Af değil, zincirleme reaksiyon çıkar

Adalet sistemimizi en ileri seviyede ayarından çıkartarak yıllardır karşımda bir silah gibi kullandılar. Devletin adliyelerindeki savcı, hakim adamlarından sonra, hastahanelerindeki doktorlara ve başhekimlere, cezaevlerindeki müdürlerine, infaz koruma memurlarına hatta satın aldıkları mahkumlara kadar toplamda yüzlerce kişiyi de bu suçlarına alet ettiler. Hepsine yıllardır türlü türlü suçlar işlettiler.

Yine de netice alamadılar ve bir oldu bitti ile, tıbba ve hukuka tamamen aykırı şekilde akıl sağlığı raporu vermek istediler. O da ellerinde patladı, her safhasında daha da açıklar verdiler, suç üstü oldular ve onda da kaybeden, köşeye sıkışan taraf oldular.

Bana, kelimelerle, cümlelerle anlatmanın mümkün olamayacağı kadar çok zulüm ve eziyet ettiler, yüklendiler. Sınır tanımadan, şeytanlaşma seviyesinde yüklendiler ama ben her şeye rağmen, rest çeke çeke ellerinden çıktım, mekanıma geçtim ve yine de sakin kaldım. Evet, yine de sakin kaldım, hukuk yolunda üzerlerine gitmedim. Kısa süre sonra ise onları daha da şaşırtan çıkışlar yaptım. “O hukuksuz davaları temizleyin. Üstüme yığarken hukuk mu tanıdınız da kaldırırken hukuki sıkıntı çıkması ihtimaline bakıyorsunuz. Nasıl yığdıysanız, öyle temizleyin. Yoksa o davalar çok büyük patlayacaklar, her yeri sarsacaklar.” dedim. Defalarca fırsat verdim, sevk ettim, ikaz ettim ama temizlemediler.

Bu günlere gelindi ama o davalar/cezalar çoktan topluca hükümsüz kaldılar. “Böyle bir adalet sistemini tanımadığımı ve itaat etmediğimi” defalarca, en açık ifadelerle yazdım ve sorunsuzca yoluma devam ettim. Uzun zamandır karşımda devletimizin kurumlarını ayarından çıkartamıyorlar. Güya üzerime yığdıkları cezaları, evrakları bile kullanamıyorlar. Çoktandır kendilerinin topluca içeri alınması gerektiğini, kazdıkları kuyulara kendilerinin düştüğünü, bu dosyalarının sonucunun bu olduğunu biliyorlar. Bana sıkıntı olmasın diye tuttular olmayan korona salgını bahanesi ile açık ceza evlerine teslim olma süresini uzattıkça uzattılar. Daha geçenlerde “O dosyalarla oynamak isteyenler var. Hukuki zeminde hukuksuzca üzerime gelmek isteyenler var” mealinde yazdım diye, hemen panik haliyle o korona iznini bir sene daha uzattılar. Korana yalanlarını çökertmemizden beri nerede ise bir sene geçecek, herifler şimdiden bir sene sonrasına kadar sözde korona tatilini uzattılar. Kazdığın kuyuya düşmek, işte böyle bir şey…

Karşıma iyice hiç kaldıkları şu günlerde, yıkılıp yargılanmalarına ramak kaldığını çok iyi anladıkları şu günlerde, şimdi ise o ellerinde patlamış onlarca dosyayı/davayı, evrakı temize çekmenin bir yolu olarak af çıkartmayı konuşuyorlar. Ne güzel memleket be… O kadar mı ucuz, o kadar mı kolay…

Genel af da çıkartsalar, benim üzerime yığılmış bütün dosyaları ve cezaları bir anda temize çıkartacak ve nokta atışı ile belirlenmiş geniş kapsamlı kısmi bir af da çıkartsalar, buradan çıkışları yok. Çoktan köşeye sıkıştılar ve şu anlarda “yok olma” safhasındalar.

Ben o dosyaların, o tanımadığım ve itaat etmediğim hakimlerin kestiği sözde cezaların varlığından uzun süredir rahatsız değilim ve mevzu da etmiyorum. Çoktan ve tamamen lehime döndü o uydurma ve hukuksuz davalar. Şu andan sonra her ne yaparlarsa yapsınlar o dosyalar/davalar yine de patlayacaklar. Ne o sözde savcıların, sözde hakimlerin, sözde doktorların, sözde ceza evi müdürlerinin ve personellerinin cezasız kalmasına razı olurum ne de bu pisliklerin arkasındaki en etkili kişiler olan Adnancılara karşı tepkisiz kalırım. Ne de Adnancıların arkasındaki masonlara ve İngiliz, Amerikan, İsrail gizli teşkilatlarına karşı tepkisiz kalırım. Ta o Adnan Oktar’a, Oktar Babuna’ya, Mehmet Haberal’a, Meral Akşener’e, Bohçalı’ya, Tayyip’e, Soysuz’a, Abdülhamid Gül’e, Fahrettin Koca’ya kadar… Daha tepede mason üstadlarına hatta bu işe sürekli müdahale eden istihbarat teşkilatlarına kadar zincirleme bir reaksiyon gibi patlayacak bu davalar/dosyalar. Hiç kimse yok, bunu yapmama mani olabilecek bir güç unsuru epeyi zamandır karşımda yok ve önümüzdeki süreçte de kimse mani olamayacak.

Kamuoyuna yine gerçek sebeplerini göstermeden, insanları kandırarak ama aslında söz konusu davalarımı temize çekmek için genel ya da geniş kapsamlı bir af çıkartsınlar, sayısız insan şeytanı pisliği de ceza evlerinden çıkartsınlar, benim de öfkem arşa kadar çıkar. Benzin döküp yakarım bu sistemi ve cayır cayır yanarken de karşısına bir sandalye koyar, elime bir kahve fincanı alır, zevkle izlerim o zincirleme reaksiyonu… Ben o ceza evine ve bütünüyle o sürece sebepsiz, hikmetsiz girmedim. Onca çileyi boş yere çekmedim. Bir yanında manevi tekamül süreci varsa da bir yanında rest çekmek, bütün sisteme kafa tutmak ve sonunda sistemi toplayıp almak vardı. Kısa süre sonra her şeyin hikmeti daha da net görülecek.

Ben üzerimdeki cezaların, davaların, dosyaların, evrakların varlığından son derece memnunum. Benimle iyi geçinmek isteyen hiç kimse onları kanunsuzca temize çekilecek şekilde oynamasın, oynatmasın. Herkes ettiğini bulacak. Herkes cezasını bulacak.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın