Fahrettin Altun, tiril tiril titreme nöbetlerinden biraz olsun kurtulup kendisinden beklenilen ihanet çıkışını nihayet sergileyerek, “Katar ve Türkiye bir elin parmakları gibi, biz kardeşiz.” demiş. Halt etmiş. Onların yani biyonik robotların ve içlerindeki yeşillerin kardeşliği doğru olabilir ama biz İngiltere’nin elinde el yakmayan basit ve değersiz maşalar olan Katarla da BAE ile de Suudi Amerika ile de benzerleri ile de kardeş değiliz.

Kardeş kardeşe bunu mu yapar… Bize yaptıkları şeyler kalleşlikten öte şeyler. Peşkeş onlarda… Üçkağıtçılık, dolandırıcılık onlarda… Sömürücülük onlarda… Terör örgütleri kurup yönetmek onlarda… Söz konusu sözde İslami terör örgütleri üzerinden bunca yıldır toplamda milyonlarca masum sivili katletmek onlarda… Kara paracılık onlarda, tefecilik onlarda… Ziraatı ve hayvancılığı kasten çökertmek onlarda… Türkiye’yi Büyük İsrail projesi kapsamında onursuz harp kaçkını on milyonla kişiyle doldurmak ve son günlerde bunlar gönderilmesin diye çırpınıp durmak onlarda… Bu sözde mülteciler başta olmak üzere Türkiye’den kaçırılan bebek, çocuk, yetişkin insanları dünyaya tek parça halinde ya da parçalayıp organlar halinde satmak ve onlar üzerinden kara ve kanlı paralar elde etmek de onlarda… Uyuşturucu kaçakçılığı onlarda… Türkiye dahil pek çok ülkenin her türlü içişlerine müdahale etmek onlarda… Darbecileri desteklemek onlarda… Bilmem kaç tane ülkede saymakla bitmez vatan hainlerini finanse etmek onlarda… Müslüman görünüyorken arka plandan her türlü İslam ve insanlık düşmanlığını icra etmek onlarda… Dünyada ne kadar gerçek müslüman varsa hepsine her gün topluca büyüler yapmak onlarda… Para karşılığı dünyanın dört bir yanından çok çok yüksek sayıda kişiye büyücülük hizmeti vermek onlarda… Büyüler yaparken bebek, çocuk dahil her yaştan insanı ama özellikle müslüman çocuklarını katletmek onlarda… Daha saymakla bitmez suç, günah, rezillik, sadistlik, şeytanlık, terör, vahşet, her türlü pislik onlarda…

Gerçek Fahrettin Altun’un da büyücülüğü, satanistliği, rüşvetçiliği, içi/ruhu kadar dışının/bedeninin de pislik halde olduğu… Para için anasını, karısını, vatanını bile satacak kadar ileri seviyede bir insan şeytanı hain olduğu herkesin malumu…

Fahrettin Altun da dahil, her kim de hala onlardan, Katar’dan ve benzerlerinden yanaysa, alsın topunu sektirip gitsin, ayaklar altında çiğnenmesin, bu milleti daha fazla germesin.
Bütün dünya bilsin ki Türkiye’ye, Türk milletine bu kadar kötülüğü yapmış ve hala yapmak yönünde irade sergileyen söz konusu maşa ülkelerle dostuğumuz yok. Söz konusu ülkelerin vatandaşlarının ya da o ülkelerle işbirliği halinde çalışan Türkiye vatandaşlarının ya da başka ülke vatandaşlarının de Türkiye’de yeri yok. Türkiye sınırları içinde bu kişilerin, şirketlerinin, araçlarının, cihazlarının başına gelebilecek herhangi bir şeyden biz mesul değiliz.
Onlara, bağımsızlık/hürriyet ve temiz temiz yaşama mücadelesi veren Türkiye’yi en ama en kısa sürede terk etmelerini tavsiye ederiz. Giderler ya da gitmezler, kendileri bilrler. Bizim tarzımız belli, herkesi önden ikaz ederiz.
Türkiye vatandaşı olsun ya da herhangi bir ülkenin vatandaşı olsun, hiç fark etmez. Söz konusu ülkelerin Türkiye’deki şirketlerine ve adamlarına zaten kara para, peşkeş, yolsuzluk, rüşvet, ihanet dahil türlü maddeler kapsamında operasyonlar ve sonrasında yargılamalar yapılacak. Benim endişem, millette birikmiş enerjiyi görmezden gelerek damara basa basa karşılıklar vermeyi deneyenlerin, ne ile oynadıklarını bilmemeleri. Başlarına bir iş gelince, bizim de kontrol edemeyeceğimiz bir şeyler yaşanınca, sonra bizden bilmesinler.
Bu arada, o Temim nerede?
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi