak istercesine her sorunun peşine takılmak doğru değil.
Bununla beraber, Allah adildir. Müslim ya da gayr-i müslim, cin ya da insan, hiçbir kuluna asla zulmetmez. Kimseyi küfre, isyana, şirke, sonsuz felakete zorlamaz.