Etiket arşivi: Kripto Yahudiler

Kurtuluş Savaşını Museviler mi başlattılar? Jak Kamhi doğruları mı anlattı?

atatürk, büyük israil projesi, hayati kamhi, I. Dünya Savaşı, içimizdeki israil, jak kamhi, kripto Yahudiler, Kurtuluş Savaşı, Mehmet Fahri Sertkaya, sabetayistler, yahudilik, akademi dergisi,

Kendisi de bir Yahudi olan ve Profilo’nun sahibi olan Jak Kamhi,


“Kurtuluş Savaşını Museviler başlattı. İzmir’de Yunan bayrağını indirip Türk bayrağı çeken Musevilerdi. 1. Dünya savaşında İngiliz İşgaline karşı ilk başkaldıranlar Museviler’di. Atatürk bana bir baktı, bir daha unutamadım o bakışları. O ölünce bizim evde de matem havası vardı.” demiş Hürriyet gazetesine de şunları diyememiş:

➥ “Atatürk’de bir Yahudi idi. Onun etrafındaki pek çok kimse de Yahudi idiler. Biz kurtuluş savaşı falan kazanmadık. İngiltere’ye de karşı durmadık. Bu bir planın parçasıydı. İngiltere’de hakim Yahudiler ile de anlaştık ve bu toprakların Yahudi Cenneti ayarında ilan edilecek yeni bir Cumhuriyet ile bize bırakılmasına karar verdik. İngilizler bu nedenle savaşmadan geri çekildiler. Bu süreçte pek çok sanal kahraman ürettik. Ordunun adını bile Türk Silahlı Kuvvetleri koyduk. Merkez bankasını çok uluslu ve çok ortaklı bir anonim şirket yaptık. Bu süreçte Sabetayist Yahudilerden çok faydalandık. Cumhuriyetin ilanının hemen ardından Selanik’ten Türk diye hep Sabetaycı Yahudileri getirdik. Yeni göçmüş olmalarına rağmen onları bir anda ülkenin en zenginleri, toprak zenginleri, iş verenleri, sanatkarları, ünlüleri yaptık. Ankara’nın başkent ilan edileceğini Yahudi kardeşlerimize haber verip dağını taşını satın aldırdık. Sonra bir anda gayr-i menkul zengini oluverdiler. Çok ince hesapladık çok…


Planlarımızı büyük bir gizlilik ve başarı ile uyguladık. Ne kadar hayatta kalmış Türk ve Müslüman fikir adamı ve beyin takımı varsa onları da sudan bahanelerle astık. Hiç olmadı kovaladık. İstiklal mahkemelerinin hakimlerinin de çoğu gizli Yahudi idi. Önce asıp sonra yargıladılar. İnkılaplar çok önceden belirlediğimiz bir planın parçasıydı. İngiliz ajanı Ali Suavi ile ve Ziya Gökalp ile çoktan inkılapların temelini oluşturduk. Mustafa Kemal’e nasipmiş. Ondan önce çok kişi çabaladı ama o bu oyunu çok iyi oynadı. Bütün başarının onun zaferiymiş gibi görülmesi de sonraki süreçte sıkıntılara sebep oldu. Olsun bunları da aştık. Muhalif Yahudileri İzmir Suikasti bahanesi ile astık. Zaten 1943’te Varlık vergisini çıkarılmasını da biz planladık. Yahudilerin çoğunu ilan edilecek İsrail’e kovaladık. Biz büyük işler başardık.


En son döneminde bile aynı anda üç imparatorluk ile savaşıp mağlup edebilmiş bir Osmanlı’yı içinden devirmeyi başardık. Ancak bu şekilde yaklaşık iki bin yıl sonra İsrail’i yeniden kurabildik. Şimdi hedefimizdeki Büyük İsrail’i kurmaya da çok yaklaştık. AKP’yi bu yüzden finanse ettik ve önündeki engelleri kaldırdık. Onlara karşı maddi gücümüzü ve basın gücümüzü kullanmadık. Hatta destekledik. Zaten AKP içindeki pek çok bakan ve vekil de Musevi kökenliler. Sadece birkaç sene sonra oyunumuzun son raundunu göreceğiz. Büyük İsrail’i de gerçekleştireceğiz.”


Siz hala Kurtuluş Savaşı kazandığımıza inananlardan mısınız? O halde buraya bakınız…
 
Ayrıca buraya bakınız…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hitler gizli bir Müslüman olduğu öğrenildiği için yenildi

Hitler, gizli bir Müslüman olduğu öğrenildiği için yenildi.

Hitler, 1939’dan 1943′ kadar, Rusya ile savaştığı Stalingrad cephesine kadar hiç mağlubiyet tatmadı.

Polonya varlık bile gösteremedi. Fransa’da iki milyon Fransız askerini esir aldı. İngiltere kendi derdine düşüp kendini bile koruyamadı. Alman bombardımanlarına karşı şehirlerin üzerlerini tel örgülerle örme projeleri bile düşünmek zorunda kaldılar.

Hitler, önce beraber hareket edip Polonya’yı beraber işgal ettikleri Rusya’ya da sonradan savaş ilan etti. Rusya da neye uğradığını şaşırdı. Yüzlerce kilometre geriye kaçtı Ruslar… Köylerini, kasabalarını, hayvanlarını, ticarethanelerini bırakıp kaçtılar. Savaş için gerekli olacak fabrikaları da yüzlerce kilometre geriye taşıdılar. Rus kadınları her gün 15-20 saat cephane imal ederken, aşırı yorgunluktan can veriyorlardı. Rus askerleri, Alman taarruzları karşısında neye uğradıklarını şaşırıyorlardı. Her şey mükemmel gidiyor ve Rusya gibi bir dev de diz çöküyordu ki, galip durumda bulunulan Stalingrad cephesinde Almanlar bir bozgun yaşadılar. Bir anda çöküş başladı ve tam üç yüz bin kayıp verdiler. Şoktu bu, korkunç bir rakamdı Almanlar için… Sebebi de Rusların taktikleri, gizli teknolojileri, şusu busu değildi. Bir anda Alman askerlerinin inançlarını kaybetmeleriydi. Çünkü Ruslar, Hitler’in namaz kılarken çekilen görüntülerini uçaklardan Alman askerlerinin üzerlerine atmışlardı…

Hitler kendisine itaat etmeyen yüz binlerce asker ve yüzlerce üst rütbeli subaya rağmen Stalingrad bozgununu kurtarmaya çalıştı. Kendisine bağlı SS’lerden ve Rusya’da yaşayıp Stalin karşıtı olanlardan bir çakma ordu oluşturdu. Bununla bile yine de Rusları zor duruma soktu. Ama olmadı… Bir anda tersine dönüş başladı ve yıllardır hiç mağlup olmamış Hitler bir daha galip olamadı.

Bu bozgunda sonra bile Alman ordusu, yüksek rütbeli subayları, Hitler’e itaat etselerdi, Hitler yine başarıya ulaşırdı. Zira Rusya’nın hali de çok çok perişan olmuştu.

Hitler işgal ettiği bölgelerde Müslümanlara kötü davranmamıştı. Kudüs Müftüsü Emin el Hüseyni, Hitler’le beraber çok vakit geçirmiş ve Müslümanların faydasına olacak çok projeler geliştirmişlerdi. El Hüseyni, Hitler’in gizlice Müslüman olduğunu ifade edenlerden, Hitler’in Müslümanlığına şehadet edenlerdendi. Hitler’in emrindeki Müslüman Nazi ordularını manen motive eden biriydi el Hüseyni…

Silsile-i Saadat’ın 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) da Hitler’in gizlice Müslüman olduğunu talebelerine anlatmıştı.

Hitler’in dahiyane siyasetleri ile Batı dünyası akıl almaz bir çöküş yaşadı, kendi dertlerine düştüler ve sömürgeleri ile ilgilenemediler. Bu sayede batının sömürgesi haline düşmüş pek çok Müslüman milletler bağımsızlıklarına kavuştular.

Eğer, süpriz bir şekilde Hitler Müslüman olmasaydı, onu iktidara getiren, finanse eden, ordularını ve hava kuvvetlerini bile kuran Siyonistler, dünyanın süper gücü olarak Almanya’yı çıkartacaklar ve onun üzerinden dünya hâkimiyetine gitmeye çalışacaklardı. Olmayınca, ABD kartını kullandılar. Hitler’in Müslüman oluşu tarihi bir kırılma noktasını oluşturdu. Bir anda bütün planlar ve hedefler değişiverdi.

Geçenler de İsrail eski Başbakanı Ehud Barak “Eğer Stalin Hitler’i durduramasaydı, şu anda İsrail devleti yoktu.” mealindeki açıklamasını da her halde bu yüzden yaptı. Hitler biraz daha mesafe alabilseydi, Filistin’e ve bütün Ortadoğu’ya Müslümanların hâkimiyetini getirecekti.

Kuşkusuz bu konu daha çok araştırılıp tartışılacaktır. Bizim şu anda söyleyeceklerimiz bu kadar.


Mehmet Fahri Sertkaya

 | Akademi Dergisi

Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan dönemleri arasındaki benzerlikler

Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan dönemleri arasındaki benzerlikler

Hala daha, Tayyip’in neden 300 koruma ile korunduğunu, TSK’daki muhalif paşaların ve medyadaki muhalif gazetecilerin neden Ergenekon bahanesi ile içeriye doldurulduklarını, Yeni Osmanlıcılık söylemlerine kartelin hiç tepki göstermeyip neden bir de destek olduklarını, Mavi Marmara’nın ve Davos’un neden sahnelendiğini anlamayanlarımız kaldı mı aramızda?

ABD ve İsrail’in Tayyip’i iyice yükselterek, Ortadoğu’nun Müslüman halklarına bile kahraman gibi tanıtarak hatta gerekirse halifelik bile kurarak ne denli büyük hesaplar içinde olduklarını anlamayan kaldıysa eğer gidip bir doktora gözüksünler…

Anlayanlar da daha da iyi anlayabilmek için;

– Adnan Menderes ile Tayyip devri arasındaki benzerlikleri,

– Menderes devrinde ABD başkanı Truman’ın Komünizm ile mücadele gereği, hızla Komünizme kayan Türkiye’de dini engellerin kaldırılmasını ve denge kurulmasını emir ettiğini, hatta menderes’den öncede bu niyetle hareket edilmeye başlandığını ve İmam hatipleri İsmet İnönü’nün açtığını,

– O zamanın Türkiye’sinde dini engellerin kaldırılmasında, eşcinsel ve Sabetayist Yahudi Adnan’ın kendi kararının olmadığını,

– Menderes’in baş danışmanı Ahmet Salih Korur’un da aynı Truman gibi üst düzey bir mason olduğunu, maşrık-ı azam olduğunu, Korur’un aslında imkansız olduğu halde yassıada duruşmalarında beraat edip vazifesine, maşrık-ı azamlığa devam ettiğini,

– İçinde bulunduğu şartlar itibari ile Adnan Menderes’in dine yönelik yasakları kaldırmak noktasında istese de başarılı olamayacağını,

– Devrin cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Siyonist bir Yahudi olduğunu, Osmanlı’yı yıkmak için dağa çıkıp teröristlik yaptığını, Bursa’da Siyon okulunda okuduğunu, kendisi gibi İslam düşmanı İsmet paşa ile husumetinin sadece iç çekişme olduğunu,

– Milletimize şehit diye tanıtılanlardan Fatin Rüştü Zorlu’nun da memleket çapında vurgun, yolsuzluk yapılanması kurmuş bir Sabetaycı olduğunu,

– Menderes devrinde gerçek sebepleri gizlenmiş bunca hareketin, sözde dindar Menderes bahanesi ile hızlandırılarak yapıldığını, bunun için İnönü’nün gücünü kaybetmesine müsaade edildiğini,

– O devirdeki her şeyin, aslında bu günkü gibi Mason ve Yahudi komploları olduğunu,

– Şimdi Tayyip’i de iktidara aynı masonik güçlerin emrindeki ABD’nin getirdiğini, partisinin yedi kollu şamdan olan logosuna kadar her şeyini masonların planlayıp detaylandırdığını,

– Aynı Menderes gibi Tayyip’inde etrafının hep kripto yahudiler, kripto ermeniler, masonlar ve sabetaycılar olduğunu, baş danışmanlarının bile CIA ajanları olduklarını

– Aynı Menderes’te olduğu gibi bir gün, işlerine gelince, bu güç odaklarının Tayyip’inde fişini çekeceklerini

ARAŞTIRMALARI GEREKİR.

Mehmet Fahri Sertkaya|AkademiDergisi