Etiket arşivi: Sözde Korona Aşısı

Yaa işte böyle…

Keser döner, sap döner, gün gelir adaletin kılıcı adamı keser…

Dünya genelinde, omikron varyantını ilk tespit eden şu sözde doktor Coetzee gibi yargılanacak on binlerce sözde doktor var. Bunlar, baştan beri yalanlar söylediler, organ kaçakçılığı bile yapan hükumetlere hizmet ettiler. Cinayetlere, katliamlara ve kara para işlerine ortak oldular. İnsanlığa karşı işlenmiş türlü suçlara, idamlık suçlara ortak oldular. Şimdi “Tehdit edilmiştim” demekle bu yargılamalardan ve ağır cezalardan kurtulamazlar.

Sözde Türk basın ve medyasının bu kadını haber yapmasına da dikkat edilmeli. Korona oyunları meydana çıkmasın diye neleri neleri senelerdir görmezden geldiler, toplum üzerinde büyük bir korku ve baskı havası oluşturdular ama bu kadını görmezden gelmeyip haber yapanları çok. Çünkü bu kadın, onların da mensubu olduğu sistemin bir başka mensubu… Bunlar hep aynı yolun yolcusu… Ankebut Ağının önünü zaten bu konuda sert şekilde kestik ve korona oyunlarını kaldırıp attık. Onlarca hükumet kısa süre içinde birbiriyle organize şekilde korona oyunlarının arka planındaki bu kara para işlerinden tavizler vermeye başladı. Artık bu gibi sözde doktorların hareket sahası da kalmadı. Beklemedikleri şekilde sahada dengeler bir anda aleyhlerine döndü. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Onu ve onun gibileri böyle oyunlarla temize çıkartmak istemeleri, beklenen bir şey ama bizler dikkatli olmalıyız. Asla taviz vermeyeceğiz. Oldu bittilere izin vermeyeceğiz. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, korona yalanlarıyla insanlık düşmanlığı sergileyenler, milyonlarca insanın ölmesine ve milyarlarca insanın maddi/manevi zararlar görmesine sebep olanlar, asla cezasız kalmayacaklar.

Sorarlar böylelerine “Az samimi ol, muhataplarını ahmak yerine koyma, bu itirafı yapmak için neden bu günü bekledin?” diye… Yine “Sana daha çok Avrupadaki siyasetçiler ve bilim adamları, hastalığın olduğundan çok daha kötüymüş gibi göründüğünü söylemen için baskı yaptılarsa şimdi çık onların isimlerini tek tek say… Ya da insanlığı ahmak yerine koyma” derler.

Türkiye’deki sözde Türk basın ve medyasında baştan beri bu konularda suç ortaklığı yapan binlercesi de yargılanacaklar. O sözde doktorlar Özlem Türeci ve Uğur Şahin bile yargılanacak. Sözde aşıların dayatılması kısmında vazife alan insanlık düşmanları da yargılanacaklar. Sözde bilim kurullarının üyeleri de yargılanacaklar. Ölüme sebep olacağını baştan beri bildikleri halde yanlış ilaçları yüksek adette kullandıran sözde uzmanlar ve bilim heyetleri de yargılanacaklar. Bunları pohpohlayan, ödüllendiren, meydan veren, destek veren siyasetçiler, holding patronları, sözde gazeteci ve televizyon programcıları, sözde bilim adamları, sözde STK’ler bile yargılanacaklar. Hemen bakılacak, masonlar mı, resmen mason olmasa da masonlar tarafından yönlendirilen kişiler mi… Yahudiler mi… Satanistler mi… CIA ya da MOSSAD bağlantılı kişiler mi… Ya da bilinen o diğer kara paracı ve organcı devletlerin gizli servisleriyle bağlantılılar mı… Bütün insanlığa karşı bu derece şeytanca bir organizasyonun içinde, hiç vicdani sıkıntı duymadan faaliyet sergileyecek iç dünyasına, bu kişileri nasıl kabullenişler, nasıl bir teşkilat getirmiş, bu kısma da en başta bakılacak. Dünya üzerinde bir tek mason locası bırakılmayacak. Bir tek mason üstadı cezasız bırakılmayacak. Avrupanın, ABD’nin gerçek yüzü en net şekilde insanlığın gözleri önüne serilecek. Dünyanın en önde gelen ve itibarlı yayın kuruluşları olarak kabullendirilmiş mason yuvaları da mahkeme kararlarıyla yok edilecekler. Dünya insalığı yahudi/mason/satanist avına çıkacak.

Afrika kıtasındaki bazı devletlerin başkanları, en başından beri korona oyunlarına karşı halklarını korumak için dimdik durdular ve bunlardan bazıları CIA tarafından vuruldular, öldürüldüler. Bunları da bütün insanlık, canlı yayınlanan yargılamalar sırasında somut delillerini ve şahitlerini/itirafçılarını izleyerek, görerek öğrenecek. Bu insanlık düşmanı Ankebut Ağı, ona bağlı mason ve satanist hükumetler, gizli servisler, mafyalar bu dünyadan temizlenecek.

Bunları görebiliyorum, bunlara çok çok az kaldı…

Dünya tarihinin başka hiçbir devrinde bu derece şeytanlıkların, bu seviyede insanlık düşmanlığının ve kötülüklerin bu derece organize ve yaygın şekilde uygulandığı bir devir olmadı. Tarihin en karanlık devri, yani bu Deccal devri artık bitecek. Kan ve gözyaşı artık dinecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

.

Koronanın ilacı var

Ankebut Ağının kontrolündeki o malum devletlerin/hükumetlerin elinde, en başından beri koronanın ilacı var. Dikkat edin, koronaya karşı baştan geliştirilmiş aşı değil, koronaya karşı baştan geliştirilmiş ve hazırda tutulan ve kısa sürede iyileştiren ilaç var. Buna rağmen, hiçbir faydası olmadığı bilinen türlü ilaçlar, her gün abartılı sayıda, korona teşhisi konmuş insanlara içirildi. Korona teşhisi konmuş insanların büyük kısmı ise aslına korona değil gripti. Sonunda, bu ilaçların koronaya karşı bir faydası olmadığı, ağır yan etkilerinin olduğu, pek çok ölümün sebebinin bu ilaçlar olduğu meydana çıktı. Zaten grip olmuş ama ihtiyar olan ya da iç hastalıkları olan kişileri kısa sürede krize sokup öldürmesi için söz konusu ilaçların hem bir arada hem de yüksek adette içirildiği meydana çıktı. “Bu ilaçlar nedir böyle, içmeye başladığımdan beri beni mahvetti.” diyerek ve ölme riskine inandırmış olsa bile cesaret edip o ilaçları keserek hayatını kurtaranlar, ölmeyenler çok oldu. İlaçlara devam edenlerin büyük çoğunluğu ilaçlar nedeniyle öldü. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar bu mealde konuştular, anlattılar ama sonra ne oldu? Bir soruşturma, bir yargılama başlatıldı mı? Şimdi ilaçların hiç fayda vermediği, aksine büyük zararlar verip ölümlere sebep olduğu gözler önüne çıktı, üstüne aylar geçiyor. Soruşturma başlatan var mı? Sözde bilim kurulunun aslında ne olduğunu, hangi gizli ermenilerden, gizli yahudilerden, gizli masonlardan, gizli servislere çalışan uzmanlardan, kara paracılardan teşekkül ettiğini soruşturan bir resmi kurumumuz var mı?

Türk doktorlar arasından bile korona virüsü kapan, yoğun bakıma alınan ve sonra bulduğu fırsatta cep telefonu kaydı çektirerek “Ben doktorum. Virüs öldürmüyor. Yanlış tedavi öldürüyor. Burada bana uygulanan tedavi kesinlikle yanlış. İlaçlar da yanlış ilaçlar” diyenler ve sonra ölenler oldu. Söz konusu videolar, gerçek sahibi CIA olan malum sözde sosyal ağlarda sansürlendi ama tamamen görülmez hale getirilemedi. Milletimizin içinden bunları görenler, izleyenler, dehşete düşenler çok oldu. Sonra ne oldu? Soruşturma ya da bilimsel bir inceleme/çalışma başlatıldı mı?

Korona, Ankebut Ağına bağlı insanlık düşmanı satanist hükumetlerin organize şekilde dünyaya yaydıkları ve laboratuvarda üretilmiş bir virüs. Ortada hiçbir virüs bulunmadığını iddia edenler isabetli değiller. Virüs de var ama korona oyunlarına karşı mücadele verenler arasında çok abartanlar da var, aldatma da var. Çünkü böyle faydalı ve zaruri bir mücadeleyi insanlık namına veren insanların arasına karışan çok sayıda art niyetli doktor, gazeteci, sosyal medya ünlüsü gibi kişiler de var. Bunların da arkasında mason tarikatı ve onların kontrolünde olan MİT var. Daha arkasında CIA var.

