Etiket arşivi: organ ticareti

20 bin Euro borç almış da yoluna bakabilmiş. Kim inanır?

20 bin Euro borç almış da yoluna bakabilmiş. Kim inanır?

Sedat Peker’in devasa bir zenginliği var. Bu zenginliğin kaynağı hep kara para işleri…

Bunları yavaş yavaş anlatırım ya da belki de toptan bir operasyon olur ve yargılama safahatında anlatılır, konuşulur. Lakin şimdiden anlatılması gereken büyük bir kısmı var.

U.S. Polo firması, Türkiye’de Aydınlı Grup ile çalışıyor. Aydınlı Grup başka markaların Türkiye’deki iş ortaklığını da yapıyor. Aydınlı Grup, yurt içindeki ve dışındaki mağazalarına ve depolarına araçlarla sevkiyat yaparken yüksek miktarda uyuşturucu da taşıyor. Bu grubun Türkiye’deki araçları ve mekanları organize şekilde uyuşturucu işinde kullanılıyor.

Sedat’ın en çok ve düzenli olarak para kazandığı yerlerden biri de bu U.S. Polo ya da daha doğru ifadeyle Aydınlı Grup… Sedat bu sistemin içinde, bu sisteme çalışıyor, destek veriyor. Adamlar buluyor/ayarlıyor, teslim alacak araçları ayarlıyor, mekanlar belirliyor, lüzumu halinde hukuk dışı şekilde silahlı adamlarla koruma sağlıyor. Kendi çetesi de uyuşturucuyu alıp satarken bu sistemi bir tedarikçi olarak muhatap alıyor.

Bir tripod ve bir kamera ile Türkiye’yi ve hatta dünyayı değiştirebileceğini zan eden burnu havada bu ahmak herif, bütün sahayı hepten boş mu zan ediyor, herkesi toptan ahmak mı zan ediyor, neye nasıl bakıyor da bu kadar temelsiz şekilde işler yapmaya kalkıyor, benim onu anlamak isterken devrelerim yanacak gibi oluyor. Sonunda “Bırak şu kırığı, sıfatına vurmamış mı aklındaki ve ahlakındaki/karakterindeki devasa sorunlar. Konuşmalarından, tavırlarından anlaşılmıyor mu devreleri çoktan yaktığı. Beyninin gri noktalarla dolduğu. Neyi tartıp anlamaya çalışıyorsun.” diyorum ve pes ediyorum.

Ve bakıyorum da bunun karşısında olanlar bunu iki günde nasıl bitiremiyorlar, anlayamıyorum.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bir şey soracağım ama hemen paniklemeyin

Bir şey soracağım ama hemen paniklemeyin

Hedef alınan bir kişi, binlerce km uzaktan gönderilen metafizik sinyaller sayesinde yakılarak öldürülebilir mi?

Tarihten beri bir anda, sebepsiz yere kendi kendine yanan insanlar var ya, onlar hep metafizikle mi yakıldılar?

Bu, bizim bu güne kadar hiç denemediğimiz bir şey ve şu andan itibaren deneyeceğiz. Gerçek manada alev alanlar olacak mı bilmiyoruz ama derisi/vücudu kıpkırmızı olup da ateşi tavan yapıp ölecek çok sayıda kişiler olacağından eminiz. Gerçekten alev alanlar da olursa, saklamayın, haber olsunlar da iyice sevinelim.

Bizim, hangi dinden, hangi ırktan olursa olsunlar masumlara, sivillere zarar vermediğimizi, vermeyeceğimizi herkes bilir. Onlar paniklemesinler.

Böyle tehlikelere düşmek istemeyenler en azından insan kaçakçılığı, bebek kaçırma, genç kız ve kadın kaçırma ve organ işlerini bıraksınlar.

Yani bu ne demek? Bundan sonra Havana sendromundan sonra, Hiroşima sendromunu da mı duyup duracağız?

Çok tuhaf bir yer bu dünya…

Bazen insan şeytanlarının, organ işi yapanların, insan kaçakçılığı yapanların, sübyancılık yapanların, zorla fuhuş yaptıranların, ayinlerde insan kurban edenlerin yanmaları için cehenneme geçmeleri gerekmiyor. Daha bu tarafta cehennem ateşinde gibi yanabiliyorlar.

“Uzmanlar bütün kemikleri de kül edecek ısının 2500 derecenin üzerinde olması gerektiğini söylüyor. Kendi kendine yanma vakalarında vücutta herhangi bir alkolün, yağın parlaması ve yanması ile ortaya çıkacak bir sıcaklık değil.”

Yani parapsikologlar bile demişler ki şeytanlaşmış insanlar olmayı, muzır varlıklar olmayı, dünyayı fesada vermeyi, insanlara akıl almaz şeyler yapmayı bırakın, yoksa daha bu dünyada cehenneme girmiş gibi olursunuz.

Mehmet Fahri Sertkaya

Üzerinde az çalışılmış ve hep art niyetle çalışılmış

Yani o şiddette bir deprem İstanbul’u ve çevresini yıkacak ve tsunamiye sebep olacak da Bursa sağlam mı kalacak? Hanginiz çalışıyor bu planları, söylesin, kızmayacağım?

Kafanızı şu kara para bataklığından çıkartın ve alacaksanız doğru düzgün tedbirler alın. Milletin aklıyla dalga geçmeyin. Hiç tarihe de bakmadınız? Büyük depremlere de mi bakmadınız?

Sahra hastahanelerinde çalınan organları nerelere ve nasıl göndereceğinize yorduğunuz kadar, doğru düzgün tedbir almak için kafa yormuyorsunuz.

Beklediğim o depremler olursa siz o kara para işlerini yapamayacaksınız.

Üzerinde az çalışılmış ve hep art niyetle çalışılmış

Gizli Yahudi ve kara paracı Albay Metin Günal burada ne demek istiyor?

Depremin hemen sonrasında İstanbul’a girişler, yardım gelmesin diye mi kapatılıyor? O kadar büyük bir depremde bırakılsın da Türkiye’nin her yerinden İstanbul’a yardıma koşacaklar koşsunlar. Daha ne isteniyor? Bedeniyle yardım etmeye gelecek olanlar gelsinler, elinde ne var ne yok kapıp getirmek isteyenler de gelsinler.

Çok büyük bir insan gücüne ihtiyaç duyulmayacak mı? İlk 72 saat içinde sağ kurtarılabilecek çok yüksek sayıda depremzede enkaz altında kalmış olacak. Milyonlarca bina var, devlet gücü hangisine yardıma koşacak?

Çıkışlar, şehirde kaos olsun, herkes kara para mafyalarının eline düşsün diye mi kapatılıyor? Vatandaşlarımız kendi imkanlarıyla kenardan kenardan çıksalar ne olur? Devletin ulaştıracağı yardımlar ve kurtarma ekipleri de deniz yoluyla İstanbul’a gelsinler. Yüz binlerce İnsan deniz ve hava yoluyla götürülebiliyor da resmi kurumlara bağlı yardım ekipleri getirilemiyor mu? Hem insanlar İstanbul dışına çıkmak istemese de yollar bozulmuş, köprüler yıkılmış olabilir. Resmi yardımlar için de geçiş sağlanamayabilir. Bırakılsın insanlar çıksınlar ya da girsinler, böylesi daha mantıklı değil mi… Yok yok, “Bu hususta da TC vatandaşlarına giriş çıkış yasak olsun, turistlere ve organ mafyalarına ve insan kaçakçılarına serbest olsun. Zaten tutturduk bir ayar gidiyoruz. Basın ve medyada bizimle…” deniyorsa, o başka… O halde ortam daha da gerilir.

Zaten herkes “Ne oluyor arkadaş, biz aptal mıyız? Bunlar nasıl kararlar. Bir bize yasak. Bir biz ikinci sınıfız. Bu kararların, bu yasakların arkasında bir gram mantık, hukuk ve iyi niyet var mı? Devleti kimler yönetiyor böyle.” demeye başladı çoktan…

Madem o kadar gemi ve uçak ve helikopter de kullanılacak, bırakılsın da isteyenler de kara yolu ile sakin sakin kendileri çıksınlar. Ulaşabilecekleri civar illere ulaşsınlar. Oraların ahalisi de üzerlerine düşen insanlığı yapsınlar. Sanki deprem olunca milyonlarca resmi araç mı gelecek gidecek İstanbul’a? Devletin gücü belli. Böyle bir büyük deprem karşısında devlet gücünün aciz kalacağı belli. Çünkü hiçbir gerçek hazırlık yapılmadı, gerçek tedbir alınmadı. Hala da böyle art niyetli kararlar alınıyor. Öyle ise, bu nasıl bir bakış açısı ve bunlar nasıl kararlar? Koca millet bu kadarına da tepkisiz mi kalacak?

Kaç şiddetinde deprem olursa, kaç bina yıkılırsa, ne kadar vahim bir manzara oluşursa bu kararlar alınacak, bunlara kim, neye göre karar verdi? Türkiye’yi kimler yönetiyor, neler dönüyor?

500 sene sonra tarih tekerrür edecek ve yine müslüman Türkler kazanacak.

Depremde tahliye ediliyorlarmış görüntüsüyle kaçırılacak çok yüksek sayıda kişi aslında bir şekilde Suriye, Irak ve İran’daki gizli mekanlara, oralardaki insan mezbahalarına gönderilecek. Bunlar hemen öldürülmeyip ihtiyaç duyuldukça organları için öldürülecekler. Ayrıca bir şekilde Yunan adalarına, Afrika ülkelerine ve hatta Hindistan’a kaçırılanlar olacak.

Herkes organları için kaçırılmayacak. Bazı kişiler fuhuş mafyalarına, bazıları sübyancılık mafyalarına kaçırılacak. Bazı kişiler ise dünyanın dört bir yanında Yahudiler tarafından Şeytan’a kurban edilecekler. Yani ihtiyaç duyuldukça ayinlerde kurban edilmek için topluca kaçırılmış olacaklar.

Özelikle Marmara denizine sınır bütün tersaneler ve limanlar, depremin hemen ardından kontrol altında tutulmalıdır. Bu insan şeytanlarına bırakılmamalıdır. Bayıltılıp konteynerlere konularak büyük gemilerle yurt dışına kaçırılanlar da olacaktır.

————————-

500 sene sonra tarih tekerrür edecek ve yine müslüman Türkler kazanacak.

Mehmet Fahri Sertkaya