Benim soyumda Yahudilik yok

Ben Yahudi değilim. Soyumda Yahudilik, Ermenilik olsaydı, hiç çekinmez, açıkça söylerdim ve yine müslüman olur, müslümanca yaşar, yine bu yola mensup olur, yine bu mücadeleyi verirdim. Hakkımda her söylenene hemen itibar edilmemeli. Çok yakında Türkiye’de ve dünya genelinde adım açıkça ve yoğun şekilde konuşulacak ve yazılacak. Dünyanın dört bir yanından basın ve medya kuruluşlarında da sık sık konu olacak. O anlarda yeni yeni iftiralar, karalamalar peş peşe gelecektir. Daha önce yaptıkları gibi iftiraların yanına yalancı şahitler de konacaktır. Hukuk sistemi, artık karşımda onların keyiflerine göre kullanabildikleri bir sistem olmaktan çıktı. Lakin, akla hayale sığmaz iftiralar atılacaktır. Hepsine de cevaplar verir, iftira olduğunu gözler önüne sererim. Her zamanki gibi sahada dimdik dururum. Hukuk yoluna da giderim. Lakin, on yıldır gözler önündedir ki münafıklar için ispatın bir ehemmiyeti olmuyor ve sahayı müsait görürlerse, iftiralarına durmadan devam ediyorlar. Çünkü doğruyu zaten biliyorlar. İftira attıklarının zaten farkındalar… Karalama yapmakta olduklarını zaten biliyorlar.

Bunların da mühleti bitiyor. Hukuk geri gelmek üzere ve on yıldır insanlık dışı şekilde hakkımda atıp tutanlar, karalayanlar “devlete, millete ihanet” kapsamında bile yargılanacaklar. Çünkü, benim sadece devlet, millet, insanlık mücadelesi verdiğim de onların bu mücadeleyi durdurmak istediği de en açık şekilde gözler önünde…O piyon, o emir eri hakim ve savcılar da vatana ihanetten yargılanacaklar. Hatta cezaevi personellerinden tutun da hastahane personellerine kadar yüzlerce kişi vatana ihanetten yargılanacaklar.

Yahudi olmak da suç değil, günah değil, ayıp değil… Ermeni de doğabilirdim, Yahudi de doğabilirdim. Başka bir ırkın mensubu olarak da doğabilirdim ama değilim. Özbeöz Türküm… Irkçı da değilim. Açık kimliğiyle yaşamış, gerçek ırkını ve dinini gizlememiş, yanlış işler de yapmamış hiç kimseyle de uğraşmadım.

Soyum, Afyondan önce Ankaraya, daha önce Kayseriye, ondan önce Kars/Ardahan taraflarına, daha öncesinde Çeçenistan taraflarına dayanıyor. Oradan geride ise Özbekistan Buhara’ya dayanıyor. Atalarım, Moğol istilaları sırasında hicret edip Hazar denizinin üzerinden Anadoluya gelmişler ve buralarda İslam’ın ve Türklüğün yayılmasında çok büyük hizmetler etmişler. Afyon’da, İhsaniye ilçesinde, baba tarafımın köyü olan Karacaahmet köyünde medfun bulunan Karacaahmet Sultan hazretleri, talebeleri ile birlikte Anadolu’da İslam’ın ve Türklüğün yayılmasında çok çok büyük hizmetler etmişler. Çok yüksek dereceli bir velidir. O zatın da soyundan geliyorum. Soyumda mürşid-i kamiller çıkmış. Çok sayıda peygamberler de çıkmış. Anne tarafım da peygamber soyu… Ayrıca soyum, az yukarıda/geride hz. Üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan’ın soyu ile birleşiyor. Bu soy daha gerilerde hz. peygamberimize (s.a.v), oradan çok daha gerilerde ise hz. Musa’ya, hz. Yusuf’a, hz. Yakup’a çıkıyor. Şayet, on binle sene önce soyumun hz. Yakup’a çıkıyor olması beni Yahudi yapıyorsa, ben Yahudiyim. O halde hz. peygamberimiz de Yahudi. Ehl-i beyt de Yahudi. Seyyid ve Şerif dediğimiz erkekler ile Seyyide ve Şerife dediğimiz hanım kişiler de Yahudiler. Baba tarafımdan geriye doğru soyumda görülüyor ki kız çocuklarına sık sık Şerife ismi konulmuş. Akrabalarımın arasında şu anda çok sayıda Şerife isimli kişiler var.

On yıldır yazdım, anlattım. Dünyada şu anda kendini Yahudi zan eden insanların yüzde doksan beşten fazlası Türk kökenli kişiler… Bu gerçeği kabullenemeyip Beyaz Saray öncülüğünde bile araştırmalar yaptılar, sonuç aynı çıktı ve üstünü kapattılar. Şu anda kişilerin genetik kodlarını çıkartmak çok kolaylaştı ama bundan da uzak duruyorlar. Gerçekten Yahudi olsalardı, her biri genetik kodlarını çıkartır, kimlik belgesi gibi cüzdanlarında övüne övüne taşırlardı. Bilenler bilirler, Türkiye’deki gizli Yahudiler “Türk diye bir şey yok, onlar hep Yahudi kökenliler” derler. Kendileri için hakikat, bu söylediklerinin tam tersi olduğu halde, kendilerini Yahudi ve üstün/seçkin ırk görürler. Bir yandan Türk rolü oynarken “Türk diye bir şey yok” derler, bunu sinsi sinsi yaparlar.

Bu güruhu yöneten İblis, İblis’e tabi olan hahamlar ve mason üstadları, bu güruhun kabullenişlerini bu şekilde yönlendirdiler. Meselenin bir de bu yönü var. Zamanı gelince çok tartışılacak ve kabullenilecek ki ben-i İsrail (İsrail oğulları) ya da Yahudi denilen geçmişteki kişiler ve peygamberler, Türk kanı, Türk geni de taşıyan kişiler. Zaten az geride Nuh aleyhisselam var ve herkesin soyu orada birleşiyor.

Ben, Firavun misali bir babanın elinde büyüdüm. Firavun devri gibi berbat, kapkaranlık bu devirde, çok zor maddi ve manevi şartların içinde büyüdüm. Şu anda kırk yaşımdayım ve hayatımda, geçmişimde yüz kızartacak hiçbir şey yok. Olsaydı, bu mücadelemin daha ilk senesinde susturulurdum. Olsaydı, hiç değilse cezaevlerine konulduğumda başka biri olarak çıkardım. Müslümanca, asilce bir mücadele veriyormuş rolü oynarken cezaevine konulan, çıkınca 180 derece dönmüş olduğu görülen, binbir türlü rezilliği bulunan cübbeli ve cübbesiz şahıslardan, makam sahibi olan ya da olmayan şahıslardan, resmi kimliği bulunan ya da bulunmayan şahıslardan değilim.

Şuraya da yazıyorum, iftiranın dinimizde cezası çok ağır. Ben, şu çağın bozuk dünyevi hukuk sisteminde de böyle iftiralar atmanın cezasının ne kadar sert verilebileceğini cümle aleme göstereceğim. Hiç tartışma olmasın diye açıkça yazdım, tekrar ediyorum, vatana ihanetten sallandıracağım. Hem de meydan yerlerde…

Mehmet Fahri Sertkaya

Bir Yorum Yazın