Kısaca izahı: Hedefimiz bunlar değil, bunları gönlümüze koymayız, hiç kıymet vermeyiz hatta kaçarız ama hizmetimiz icabı ve zaruretler icabı bunlara da sahip olur, bunlara da müdahil olur ve en güzel ve hayırlı surette kullanırız.
Yolumuzun temel esaslarından biri şudur ki içimiz Hakk ile dışımız halk iledir. Dünyevi hiçbir şeyi gönlümüze koymayız ve onlara kıymet vermeyiz ama dünya malını, gücünü, makamını da asla ihmal etmez, terk etmez ve elimizden bırakmayız. Dünyayı kalben terk etmek yerine bu şekilde gerçekten terk etmek gibi vahim bir hata, Müslümanları dünyevi ve uhrevi felaketlere, gayr-i Müslimleri, insanlık düşmanlarını ise muzafferiyete götürür.Kalbini vererek sahip olmak başka şeydir, şu fani dünyada bir süre elinde tutmak ve Allah’ın rızası ve insanlığın faydası yolunda tasarruf etmek başka şeydir.
İmam-ı Gazali hazretleri talebeleri ile birlikte yürürken bir genç pazarcının elindeki paraları saydığını görür ve durup dikkatle izlemeye başlar. Talebeleri “Bizim hocamızın dünya işleri ile hiç alakası olmaz ama neden böyle oldu acaba?” diye düşünürlerken hazret talebelerine dönüp şu mealde konuşur:
- Bu genç çok dikkatimi çekti, zira sık görülemeyecek bir isabet halindeydi. Hem dünyayı elinden bırakmamış ve ihma l etmemiş ve hem de kalbi bir an Allah’ı zikirden geri kalmamış. Paraları sayarken bile kalbi Allah Allah diye zikir ediyordu.
Dünya-ahiret dengesi üzerine saatlerce söz söylenebilir. Hz. üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)’ın pek çok sözleri, ilimde mesafe almış, leb demeden leblebiyi anlayabilecek seviyeye gelmiş kimselere hitaben söylenen sözlerdir. Hazretimizin avama söylediği sözler ile böyle zatlara söylediği sözler elbette aynı seviyede ve derinlikte değildir. Bu nedenle iyice bilinmelidir ki hazretimizin şu sözünde “Dünyayı, makamı, rütbeyi, parayı, siyaseti kalbinizle terk ettiğiniz gibi tamamen terk edin ve yok sayın” manası asla yoktur.
Dünya-ahiret dengesi, at başı denilen hassas ayarda korunmalıdır. Ne dünya ahiretin önüne geçmelidir, ne de ahiret endişe ile aşırı gidilerek dünya tamamen İslam ve insanlık düşmanlarının eline bırakılmalıdır. “Terk edin” denilmesi hep “Kalbinize girmesin, sahiplenmeyin, siz de emanetçisiniz. Sizden önce başkalarınındı, sizden sonra da başkalarına kalacak. Öyle ise en güzel şekilde kullanın, değerlendirin” demektir.
Mehmet Fahri Sertkaya