Yine bir Mason, yine bir gizli Yahudi…

Gizli Mason ve gizli Yahudi Prof. Dr. Taner Demirer de aşı ihanetlerine katıldı…

Türlü kirli işlerin, kirli bağlantıların içinde olan ve pek çok suç maddesinden derhal yargılanması gereken Taner, “21’inci günde antikor baktırdım, hakikaten çok yüksek düzeyde antikorum çıktı. Çin aşısı ölü bir aşı. Dolayısıyla güvenilir bir aşı, tarihsel bir kaydı da var” diyerek aşının yaptırılması gerektiğini söyledi.

Çok sık olarak evrakta sahtecilik suçları işleyen ve resmi evraklara ihtiyaç duyduklarında Yahudi/Mason/Satanist organ mafyalarının hep yanında olan, türlü kara para gelirleri elde eden gizli Yahudi Taner Demirer, ne olduğu bile meçhul olan aşıların milletimize yapılması kampanyasında üzerine düşen rolü oynuyor.

Taner Demirer “Milletimize Pandemiyi yenelim, etkisini azaltalım, eski normalimize dönelim istiyorsak mutlak surette aşı yaptırmamız lazım. Bir ülkede pandeminin kontrol altına alınabilmesi için insanların en az yüzde 60’ının aşılanması gerekiyor. Bu küresel bir problem. Dünya insanlarının en az yüzde 60’nın aşılanması lazım ki pandemiyi kontrol altına alabilelim. 50 milyon aşı gelir de nisana kadar 25 milyon insanımızı aşılayabilirsek bu iyi bir adım olacak. Aşıdan korkmamak lazım. Ükemizdeki insanlarımızın hızlı aşılanması ve aşı kabul oranımızı yüzde 80’e çıkarmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Mehmet Fahri Sertkaya

Peyami Safa: “Kutlayacak ne var?”

Peyami Safa’dan yılbaşı değerlendirmesi:

“… Şu yılbaşı gecelerinin mânâsını bir türlü anlamıyorum.

“Sevinecek ne var? Evvelâ her şey tersine: Küre-i arz ve insan bir yaş daha ihtiyarlıyor, kâinat bir yıl daha eskiyor, buna, ‘yeni sene’ diyorlar.

“Herkes ölüme bir yıl daha yaklaşıyor, buna seviniyorlar. Hayatın bir parçasını kaybetmek hoş bir şeymiş gibi, hep birbirlerini tebrik ediyorlar…

“… İnsanla ölüm arasındaki mesafeyi aydınlatan, bugünden başka bir gün bulamazlar mıydı?”

İnsanları ve hayvanları büyücülerin şerrinden korumalıyız!

Yusuf Yüksek isimli büyücü kişi, gizlemeden canlı yayınında bir masum güvercini acımasızca ateşe atarak katlederken büyü ritüeli yapıyor. Sonrasında marifetmiş gibi ellerinin kanlarını gösteriyor ve “Siz yapamazsınız, nasıl yaptım, gördünüz mü?” dercesine sözler söylüyor.

Ortalık büyücüden geçilmiyor. Bazısı kendini medyum, bazısı bioenerji uzmanı, bazısı isim enerjisi uzmanı, bazısı falcı, bazısı kahin sıfatları arkasında gizliyor. Türkiye’de son zamanlarda hayvanların katledilmesi, uzuvlarının kesilmesi hadiselerinin arkasında da büyücülük gerçeği var. O hayvanlar büyücüler tarafından katlediliyorlar.

Bütün şehirlerde yetkili kurumların bu bilinçle operasyonları peş peşe yapması ve sahayı bu insanlıktan çıkmış kişilerden temizlemesi şart. Eş zamanlı olarak kolluk kuvvetleri ve adli makamlar da bunların toplum içinden çıkartıp cezalandırmak için vazifelerini yapmalıdır. Para cezalarının bu büyücüleri durdurmayacağı tartışılmaz kesinlikte bir gerçektir.

Büyücüler insanlara da hiç tartışmasız büyük zararlar veriyorlar. Yuvalar yıkıyorlar, sağlığı bozuyorlar, intiharlara ve kazalara sebep oluyorlar.

Mehmet Fahri Sertkaya

Gerçekten mi?

Marmaray’dan geçerek Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı ve Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru üzerinden Çin’e ulaşan sözde ihracat treni, 8 bin 693 kilometre yol alıp, 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçerek, gerçekten de Çin’e buzdolabı mı götürüyor?

Hem de iş gücü çok ucuz, yarım milyondan fazla Doğu Türkistanlı Müslümanı da köle işçi olarak çalıştıran, hammadde maliyeti çok düşük, rekabet gücü çok büyük olan Çin’e mi?

Halbuki Ankebut Ağı, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu açılmasın ve Çin ürünleri demiryolu ile Türkiye’ye kadar gelmesin ve buradan da Avrupa’ya gitmesin diye nasıl da maniler çıkartmış ve demiryolunun faaliyete geçmesine yıllarca mani olmuştu.

Şimdi böyle bir demiryolu hattı üzerinde iş tersine dönmüş ve buradan Çin’e beyaz eşya götürülür olmuş. Sizce de çok tuhaf değil mi?

Üstelik Türkiye’de ve Avrupa’da Alibaba com sitesinden alış veriş yapanların çığ gibi büyüdüğü, artık toptan alış veriş yapmayanların bile ürünleri kendi ülkesindeki fiyattan çok ucuza alabildiği, Çin mallarının ucuzluğu karşısında bunca devletin aciz kaldığı şu günlerde…

Oysa seneler boyunca vatandaşlarımız bu demir yolu hattının ne zaman açılacağını, neden sürekli gecikmeler olduğunu sorguladı durdu. Bazı zamanlar basın kuruluşları da konunun üzerine düştü. Hatta bir seferinde Azerbaycan tarafının çoktan kendi üzerine düşeni yaptığına ama Türkiye’nin işi kasten ağırdan aldığına dair da açıklamalar/tartışmalar oldu ve basına yansıdı.

