
The Economist’in şu çok tartışılan kapağını yine Yahudiler hazırladılar. Bu işte hahamlar ve sonra diğer satanistler başı çektiler.
Bu kapakla pek çok mesajı bir arada verdiler, ayrıca sinsi bir oyun kurdular. Yetmeyip bu kapakla büyü de yaptılar. Hatta bu büyüleri destekleyen ayinler de yaptılar. Gördüğünüz bu kapak aslında bir çeşit büyü… Göreni, bakanı, eline alanı, üzerinde düşüneni tesir altına alıyor, şayet kişinin kanalları açıksa, cinlere ve büyülere karşı koruması yoksa…
Kapağın beyaz zemin üzerinde sadece kırmızı ve yeşil ile hazırlanmış olması da sebepsiz değil… Kırmızı ve yeşil renkler ama en çok da kırmızı renk, satanistlerin sahiplendiği ve çok sık kullandığı bir renk. Büyü daha tesirli olsun diye de dört renkli değil (renkli fotoğraflar dört renk baskı ile elde edilir.) de iki renk çalışılmış.
The Economist’in kapağı, diğer kapakları gibi kalabalık bir ekip işi… Kapağı hazırlamak için öncelikle hahamlar ve diğer satanist kişiler vazifeli olsa da son/üst makam bunlar olsa da başka başka sahalardan insanlar da var.
Ankebut Ağının dünya genelinde bir teşkilatı, bir işleyen sistemi var. Onlarca devletin kurumlarına sızmış, arka plandan devletler içinde devletler kurmuş ve hatta bunları istedikleri gibi birbirlerine bağlamış vaziyetteler. Siyasi gelişmeleri ve yakın geleceğe dair siyasi yorumları zaten iyi takip ediyorlar. Bunda sorun yaşamıyorlar.
Bu imkanın haricinde, bir de siyasi gündemi yakından takip eden, üzerinde tartışan, yorumlayan yayıncı ekibi var. Bu kişiler sık sık önde gelen siyasetçi kişilerle de paslaşıyorlar. Bu da ayrıca bir imkan oluşturuyor.
Ayrıca içlerine sızarak, gizlice, sinsice ele geçirdikleri onlarca devletin gizli servislerinin ellerindeki istihbarat bilgilerini de elde ederek kapaklar yapmakta, yayınlar yapmakta kullanıyorlar.
Bitmedi… Ayrıca cinleri de bilgi toplamakta ve bazı konuları anlayıp yorumlamakta hep kullanıyorlar. Zaten şu satanistler, kendilerini dünya insanı, Ademoğlu gibi görmüyorlar da hep cinlere benzetmek istiyorlar. Dünya düzenini de cinler alemindeki düzene/sisteme benzetmek istiyorlar.
Yine bitmedi… Bunların üstüne bir de işinde iyi olan astrologları ve de medyumları kullanıyorlar. Duru görü yapabilen medyumlarından da çok şeyler öğreniyorlar.
Bitti zan ettiyseniz, yanıldınız. Bütün bunlara rağmen en başta da Akademi Dergisi yayınlarını, yorumlarını kullanıyorlar ve son süreçte Akademi Dergisine, İstanbul’a karşı hamleler yapmaya çalışıyorlar.
Bu kapak bir yanıyla büyü maksatlı yapılmış bir kapak ama dini, siyasi, askeri, mali, tıbbi ve metafizik sahalara dair mesajlar da veren, yönlendirmeler de yapan yanı var.
Kapağın her ayrıntısında bir mesaj arayanlar, kendilerini boşuna yoruyuyorlar. Bu kapak en öncelikli olarak büyü maksadıyla yapılmış bir kapak…
Mesajlar verme kısmı, ikinci öncelikli kısmı… Zaten verebilecekleri çok mesajları da kalmadı. Bu nedenle kapağın şurasında ya da burasında görünen bazı şeylerin zahiri/siyasi mesajları pek yok ve onlar aslında büyü için oradalar.
Kapakta verilen mesajlar kısmına gelince…
Çok kafa yorulacak bir kısmı yok. Yaşayacakları felaketleri haber verdiler. O felaketleri ise İstanbul ile kendilerinin yani Ankebut Ağının çatışması sırasında yaşayacaklarını haber verdiler.
Haber vedikleri çatışma çoktan yaşanmaya başladı. Ben zaten “Aralık ayı çatışmalı geçecek” derken… Sağdaki soldaki medyumların ve astrologların çoğunun yanıldığına dikkati çekerken… “Bundan sonra mühlet ve merhamet devri bitti. Çatışmalar var” diye tekrarla yazarken… Yanında daha onlarca yayınla alakalı mesajlar verirken… Şu kapakta anlatılanları, kapak yayınlanmadan önce herkese ilan etmiş oldum.
Lakin zavallı, çaresiz hale düşmüş olan Ankebut Ağı, İstanbul’un yapacakları nedeniyle onca şeyi yaşamayacakmış da sanki kendileri kendi sistemlerini resetleyecekmiş numarası oynamaya kalktı. Bu kapaktan çok öncesinden beri, karşımızda iyice yerlere serildiklerinden beri, bu numarayı oynamaya çalışıyorlar. Tabanlarını böyle kandırıyorlar.
Karşımızda, her sahada o kadar çırpınıyorlar. Her seferinde ağır darbeler alıp yıkılıyorlar. Zararlar ediyorlar, sistemleri çöküyor ama avanak avutuyorlar. “Biz büyük resetle sistemimizi resetliyoruz” diyorlar. Bunlara uyanlar ya da kananlar da “Büyük reset yaşanıyor. Sistemi kuranlar, şimdi resetliyorlar. Küreselciler şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar, şunun peşindeler.” diye palavralar anlatmış oluyorlar.
Hangi küreselciler? İstanbul küreselciler diye bir şey bırakmadı ve çoktan İstanbul merkezli bir yeni dünya düzeni kuruldu. Sadece bu, dünya insanlığına açıkça ilan edilmedi. Bu gün, İstanbul’u dikkate almadan bir adım atabilen tek bir hükumet yok.
Bu gün dünya hükumetleri arasında İstanbul’u bilmeyen, her hamlesini ve kararını yakinen takip etmeyen, uzun uzun bunları kendi ekipleri arasında değerlendirmeyen bir tek hükumet yok. Bir tek gizli servis yok. Bir tek etkili basın ve medya kuruluşu ya da büyük şirket, büyük banka yok.
“ABD başkanının attığı tweeti değil de benim paylaşımımı herkes dikkate alacak” demiştim bu sürecin başında… Mütevazı olmuşum, ortada bir ABD başkanı bile kalmayacakmış. Bu kısımların detayına girmiyorum, dünyadan herkes takip ediyor, sahayı da görüyor ve zaten biliyor.
Bu kapak, Ankebut Ağının tam kadro halinde hareket ederek, çok büyük ihtimalle de o maşa Rusya’yı öne çekerek, İstanbul’a son bir saldırı yapacağını… Ya da korkudan saldıramayacak olsa bile İstanbul’dan aldığı darbelerle yine aynı sonuçlara çıkacaklarını, yine aynı sorunları yaşayacaklarını haber veriyor.
Aynı zamanda bu kapak, dünyada açlık, hastalık, enerji sorunları, halk isyanları yaşanacağını… Bunun devamında sanki teknolojide geri gidilmiş gibi bir hava oluşacağını… Enerjisiz kalmış araçların ve cihazların çalışmayacağını… Toplu ölümlerin olacağını… Nükleer savaş tehditleri yaşanacağını ama aslında metafizikle sebep olunmuş çok büyük yıkımlar görüleceğini v.s. haber veriyor.
Yani aylardır hatta bir kısmını yıllardır Akademi Dergisinde haber verdiğim, “Dikkat edin. Aldanmayın, tedbirler alın. Gayrete gelin, iyi şeyler yapın” dediğim şeylerin mesajlarını yeniden ve topluca vermişler. Çünkü onların çoğunun peş peşe yaşanacağı bir kısa sürece girdik.
Mühim olan şu ki bütün bunları kendilerince kutsal olan kase, kutsal sayılan hayat ağacı, Yahudilerin yedi ve dokuz kollu şamdanları eşliğinde vermişler. Yani, baştan dediğim gibi, bunları sanki istemeye istemeye yaşamayacaklar da bunlara sanki İstanbul ve hakiki müttefikleri sebep olmayacaklar ve Ankebut Ağına bağlı ülkeleri yerlere sermeyecekler de kendileri sistemi güya resetledikleri için bunlar yaşanacak.
Hatta kapağa bakan, bunları kendileri yaşamayacak da doğu alemi yaşayacak zan eder.
Her zamanki gibi şeytanca, satanistçe işler şunlar. Bir şey yok şu The Economist’in kapaklarında. Her seferinde bu gibi kapakları alet ederek dünyada kaç milleti oyalıyorlar, kandırıyorlar, korkutuyorlar, yönlendiriyorlar. Sanal bir korku imparatorluğu kuruyorlar. Oysa insanların çoğunun korkar olduğu o Ankebut Ağı mensupları, o küreselciler denilen zavallılar aslında korkudan titriyorlar, acizlikten hamle yapamıyorlar.
İşin içine bu kadar büyücü haham… Bu kadar gizli servis… Bu kadar şeytanlaşmış, satanisleşmiş ve mason gazeteci… Bu kadar cin, bu kadar medyum, bu kadar büyücü, bu kadar astrolog girip de kapak yapılırsa, işte bu kadar sinsice yapılır.
The Simpsons mıdır nedir, o sözde çizgi/animasyon filmi de işte bunlar hazırlıyorlar. Aynı maksatlarla hazırlayıp yayınlıyorlar. En öncelikli maksatları sanal bir korku imparatorluğu oluşturmak, bütün insanlığı kendilerinden korkar hale getirmek ve onları istedikleri gibi yönlendirmek.
Bütün bu sistemin mensuplarının, milletler arası bir üst mahkeme tarafından şeffafça yargılanıp idam edilmeleri gerekiyor. Bunlar, organize şekilde insanlığı felaketlerden felaketlere sürüklemek istiyorlar. Her türlü kandırıyorlar ve yanlışları doğru gibi göstererek zararlar veriyorlar. İnsanlığa karşı suçlar da işliyorlar. Sonra malum basın, medya ve sosyal medya kuruluşları kendilerinin kontrolünde olduğu için, şu rezilllikler, şu saldırılar, şu tuzaklar sanki itibar edilesi şeyler gibi insanlığa sunuluyorlar.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi