
Size, aslında neler döndüğünü, planlarını neden tam olarak uygulayamadıklarını anlatayım
Bizim, onların bütün planlarını önden haber vermemiz, sert bir dil kullanmamız, “Türkiye’de bir seçim yaşanmayacak, bir orta oyunu sergilenecek. Bu danışıklı dövüşün ve ihanetlerin içinde olan herkes sadece birkaç ay içinde ağır ceza mahkemelerinde idamla yargılanacak. Her şeyi kontrolümüzde tutacağız, oyun içinde oyun kuracağız. Beklediğimiz vakit gelince müdahale edip hepsini toplayıp alacağız. ” dememiz…
Seçim günü içinde de morallarini çökerten çok sayıda paylaşım yapmamız. Kocaman cemaatimizin bir seçim heyecanı yaşamaması, cemaat mensuplarına kime oy verileceği hususunda yönlendirme yapmaması ve buna dair yaptığım yorumlar. “Endişe etmeyin, sözde seçilen/kazanan belediye başkanlarının çoğu kısa sürede tutuklanacak. Büyük çoğunluğu danışıklı dövüş yaşandığını biliyor ve bu ihanetlere alet oluyor.” dememiz…
Günler öncesinden AA’daki hainleri ve özellikle gizli Yahudi Şenol Kazancı’yı ifşa eden ve baskı altına alan paylaşımlar yapmamız ve bunların sıkıntılı/endişeli ruh hallerine girmelerine sebep olmamız…
“Tam da daha önce hakkımızda yazılanlar gibi davranıyoruz, hızlı da gidiyoruz, AK Parti’nin oylarını çok yukarıdan başlattık. Bu iş böyle olmaz. Şimşekleri üzerimize çekiyoruz. Zaten böyle yapacağımızı herkese iyice duyurdular. Gerçek kimliklerimiz, bağlantılarımız da meydana döküldü. Bu iş bizim üstümüze yıkılıp kalacak” demek zorunda kalıp kararsızlıklar yaşamaları…

KRT TV’nin canlı yayını ve bu yayın sırasında bizim bir süredir yaptığımız paylaşımlar temelinde manevralar yapılması ve hususiyle “Bu organize bir iş. Organize bir şekilde manüpilasyon yapılıyor. Hürriyet yalan değerler açıklıyor/veriyor. AA’ya güvenilmemeli” mesajları verilmesi…
Başka muhalif kesimlerin de kararlı ve gayretli duruşu ve tepkinin yüksek tonda gelmesi…
Sözde muhalefet partileri ile AKPKK’nin danışıklı dövüşü sırasında, sözde muhalif partilerin, kontrolünde tuttukları kitleyi ister istemez yüksek seviyede motive edip gayrete getirmesi, sandıklara/oylara, ıslak imzalı evraklara gerçekten sahip çıkılması, halk tepkisinin beklediklerinden çok yüksek olması…
Bunlar başta olmak üzere daha pek çok sebep YSK ve SeçSis yazılımı kısmında istedikleri kadar hile yapmalarına mani oldu.
Planlar gereği YSK sitesine erişimi kasten kestiler. Siyasi partilere veri akışını kestiler. Lakin o an gelene kadar çok zorlanmış, sarsılmış hatta dağılmış hale gelmişlerdi.
Tam bu esnada YSK Başkanı, gizli Yahudi ve Mason vatan haini Sadi Güven ile en büyükbaş hainlerden Tayyip telefon görüşmesi yaptı.

Danışıklı dövüşün tarafları, Ankebut Ağı’nın adamları, YSK sitesine erişimi ve partilere veri göndermeyi kasten kesmeden az önce, bu güruhun içinde bulunan Tayyip ve Sadi Güven telefon konuşması yaptı. Sadi, Tayyip’i aradı.
Sadi Güven “İlk anda oyları açıklarken çok yüksek bir oy oranı açıkladık. Fakat sandıklardan çıkan oy oranları açıkladığımız oranların çok altında çıktı. Bu şekide devam edersek karşı grupların bir anda büyük tepkisini alacağız ki bu halkın da tepkisini çeker devam edelim mi?” dedi.
Böyle bir sorun ihtimaline karşı zaten CIA’nın sosyal ağları bütün sansürlemeleri yapmıştı ve interneti de ülke genelinde yavaşlatmışlardı ama Tayyip yine de endişelendi. O anda, işlerin tamamen kontrollerinden çıkması ve halk hareketine dönmesi ihtimalini değerlendirmiş olmalı.
Sadi Güven’e sandıklardan çıkan gerçek oy oranlarını sordu. Sonra da “YSK sitesini/sistemini bir süre erişime engelleyin ve bu arada oranları dengeleyin (Normale çekin)” dedi. Sadi de talimatı aldı, icabını yaptı. Bu arada Anadolu Ajansı’ndaki hainler güruhu da ortada kalmış, satılmış, zor şartlara düşmüş oldu.
Bu aşamadan sonra YSK’daki hainler güruhunun elleri ayakları birbirine dolaştı. İsteseler de baştan planladıkları derecede hileler yapamadılar. Şimdi vaziyet şu ki bir miktar hile yapabildikleri halde devamını getiremediler ve pek çok yerde AKPKK’nin kazanmış gösterilmesi planlanmış olduğu halde sözde muhalif partiler kazanmış oldu.
AKPKK hükumetleri gayr-i meşrudur.
Herhalde düşündünüz, tahmin ettiniz. Ankebut Ağı’nın ve CIA’nın kontrolünde olan… Mason hainlerin oyuncağı olmuş… Gizli Yahudi, gizli Ermeni ve Mason hainler tarafından vatana ihanet kapsamında eylemlerle ve söylemlerle yönetilmiş böyle bir Yüksek Seçim Kurulu’nun denetiminde ve düzenlemesinde yapılan bütün seçimler ve referandumlar hukuken geçersizdir, sonuçları bağlayıcı değildir.
En baştan beri sözde muhalif partilerin ve liderlerin AKPKK ile danışıklı dövüştüğü, bunların da Ankebut Ağı’na çalıştığı ayrıca gözler önündedir. Dolayısı ile neresinden bakılırsa bakılsın AKPKK hükumetleri meşru değildir, aldıkları kararların, çıkarttıkları kanunların, yaptıkları anlaşmaların hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
16 Nisan’da da aslında EVET sonucu çıkmamıştır, rejim/Anayasa değişmemiştir, Erdoğan Başkan değildir. Zina ve evlilerin zinası hala suçtur. Eşcinselik ve misyonerlik hala suçtur. Bunların kurduğu sözde Aile bakanlığı gayr-i meşrudur. Bu bakanlık üzerinden yapılan bütün düzenlemeler hukuksuzdur ve daha böyle yüzlerce madde sıralanabilir.
Gerçi son yıllarda ve özellikle Ankebut Operasyonumuz sırasında içimizdeki İsrail’i, Ankebut Ağı’nı, dönen dolapları bu şekilde meydana çıkartmamıza da çok gerek yoktu. Çünkü baştan beri Erdoğan, evrakta sahtecilik yapmış ve sahte diplomayla, CIA ve MOSSAD oyunları ile iktidara taşınmış bir vatan hainidir. Bu ispatlı bir gerçek olduğu için en baştan beri AKPKK üzerinden Türkiye’ye yapılan maddi ve manevi bütün ihanetler çökmüştür. On senedir Erdoğan’ın bir CIA-MOSSAD projesi olduğuna dair ispat niteliğinde binlerce yayın yaptım ve Erdoğan ya da onu oynatan Ankebut Ağı’nın başka bir adamı, benden davacı olamadı. Öyle ise bu film bitmiştir ve iş son bir darbemizi yemelerine kalmıştır.
Mehmet Fahri Sertkaya