Bu tren seferlerinde göstermelik olarak buzdolabı, bazı elektronik cihazlar, biraz mermer, biraz çelik götürülecek. Gelirken de bazı yedek parçalar, biraz çekirdek, biraz ceviz ve biraz da elektronik eşya getirilecek.

Aslında bu trenlerde organlar, uyuşturucular, kaçırılarak ya da kandırılarak ele geçirilmiş insanlar, silahlar, mühimmatlar, nakit paralar taşınmaya başladı.

Sistemde Türkiye’nin ve Çin’in hükumetlerinden başka pek çok devlet/hükumet var. Türkiye’de mülteci konumundaki Suriyelilerin, Afganların, Pakistanlıların, Afrikalıların ve daha bir çok milletin mensuplarının öldürülmesi ile elde edilen organlar da bu trenle çeşitli ülkelere gönderiliyor. Çin’in, Doğu Türkistanlılar başta olmak üzere idaresi altındaki pek çok milletten ve ayrıca kendi insanlarından elde ettiği organlar da bu trenlerle taşınıyor. Ayrıca organları için kaçırılarak ya da kandırılarak ele geçirilmiş insanlar da yarı baygın bir halde bu trenlerin onlarca vagonu içinde taşınıyor.

Bu trenlerde MİT/CIA ortak personeli olan resmi kimlikli hainler de silahlı olarak bulunuyorlar. Ayrıca doktorlar ve hemşireler de normal giyinmiş insanlar görünümünde bulunuyorlar.

Organların taşınması için en ileri teknoloji kullanılıyor. Pandemi diye diye tedavi sürecinde kasten öldürdükleri insanların organlarını da alıyorlar.

Organları buradan Çin’e kara yolu ile 12 gün süren bir yolculukla götürmek ya da oradan buraya getirmek pek mümkün olmuyor ve çoğunluka güzergah üzerindeki ülkelerde bu organlar trenden indiriliyor. Daha iyi kılıfına uydurmak için buzdolabı taşıdıklarını söylüyorlar ama aslında organların sorunsuzca taşınabilmesi için kullanılan gelişmiş/özel soğutucu aletleri de taşıyorlar.

Sistemin henüz kesin olarak çözemediğimiz kısımları da var. Ara ülkelerde indirilen organlar hızlıca hava yolu ile de aktarılıyor olabilir.

Trenler, durdukları yerlerde, kaçak olarak taşıdığı organları, silahları, uyuşturucuları ve diğer şeyleri teslim ettikçe parayı hemen alıyor. Yani kara para seferi yaptığı sırada bu trenlerde yüksek meblağda nakit para da bulunuyor. Bu sebeple de trenlerde silahlı ve resmi kimlikli kişiler bulunuyor.

Çin ordusunun ve Türk ordusunun pek çok mensubu da bu işin içinde ve Türk cumhuriyetlerinden bazılarının hükumetleri/orduları da bu insanlık dışı işin içinde…

Türkiye’de bu işin içinde Tayyip ve AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün diğer mensupları da var… Koç’tan tutun da pek çok gizli Yahudi, gizli Ermeni ve Mason iş adamları da var… Mehmet Haberal da var… Memorial da var, Medical Park da var, Medipol de var, Başkent Hastahaneleri de var. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da var. Bu uluslar arası suç ve ihanet örgütünün Türkiye’deki pek çok adamı var.

Diğer ülkelerde de vaziyet çok benzer şekilde ve Türkiye’nin oralardaki Büyükelçileri de dahil olmak üzere bu işin içinde bu ülkelerin Büyükelçileri de var.

Hatta Türkiye’de bu için içinde gizli Yahudi Acun Ilıcalı da var. Şu kısmı kesinleştirmedik ama örgüt mensuplarından bazıları bu Tren fikrinin Acun’a ait olduğunu da konuşuyorlar.

Pendik Limanından çevirdikleri organ dahil türlü kara para işlerine vurduğumuz darbeden sonra da bu trenlerle sorunsuzca kara para işleri yapabileceklerini konuşuyor.

Yine konuşulanlara bakarsak YİT’in bu fikri/planı da bozacağını öngörüp de B planı bile çalışmışlar.
Belki şimdi neden Türkiye’nin Çin aşısı aldığını ve başımızdaki hainlerin neden aşıyı zorla dayatmayı bile deneyip sonra şimdilik geri adım attığını bir daha sorgularsınız.

Yine başımızdaki hainlerin neden Çin’in piyonu Biden’ın destekçisi olduklarını ve Akademi Dergisi’nin neden “kötünün iyisi” diyerek Trump tarafını desteklediğini de sorgularsınız.

Haftalardır Biden, Kamala, Şi çetesine karşı yayınlarla, metafizikle ve sahada temaslar/paslaşmalarla neden büyük bir mücadele verdiğimizi de daha iyi sorgularsınız.

Şimdilik yazmam gerekenleri yazdım. Bu konu bu kadar kısıtlı bilgiyle, kısıtlı isimle, detaylara girmeden yazılacak bir konu değildi.

Sahanın, ülkenin, ülkelerin haline/kararlarına/hamlelerine bakarak gerekecekse daha fazlasını da yazacağım hatta gerekecekse somut delilleri de paylaşacağım.

Mehmet Fahri Sertkaya