14 yaşındaki bir genç kadar bile mantığı, muhakemesi kalmamış. İnsan şunun fotomontaj olduğunu, onlarca mantık sorusu sorarak bulabilir, anlayabilir.
Şu omurgasız kriptoların çoğu bu halde… Zaten işleri cincilik, büyücülük. Oradan da ayrıca kafayı kırıyorlar.
İnsan hiç değilse şunu sorar:
– Etraftaki insanlar neden o kadar rahatlar? Yıllardır binlerce kere gördüler mi o sözde devleri? Ö halde onların kayıtları, şahitleri, o vakit çıkan gazete haberleri, video görüntüleri, kitaplarda bahsedildikleri yerler nerede?
Şimdi… Her gün, her saat, Türklük, vatan, millet edebiyatı yaparken, yine her gün, her saat gerçek Türk ve İslam değerlerine sövüp duran, sahte kahramanları övüp duran Hüseyin Hakkı Kahveci’nin Twitter profiline bir bakın.
Kimleri takip ettiğine bakın. Bakarken şifrelemelere dikkat edin.
Türkiye’nin neden iki buçuk asırdır belini doğrultamadığını, hep daha kötü, hep daha kötü hale geldiğini görün… Başına kurtarıcı olarak geçen kişilere tabi olunca, her şeyin her defasında neden daha berbat olduğunu görün… İç düşmanları, Türk rolü oynayan hainleri görün. Nasıl da organize halde ve sinsice ihanet ettiklerini görün.
İki gizli Ermeni yine çıkıp üfürmüşler… Yine her şeyi birbirine katmışlar, Kafaları milyon olmuş.
Yıllardır Akademi Dergisi’ni büyük dikkatle takip ediyorlar, çok konular bulup yayınlar yapıyorlar ama işlerine geldiği kadar… Müslümanlara yaramasın diye, işlerine gelmeyen yanları görmezden geliyorlar. Sonra ortaya bulama bir şeyler çıkıyor. İzleyenlerin, dinleyenlerin de kafaları yanıyor.
Bu büyük sorun yetmezmiş gibi, bir de ağır metafizik musallat altındalar. Lakin bütün bunlar bile şu videodaki kafaya ulaşmaya yetmez.
Başlıklar dikkatimi çekti diye tıkladım. Yine dakikalarım boşa gitti. Gizli Ermeni, MİT piyonu, vatan haini, çift kimlikli omurgasız Hüseyin Hakkı Kahveci’nin konuştuklarına zor odaklandım. Herifin kaşı, gözü, kafası, boynu, kolları, elleri, parmakları acayip oynuyor. İlkay Buharalı konuşurken, dinleyemiyor. Kendini durduramıyor. Sadece saniyeler içinde bile krize giriyor, kendini geri atıyor. İki yanağını hava ile şişiriyor. Gözleri tuhaflaşıp sağa sola kaçıyor. Bedeninin her yeri, kendi kontrolünün/iradesinin dışında hareket ediyor. Bir bedende birçok kişilik ve irade var.
Herhangi bir medeni ülkede korumalı bir klinikte koruma altına alınır ama burası Türkiye… Herif de malum ihanet odaklarının piyonu ve gizli Ermeni. Hal böyle olunca bunlar bir de başkalarına doğruları anlatan adamlar olarak meydanda dururlar. Seksen milyonluk ülkede bir tane düzgün Türk evladı yokmuş, anlatamazmış gibi…
Hayatı boyunca kopuk yaşamış, hep gerçekte olmadığı bir rolü, Türk rolünü oynamış. Samimi, içten olamamış. Çift kimlikle yaşamış. Sürekli yalanlar, palavralar, eğip bükmeler, endişeler, gerginlikler ile işini yapmış. Dolayısyla sürekli ağır psikolojik baskı altında yaşamış. Üstüne musallat… Lakin yine de bunlar, bir kişiyi bu kafaya ulaştırmaz. Bence işin içinde ottan tozdan bir şeyler de olmalı.
Şu programın her dakikasında mfs, mfs, Akademi Dergisi, yayınlar, müdahaleler, ayetlere ve hadislere yaptığı izahlar, peşinden dünya genelinde yaşananlar, Türkiye’de ve dünyada yaptıkları diye diye konuşacakları geliyor, yapamıyorlar. Çünkü mfs gerçek Türk, gerçek Müslüman… Mfs onlardan olsa yeni Adıtürk yaparlardı. Laf söyletmezlerdi.
Şimdiye bin kere intihar edecek kadar ileri seviyede kopuk, kırık, pisliğe batmış bir gizli Ermeni…
Bunca yıl oldu, bir videosunu bile izleyemedim. Ne zaman denediysem içim daraldı. Ses tonuna kadar ileri klinik vaka… Yüksek sayıda cinin elinde oyuncak olmuş ve intihar etmesine cinlerin mani olup daha da fazla şeytanlıklarda kullandığı bir insan şeytanı…
Hayal hanem ve benzeri gizli Ermeni hesaplarına çıkarak, Müslümanlığa saygılı sanatçı profili çizen Murat Kekilli de gizli Ermeni…
O hesaplara, Nurcu, Said-i Nursi bağlısı görünen o kişiler de gizli Ermeni oldukları için çıktı.
