Bir Adem, iki Havva, iki gezegen

Venüs insanları

Bir Adem, iki Havva, iki gezegen

Bilinen uzayda, suretleri biz dünya insanlarına en çok benzeyen insan türü Venüs insanlığı…

Öyle ki onlardan biri bizim dünyamıza getirilse ve bizler gibi giyinip aramızda dolaşmaya başlasa, kimse onun Venüslü olduğunu anlayamaz. Tersi olsa, biz Venüs’te Venüslüler gibi giyinerek ve davranarak dolaşsak, Venüslüler de bizim dünyalı olduğumuzu anlayamazlar. Kendilerinden biri zan ederler.

İlk insan ve ilk peygamber olan, kendisine ilahi kitap değil ama 10 sayfalık ilahi metinler (suhuf) indirilen Adem aleyhisselamın sol kaburga kemiğinden Havva validemiz yaratıldı ama sağ kaburga kemiğinden de başka bir Havva yaratıldı. İşte dünya insanlarından herkesin bilmediği, sadece çok büyük mesafe almış İslam alimlerinin bildiği bu Havva Venüs’te indirildi ve orada yaşatıldı. Adem aleyhisselam bir peygamber olarak mucize gösteriyor ve aynı anda iki ayrı gezegende bulunabiliyordu. Hani şimdilerde bilim adamları “Kuantum fiziğine göre bir insan aynı anda birden fazla yerde bulunabilir.” diyorlar ya, işte onun misali olan ama bilimle, fizikle, tedrisatla yapılmayıp mucize ile yapılan bir şeydi bu…

Venüs’te de bizim Adem babamızın soyu bu Havva vesilesiyle devam etti ve Venüs insanlığı oluştu. Bu Havva’nın sureti de biz dünya insanlarının sureti gibi olunca, bu soydan gelenler de tıpkı dünya insanları suretinde oldular. Lakin bu Havva’nın iç organ yapısında ufak farklılıklar vardı ve halen Venüs insanları ile aramızdaki ince/detay farklar dış görünüşte değil de iç organ yapısında var.

Venüs’e giden gelinler, Venüs’ten gelen gelinler

Habil ve Kabil’in gerçek hikayesi…

Adem babamıza bir de Venüslü bir Havva verilince, orada da nesli çoğaldı. Venüslü Havva ilk gebelikte ikiz çocuklar doğurdu, biri kız ve biri erkek doğdu. Dünyalı Havva da ilk gebelikte biri erkek ve biri kız olmak üzere ikiz çocuklar doğurdu.

Sonra bunlar büyüdüler ve evlilik çağına geldiler. Dünyadaki kız çocuğu Venüs’teki erkek çocuğuyla ve Venüs’teki kız çocuğu dünyamızdaki erkek çocuğuyla evlendirildi. Bu gelin alma ve gelin verme işi birkaç nesil boyunca da devam etti. Bu şekilde hem Venüs’te hem de dünyamızda ademoğulları yayıldı, çoğaldı. Birilerinin zan ettiği gibi Adem babamızla Havva validemizin üst üste yaşanan gebeliklerde hep ikiz çocukları doğmadı, sonra bu ikizlerde doğan kendi öz kızları ile öz oğullarını birbirleriyle çapraz olarak evlendirmedi. Asla bir kardeş evliliği olmadı.

Habil ve Kabil hadisesi de tam olarak bilindiği gibi değil. Kabil Venüslüydü. Habil dünyalıydı. Kabil kendisine nikah düşen, helal olan dünyalı kızı değil de Venüslü olup kendisinin kardeşi de olan ve kendisine asla nikah düşmeyen kızla evlenmek istedi. Buna asla izin verilmedi ve nefsine ayrıca şeytanına uyarak ilk defa kan döken, ilk defa insan öldüren ve ilk defa kadın fitnesine düşen kişi oldu.

Birçok peygamberin hanımları ve çocukları imtihanı kaybedip ayaklarını kaydırdıkları gibi Venüslü Havva da az kalsın kaybediyordu ve ayağını kaydırıyordu. Bu tehlikeli hallere düşmesine de kıskançlığı sebep oldu. Adem babamızın dünyalı Havva’yı daha çok sevdiğini, kendisini daha az sevdiğini sürekli söylendi durdu. Bu nedenle hep tavırlı ve geçimsiz oldu. Bunu evlatlarına da hep söyledi ve onları sürekli olarak doldurdu, yanlış yönlendirdi. Evlatlarında dünyalılara karşı bir düşmanlık hissi oluşturmak istedi. Venüslü olan Kabil’in bu şekilde biri olmasına en çok da annesi olan Venüslü Havva sebep oldu.

Kabil, kendisine nikah düşmeyen, babasına yakışır şekilde maneviyatı çok kuvvetli de olan kız kardeşini eşi yapmak istedi ve sert tepki görünce de bu kardeşini kaçırmayı denedi. Çok kuvvetli maneviyatı olan bu kız çocuğunu Allah Habil vesilesiyle korudu ve Kabil onu kaçıramadı. Habil de kız kaçırmaya mani olurken çıkan kavgada Kabil tarafından öldürüldü.

Adem aleyhisselam da hem bir cinsi sapıklık peşinde koşan hem de bu uğurda mücadele ederken haksız yere insan da öldüren diğer diğer oğlu Kabil’i idam etti. Hukukun gereğini yaptı ve kısas uyguladı.

Kabil, Habil’i haksız yere öldürdükten ve bu elim hadise yaşandıktan sonra dünya ile Venüs arasında gelin alma ve gelin verme işi sonlandı. İki dünyadaki ademoğulları zaten yeterince kalabalık olup yayılmışlardı.

Venüslü Havva ayağını tamamen kaydırmadı, dinden çıkmadı ve sonsuza kadar cehennemde kalacaklardan olmadı. Bu elim hadise yaşandıktan sonra çok ama çok pişman oldu, çok uzun süre af diledi Allah’tan ama dinden ama tamamen dinden çıkmadı. Müslümanlar arasında hep mevzu olan “Havva validemiz çok uzun süre ağladı ve Allah’tan affını diledi.” denilen Havva da işte bu Venüslü Havva idi. Venüs’te uzun süre ağlamış ve Adem aleyhisselamdan da ayrı kalmıştı.

Adem babamız ile Havva validemizin dünyaya ilk gönderildiklerinde ayrı ayrı yerlerde ve birbirlerinden asırlarca uzak kaldıkları, gözyaşları ve dualarla arayarak birbirlerini asırlarca sonra buldukları iddiası da doğru değil. Dünyaya gönderildiklerinde bir arada, yan yanalardı.

Daha sarsıcı gerçekler de var. Adem babamız dünyaya gönderildiğinde dünyada insan eliyle ve teknolojiyle üretilmiş aletler, cihazlar ve insan eliyle inşa edilmiş binalar da vardı.

Aslında bunun nasıl mümkün olabildiğin on seneye yakındır ara ara yazılarımın arasında anlattım da herkesin anlayabileceği şekilde anlatmamıştım. Bunu da ilk fırsatta her seviyeden herkesin anlayabileceği şekilde anlatmaya çalışacağım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Bir Yorum Yazın