İnsan vücudunda görevli melekler

Tarih, Kültür, Sanat, Edebiyat, Þiir, Müzik, Dekorasyon, Kitap, Belgesel, Biliþim, Çocuk, Eðitim, Ekonomi, Seyahat, Ropörtaj, Saðlýk, Sinema, Þehir ve Yaþam, Teknoloji, Yemek ve Mutfak, http://www.akademidergisi.com

İnsanların vücudunda “384” adet hizmetli ve görevli melekler vardır.

Onaltısı Hafaza’dır (koruyandır, süflilerin zararından korurlar).

İkisi insanın sağ ve sol tarafında kâtiptir.(sağdaki sevapları, soldaki günahları yazar).

Diğer ikisi insana def-i hacet yaptırmakla görevlidir. Tamamı 20’dir. (16+2+2=20)

364 tanesi ise insan vücudundaki hareketli mafsalları tutmakla memurdurlar. Bu meleklerden bir tanesi bırakırsa o mafsal tutmaz olur. Bu gün ona felç diyorlar.

Def-i hacetle görevli iki melek bu işi tenezzülen kabul ettikleri için, dereceleri diğerlerinden üstün olmuştur. Bu sebepten def-i hacetten sonra tuvaletten çıkarken;

➥ “Elhamdülillahillezî ezhebe annel ezâ ve âfânî min zâlik” diye dua etmelidir.

Buna uyanlar bir çok hastalıktan korunurlar. Hatta, prostat hastalığı nedir bilmezler. Zaten hastalıkların çoğu, resulullah efendimizin hadis-i şeriflerine göre hareket edilmediği için meydana gelmektedir. Sizler bu duayı yazın, ezberleyin ve biribirlerinize söyleyin.
Süleyman Hilmi Tunahan (kuddise sirruh)

(â)= uzatarak okunmalıdır. “aaa” şeklinde.

Akademi Dergisi 

Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) kimdir? | Akademi Dergisi

Tarih, Kültür, Sanat, Edebiyat, Þiir, Müzik, Dekorasyon, Kitap, Belgesel, Biliþim, Çocuk, Eðitim, Ekonomi, Seyahat, Ropörtaj, Saðlýk, Sinema, Þehir ve Yaþam, Teknoloji, Yemek ve Mutfak, http://www.akademidergisi.com

Süleyman Hilmî Tunahan (k.s.) hazretleri, Rûmî 1304 (Hicrî 1305-Mîlâdî 1888) yılında Silistre’de dünyâya geldiler. Babası, tahsîlini İstanbul’da tamamlamış ve Silistre’nin Satırlı Medresesi’nde yıllarca müderrislik etmiş Osman Fevzi Efendi’dir. Dedesi ise Kaymak Hâfız nâmıyla mâruf bir zât olup 110 yaşına doğru vefât etmiş olan Mahmûd Efendi’dir.

Hocazâdeler olarak bilinen bu asîl âilenin ceddi İdris Bey’e dayanır. İdris Bey, Fâtih Sultan Mehmed tarafından Tuna Hanı nasbedilmiş ve üstelik kendisine kız kardeşi tezvîc edilmiş bir zâttır.

Osman Fevzi Efendi, İstanbul’da tahsîline devam ederken rüyâsında, vücûdundan kopan bir parçanın gökyüzüne çıkıp etrâfa ışıklar saçtığını görür. Rüyâyı, sulbünden gelecek bir evlâdının dünyâyı manen aydınlatacağı şeklinde tâbîr eder. Bu isti’dâdı; Fehim, Süleyman Hilmî, İbrâhîm ve Halîl isimli dört oğlundan Süleyman Hilmî’de görür. Onun yetişmesi için hiçbir fedâkârlıktan kaçınmaz ve fevkalâde alâka gösterir.

Süleyman Efendi, ilk tahsîlini Silistre Rüşdiyesi’nden sonra Satırlı Medresesi’nde yaptı. Daha sonra babası, tahsîlini tamamlamak üzere onu İstanbul’a gönderdi ve şu tavsiyede bulundu: ➥ Oğlum! Usûl-i fıkıh ilmine iyi çalışırsan dîninde kuvvetli olursun, mantık ilmine iyi çalışırsan ilminde kuvvetli olursun.

Süleyman Efendi, İstanbul’da Fâtih dersiâmlarından ve devrin meşhûr âlimlerinden Bafralı Ahmed Hamdi Efendi’den birincilikle icâzet aldı. Bilâhare Dâru’l-Hilafeti’l-Aliyye Medreses-i Kısm-ı Âli’yi bitirdi ve ihtisâsını yapmak üzere Medresetü’l-Mutehassısîn’in Tefsîr ve Hadîs şubesine girip birinci derece ile mezûn oldu. Aynı zamanda giriş imtihânını birincilikle kazandığı Medresetü’l-Kuzât (Hukuk Fakültesi)’dan da mezûn oldu. Böylelikle devrinin aklî ve naklî ilimlerinde en yüksek dereceyi ihrâz etmiş oldular.

Ezelî takdîr olarak Silsile-i Sâdât’ın 33. ve son halkası kendilerinin nasîbi olduğundan, Seyyidler zincirinin 32. halkası Salâhuddîn ibn-i Mevlânâ Sirâcüddîn (k.s.) hazretlerinden seyr-ü sülûkünü tamamladılar. Sonra tecelliyâtın büyüklüğünden üstâzı, kendilerini İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî (k.s) hazretlerinin nisbet-i rûhâniyesine teslim ettiler. Dünyânın şu son zamanlarında ilâhî feyizden nasîpleri bulunan insanları yüksek himmetleriyle küfr-u dalâl çukurundan îmân ve ihlâs sâhasına çekip çıkardılar, hâlen de çıkarmaktadırlar.
Süleyman Hilmî Tunahan (k.s.) hazretleri, 16 Eylül 1959 (Hicrî 13 Rebîulevvel 1379) Çarşamba günü irtihal buyurdular. (Kaddesallâhü sirrahü’l-e’azz). Ancak tasarruf ve irşâdları tamâmiyle ve kemâliyle berdevâmdır. Cenâb-ı Hakk sevenlerini ve bütün mü’minleri şefâatlerine nâil kılsın. Âmîn.

Akademi Dergisi

Atom, öldükten sonra tekrar dirilmeyi ispat ediyor. | Akademi Dergisi

Tarih, Kültür, Sanat, Edebiyat, Þiir, Müzik, Dekorasyon, Kitap, Belgesel, Biliþim, Çocuk, Eðitim, Ekonomi, Seyahat, Ropörtaj, Saðlýk, Sinema, Þehir ve Yaþam, Teknoloji, Yemek ve Mutfak, http://www.akademidergisi.com

Atom cevheri “Bâsü bâde-l mevti” (öldükten sonra dirilmeyi) isbat eder. Madem ki tohumu olan her şey kayıp olup tekrar diriliyor, insan ve bütün alemler atomları hariç helak olacak ve tekrar dirileceklerdir.

İncir çekirdeği misali.

(Süleyman Hilmi Tunahan Kuddise sirruh)
 İsrafil Aleyhisselamın birinci sur’u üflemesi ile, atomları hariç İnsanlar ve alemler yok olacak, ikinci sur’u üfleyince de her şey atomlarından tekrar vücuda gelecek ve bu şekilde kıyamet gerçekleşmiş olacaktır.

Akademi Dergisi 

Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) kimdir? | Akademi Dergisi

Tarih, Kültür, Sanat, Edebiyat, Þiir, Müzik, Dekorasyon, Kitap, Belgesel, Biliþim, Çocuk, Eðitim, Ekonomi, Seyahat, Ropörtaj, Saðlýk, Sinema, Þehir ve Yaþam, Teknoloji, Yemek ve Mutfak, http://www.akademidergisi.com

Bizim yolumuz İman, İslâm ve Ahlâk-ı Muhammedî’yi aşılamaktan ibarettir. Gâye: Rıza-î İlahîdir.

Vasiyetim olsun; tefrikaya (ayrılığa) düşmeyiniz. Kavmiyet (ırkçılık) gütmeyiniz. Ehli Sünnetin (Sünni akidesinin) gayrı olan yanlış yollara sapmayınız.

Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)

Adı Süleymân Hilmi, soyadı Tunahan’dır.

Babası zamânın müderrislerinden Hâfız Osman Efendidir. Soyu Fâtih Sultan Mehmed Hanın “Tuna Hanı” olarak tâyin ettiği ve kendi kızkardeşi ile evlendirdiği İdris Bey’e dayanmaktadır. 1888 (H.1306) senesinde Silistre’nin Ferhatlar köyünde doğdu. 1959 (H.1379) senesinde İstanbul’da vefât etti. Karacaahmet Kabristanı’ndadır.

Babası Osman Efendi, tahsîlini İstanbul’da tamamladıktan sonra Silistre’ye giderek, meşhur Satırlı Medresesinde yıllarca müderrislik yaptı.

İlim ehli ve fazîlet sâhibi bir âileden dünyâya gelen Süleymân Hilmi Tunahan, ilk tahsîlini Silistre Rüşdiyesinde ve Silistre Satırlı Medresesinde yaptı. Bilâhare tahsîlini tamamlamak için İstanbul’a gelerek Sahn-ı Semân (Fâtih) Medresesine kaydoldu. Fâtih dersiâmlarından ve o devrin meşhûr âlimlerinden Bafralı Ahmed Hamdi Efendi (Büyük Hamdi Efendi)nin ders halkasına devâm etti.

Zamânın usûlüne göre aklî ve naklî ilimleri tahsîl ettikten sonra, 1916 senesinde Ahmed Hamdi Efendiden birincilikle icâzet, diploma aldı. Daha sonra o zamanki tâbir ile dersiâm (profesör) olarak yetişmek üzere Süleymâniye Câmii medreselerinden Medresetü’l-Mütehassısînin tefsîr ve hadîs kısmına devâm etti.

Son derece parlak bir zekâya sâhip olan Süleymân Hilmi Tunahan, 1919 senesinde Medresetü’l- Mütehassısîn’den birincilikle mezun oldu. Aynı yıllarda Medresetü’l-Kuzâtı (Hukuk Fakültesini) da üstün bir derece ile bitirdi. Böylece bir taraftan dersiâm, diğer taraftan da kâdılık rütbelerine ulaşarak devrinin zâhirî ilimlerini tamamladı. Mezûniyetini müteâkip İstanbul’da dersiâm olarak vazîfeye başlayan Süleymân Hilmi Tunahan bir müddet sonra medreselerin kapatılması üzerine vâizliğe tâyin edildi.

Uzun müddet İstanbul’un Sultanahmet, Süleymâniye, Yeni Câmi, Şehzâdebaşı ve Piyâle Paşa gibi büyük câmilerinde halka vâz ederek insanlara İslâmiyetin emir veyasaklarını anlattı.

SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN (K.S.) HAZRETLERİ’NİN KRONOLOJİSİ

1888/ 1304 – Miladi/ Rumi; Süleyman Hilmi (k.s.) Efendi, Silistre’nin Hezergrad kasabasının Ferhatlar köyünde dünyayageldi.

1913 / 1329  Darü’l Hilafeti’l Aliyye Medreseleri Kısm-ı Ali (Sahn) Medresesine girdi.

1915 / 1331 3.sınıf 1. şubesini 90 üzerinden 88 puanla bitirdi.

Eylül 1916 / Eylül 1332: 4. sınıfı 80 üzerinden 76 puanla bitirdi.

30 Eylül 1916 / 17 Eylül1332 Medresetü’l-Mütehassisin’in (Süleymaniye Medresesi) Tefsir-Hadis bölümüne girerek Hafız Ahmet Paşa Medresesine kaydoldu.

1918 İstanbul Müderrisliği Ruûsuna tayin edildi.

27 Mayıs 1919 Süleymaniye Medresesinin Tefsir-Hadis şubesinden mezûn oldu.

1926 Köyü olan Ferhatlar’ı son defa ziyaret ederek 40 gün kaldı.

1927 Babası Osman Efendi vefat etti.

1936 Mürşid-i Kamil olarak vazifeye başladı.

1939 İlk defa tevkif edilerek, birinci şubenin tabutluklarında işkence ve hakaretle dolu 3 gün geçirdi.

1941 Bulabildiği birkaç talebeye ilim öğretmeye başladı.

1944 İkinci defa tevkif edildi. Birinci şube tabutluklarında, 8 gün işkenceye tabi tutuldu.

1949 Kur’ân kurslarının açılmasına, sınırlı da olsa müsâade eden kanunun yürürlüğe girmesiyle, Süleyman Efendi Hazretlerinin ilim öğretme faaliyeti bir nebze rahatladı.

1950 Vaizlik belgesi iade edildi.

1951 Süleyman Efendi (k.s.), Şehzadebaşı’ndan Kısıklı’ya taşındı ve Avrupa yakasındaki talebelerin tedrisini damadı Kemal Kacar’a bıraktı.

1951 Çamlıca’da, Konya Lezzet Lokantası sahibi Mustafa Bey’in köşkünün birinci katında ilk düzenli Kur’ân Kursu faaliyeti başladı.

1952 Çamlıca’da Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerinin Çilehanesinin yanında ilk resmi Kur’an Kursu, Üsküdar müftülüğüne bağlı olarak açıldı.

1956 Cezâyir Müslümanlarının Fransız sömürgeciliğiyle mücadelesi esnasında, vaazlarında “Müslüman kardeşlerimize duâ edelim” dediği için, defalarca karakola çağrıldı ve ifadesi alındı.

1957 Bursa’da tertiplenen mehdilik hâdisesi üzerine tutuklandı ve Kütahya Hapishanesi’nde, 69 yaşında olmasına rağmen 59 gün hapsedildi. İdam talebiyle yargılandı, berâat etti.

16 Eylül 1959 İstanbul Kısıklı’daki Hâne-i Seâdetlerinde, 72 yaşında ahirete intikâl ettiler.

Tasavvuf yolunda Selâhüddîn ibn-i Mevlânâ Sirâcüddîn Efendi’nin sohbetlerine devâm ederek yetişti. Süleymân Hilmi Tunahan’ın tasavvufî yönüyle ilgili olarak, dâmâdı ve bağlısı Kemâl Kaçar tarafından Necip Fâzıl Kısakürek’e verdiği notlardan bir bölümü şöyledir:

➥ “Süleymân Efendinin bâtın ilmine yâni tasavvuftaki mânevî cephesine gelince, şüphesiz bu husus ehline mâlumdur. Zâhirî akıl ve zekâ ile idraki mümkün olamaz. Öyle ki, bir insan müslüman olabilir, tahsilli ve akıllı olabilir. Hattâ iç hayâtı münkir olamaz da yine tasavvuf ve irşâda ehil bir zât ile karşılaştığı halde, o zât ilâhî irâdeyle kendisini ona bildirmezse, dünyâlar biraraya gelse onun feyzlerinden haberdâr olamazlar. Bizim ise kendisinin mânevî cephesi üzerinde zerrece tereddüdümüz yoktur. Biz bu noktayı ılmel yakîn biliyoruz. Kendisinin tasarrufunu ve rûh melekeleri üzerindeki tesirini öz rûhumuzda ve vücûdumuzda hissetmiş, enfüsî ve kevnî kerâmetlerinin üstün irşâd hârikalarını fiil hâlinde ve hakkıyla müşâhede etmiş bulunuyoruz. 

Allah’ın bu husustaki inâyet ve lütfuna mazhar olduğumuza, kendilerinin kâmil ve mükemmel mürşid olduğuna Silsile-i sâdâd=Büyükler zinciri kolundan otuz ikinci ferdi Selâhüddîn ibn-i Mevlânâ Sirâcüddîn hazretlerinin cismânî nisbet, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin de rûhânî nisbetle vârisleri bulunduğuna îmânımız tamdır. Kendisinin bu cephesini anlamayanların, hiç olmazsa aksini iddiâ etmemelerini ve kendisinde bir mürşid hâli görmediklerini söylemekten çekinmelerini, dünyâ ve âhiret yıkımına uğramamaları bakımından tavsiye ederiz.”

Zâhirî ve bâtınî yönden yüksek derece sâhibi olan Süleymân Hilmi Tunahan, îtikâdda ehl-i sünnet, amelde Hanefî mezhebine, tasavvufta Nakşibendiyye yoluna mensûb idi. Ehl-i sünnet ve’l cemâate son derece bağlıydı. Kendisinden feyz alan talebeleri ile vaaz ve sohbetlerine devâm eden kimselere en büyük tavsiyesi; “Ehl-isünnet ve’l cemâat” akîdesine ihlâs ve samîmiyetle bağlı olmalarıydı.

Yetmiş iki senelik ömrü boyunca İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğrenmek, öğretmek ve insanlara anlatarak onların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmalarına vesîle olmak yolunda sarf eden Süleymân Hilmi Tunahan 16 Eylül 1959 senesinde İstanbul’da Kısıklı’daki evinde vefât etti. Karacaahmet Kabristanlığına defnedildi.

Akademi Dergisi