Hepiniz hedefsiniz. Deprem olursa o gemilere asla binmeyin

Kurban olmayın!

Hepiniz hedefsiniz!

Canınız, aileniz, evlatlarınız, değerli eşyalarınız, yastık altındaki paralarınız, organlarınız, namusunuz, topraklarınız, vatanınız, devletiniz hedef…

Deprem olursa ya da başka türlü büyük afetler olursa, o gemilerle İstanbullular tahliye edilemez, ancak bir kısmı kaçırılır ve öyle de yapılacak.

İstanbul’u da yıkacak iki farklı deprem beklediğimi, bu güne kadar çok kere ikaz yayınları yapıp uzmanlardan devlet yetkililerine kadar çok farklı kişileri ve kesimleri zorlaya zorlaya harekete geçirdiğimi bütün dünya biliyor.

Şimdilerde o depremlerin, felaketlerin daha yakın olduğuna inanıyorlar ve Ankebut Ağına bağlı pek çok devletle, bunların gizli servisleriyle ve bunların içindeki mafyalarla da organize şekilde devasa ve insanlık dışı bir kara para planı yapıyorlar.

Başka şehirlere nakil için kullanılacak resmi ya da özel araçlara, otobüslere, trenlere, uçaklara, helikopterlere ve hatta ne olduğu belirsiz özel araçlara asla binmeyin

Hayatta kalan herkes, hayatta kalan aile fertleriyle ve komşularıyla hemen kenetlenmeli. Hemen birbirinizin yaşadığını gösterir fotoğraflar ve kısa videolar çekin. Daha sonra bir karışılıklık olur da aranızdan bazıları bulunamaz olursa, bu kayıtları resmi makamlara gösterin.

99 depreminden sağ kurtulan çok sayıda kişi organ, fuhuş, sübyancılık mafyalarına kurban oldular. Bu, dünyanın dört bir yanında son on yıllarda hep böyle oldu, oluyor. Haiti depreminde on binlerce kişinin söz konusu batılı devletler ve İsrail tarafından kaçırıldığı somut delillerle ispat edildi. En yetkili kişiler bile bunu itirafa mecbur kaldılar, Amerikan medyasında konu oldu ama mevzuyu yine de kapattılar. Bunların yayınlarını “Akademi Dergisi Haiti depremi” yazıp internette aratarak bile bulabilirsiniz.

Etrafta size el uzatan resmi kimliklilerin, yetkililerin ve onların talimatıyla hareket eden kolluk kuvvetlerinin resimlerini, huzursuzluğa sebep olmadan ve onların çalışmalarına mani olmadan fırsat buldukça çekin. Sözde sivil toplum örgütlerinin, aslında kara paracılarla birlikte çalışan o malum teşekküllerin sözde gönüllülerinden de uzak durun. Onların resimlerini de bol bol çekin.

İstanbul’u terk etmek gerekip gerekmediğine bir oldu bitti ile, kısa sürede karar vermeyin. Öncelikle toplanma sahalarına gidin, güvenilir bilgiler elde edin, resmi kimliklerin size söylediklerini hemen kesin doğrular olarak kabul etmeyin ve buna sonra kendi aranızda istişare ile karar verin. Gerekiyorsa etrafınızdaki insanlarla birlikte organize olarak, bir arada olarak, kendi imkanlarınızla İstanbul’u terk edin. Gerekiyorsa topluca yürüyerek terk edin.

Her şeye rağmen bir kontrolsüzlük olur da o gemilere, trenlere, otobüslere binerseniz, size ikram edilen hiçbir şeyi yemeyin, içmeyin. Kapalı paketler, ambalajlar içinde bile verilse yemeyin ve içmeyin.

İstanbul’da deprem olursa, halkın gemilerle tahliye edileceğinin konu edildiği kamu spotu videosundaki jandarma komutanı Metin Günal’a çok dikkat edin. Ona ve ona bağlı ve onunla alakalı kime denk gelirseniz, sakın itaat etmeyin. Kara para işlerinin ve ihanetlerin içindeki bir gizli Yahudidir. AKPKK’nin de CHPKK’nin de içi bunlarla, gizli Yahudilerle, gizli Ermenilerle, masonlarla dolu. Bakmayın ekranlarda atıştıklarına, bir gizli Ermeni olan Ekrem İmamoğlu bile aynı yere çalışıyor. Aynı kara paracılarla çalışıyor. Devlet kurumlarının hepsinde bunlardan var. Orduda, jandarma teşkilatında ve emniyet teşkilatında da bunlardan var ve çok büyük ve organize planlar kurdular. Beklenen depremler yaşanırsa hepsi de ne yapmaları gerektiğine dair talimatları çoktan aldılar. Tam kapanma istenmesinin bir sebebi de bu ve en çok isteyenlerden bir de Ekrem İmamoğlu oldu.

Nereden nasıl geldiği belli olmayan minibüsler, transporterlar bile bir anda dolaştırılacak. Bunların sahipleri sağ kurtulmuş da insanlık vazifelerini yapıyorlarmış gibi görünecekler. Lakin etrafta tek başına ağlayan kız ve erkek çocuklarını kaçırmak telaşında olacaklar. Alıp alıp götürecekler. Bunların hepsi planlandı.

Bu yazıyı Ekrem İmamoğlu’na, Metin Günal’a ve alakalı diğer kişilere götürüp “Bu yazının yazarı olan Mehmet Fahri Sertkaya ile karşı karşıya gelmek, bu hususları tartışmak, kendini savunma hakkını kullanmak ya da davacı olmak ister misin?” diyebilirsiniz.

Tayyip’in son ve devasa bir vurgunla oyundan çıkmak isteyeceğini aylar önce açıkça yazmıştım. Türkiye’deki bankalarda paranızı tutmamanız gerektiğini de söylemiştim.

Öyle şartlar içindeyiz ki milletçe “Sivil itaatsizlik” kararı alıp almayacağımızı, bir istiklal harbi başlatıp başlatmayacağımızı hemen konuşmamız gerekiyor. Zira devletimiz düşmanlarımız tarafından ele geçirilmiş vaziyette…

Kurumlarımız içinden, toplumumuz içinden gizli Ermenileri, gizli Yahudileri ve masonları hemen ve tamamen temizlememiz gerekiyor.

Mehmet Fahri Sertkaya, Akademi Dergisi, 28 Nisan 2021


Bu yazının yayınlanmasından üç gün sonra, 30 Nisan 2021 Cuma sabahında basın ve medyada bir haber yer aldı. Söz konusu haberde şu ifadeler geçti: “Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), eylemler sırasında polislerin görüntülerinin veya ses kayıtlarının alınmasını yasaklayan emniyet genelgesini paylaştı. Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuda resmi bir açıklama yapmadı.”

ÇHD İstanbul Şubesi genelgeyi paylaşırken, “İçişleri Bakanlığından 1 Mayıs öncesi personelini garantiye alma genelgesi. Personeliniz görevini ifa ederken işkence yaparsa kayıt da alınır, delil de toplanır. Çünkü tekrarla, işkence yapmak görev sınırlarınızda değil, suçtur!” ifadelerini kullandı. Lakin ÇHD’nin değerlendirmesi isabetsizdi. Bu kadar hukuk dışı surette hazırlanan, bu kadar acil olarak yürürlüğe girmesi istenen bu genelge, sadece eylemler sırasında görüntü alınmasını yasaklamıyordu. Sadece 1 mayıs gösterileri için çıkartılmış olamazdı. Akademi Dergisi’nin sonraki süreçte de çok tesirli müdahaleleri oldu, toplumun farklı kesimlerinin bu hukuksuz genelge karşısında dik durmasına vesile oldu. Neticede genelge Danıştay’dan döndü. Çok aceleyle, çok tutarsız ve hukuki zeminden uzak surette yazıldığı anlaşılan genelge metni, bir gün öncesine tarihlenerek mi yayınlandı, hala tartışılmadı. 27 Nisan’da yayınlandıysa, neden 30 Nisan’a kadar haber olmadı, hala tartışılmadı.

Akademi Dergisinin, AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün karanlık işlerini ifşa eden yayınlarının ardından daha önce de benzeri tarzda genelgeler yayınlanmıştı. İstanbul Sancaktepe’de düşen askeri helikopterin MİT ve CIA işbirliğiyle kasıtlı olarak düşürüldüğünü iddia etmiştik. Helikopterdeki askerlerimizden bazılarının, yayınlarımızın tesiriyle vatanseverce işler yaptıklarını ifade etmiştik. AKPKK ordumuzun silah ve mühimmatını karanlık bastığında kaçırırken çekilmiş güvenlik kamerası görüntülerinin mevcut olduğunu, bu askerlerimiz şehit edilseler de görüntülerin hala vatanseverlerin elinde bulunduğunu iddia etmiştik. Hemen peşi sıra, Suçişleri bakanlığı, güvenlik kamerası görüntülerinin yayınlanmasını düzenleyen, sınırlayan, hukuk dışı bir genelge yayınlamıştı. Bunların detaylarına da Akademi Dergisi geçmişindeki yayınlarından, arşivinden ve ayrıca internet haber sitelerinin arşivlerinden ulaşabilirsiniz.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bir Yorum Yazın