Seyfettin Alkan ve Behlül Karak’ın hezeyanları

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında takipçileri ile yazışmalarının yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi Abdurrahman: Hocam aradım Seyfettin Alkan’ı, adam konuşma fırsatı vermiyor. “Sen Kur’an hizmetinden misin?” diye sordu. “Şu an kurslara gitmiyorum” dedim. “Kuran hizmetindekiler arasın” dedi. “Sen ne arıyorsun? Beni mi muhakeme ediyorsun?” dedi. “Siz hz. üstazımızın talebesi değil misiniz? Ondan soruyorum” dedim. Cevap vermedi. Sabahta sordular bunları, müsait değilim deyip durdu. Soracağımıda soramadım, geçiştirdi. Hep arkada bir bayan sesi geldi. “kapat kapat” diye. “Onun muhattabı ben değilim” dedi sizi kastederek. “Mahkemede var avukatlarım takip eder” dedi.
“Siz eskiden de takip ederdiniz o zamanlar birşey demiyordunuz” dedim. “Hasbunallah” deyip durdu. dakikada bir, “Allaha havale ediyoruz böylelerini” dedi sanırım sizi kastederek. Zaten zor konuşuyordu. İşim var dedi. Sinirlendi gerildi. İyi günler deyip kapattım.

Mehmet Fahri Sertkaya: Şu anda da bir şey diyemiyor zaten. Mfs şöyle şöyle kötü biridir, Akademi Dergisi yayınları yolumuza, dinimize uygun değildir, diyebiliyor mu?

Beraber vatana ihanet ettiği ve kara para işleri çevirdiği çevrenin içinde istihbaratçılar var.

Kim bilir kaç kere sordu “Yok mu hala mfs’yi bitirebileceğimiz bir açık?” dedi.

Allah bilir…

Elinde bir malzemesi olsa bu kadar senedir sadece susup kaçar mı hiç… Sayar dökerdi. Hiç değilse şimdi sayardı.

Akademi Dergisi takipçisi Abdurrahman: Hiçbir şey diyemedi. Adınızı bile söylemek istemedi.

Mehmet Fahri Sertkaya: Bir Müslüman kişinin bu meseleleri sorması için cemaatimizin mensubu olması şart mı?

Bu konular sadece cemaatimizin mensuplarını mı alakadar ediyor?

Bu meseleler, devletimizin milli güvenliğini bile alakadar etmiyor mu?

Heriflerin “tek bir meselede tek bir kelime bile etmemek” üzerine sanki karar almışlar gibi davrandıkları çok açık değil mi?

Bir tek kontrolsüz, hesap edilemeyen hareketleri, çorap söküğü gibi sökülüp dağılmalarına sebep olacak.

Sizler aramadan önce de bunlar kendi aralarında takip ediyorlar yayınları, dertleşiyorlar, ne yapabileceklerine bakıyorlar.

Hiç bir şey yapamayacaklarını anladıkları için hala ısrarla susuyorlar.

Demin başka bir takipçi Behlül Karak’ı aramış

Bana aktarılana göre Behlük Karak benim hakkımda konuşurken, “Burada talebeydi. Ben onu kovdum. Onun yarası var. O mason, o deli” mealinde cümleler kurmuş.

Bu kadar zavallı hale düştüler. Ben o kursta kovulmadım. Bunun onlarca şahidi hala var. Ben o kursta hiçbir zaman “sorunlu bir talebe” de olmadım.

Anlattığım o talebeler arası sıkıntılı zamanlarda bile ben asilce davranışlar sergiledim.

Hiç biri çıkıp bana bir kelime bile edemedi. “Sen hatalıydın” bile diyemediler.

Şimdi alemin önünde şu Behlül’ün kendini düşürdüğü hale bak. Yalan olduğu sadece dakikalar içinde meydana çıkartılabilecek iftiraların arkasına sığınmaya çalışmış.

Bir de en sınır tanımaz tavırlarla “deli o” demiş.

Ne kadar karaktersiz olduğunu gözler önüne kendisi sermiş.

10 yıldır benim karşıma kim çıkabilmiş, hangi yayınım yalanlanabilmiş?

Son çare olarak “deli” demekten başka ne çıkar yol bulabilmişler?

Bu dünyaya gelmiş bütün peygamberlere ve mürşidi kamillere hep hayatlarında “deli, şair, mecnun” demişler.

Ayet-i kerimelerde de hz Allah bunları haber vermiş.

Çünkü aciz kalmışlar. Dosdoğru duran, hep hakikati söyleyen ve yaşayan insanlara nasıl bir kulp takacaklar, mümkün mü bu?

Hz. üstazımız “Ehl-i küfr, müslümanlar karşısında, ilim, hikmet, ispat karşısında her devirde aciz kalır ve silaha sarılır” buyurmamış mı?

Ben isim soy isimlerle, hadiselerin yaşandığı yerleri detayları ile de tarif ederek türlü ihaneti, kalleşliği anlatmadım mı?

Halil Çolak, Halil Yurtsever ve başkalarının isimlerini de vermedim mi?

Talebelerin isimlerini de vermedim mi?

Bunların hepsi uydurma mı diyecek, dese ne olacak?

İhanetleri, adilikleri, sefillikleri, iki yüzlülükleri, çift kimlikli yaşadıkları, dolandırıcılıkları, iftiraları, cinayetleri, doğudaki terör örgütleri ve aşiretlerle bağlantıları hep meydanda…

MİT başta olmak üzere türlü gizli servisler üzerinden de zaten terör örgütleriyle ve misyonerlerle ve mafyalarla ve devlet kurumları içindeki adamlarıyla bağlantılılar.

Bu şartlarda çıkıp ne diyebilecek?

Seyfettin. Behlül’den daha zeki, kararlı ve siyaset bilen bir kişi olduğu için hiç aleyhimde konuşmuyor. İşte Behlül’ün “ben onu kurstan kovdum” yalanı hemen gözler önüne çıkıyor.

Akademi Dergisi takipçisi Abdurrahman: Haklısınız hocam herşey dediğiniz gibi…

Adınızı anmaya bile çekiniyorlar ama Seyfettin Alkan siyaset yapıyordu.

Mehmet Fahri Sertkaya: Selam aleyküm

Akademi Dergisi takipçisi (Salim Yoldaş): a.selam

Mehmet Fahri Sertkaya: Ben anlayamadım, sen kimi aradın, kiminle konuştun, ne dedi, ses kaydı yapmadın mı?

Akademi Dergisi takipçisi (Salim Yoldaş): ilk önce Seyfettin alkanı aradım dedimki telegram akademi dergisinde karaca ahmette ustazımızın olmadığını 1950 de ustazımızın Merih gezegeni veya başka müslümanların olduğu gezegene hicret ettiğini 1950 den 1956 kadar gaipligin oluştuğunu ve cemaate kripto Ermeni özel yetiştirilmiş masonun atandığını hiç evlenmedigini evlatları olmadığını anlattım bunların hepsi uydurma diyor uydurmasa..demeye çalışıyorum evladım ben çok yorgunum müsait değilim uydurma bunlar…orda tepem attı ..bu işin artık suya sabuna sürülecek tarafı yok bu saatten sonra… madem uydurma torunları ve sen kamuoyuna biz DNA testi yaptıracağız deyip açıklama yapın dedim …DNA kelimesinden sonra kapatmış dinliyor musunuz beni diyorum baktım yüzüme kapatmış

Daha sonra Behlül karakı aradım selam verdim isim onayından sonra internette dolaşan haber iddiaalardan haberiniz varmı dedim ne iddiası dedi (ilk defa haberi varmış gibi) Telegram akademi dergisi ve mfs.tv adresindeki iddialar ne iddiası dedi …sitede telofon numaranız yazıyor dedim oradan aldım numaranızı dedim benim haberim yok dedi ..sonra devam ettim ben ..1950 de ustazımızın Merih gezegeni veya başka müslüman gezegene hicret ettiği götürüldüğü 1950 den 1956 ya gaipligin olduğu ve 1956 da kripto Ermeni birinin cemaatin başına getirildiği hiç evlenmedigini torunu olmadığını söylüyor dedim ..gayet sağlıklı bir şekilde dinledi alkan gibi hemen yüzüme kapatmadı…senin ve Seyfettin Alkan’ın herşeyden haberi olduğunu söylüyor dedim ..bunların hepsi düzmece bu adam mason bizi masaya çekmeye çalışıyor aklinca cemaati karıştırmaya çalışıyor dedi madem düzmece hocam torunları o zaman dna testi için savcılığa müracaat etsin dedim o kısım beni aşıyor dedi


bu adam bizim kurstaydi ben bu adamı kurstan bazı hataları yüzünden attım benden intikam almaya çalışıyor dedi deli muptezelin teki söylediği şeylere inanmayın dedi onun iddiası varsa beni arasın onun sorucagi soruların cevabı bende var dedi ..tekrar konu DNA testine geldi o konu beni aşıyor dedi hayırlı akşamlar deyip kapattı

yani ikiside kaçıyor

Alihan kuriş de yarın kendine yeni bir hat alır eski telefonunu kapar bundan emin olabilirsiniz

bir süre böyle devam etselerde bu işin patlayacagının herkes farkında belki kuris ve beraberindekilerin bir kaçış planı bile vardır..Göturebildikleri yere kadar götürecekler baktılar kurtuluş yok kacacaklar..bir tane solcu kanalda mason kanalında bununla ilgili haber yok …hiç mi olmaz ….?

ilgimi çekti bunlar böyle haberlere bayılırlar bir tane mason kanalında bu konuyla ilgili haber yok

hepsininde senden haberi var yayınlarından haberi var

Mehmet Fahri Sertkaya: Teyit etmek için soruyorum. Behlük Karak “Ben bu Mfs’yi bu kurstan kovdum” mu dedi? Üstüne bir de “deli ve mason” mu dedi?

Akademi Dergisi takipçisi (Salim Yoldaş): evet

hayır hiçbir şekilde sorun olmaz

ne konustuysak yazdım en ilgimi çeken Behlül barakın rahat olması Seyfettin in kaçması

Seyfettin hocamızın insiyatif alıp insanlarla müslümanlarla muhatap olucagi yerde …yorgunum…meşgulüm…müsait değilim diye kaçmasi

en fazla zoruma giden o oldu

Bir Yorum Yazın