Youtube ve sözde sosyal ağlar gerçek Türk/Müslüman kişilerin hesaplarını sinsice sansürleyip görünürlüğünü ve yayılmasını engellerken, Hayal Hanem gibilerin sorunsuz büyümesi de bundan… O sözde müslüman şakirt kişiler arasında da büyücülük, cinsi sapıklık, hırsızlık yaygın.
Ümit Kocasakal da gölgesinden bile korkan bir gizli Ermeni…
Hayatın olağan akışı içinde anca muhtar olur ve onu da aksak, eksik yapabilir. Lakin nerelere çıkartıldı.
Türkiye’deki kriptoların çoğunun diplomaları sahte ya da geçersiz…
Geçemedikleri derslerden bile geçiriliyorlar. Üniversite tahsili sırasında da sistem bunları kollayıp ilerletiyor.
Evet, aklınıza geldiği gibi, gerçek Türkleri ve diğer Müslüman unsurları da geçtikleri halde takıyorlar. Dahası, üniveristelerde gerçek Türklerin/Müslümanların kızlarına kanca da takıyorlar. Her pusuyu kuruyorlar. Akademisyenler, öğretim görevlileri olarak da bunları yapıyorlar. Buradan mevzu yine Adnan Oktar’lara ve kara para merkezi MİT’e, oradan İsrail’e, ABD’ye, İngiltere’ye çıkar. Başka zamanın uzun konusu bu… Geçiyorum.
Gökhan Çınkara da bir gizli Ermeni… Adem Taşkaya da bir gizli Ermeni…
Şu terörist ve omurgasız hainin nasıl sağ gösterirken sol vurduğuna kısa süre önce paylaşımla temas etmiştim.
Bahadırhan Dinçaslan da soyunun bir yanı Yahudi, diğer yanı Ermeni olanlardan…
Lütfü Şahsuvaroğlu da bir gizli Ermeni… Eren Karakoç da bir gizli Ermeni… Oktay Vural da bir gizli Ermeni…
Bu da yıllar önce sert mfs darbelerini peş peşe alınca hemen geri çekilen, o günden beri kendini göstermeyen, çok ileri seviyede numaracı, münafık, laf cambazı, kara paracı, vahşi bir pislik.
Eyüpcan Mercan da bir gizli Ermeni… Denizay Çakrak da bir gizli Ermeni…
Batuhan Karakoç da bir gizli Ermeni…
Bunun benzeri şifrelemelerin ne kadar çok olduğunu bundan sonra hep fark edeceksiniz.
Bir de bunlar, gerçek Türkler kendilerini bir tenkit etse, hepsini hain çıkartırlar. Kendileri en iyi Türk görünürler.
Şu ülkedeki en büyük mafya babalarından ve hainlerden biri olan Ümit Özdağ ile birlikte her haltı çeviriyorlar. Bir yandan da Tayyip’le ve başkalarıyla danışıklı dövüşüyorlar. Bazı konulardan gerçekten muhalefet de yapıyorlar. Lakin birbirlerine gereğince sert vuramazlar. Zira hepsinin tasması Londra’nın elinde ve ayrıca hepsi aynı kara para bataklığnda… Biri diğerini ifşa edecek olsa, kendi de ifşa edilir.
Bu arada, geçenlerde Ümit Özdağ’ın “Zafer Partisine katıldı” diye paylaşımla duyurduğu o Adnancı genç avukat kadın nerede? İki paylaşım yaptım diye, henüz hiçbir şey yazmadan ve en mühimi somut delil paylaşmadan yok ettiler kadını… Hala Twitter’da yok o Bengisu… Öldürmüş falan olmasınlar. Kadın, yaşadıklarından dolayı aklı zorlanır bir hale gelmişti de bunu anlayıp sert darbeler vuramamıştım paylaşımlarımda…
Ona çok kızdılar Adnanlar, Özdağ’lar ve beraber iş tutan diğerleri… Bu arada o kadın avukatın Adnan Oktar’ın önünde ve yüzünde peçe varken dans ettiği videoları her yerde var. O vakit hukuk fakültesi öğrencisi olduğu için yüzüne peçe takarak oynatmayı uygun görmüşler.
İşte bundan sonra birileri Atatürkçülük, cumhuriyet, laiklik, demokrasi, çağdaşlık diye ağzını açarsa, bütün bunları gösterir, anlatır, münafıkça sözlerini ağızlarına tıkarsınız.
Kısa süre önce Ümit Özdağ “Cumhuriyet’i yıkmana izin vermeyeceğiz” mealinde paylaşım yapınca, sakince gülüp geçmiştim. Zaten yıkıldı da onun acısıyla yapılan ve net/dik durulamayan, isim bile verilemeyen çıkışlardı onlar…
Şu andan sonra Ümit Özdağ’ın etrafında olan, onu arkalayan her kesi, her grubu, her cemaati, her mafyayı, her ülkeyi peş peşe yıkacağım.
Derya Akdemir de bir gizli Ermeni… Jülide Sarıkaya Kurtoğlu da bir gizli Ermeni… Ali Cansın Begeçarslan da bir gizli Ermeni… Dilek Ekmekçi de bir gizli Ermeni… Esra Güneş Kaya da bir gizli Ermeni… Ali İhsan Gürcihan da bir gizli Ermeni… Sinan Kocaoğlu da bir gizli Ermeni… Nurşen Eken Kılınç da bir gizli Ermeni… Erinç Bilican da bir gizli Ermeni… Yusuf Karaoğlu da bir gizli Ermeni… Önder Aksoy da bir gizli Ermeni…
