Etiket arşivi: Kızıl Deli Kahin

Haydi yaaa, öyle miymiş?

Bunu anlamak için medyum olmaya gerek var mı?

İki seneden fazla süredir yaptığımız yayınlarda bunu konu ettik ve herkesin çok iyi derecede anlamasını sağladık. En son Poseidon denilen şeylerin ne olduğunu bile herkese açık ortamda, en açık şekliyle yazdım ve 1509 büyük İstanbul depremini Poseidon isimli o uzaylı aracının yaptığını da yazdım. O deprem bile suni bir deprem olduğunu ise çok daha öncesinden tekrarla yazıp anlattım. “500 sene sonra tarih tekerrür edecek” diye de yazdım.

Bu şahıs sözde medyum ama burnunun önünü bile görmüyor. Aslında görüyor, görüyor ama işine gelmeyince görmek de anlatmak, öğretmek de istemiyor. Tutmuş bu gerçeği, dünyanın dört bir yanında çok yüksek sayıda insan çoktan öğrenmiş ve anlamışken, bu günlerde anca yazıyor… Onu yazarken bile araç demiyor, saldırı demiyor, deprem demiyor. Hala daha millet ve insanlık umurunda değil ki hala daha demiyor. Neden, çünkü dürüst değil. İstese o günlerde bile bu bilgiyi doğrulamaya çalışır. Doğrulayamasa bile kuvvetli ihtimal dahilinde görüp anlatır ve insanlığa fayda sağlamış olur. Lakin her gün profilinden dürüstlük ve karakter satıyor. Türlü zıt inançları ve fikirleri bulama yapan sanki kendisi değilmiş gibi, profiline bir baksanız, bir de dünyanın en doğru inançlı, en karakterli, en dürüst insanı kendisi imiş havasından başka bir şey göremezsiniz.

Bu modeller böyle, milyon sene ömürleri de olsa, hep boşa, hep boşa… Neden? Hakikati zaten biliyorlar. Bile bile inkar modundalar. Buna küfr-ü inadı deniyor. Ebu Cehil de Ebu Leheb de Karun da Firavunlar da Nemrud da hep küfr-ü inadı ehliydi.

Kendisi de biliyor. Kendi rüyasında malum edilmiş. Karun gibi dünyalık peşinde çırpındığı sırada ani ve feci bir ölümle ölecek. Bunu da biliyor ama hala kendine ayar çekmiyor. Neden, çünkü küfr-ü inadi böyle bir şey…

Ayrıca bilinmeli ki bütün dünyanın manyetik alanı ve yer çekimi bozulmayacak. Bu, teknik olarak imkansız. Bunun olmasından sonra dünyanın düzelmesi de imkansız. Lakin, bu hal bir şehirde ya da bir bölgede yaşanabilir ve öyle de olacak. Zaten bu, onlarca senedir dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde yaşandı/uygulandı ama bu defa nadiren görülebileceği kadar şiddetli, kuvvetli olacak. Büyük ihtimalle bu defakine de “İkinci küçük kıyamet” denir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Kızıl!

Ben senin gerçek rengini bilirim. Bırak Kerbela siyasetini… Böyle klasikleşmiş bir numarayı, seni samimiyetsizce takip eden, vakit geçirmek ve enerji atmak için takılan takipçilerine yap. Onlar zaten her zaman her oltaya takılmaya hazırdırlar. Bana maval okuma.

Kalp atışların ta buradan duyuldu. Nasıl heyecan yaptığını, şu paylaşım tarzından, kurduğun cümlelerden, kullandığın tabirlerden herkes anlayabiliyor.

Ben sana bir şey demedim. Senin rüyan sana onları dedi. Ya dönecek ve içi dışı bir yaşayacaksın, bu çirkinlikleri terk edeceksin, özü sözü bir müslüman olacaksın ya da bu rüyan tahakkuk edecek de tabir ettiğim şekilde öleceksin. Rüya tabiri bilen herkes, bu rüyanı bu şekilde tabir edecek.

Mehmet Fahri Sertkaya

Ben tabir edeyim…

Hiç beklemediği bir anda, İbret-i alem olarak ölecek. Bu güne kadar yutarcasına sahip olduğu mal ve mülk de bir anda elinden çıkmış olacak.

Bunca hakikati çoktan gördüğü halde, hala samimiyetsizce mücadele verdiği, kabiliyetlerini şerre kullandığı, on binlerce kişiyi dinden/imandan ettiği, itikatları bozduğu için ölecek. Bu aldatıcılığına sık sık dinimiz İslam’ı da alet ettiği için ölecek.

Bir anda şiddetli bir şekilde çarpılacak ve kuvvetle muhtemel ki kan kusarak feci şekilde ölecek.

Orada görür, bir yandan müslüman rolü oynarken, bir yandan İslam’la türlü bozuk itikatı ve akımı bulama etmenin karşılığının ne olduğunu… Bir de bu hali açıkça meydanda iken, tam aksine olarak dürüstlük satmanın, kendini tam tersine göstermenin ne demek olduğunu…

Orada görür, hakikati güneş gibi net gördüğü halde, tuttuğu bozuk yoldan dönmemenin ve yığınları da oraya sürüklemenin ne demek olduğunu, bunun karşılığının nasıl olduğunu.

Mehmet Fahri Sertkaya