‘Yoksullara acımasız hasat’: İnsan organı karaborsasının arkasında olduğu iddia edilen İsrailli, Kıbrıs’ta tutuklandı.

By Kyle Swenson | Washington Post
Ocak 8, 2018
Tercüme: Akademi Dergisi

Kasım 2008’de, Yılmaz Altun adında bir Türk, Kosova’nın başkenti Priştina’da havaalanında yere serildi. 23 yaşındaki genç yere serilmeden önce eve dönüş için uçak bekliyordu. Hastalandığı düşünülen genç adamı kontrol eden yetkililer karnından aşağıya taze bir yaranın kanadığını fark ettiler. Onun sol böbreği gitmişti.

Altun polise, şehrin bir kenar mahallesinde, Medicus adlı bir klinikte organını bağışladığını söyledi. İstanbul’da bir komisyoncu Altun’a böbrek için cömert bir miktar teklif etmişti. Daha sonra anlattıkları Guardian’ın 2010’daki bir raporunun benzeri gibi. Altun ifadesinde, bir odada 74 yaşında, organı için kendisine 145.000$ ödeyen İsrailli biri ile karşılıklı uzandığını, anestezi uygulanmadan önce göz göze bakıştıklarını anlattı.

Genç adamın bu çöküşü, Balkan ülkeleri çevresinde faaliyet gösteren uluslararası organ karaborsasına yönelik karmaşık bir soruşturmayı başlatan ilk domino oldu.

Çoğunlukla Türkiye ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinden, hayattan umudu olmayan bağışçılarla organlar sağlıyorlar.

Birçoğu İsrail’den gelen alıcılar, böbrekler için 80.000 ve 100.000 Euro (96.000$ ve 120.000$) arasında ödeme yapıyorlar. Uluslararası savcılar 2008’de, sekiz aylık bir dönemde en az 23 kişinin daha organlarının Medicus’ta çıkartıldığını belirlediler.

Avrupa Birliği Hukukun Üstünlüğü Misyonu Kosova savcısı Jonathan Ratel’in 2013’de The Irish Times’a verdiği demeçte, “Bu şekilde fakir ve yoksulların istismar edilmesinin yegane ve sürükleyici motivasyonu, aşırı yüksek olan kar fırsatı ve insanlığın açgözlülüğü” demiş “Bu yoksullara yapılan acımasız bir hasattı.” diye devam etmişti.

Devam eden soruşturmaya rağmen, Medicus operasyonunun arkasındaki ana oyuncular adaletten kaçmaya devam ediyorlar, ancak geçen haftaki Reuters’ın haberine göre, Cuma günü Priştina’lı yetkililer İsrail’li Moshe Harel’in Kıbrıs’ta tutuklandığını duyurdular.

Bağışçıları bulan iş bitirici olmakla suçlanan Harel 2010 yılından bu yana Interpol tarafından insan kaçakçılığı ve şiddetli yaralama yoluyla kasıtlı eziyet verme suçlamasıyla aranıyor. Ayrıca Harel, Rusya’da çıkartılan bir arama emri ile de benzer suçlardan aranmakta.

Kosova’nın yakın tarihinde savaş yarası olmasından dolayı organ hasadı bölgede özellikle hassas bir konu. 1998-1999 Kosova savaşı sırasında Avrupa Konseyi, gerilla savaşçılarının Sırplardan organ hasadı yaptığı suçlaması yaptığı raporunun ardından uluslararası bir mahkeme tertip edildiği Reuters haberine yansımıştı. Suçlamalar henüz kanıtlanmamasına rağmen çatışmanın rahatsız edici neticesi olarak dedikodular hâlâ devam ediyor.

2008’de Altun’un havaalanında yere yığılmasının ardından yetkililer saatler içerisinde Medicus’a baskın düzenlediler. Klinik içinde, müfettişler, yasal olmayan yollarla hasat edilmiş böbreklerin, içlerinde Kanada, Almanya ve Polonya dahil dünyanın değişik yerlerinden gelen sayısız müşteriye nakledildiğinin kanıtlarına ulaştılar.

Guardian’a göre Medicus görünürde Kosovalı meşhur ürolog Lutfi Dervishi ve oğlu Arban tarafından işletiliyordu ve uygulamalar, yasadışı organ ticaretinde rol oynadığı için kendi ülkesinde tıbbi müdahalelerden men edilen, “Doktor Akbaba” lakaplı Türk cerrah Yusuf Erçin Sönmez tarafından yapılmaktaydı.

“Doktor Akbaba” lakaplı Türk cerrah Yusuf Erçin Sönmez

The Irish Times’ın haberine göre, mahkeme kararında Harel, bu soruşturmada kaçakçılık ve organize suç yönünden kolaylaştırıcı ve iş bitirici önemli bir figürü.

Başsavcı Ratel’in, 2013’te Times’a verdiği demeçte, ”Medicus, Sönmez, Harel ve diğerleri tarafından işletilen bir dizi klinikten sadece biri” dedi ve “Azerbaycan ve diğer yerlerde klinikler bulduk ve Güney Afrika’da bir tane olabileceğini düşünüyoruz.” diye ekledi.

Harel, Medicus soruşturması kapsamında 2008 yılında tutuklandı. Daha sonra serbest bırakıldı ve ortadan kayboldu. Sönmez de bulunamadı. 2010 yılında, her ikisine de Avrupa Birliği savcıları tarafından dava açıldı. Haaretz’in haberine göre Dervishi ve oğlu için de dava açıldı ve her ikisi de suçlamaları reddetti. 2013 yılında hakimler her iki Dervishi’yi organize suç ve insan kaçakçılığından suçlu buldular. Hakimler kararlarında, Medicus’un arkasındaki adamların, yoksul bireyleri kasıtlı olarak ameliyatlara ikna ettiklerini belirttiler.

Hakimlerin kararlarını aktaran The Irish Times, bağışçıların, genellikle 10.000$ bandında mütevazı miktarda para vaat edilerek, yasal olmamasına rağmen Kosova’da organ naklinin yasal olduğuna ikna edildiği, birkaç bağışçıya söz verildiği kadar ödeme yapılmadığı ve en az iki bağışçının da söz verilen miktarın tamamından mahrum edilerek evine tek böbrekle döndüğünü ve bağışçıların devam eden ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaştıklarını yazdı.

Baba Dervishi’nin ve oğlunun sırasıyla sekiz ve yedi yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verildi. Kaçtılar. 2016’da baba Dervishi yeniden tutuklandı. Türk cerrahı Sonmez gibi, oğul Dervishi halen kayıp. Beklenmedik şekilde geçen yıl, “yargılama yönteminde aykırılık” nedeniyle Kosova Yüksek Mahkemesi 2013 mahkumiyetini bozdu. Savcılar Dervishi’nin yeniden yargılanmasını istiyorlar. İş bitirici Harel’in durumu sonunda Dervishi’ler için emsal teşkil etti. Geçtiğimiz Cuma günü, Kosova makamları Reuters’a Harel’in resmi bir talep ile Kıbrıs’tan sınır dışı edilmek istendiğini doğruladı. Harel’in bir yorum ya da savunma yapmadığı görüldü.

Medicus’un internete düşen son resimlerinden biri…

Bir Yorum Yazın