Etiket arşivi: Kurtlar Vadisi

KKTC ve Güney Kıbrıs hiçbir ülke tarafından tanınamaz


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet (KKTC) diye gerçek bir devlet yok ve hiçbir ülke tarafından tanınamaz.

Londra’nın, KKTC denilen toprakları ve üzerindeki sözde hükumeti Birleşmiş Milletler’de bütün ülkelerin tanıması yönündeki çabası, Türklerin menfaatine olan bir çaba değildir.

Güney Kıbrıs diye bir devlet de yoktur ve başka ülkeler tarafından devlet olarak tanınamaz.

Bizim Kıbrıs siyasetimiz de en dürüst şekilde, tarihi gerçeklere en uygun şekilde olacak. Kıbrıs, asırlarca idaremiz altında kaldıktan sonra elimizden alınmış bir adamızdır ve vakti gelince tekrar ülkemize bağlı bir ada olacak. Kuzey, güney ya da doğu, batı diye bölünmeyecek. Tek Kıbrıs olacak, o da ayrı bir devlet olmayacak, Türkiye’nin topraklarının bir kısmı olacak. Kıbrıs ismi de değiştirilecek.

Şu anda KKTC denilen kısmıyla da toprak ve tarih haricinde herhangi bir bağımız/alakamız yok. KKTC kısmında da gerçek Türk ve Müslüman bırakmadılar. Türk milletine ve ordusuna/askerine düşman olduğu halde Türk denilen Çingenelerle dolu orası… İnsan gibi yaşamıyorlar, yaşamak da istemiyorlar. Kumarda, kara parada dünyanın diğer şeytani merkezleriyle yarışıyorlar.

Daha önce de açıkça yazmıştım, vakti gelince Azerbaycan gibi KKTC’yi de yeniden feth edeceğiz. Oralarda asırlardır Türklere karşı oynanmış bütün oyunları bir anda ve kökünden temizleyeceğiz, bozacağız.

Bizler samimiyetsiz ve akılsız değiliz. Uzun uzun lüzumsuz siyasi mücadelelere vakit, para, emek harcamayacağız. KKTC denilen sözde hükumetin mensupları da Ermeni Çingeneler yahut Yahudi Çingeneler… Bunların Türk rolü oynamalarına da takılmayacağız. Bırakacağız, kısa bir süre daha Türk görünerek şeytanlıklarına, ihanetlerine, insanlık dışı işlerine devam edecekler, sonra kabus gibi üzerlerine çökeceğiz. Bütün hesapları kısa sürede göreceğiz.

Kıbrıs’ın, İran’ın, İtalya’nın, İspanya’nın, Güney Amerika ülkelerinin ve daha pek çok ülkenin fonetiği ortak…

Bu ülkelerde birbirinden farklı lisanlar konuşuluyor olsa da o lisanlar Çingenelerin kadim fonetiğine uygun şekilde konuşuluyor.

Eskiden Grönland da dahil, dünyanın her yerinde genetiği çok düzgün olan Türkler yaşarlardı/hakimlerdi. Zülkarneyn devrinde bütün dünyaya yayılmış, yerleşmişlerdi. Çok yüksek bilgi, ahlak, dindarlık, medeniyet seviyesinde yaşarlardı.

Son binlerce sene içinde İblis, dünya siyasetine ve diğer dengelerine yön vererek, Çingeneleri her yere yaydı. Bir yandan genler sorunlu şekilde karıştı ve dolayısı ile peşi sıra çok vahim ve binlerce yıldır çözülemeyen sorunlar oluştu. Bir yandan da Çingene fonetiği, sonradan oluşan bu ırkların kullandığı ve sonradan oluşan sayıda lisanın da fonetiği oldu…

İtalyan milleti diye, İspanyol milleti diye milletler bile yok… Bunların gerçek bir lisanı ve fonetiği bile yok.

Güncelleme: 5 Ağustos, 10:26

Onlarca sene boyunca büyük devlet adamı, mücadele adamı, Türk lider, örnek şahsiyet gibi yutturulan Rauf Denktaş da gizli Ermeni/Çinge bir vatan hainiydi..

İnsan denemeyecek hallerde biriydi. Her türlü kara para işi vardı. Sistemin adamıydı. Şu anda KKTC’nin akıl almaz, vicdan dayanmaz bir kara para bataklığı halinde bir yer olmasında Rauf Denktaş’ın çok ama çok büyük emekleri var.

Bizim Kıbrıs siyasetimiz açık ve net… O adamızı tekrar fethedeceğiz ve oraya tekrar gerçek Türkleri yerleştireceğiz. Lakin, öncesinde şu Çingeneleri cezalandıracağız. Araziyi temizleyeceğiz.

Kimse ABD’nin, İngiltere’nin İsrail’in, Yunanistan’ın bu meseledeki son sözlerine, vaatlerine kanmasın. Bunların hiçbir hususta İstanbul’un karşısında zafer kazanabilecek imkanları, şartları, adamları, sistemleri kalmadı. Gün gün daha da dibe oturuyorlar.

MİT yapımı çok yüksek sayıda diziden biri olan Kurtlar Vadisinde, Rauf Denktaş’ı muteber biri gibi, Türk gibi, saygıdeğer biri gibi gösterdiler.

Çünkü MİT de tıka basa gizli Ermeni/Çingene dolu… Kıbırıs’taki o kadar can yakıcı, ahlak bozucu, aile dağıtıcı pis işleri zaten MİT koordine ediyor.

Şu Necati Şaşmaz (Polat Alemdar) da MİT piyonu bir Ermeni/Çingene… Yaşamaya çalıştığı iğrenç hayatı aklı kaldırmayanlardan, aklını zorlayanlarda, hali iyi olmayanlardan biri…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Gizli Ermeni/Çingene paralel devlet çöküyor – 8

Her yerdeler…

Osman Nuri Topbaş’ın haricinde, yazıda ismi geçenlerden, Cevat Akşit de Gürsel Boz da dahil, çoğu kişi gizli Ermeni/Çingene…

İslami cemaat ve tarikatların da devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarının da bu Çingenelerden acilen temizlemesi gerekiyor.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/dev-sirketi-tarikat-ele-gecirdi-ucaklari-muritler-ucuracak-646742h.htm

Barış Özcan’ın karışık soyunun baskın yanı da Çingenelik

O da sistemin adamı…

Hıyanet İşleri başkanlarının neredeyse tamamı gibi, eski başkan Süleyman Ateş de gizli Ermeni/Çingene biriydi…

Dalga geçtiler dalga… Devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarına sızarak, Türk ve müslüman rolü oynayarak, müslüman Türklerle dalgalarını geçtiler.

Kahkahalar atarak her kötülüğü yaptılar ve sömürdüler.

Güya kurtuluş savaşı yaşanmış da yeni rejim kurulmuş da millet esaretten kurtulmuş da bilmem daha neler…

Hepsi İngiltere kraliyetindeki Çingenelerin planları… O Hürriyet, Milliyet ve bilmem diğerleri, güya Türk basını ve medyası da bu gibi Çingenelerle dolu olduğu için, hep beraber yaptılar bütün kötülükleri…

Hala TR’nin ekranlarında gerçek Türk yok gibi… TV kanallarını bırakalım, hala sosyal mecralarda bile gerçek Türklere meydan verilmiyor.

Yaşar Nuri Öztürk de Ermeni/Çingene ihanet teşekkülünün adamıydı…

O da Çingeneydi, o da Firavunların soyundan gelen biriydi. Ömrü boyunca İslam dinini içten çökertebilmek için mücadele etti.

Ölmeden önce de herkes gerçek ve pis yüzünü gördü. Türlü rezillikleri ifşa oldu. Sonra da ibretlik hallere girerek, adeta eriyerek öldü.

Sağda solda onu hala rahmetle anabilenlerin de tamamına yakını, gerçek kimliğii gizleyen Çingeneler…

Kararlılıkla üzerine gitmemden, nitelikli dolandırıcı, vatan haini, münafık, savaş suçlusu olduğunu meydana çıkartmamdan sonra sahadan epeyi geri duran, çok göze batmamaya çalışan İhsan şenocak da Çingene…

Onca yalanını, kanunsuzluğunu, dolandırıcılığını ve bir de gerçek kimliği ile bağlantılarını meydana sermeme rağmen hakkında hiçbir soruşturma ve yargılama yapılmadı. BOP yani Büyük İsrail Devleti Projesi çöktü o yayınlarla ve o mücadele ile ama onlar adamlarından hiçbirinin yargılanmasına izin vermediler.

Devrin Aile bakanı da kendilerinden bir kadındı. İhsan ile o sözde atıştılar, sonra güya İhsan geri durmak zorunda kaldı. Hayır, İhsan her şeyi ile ifşa oldu, derhal tutuklu yargılanmalıydı ve oradan da yol MİT’e, hükumete, Genel Kurmay mensuplarına, bilinen devletlerin gizli servislerine, Suriye meselesine ve milletler arası yargılamalara kadar gidecekti, önünü kestiler, izin vermediler. Aksine, beni ceza evine aldılar. Atmadıkları iftira da kalmadı.

İhsan Şenocak ismini de soy ismini de bizim anladığımız manada kullanmıyorlar.

Şenocak’ı ne manada kullandıklarını Akşener’e de sorabilirsiniz. Meral de aynı teşkilatın mensubu ve detaylarına kadar anlatır her şeyi…

İhsan da ileri seviyede cinci, büyücü ve cinsi sapık… Aşırı cinsi sapıklık nedeniyle, daha orta yaşta iken bile bacakları tutmayanlardan, yüzü gözü yamulanlardan, ciğeri çürüyenlerden…

İhsan çökerken, yanı sıra İHH’den Bülent Yıldırım, Sosyal Doku’dan Nurettin Yıldız da çöktü. Bağlantılı olarak Kadir Mısıroğlu bile çöktü. Hepsi de Çingene, kara paracı, münafık İslamcı, hain kişiler/di.

Hayatta kalmış olanlarına hala hukukun gereği yapılmıyor.

Oyun havası gibi sözde ilahiler yapanlardan, dinimizle dalgasını geçermiş gibi davrananlardan biri olan Mustafa Demirci de Çingene…

Arda Güler de Çingene

Sistem tarafından parlatılıyor, yükseltiliyor.

Sıla Gençoğlu da Çingene

Önceleri “Neşecik” ismiyle tanınan Zara da Çingene

Sorun yaşatılmayan, sistem tarafından kollanan çok yüksek sayıdaki gerçek FETÖ’cülerden de biri… Vatana, mlllete ihanet dahil, suç kapsamındaki çok sayıda işlerin içinde yer aldı.

Para, şöhret, makam, rütbe, zahiri kuvvet neredeyse, bunlar oradadırlar. Bu türlü hedeflerine ulaşmak için İslam dinini ve ayrıca milli değerlerimizi dahi alet etmekten bir an çekinmezler. Her gün pavyonlarda erkeklerin önünde ve dekolteli kıyafetlerle şarkılar söylerler, içki meclislerinde eğlenen düşük erkeklere aynı anda hem bedenleri, görünüşleri hem de sesleri ile nefsani bir zevk vesilesi olurlar… Sonraki gün tepeden emir gelir ve çıkıp bir yerlerde ilahi söylerler… Pavyondan kazandıkları paralarla FETÖ’nün sözde İslami hizmetlerine maddi destek de verirler. Bunlar sistemi beslerler, sistem de bunları yükseltir, büyütür, hep sahada tutar, yok olup gitmelerine izin vermez.

Sonra güya memlekette FETÖ’ye operasyonlar yapılır ama hep alt seviyede olanlar, tabanda olanlar, neler döndüğünü tam olarak bilmeyenler ve gerçekten İslami yaşamaya çalışanlar hedefe konur. Sistem Zara gibilere ise dokunmaz.

FETÖ, Zara gibileri de kullanarak, hususiyle son yirmi sene içinde, Türkiye’deki müslümanları hristiyanlaştırma mücadelesi de verdi. Misyonerlik faaliyetlerini en sinsi şekilde uyguladılar. O “Ekmek Teknesi” isimli dizi bile “Dinler arası diyalog” adı altında AKPKK ve CHPKK ile organize halde yürüttükleri misyonerlik faaliyetleri kapsamında çekildi, yayınlandı. Sonra kripto hainler kendi aralarında iç çatışmalar yaşadılar, dizi baskı altına alındı. Oyuncular peş peşe diziden çıktı, projeyi istemeye istemeye bitirdiler.

Senelerdir görmemişler, bilmemişler gibi, o sene gelince çok sayıda oyuncu “Bunlar tarikatçıymış” diye diye diziden çıktılar. Oysa Hürriyet’in muhabiri, Necati Şaşmaz’ın sözde Kadiri zikri yapılırken, zikir kıyafetleri içinde çekilmiş fotoğrafını, yanılmıyorsam 2003 yılında yayınladı. Bütün TR duydu, öğrendi. Lakin ertesi gün Hürriyet paçavrası, o fotoğrafı haber yapan çalışanını kovdu. Sonra yıllarca Necati’nin ve çevresinin sözde tarikatçı oldukları mevzu olmadı. O kripto hain Osman Sınav da hiçbir engele takılmadı. Bunu da sistem sağladı. Şaşmaz kardeşlerin tarikatları da Çingene tarikatı, İslam tarikatı değil. Rezil halleri de son yirmi senede iyice gözler önünde… Necati’nin kendini mehdi ilan ettiği telefon konuşması çıktı, karşısındaki kişi bile telefonda ona “Doktora git” diyordu. Gerçek müslümanlara acımasızca hatta hiç malzeme bulamazsa iftiralarla saldıran sözde Türk basın ve medyası, böyle bir malzemeyi de görmezden geldi. Güya tarikat, cemaat düşmanı olan Soner Yalçın’ın o film-dizi ekibin yanında ne işi olduğunu da kimse sorgulamadı. Çünkü Soner Yalçın da MİT piyonu bir Çingene… Dizinin yapımcıları, senaristleri dahil çekirdek kadrosu da hep MİT piyonu Çingeneler… Bunlardan bazıları, kendilerini, gerçek kimliğini gizleyen Ermeni de zan etmekteler.

Ekmek Teknesi ismli diziyi de Kurtlar Vadisi’ni çekenler çektiler. “Pana Film” demeyin şimdi, MİT çekti hepsini MİT… Pana film diye bir şey yok. Bunların hepsi paravan, asıl yapımcı hatta çoğu durumda asıl yayıncı hep MİT… Türkiye ayakta uyutuluyor. Hepsini MİT çeviriyor bu oyunların, yani MİT’in içine tıka basa doluşmuş olan FETÖ’cüler yani gizli Ermeniler ya da diğer deyişle gizli Çingeneler…

Daha sonra Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz isimli diziyi de MİT’in bu ekibi çekti… Zara, o sözde dizide de rol aldı.

Umurlarında bile olmaz, yine de çalarlar

Dünya tarihine geçmiş hatta bilinen tarihte daha önce görülmemiş devasa şiddette ve kapsamda bir afet Maraş merkezli olarak yaşanmışken…

Milyonlarca insan kısa sürede ölmüş, en az tahminle sekiz yüz bin insan enkaz altındayken…

Canını bir şekilde kurtarmış ama evsiz kalmış kişilerin sayısı bilinemiyorken…

Zaten milletin yardımları ile temin edilmiş olan, millete ait olan çadırları, milletten o sırada yardımlar toplayan Haluk Levent’e fahiş fiyatla satan Kızılay eski başkanı Kerem Kınık da bir çingene…

Çingenelik çok tehlikeli bir şey. Dünya yansa bile onlar oyun havaları çalarlar, mangal yaparlar, göbek atarlar, içkilerini içerler…

Kızılay’ın başında bulunduğu seneler boyunca, milletimizin Kızılay’a sağladığı imkanları, mekanları, araçları bile alet ederek dünyanın muhtelif yerlerinden bebek, çocuk, genç kız ve kadın kaçıran Kerem Kınık’ın, Maraş merkezli deprem afetleri sırasında başka türlü davranmasını beklemek zaten mümkün değildi.

Devletten bile sayılamayacak halde olan, nükleer silahlara sahip açlar ülkesi olan Kuzey Kore’nin lideri “Kimyon Un” da Çingene…

Çin’le de güya anlaşmalar yapıyormuş. Hepsi ekranlara oynama…

Kuzey Kore, askeri-stratejik açıdan hiçbir ülke için gerçek bir risk ve rakip değil. Danışılı dövüşen ülkelerin liderleri, sanal bir Kuzey Kore tehlikesi oluşturuyorlar ve bunun üzerinden çok pislikler çeviriyorlar. O Japonya’nın idarecilerinin bile aslında Kuzey Kore ile arası bozuk değil. Her türlü kara para ve insanlık düşmanlığı işlerinde çok iyi paslaşıyorlar.

Ayrıca, o Kimyon Un gerçek mi yoksa sahtesi mi, hala o bile kesin değil. O sözde Kuzey Kore düşmanı olan, sık sık dünya insanlığını Kuzey Kore üzerinden korkuya salan ülkelerin liderleri, tek bu meselenin üzerine gitseler bile ortada Kuzey Kore diye bir şey kalmamıştı.

Sahi, şu Tayvan üzerinden çevrilen danışıklı dövüşlere ne oldu? Nedir bu sessizlik, bu tepkisizlik, bu sakinlik? Yalandan birkaç açıklama, birkaç nükleer denizaltı gönderip geri çağırma vs var, devamı ya da detayı neden yok?

Niye kardeşim niye, niye gerçek yaptırımlar, gerçek yasaklamalar ve kısıtlamalar, gerçek açıklamalar/restleşmeler ve mücadeleler yok sahada?

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Bu millet gerçekleri öğrenecek ama epeyi gürültülü mü olacak

Türkiye gerçekten hür bir devlet olacak ama öncesinde çatışma sahneleri mi yaşanacak?

MİT’in gizli Ermenilere ve gizli Yahudilere çektirdiği Kurtlar Vadisi dizisindeki karakterlerden biri olan Ali Candan ölmüş gibi gösterildi, estetik ameliyat yapıldı ve yoluna Polat Alemdar kimliği ile devam etti.

Gerçek hayattaki Abdullah Çatlı’nın dizide Polat Alemdar olarak canlandırıldığını insanların çoğu biliyor. Öyle ise akıllara gelen soru çok net:

  • Gerçek hayatta da Abdullah Çatlı ölmedi ama öldü gibi mi gösterildi? Çatlı, Susurluk kazası sonrası yaşıyor muydu, hala yaşıyor mu? Yaşıyorsa bunca sene yine MİT adına kara para işleri mi yaptı?

Ayrıca bir soru daha var;

  • Türkiye’deki bütün taraflar temiz eller operasyonuna mı hazırlanmalı?

Abdullah Çatlı hakkında 20 Şubat 2019 tarihinde bir takipçiyle yapılan yazışma

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Kurtlar Vadisi Pusu şaşırtmaya devam ediyor. Vadi’ye neler oluyor

Kurtlar Vadisi Pusu şaşırtmaya devam ediyor. Vadi’ye neler oluyor

Utanır insan biraz yahu!

– Bölgede dik durabilen tek ülke Türkiye imiş…

– Türkiye’nin bölgesel güç olmasına Tapınakçılar(Siyonistler) dolayısıyla ABD mani olmak istiyormuş…

– İsrail ile Türkiye çok fena kapışıyormuş…

– Bölgedeki bütün mazlumların tek ümidi Türkiye imiş…

Tırııı.. Vırıı…

Kurtlar Vadisinin senaristleri, dizi kahramanlarının ağzından bu anlattıklarına, kendileri inanıyorlar mı?

– Bütün kara, hava, deniz üslerimiz ABD-İsrail ve müttefiklerine sonuna kadar açık… İstedikleri gibi at koşturuyorlar. Ordumuzun yarısı, ABD ve İsrail menfaatleri gereği en az 4 senedir sınır bölgemize kaydırılıp duruyor. 

– İsrail’in güvenliğini sağlamak amacı ile NATO kılıfı ile her yere füzeler yerleştirildi. Başlarında da çeşitli ülkelerin ordularından kripto Yahudiler mevcut.

– NATO kılıfı ile yapılan Haçlı seferlerine İzmir’i merkez üs yaptık. Etraftaki cümle Müslüman milletler ah ediyorlar. Hristiyan Putin bile “Bu bir haçlı seferini andırıyor” dedi.. Gerek yoktu zaten Bush bütün bu oyunlara başlanırken “Bu bir haçlı seferidir.” demişti. 

– Suriye’yi değil, ondan önce Tunus, Libya ve Mısır’ı da biz karıştırdık. Buraları karıştıran ekipler CIA ve MOSSAD tarafından bizim ülkemizde yetiştirildi. 

– Suriye’de hiç bir sorun yoktu. AKP bile Suriye ile ortak bakanlar kurulu yaptı. “Kardeşim Esad” deniliyordu. Sonra bizim ülkemizde konuşlanan CIA ve MOSSAD kontrolündeki Vehhabi el Kaide teröristleri karıştırdı Suriye’yi.. Katliamlar yapıp Esad’ın ve Ordunun üzerine attı. Bin türlü yalanları, sahtekarlıkları ve katliamları ispat edildi. Nihayet bazılarını kendileri de itiraf etmek zorunda kaldılar. Son kimyasal saldırı da muhaliflerin işiydi ve o da ellerinde patladı. ABD bile dün “Esad’ın yaptığına dair delil yok” demek zorunda kaldı. 

– Üçüncü dünya savaşı çoktan çıktı. Saflar çoktan belirdi. Türkiye en baştan AKP’nin ihaneti ile ABD ve İsrail safına sokuldu ama Kurtlar Vadisi bizi Amerika ve İsrail ile mücadele ettiğimize inandırmaya çalışıyor. 

-Filistin’in kurtarıcısı gibi ekranlara oynuyorlar ama AKP şakşakçısı Siyonist medya, Filistin’in her yerinde İran’a teşekkür bilboardları dolu olduğunu, Filistinlilerin Suriye’den yana olduğunu anlatmıyor. 

– Bu yeni bölümde bile Vadi, Esad’ı mezhepsel baskı yapıyormuş gibi gösteriyor ama Suriye’deki neredeyse bütün Sünni aşiretler, hiç bir baskı olmadan Esad’tan yana saf tuttular. Suriye’deki Sünni alimleri bile Esad değil Vehhabi canavarları katlettiler. (Bknz: Said Ramazan el Buti)

– Nüfusunun %74’ü Sünni olan Suriye’yi tamamen Alevi-Nusayri gibi gösteren Vadi senaristleri, Muhaliflerin vehhabiliğine hiç vurgu yapmıyorlar. En azından muhalif teröristlerin uyguladığı muta nikahını bu millete anlatsalar, millet muhalifleri desteklemeyi geçtik, gider kafasına sıkar. 

– Bölgedeki bütün mazlumlar şok halindeler ve Türkiye’ye sitem ediyorlar. “Nasıl olur?” Diyorlar. “Bin sene Müslümanlar ağabeylik yapmış bu Türk milletini kim bu hale getirdi?” diyorlar.

Kitap hacminde bilgi ve ispat ile cevap verilebilir ama gereği yok. Zaten siz de neyin ne olduğunu biliyorsunuz. 

Endişelerim her bölümde daha da artıyor. Kurtlar vadisi 2004 yılında tuşuna resmen basılan ama çok daha önceden alt yapısı hazırlanan “Ilımlı İslam idaresine dönüştürülerek Türkiye’nin; askeri müdahaleler ile gerçekleştirilemeyen BOP’un taktik hareketlerle gerçekleştirilmesi kapsamında kullanılması ve bölgenin yeniden düzenlenmesi, Türklerin ucuz asker yapılması, stratejik konumunun kullanılması” projesinin bir parçası mı? ABD ve İsrail ortak yapımı Yeni Osmanlı projesinin medya ayaklarından biri mi Vadi? Bu yüzden mi çıktığı ilk zamanlardan beri, ABD’den, İsrail’den, Masonlardan, Siyonsitlerden, Tapınakçılardan, Evanjelistlerden, içimizdeki İsrail’den, Sabetayistlerden gerektiği kadar tepki almadı Kurtlar Vadisi? Bu yüzden mi Necati Şaşmaz’ın zikirde çekilmiş fotosunu haber yapan Hürriyet Gazetesinin tecrübeli ve eski muhabiri iki gün sonra emekli edildi?

Bu yüzden mi Vadi’yi Şaşmaz kardeşlere devir ederken “Benim sinema projelerim var. Hollywood ile ortak altı sinema filmi çekeceğim.” dedi Osman Sınav? Ya da durun durun, Kurtlar Vadisi Irak da Hollyywood ile ortak yapım mıydı yoksa? ABD ve İsrail düşmanlığı artırılmış bir Türk milletinin “Yeniden Osmanlı” olduğunu zan ederek bölgedeki cehenneme çekilmesi ama Kore savaşında olduğu gibi ucuz hatta bedava asker olması mı sağlanmak istendi?

Siz hala anlamadınız mı başımıza niye çuval geçirildiğini? 

ABD’nin ve Gladio’nun onlarca yıldır Türkiye’de kullandığı isimlerin ve yapılanmaların bir dizi ile deşifre edilmesi, halkın gözünün açılması, ABD-İsrail ortak projesi “Yeni Osmanlı”nın önünün de açılması anlamına gelir mi? Bu yapılanmaların ayak bağı olmasını engeller mi?

Seksenlerin başından beri Armagedon’u yaşamak, Ortadoğuyu yeniden düzenlemek ve Büyük İsrail Devletini kurmak isteyen ama askeri ve stratejik gücünün yetersiz olduğunu gören dünya Yahudiliği, siyonistler, yine mi bizi dolmuşa bindirdiler?

İkinci dünya savaşı öncesi dünyanın pek çok yerinde Yahudi karşıtlığını da Yahudiler yükseltmediler mi? Ama savaşın sonunda İsrail resmen kurulmadı mı?

Erbakan’a gününü gösteren, onu Ankara’nın iki sokağında ışıkları söndürüp bir kaç mahalle kadını ile tencere tava çalıp iktidardan indiren basın ve sanayiciler, Akp ve Vadi karşısında biraz tuhaf hareket etmediler mi?

Kurtlar Vadisi ile milli ve manevi değerleri yükselttikten sonra, bunu ABD ve İsrail menfaatlerine sevk etmeye mi geldi sıra?

Ya da en iyi ihtimalle Vadi yapımcıları ve senaristleri arasında farklı yapılanmalar, guruplar ve tersten koşanlar mı var?

Senaristler ve yapımcılar cevap haklarını kullanmalı, bu milleti şüpheler içinde bırakmamalı…

Aklı başında, ilim sahibi  ve dindar insanlar olan senaristler, nasıl olur da gerçekleri bu kadar saptırabilirler.

Mehmet Fahri Sertkaya|Akademi Dergisi