Korona oyunlarının arkasında kasten yanlış tedaviler uygulama ve ölüme götürecek ilaçlar dayatma da var. Bu sayede öldürülen çok sayıda insan üzerinden dönen kara paracılık da var, organ kaçakçılığı da var. Ayrıca canlı insan kaçakçılığı da var. Sözde aşılar üzerinden insanlığın sağlığına, genetik kodlarına, gelecek nesillere bile kastetmek var. Zamanı gelince sinyal göndererek aşılı insanları bir anda cinnet haline sokmak ya da bir anda kalp krizi gibi görünür şekilde topluca ölmelerini sağlamak da var. İnsanları sürekli sinirli halde tutarak tartışmaların, kavgaların, sorunların devleşmesini sağlamak da var. Hatta kapatmalar, kısıtlamalar vesilesiyle, mason dolu malum hükumetlerin arka plandan ve resmi araçlarla kara para işleri çevirmesi de var. Devletlerin resmi araçlarıyla, bazen polis araçlarıyla, bazen ambulanslarla canlı insan, organ, uyuşturucu ve kara para taşıma işleri de var.

Son aylarda Türkiye genelinde çok yüksek seviyede bir kalp krizi artışı var. Sebebini araştıran resmi yetkili birileri var mı? Ya da milli güvenlik meselesi görerek bir soruşturma başlatan var mı? “Ne oluyor bu insanlara” diyen var mı? Samimi biri miydi bilemiyorum ama bir savcı çıktı, kamerası önünde uzunca konuştu. Sonrasında hukuki ve tıbbi/ilmi hiçbir gerekçe gösterilemediği halde vazifesinden alındı. Neden, kim için, hangi kanuna dayanarak? Hangi maksatla? Söz konusu savcının vazifeden alınması kararına imza atanlar da mason mu, gizli mason mu? Masonlardan talimat alan birileri mi? Bunlar soruşturuldu mu?

Sadece hayvanların halleri tuhaflaşmadı. Stadlarda ölen futbolcuların sayısı da bir anda arttı. Aşı vurulan sporcular arasında trafik kazalarında ölenlerin sayıları da arttı. Her şey tuhaflaştı. Sadece iklimler, depremler, tuhaf yağışlar, hortumlar, fırtınalar değil meselemiz… Her şey tuhaflaştı.

Mason tarikatı üzerinden organize olan yahudilerin, satanistlerin ve gizli ermenilerin Türkiye’ye ve Türk milletine kastettikleri, Ankebut Ağının birçok ülkede aynı anda uyguladığı insanlık dışı planların (sadece korona ve organ planları değil) Türkiye ayağını oluşturdukları, çok açık. Soruşturma var mı, yargılama var mı?

Her sene yüzbinlerce gencin, maddi imkansızlık içinde iken üniversite tahsili yapmasına ve ahlaki eğitim almasına vesile olan İslam tarikatlarının müesseselerinde, hayatın olağan akışı gereği her sene birkaç istenmeyen hadise yaşanıyor diye… Sorunun temelini görmek, insanca yaklaşarak çözüme götürmek yerine, “Tarikatlar kapatılsın” diye avazı çıktığı kadar bağıranlar… Tarikat mensubu, Türkiye vatandaşı, kanuna saygılı, medeni insanlara ağız dolusu sövüp sayanlar, işte bunlar… Korona zulümlerinin, katliamlarının, soygunlarının Türkiye ayağında gönüllü olarak yer alan ve her türlü idamlık suçu organize şekilde, örgütlü şekilde işleyen insan şeytanları bunlar… Masonlar, gizli yahudiler, gizli ermeniler, gizli rumlar, gizli satanistler… Sözde bilim kurulunda, AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün şu anki kabinesinde, mühim/etkili sağlık kuruluşlarının başında, basında ve medyaya uzman diye çıkartılanlar arasında, bunlardan kaç kişi var, bağlantıları nasıl, soruşturma başlatıldı mı?

Bana inanmıyorsanız Fatih Altaylı’ya, Ahmet Hakan’a, İsmail Saymaz’a, Can Ataklı’ya, Merdan Yanardağ’a, Halk TV’nin ve Tele1’in ya da CNN Türk’ün üst isimlerine sorun… Benzeri binlerce basın, medya, sosyal medya aktörüne sorun. Şurada anlatmadığım kısımları bile biliyorlar.

Koronaya yakalanınca ölmesini istemedikleri adamlarına, masonlara, gizli yahudilere, gizli ermenilere, gizli satanistlere, gizli rumlara, o vatan hainlerine, o insanlık düşmanlarına söz konusu ilaçtan kullandırdılar, kullandırıyorlar.

Bana inanmayan Tayyip’e de sorabilir, Alman, İngiliz, Rus, Japon, Çin, Fransız, Amerikan resmi makamlarına da sorabilir. Sorun, sorun… Resmi geçerliliği olacak şekilde, usule uygun dilekçelerle sorun, cevaplar talep edin. Belki resmen inkar ederler ve sonra da koronanın arka planında dönen insanlık dışı işleri dünyanın bilmem kaç ülkesinde aynı anlarda ispat eden somut deliller yayılıverir. Ne kadar da büyük karışır şu dünya… Az daha unutuyordum, hükumetler üstü bir otorite haline getirilmiş olan o Bill Gates’e ve sözde vakıflarına da sorabilirsiniz. Belki de o sözde vakıfları, virüsün ilk anlarda nereden, kimler tarafından, ne şekilde yayıldığını biliyorlardır. Belki de aşı denilen sıvıların aslında nelere sebep olduğunu da biliyorlardır. İspanya’da ilk zamanlarda neler döndüğünü de biliyorlar. Belki kendi bünyesindeki adamları bile bu türlü gerçekleri kendi aralarında konuşmuş ya da yazışmışlardır.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Tamamen sahte ve art niyetli…

Çin’de son zamanlarda yeniden ve bir anda estirilen virüs, karantina, kapatma, kısıtlama hadiseleri tamamen sahte, art niyetli hadiseler… İddia edildiği kadar ciddi bir virüs de salgını da yok.

Çin, bir önceki yazıda ifade ettiğim gibi, bu güne kadar Ankebut Ağı tarafından hormonlu ve sağlıksız şekilde hızlıca büyütüldü. Çin, göstegerlerde gösterilen değerlere, sağlam bir temele dayandırılarak getirilmedi. Şimdilerde Ankebut Ağına son darbeleri de vurmaktayım ve perişan hallerdeler… Son çare olarak Çin merkezli bir yeni Ankebut Ağı örecekler ama Çin de gerçekte çok perişan halde. Bu güne kadar aslında insanlara gösterdikleri görüntünün arka planında, Çin’i kara paralarla büyüttüler ve ayakta tuttular. Kara paralar ve kara paracılar ve dünya üzerindeki kara para bağlantıları/sistemi sayemde çok büyük seviyede darbeler alınca, Çin de o nispette krize girdi. Şimdilerde, Çin’in mali krizinin daha fazla büyümemesi için insanlık dışı oyunlar sergileniyor. Çin devleti, potansiyel olarak yüz binlerce vatandaşının canına, organlarına, ırzına, çocuklarına kastediyor.

Çok ama çok büyük bir organ hasatı başlattılar. Dünyada korona/omicron oyunlarına son günlerde çok büyük darbeler vurdum ve onlarca “oyuncu” ülkenin/hükumetin peş peşe panikleyip geri adımlar atmasına sebep oldum. Buna rağmen bile Çin, benzeri geri adımları atmak yerine, son oyununu daha da aldatıcı, ezici bir şekilde, daha da büyük çapta inatla devam ettiriyor.

On milyondan fazla insan, bir oldu bitti ile karantina altına alındı. Şu anlarda bile Çin’in pek çok yerinde Çin vatandaşları, evet Çin vatandaşları, kendi devletinin eliyle öldürülüp organları için parçalanıyor. Sayıları daha az da olsa, bazı Çin vatandaşları da başka ülkelere diri diri satılıyor. Bunlar tecavüzcülere, işkencecilere, fuhuş mafyalarına, satanist ayincilere satılıyor. Ya çok feci şekillerde öldürülüyorlar ya da ölmekten bin beter hayatlar yaşatılıyorlar.

Hep söyledim, biz ırkçı değiliz. Din hürriyeti tanımayan yobazlardan da değiliz. Çin halkı, çoğunlukla uzaylı biyonik robotlarla dolu Çin idari kadrosunu ayaklarının altında ezmek isterse, işte dünyanın önünde yazıyorum ki yanlarında ölüme bile gideriz. Dünyanın dört bir yanında halkların, idarecilerinin gerçek yüzlerini gördüğü ve mücadelesini sertleştirmeye başladığı şu günlerde, Çin halkını da mücadelemize ortak olmaya çağırıyorum. Onları da dünya insanlığı ile dayanışma halinde olmaya çağırıyorum.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Saldırgan köpekler aşılı ya da çipli köpekler mi?

Ve dünya insanlığı nereye sürükleniyor?

İnsanlar üzerinde denemeden az öncesinde, aşılı ve çipli köpeklere uzaktan sinyaller göndererek onların dengelerini, davranışlarını bozuyorlar, beyinlerinin bazı noktalarını tetikliyorlar ve testler mi yapıyorlar?

Son zamanlarda dünyanın dört bir yanında tuhaf köpek davranışları görüldüğü gibi, Türkiye’de de görüldü ve görülüyor. Köpeklerin sadece insanlara karşı değil, maymunlara ve başka hayvan türlerine karşı da saldıganlaştıkları görülüyor.

Bütün bunlar, çok büyük bir planın son safhasına ait bir kısmı mı?

Korona aşısı olduğu iddia edilen sıvıların, vücutlarına enjekte edilmesine izin veren milyarlarca insan, endişelenmeli ve korkmalı mı? Bir gün geldiğinde, dünyanın dört bir yanındaki farklı milletlerden, kültürlerden, dinlerden olan insan topluluklarının, aynı anlarda çıldırmış gibi davranışlar sergilediğine, sebepsiz şekilde etraflarına saldırmaya başladıklarına, sokakların ve caddelerin kan gölüne döndüğüne şahit olacak mıyız? Aynı anlarda aşılanmış ya da çiplenmiş hayvanların da birbirlerine ve insanlara saldırdıklarına şahit olacak mıyız?

Bu konu ile Türkiye’nin Milli Güvenlik Kurulu ve ordusu ilgilenmeli mi? Ciddiyetle soruyor ve üzerinde duruyorum, bu, bir ülkenin ordusunun da müdahil olması gereken bir konu mu? Şu sözde bilim kurulunun mensuplarının kimler olduğu, bağlantılarının kimler, nereler olduğunu, bu güne kadar bu kadar bilim dışı kararları neden aldıkları, ortada nasıl bir oyun döndüğü hala milli güvenlik meselesi olarak görülmeyecek ve araştırılmayacak mı? Bir milletin hatta koca insanlığın hayatı, sağlığı, güvenliği bu kadar mı ucuz, bu kadar mı değersiz?

Bunun yanı sıra, dünyanın dört bir yanında tuhaf ve aşırı şiddetli manyetik alanlar oluşuyor. Bunun neticesi olarak da aşırı yağışlar, kasırgalar, sık ve kuvvetli hortumlar, aşırı soğuklar, ekinlerin daha tarlada iken yanıp kuruması, temiz su kaynaklarının aşırı hızlı şekilde kuruyup yok olması, kuraklığın hızla yaygınlaşması ve ayrıca sık sık ve şiddetli depremler görülüyor. Yine söz konusu aşırı büyük ve kuvvetli manyetik alanların tesiriyle kuşlar havada uçmakta iken sürü halinde çarpılıp yerlere saçılarak ölüyorlar. Böyle sürü halinde ölen kuşlar, son yıllarda Türkiye dahil, dünyanın dört bir yanında görüldü ve hala zaman zaman görülüyor. Türkiye’deki bazı vakaların görüntüleri Youtube’da bile bulunabiliyor. Bazı şehirlerde günler, geceler boyunca tuhaf sesler de duyuluyor. Seslerin bazısı yeraltından geliyormuş gibi iken bazısı gökte oluşuyormuş gibi duruyor. Söz konusu seslerin pek çoğunun arasında manyetik sürtünme hışırtıları da açıkça, cihaz kullanmadan, insan kulağıyla bile duyulabiliyor. Buna rağmen Türkiye’de görülen böyle bir vakada, hiçbir bilimsel çalışma yapılmamasına rağmen yetkililerin “Yeraltındaki su tesisatında biriken suyun kabarcıklarının sesi bunlar” dedikleri görülüyor. Son olarak, on günden fazladır gece gündüz tuhaf ve şiddetli sesler duyulan Selanik şehrinin yetkilileri de bu Türkiye’deki art niyetli yetkilileri taklit ediyor ve hiçbir bilimsel veri ve ispat olmadan aynı minvalde açıklamalar yapıyorlar. Neler oluyor, kim bunlar, neden böyle davranıyorlar? Ortak noktaları ne? Neyi bilmemiz, neyi çözmemiz gerekiyor?

Türkiye’de çok tuhaf şekilde onlarca noktada aynı anda başlayan orman yangınları yakıp kavuruyor, söndürme çalışmalarına halkın destek vermesi engelleniyor. Halkın tahliye edilmesi gereken yerde devlet gücü, kolluk gücü, ordu gücü görülemiyor. Yangınların ikinci hatta üçüncü gününde bile devletimizin yani milletimizin imkanlarının seferber edilmediği ve insanların kovalarla denizden su çekerek yangınları söndürmeye çabaladığı görülüyor. O günlerde, Türkiye’nin farklı şehirlerine tuhaf gök cisimlerinin alev almış şekilde düştükleri haber oluyor ama hemen bunların göktaşları olduğu iddia ediliyor.

“Bunların göktaşları olduğuna emin miyiz? Mili güvenliğimizi alakadar eden bir tehlike söz konusu olabilir mi? Gerekli bilimsel çalışmalar ve ayrıca soruşturmalar yapıldı mı? Düştükleri yerler incelendi mi?” diye yazıp soruyoruz, sesimizi artık Papua Yeni Gine devlet yetkilileri bile anında duyuyor ama Türkiye’nin başındaki malum idareciler, üzerine aylar geçtiği halde bile bu konunun, bu riskin, bu şaibenin üzerine gitmiyorlar. Böyle davranmalarını kimler istiyorlar?

İnanılır gibi değil ama yaşayarak görüyoruz ki her bir köşesi uzman şahıslarla dolmuş şu koca dünyada, bilmem kaç tane milletler arası teşkilat bulunan şu koca dünyada, nedense bunca teşkilat, hükumet, bunca güvenlik kurulları, bunca ordular, bunca uzmanlar böyle tuhaflıkların üzerine ciddiyetle ve samimiyetle gitmiyorlar. Hiç beklenmedik şekilde Afrika kıtasındaki bazı devlet reisleri gitmek istiyorlar ve peş peşe öldürülüyorlar.

Hala dünya insanlığına korona oyunları, sözde iklim değişikliği ve sözde küresel ısınma oyunları oynanıyor. Bunların hiçbirinin bilimsel temelleri olmadığı, en ileri seviyedeki bilim adamları tarafından, tamamen bilimsel temellere dayanılarak anlatıldığında, Facebook, Google, Youtube, Instagram, WhatsApp, Twitter gibi gerçek sahibi CIA olan mecralarda sansürleniyor, kaldırılıyorlar. Hatta son zamanlarda, dünyanın en saygın bilim dergilerinde yayınlanan ve saygın bilim adamlarınca hazırlanan bilimsel makaleler bile kaldırılıyorlar. Birileri sürekli bilimsellik, çağdaşlık, demokrasi, insan hakları, fikir ve vicdan hürriyeti, korona, varyant, küresel ısınma, iklim değişikliği kavramları ve iddiaları arkasına sığınarak insanlık düşmanlığı sergiliyor. Bunu hala anlamamak nasıl mümkün olabilir.

Bütün dünya insanlığının, devletler arası hatta devletler üstü bir organizasyon halinde ve çok sinsi şekilde yapılan… Çok yüksek teknoloji, basın, medya ve sosyal medya imkanları da kullanılan… En çok da mason tarikatı üzerinden yönetilen… Şiddetli ve dehşet verici ve kural/sınır tanımaz saldırılara maruz kaldığı, aslında görmek isteyenler için apaçık şekilde gözler önünde.

Dünyamızın/gezegenimizin değil ama dünya insanlığının çok fazla vakti kalmadı. Çünkü bu türlü organize ve yüksek teknolojili ve uzun süreli saldırıların arkasında mason tarikatı, yahudiler, siyonistler, satanistler ya da halk arasında bilinen ismiyle İlluminati bulunuyor olsa da onların arkasında da dünya insanlığına düşman olan uzaylı taraflar yani halk arasında bilinen isimleriyle Ye’cüc ve Me’cüc kavimleri (Yeşiller ve griler) bulunuyor. Açıkça gözler önündeki bunlar, dünya insanlığının nüfusunu kısa sürede ve çok çok feci vesilelerle azaltmak istiyorlar. Bu maksatla, bir seviyeye kadar gezegenimizin tabii dengesine darbeler vurmaktan da geri durmuyorlar, durmayacaklar.

Bunların yeraltındaki üslerinin tespit edilerek imha edilmelerinin ve bunlara çalışan yer üstündeki mason, yahudi, satanist insan şeytanlarının ve ayrıca biyonik robotlarının tek tek tespit edilerek imha edilmelerinin vakti gelmedi mi?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..