Açık oynayacağız, hızlı yol alacağız

Güney Azerbaycan, İngiltere’nin ve İsrail’in emrindeki Azerbaycan’a bırakılmayacak. 

Güney Azerbaycan özerk bir bölge de olmayacak, doğrudan Türkiye’ye bağlanacak. Bir “geçiş süreci” bir “uyuşma süreci”, Türkiye’ye bağlandıktan sonra yaşanacak. 

Oldu olası başka bir hukuk sisteminin, başka bir idari sistemin, başka bir eğitme/öğretme sisteminin ve kültürün içinde yaşatılan oradaki on milyonlarca Türkün, bir anda Türkiye içlerine serbest geçişlerine ve dağılıp ikamet etmelerine izin verilmeyecek. Topluca bir nüfus hareketine izin verilmeyecek ama gerekli her şartta kısmi geçişlere izin verilecek, kolaylık sağlanacak. 

Türkiye derhal bölgeye valilerini, kaymakamlarını, mahkemelerini, polislerini, askeri unsurlarını, kurumlarını götürecek. Daha çok bölge halkından Türk olanlar o bölgede devlet dairelerinde vazifelendirilecekler. Bu sayede de “uyuşma” süreci çok daha kısa sürecek. Bir yandan da bölge halkının acil sorunlarına el atılacak, devlet gücü ile çareler bulunacak. 

Türkiye’deki internet alış veriş sitelerinin teslimat sınırları içine hemen güney Azerbaycan da eklenecek. Kargo ve nakliye firmalarının bölgeye geçişleri kolaylaştırılacak. Kara para işlerine izin verilmeden, bu firmaların araçları serbestçe hareket edebilecekler. Ticari uyuşma da hemen başlatılmış,  para biriminde uyuşma da hemen başlatılmış olacak.

Güney Azerbaycan hususunda açık oynayacağız ve hızlı yol alacağız. Londra’nın, Güney Azerbaycan’ı İran’dan kopartarak emrindeki Azerbaycan’a bağlamasına dönük planlarını uygulamasına asla izin vermeyeceğiz. Bunların Türk Birliği diye diye yapmak istedikleri de hep Türkleri mahvetme ve bir yandan da her yeri daha fazla sömürme projesi… Türk dünyasına karşı sinsice Çin’i güçlendirme projesi… Buldukları ilk fırsatta yine Türk katliamları da yaptıracaklar. 

Planlarını gerçekleştirebilselerdi bölgeyi büyük karıştıracaklar, emirlerindeki ülkeleri (AKPKK sayesinde Türkiye de dahil) danışıklı savaştıracaklar ve ortalığı kan gölüne çevireceklerdi. O sırada da en büyük seviyede organ işleri yaparak kendilerine acil nakit kaynağı oluşturacaklar ve bir yandan da istedikleri Türk katliamlarını yapacaklardı. Eş zamanlı olarak, kurup kullandıkları pek çok terör örgütünü de iyice sahaya süreceklerdi. Bu sırada farklı noktalardaki pek çok Türk topluluğu ise “vatanı ve milleti savunmak” için savaştıklarını zan edeceklerdi. Yine kaostan beslenecekler, yine danışıklı dövüşecekler, yine kardeşi kardeşe de kırdıracaklar, kanlı ve kara paralar da elde edeceklerdi. Bir taşla çok fazla kuş vuracaklardı. 

Hareketimiz meşru… Hiç kimseden çekincemiz yok. 

– Hem Türkiye halkını türlü tehlikelerden muhafaza ediyoruz ve bunu sağlayabilmek için sorunu, sorunun merkezinde yani güney Azerbaycan’da çözüyoruz.

– Aynı zamanda hem güney Azerbaycan halkını hem de bölgedeki diğer halkları da batılıların örtülü işgallerinden, kaos projelerinden, kara para işlerinden, emirlerindeki terör örgütlerinden, katliamlardan muhafaza ediyoruz.

– Bir yandan da İran’ın idaresini elinde tutan İngiliz casusu hainlerin zulümlerine, katliamlarına, sömürmelerine karşı durarak insan hakları mücadelesi veriyoruz. 

– Yerimizde ABD olsaydı, şimdiye kadar yüzlerce kere bölgeye açıkça müdahale etmişti. 

– Bölgenin kendini İranlı görmediği/saymadığı ve işgal altında tutulduklarını bilip karşı mücadele verdikleri de çok açık şekilde gözler önünde. Tarihi gerçekler de bölge halkını doğruluyor.

Bu şartlar dahilinde bu halkları zulümlerden korumak, insan haklarının korunmasını sağlamak vazifesi Türkiye’nindir. Başta bordo bereli özel birliklerimiz yolu açacaklar, sahayı yönlendirecekler, gerektiği her anda her düşman unsuruna karşı silah kullanacaklar ve sonra hemen Güney Azerbaycan Türkiye’ye resmen bağlanacak. 

Şu anda dünya siyasetinde hiçbir ülke ya da ülkeler grubu, bu haklı/meşru müdahalemize karşı durabilecek şartlara ve güce sahip değil ve karşı durabilecek olsalardı dahi biz şu şartlarda aynı müdahaleyi yapardık, gerekiyorsa savaşa da girerdik. 

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın