Güney Azerbaycan’ın Türkiye’ye değil de tamamen Londra’nın kontrolünde olan Azerbaycan’a/Aliyev’e bağlanması için mücadele veren hiçbir tarafı ve kişiyi, dost unsur olarak görmüyorum ve görmeyeceğim. Hatta söz konusu tarafları, öncelikli olarak imha edilmesi ya da tamamen diz çöktürülmesi, tesirsiz hale getirilmesi gereken taraflar olarak göreceğim.
Güney Azerbaycan doğrudan Türkiye’ye bağlanacak. Sonra, günümüzde İran denilmekte olan o kadim Türk topraklarının tamamını da Türkiye’ye bağlayan hamlelerimiz devam edecek. Bunları yapmamıza Londra merkezli dünya düzeninin aktörleri mani olamayacaklar.
Onlar, Aralık ayı boyunca krizlerden krizlere girecekler ve yeni yıla da devasa krizlerle girecekler. Devamındaki aylarda da kendi iç dertlerini/meselelerini bile çözemez hallerde olacaklar. Daha önce de açıkça yazdığım gibi, zaman bizim lehimize, onların aleyhine işlemeye devam ediyor.
Ordumuzun Suriye’ye askeri operasyon yapmasını, terör ve kara/kanlı para işlerinin artırılmasını hedefleyen Ankebut Ağını, merkezde de Londra’yı, yine yendik. Suriye’ye o kapsamlı askeri operasyonu yaptırmadık, yaptırmayacağız. Kara paraları iyice kesilince adeta aort damarları düğümlenmiş gibi can çekişen, acıyla debelenen batılı ve doğulu ülkeleri keyifle izleyeceğiz. İntikam, soğuk yenilince lezzetli bir aştır. TSK içindeki NATO’cu ve Londra merkezli sistemin mensubu herkesi, istisnasız herkesi imha etmeye başlayacağız. Gerektiğinde tetik düşürerek, gerektiğinde ileri seviyede su-i kast teknikleri kullanarak, gerektiğinde metafizikle çarparak, o hainler güruhunu yok edeceğiz. Onların yerlerine biyonik robotlarla geçilmesine de izin vermeyeceğim, şu anda kadar biyonik robotlarla yerine geçilmiş kişileri de oyundan düşüreceğim.
Baştan söylediğim gibi, Londra’nın çok istediği Türkiye-Yunanistan krizi de iyice tempo yitirdi. Şu günlerde yeniden bu suni ve danışıklı krizde tarafların tempo yükseltmesine de izin vermeyeceğiz.
Şu sözde mülteciler işi de iyice uzadı ve daraldım. Hususiyle Türkiye içindeki taraflardan bu konuda karşımda duran herkese hızla yıkıcı darbeler vurmaya başlayacağım. İstanbul’un karşısında durabileceğini zan eden Putin’in/Rusya’nın bile dünyaya rezil olduğu ve kahkahalarla gülündüğü şu günlerde, bakalım Türkiye içindeki söz konusu tarafların hallerine nasıl kahkahalarla gülünecek. Aslında ortada şaşırtıcı bir şey yok. Karşımda her seferinde namertlik yapan, düşmanlık yapan ve son süreçte haddini iyice aşan Putin’in ve çetesinin başına daha da fazla şeyler gelecek. Rusya halkının tamamını düşman görmüyorum ama defalarca ikaz ettiğim ve süre tanıdığım halde, gerekli duruşa sahip olmadılar ve mücadeleyi vermediler. Benim, insanlığın ve Rus halkının kurtuluşu için Rusya’yı parçalamaktan başka çarem de kalmadı. Bu, Rusların tercihi oldu, benim değil…
Hala boğazlar konusunda benimle açıkça restleşebileceğini düşünen taraflar kaldıysa… Putin gibi Türkiye’de terör eylemleri ve suni afetler yapabileceğini düşünenler kaldıysa… Onları da Putin gibi açıkça tavrını sergilemeye devam ediyorum. Onları da Putin’le aynı hale düşürmek benim için büyük bir vazife ve zevk olacak. Bu ülkede ve bölgede, bundan sonra da ben ne diyorsam, sadece o olacak.
Şu vakit oldu da hala Sedat Peker’in yayınlar yapamıyor oluşu da beni çok geriyor. Bu hususta da söylenmesi gerekenleri baştan yazmıştım. Tekrar edecek değilim. Bu konuda verdiğim mühletin bittiğini ve bu konuda da şu andan itibaren çatışma kısmına geçtiğimizi açıkça ilan etmiş bulunuyorum. Diğer kısımlarını, neler olacağını, zaten ilgili bütün taraflar biliyorlar.
Esed güçleri hariç, Suriye sınırları içindeki bütün yabancı unsurların (Rusya ve İran unsurları da dahil) Suriye sınırlarından çıkartılması süreci hız kesmeden ve şiddetini artırarak devam edecek. Bu husustaki kararlılığımı bir kez daha hatırlamakta fayda gördüm.
Dediğim gibi, Aralık ayı şiddetli çatışmalarla geçecek gibi duruyor ve bizde buna çoktan hazırız.
| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi