Etiket arşivi: Ümit Özdağ

Mansur Yavaş karakteri de İngiltere Kraliyetine çalışıyor


Mansur Yavaş karakteri de İngiltere Kraliyetine çalışıyor. Kesin bilgi…

Kimse boş yere vakit, nakit ve nefes tüketmesin.

Mansur Yavaş ile Ümit Özdağ aynı kulvardan koşuyorlar. Ekrem İmamyan da aynı kulvardan koşuyor. Bu atların hepsinin dizginini bir jokey tutuyor, o da kraliyet…

Bu üç kişi, Tayyip karakteri ile çok sorun da yaşamıyor ve beraber çalışıyorlar. Danışıklı dövüşüyorlar. Aralarında hiç sorun yok demiyorum, uzlaşma halinde oldukları kısımlar çok büyük kısmı oluşturuyor, sorunlar hafif kalıyor. Meselelerin, menfaatlerin büyük çoğunluğunda uzlaşma halindeler.

Ben Kraliyetin Türkiye’de istediği gibi at koşturabildiği şartları çoktan bozdum. Bunca ikazlarıma rağmen kimler vakit, nakit, adam israf etmek istiyorsa, işte saha…

Türkiye’de bir sözde seçim yapılmasına da izin vermiyorum ve vermeyeceğim. Kimler beni aşabiliyorsa, işte saha…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İzin vermeyeceğiz


Depremde yetim kalmış çocukların “evlatlık” görüntüsü ile satılmasına, ortadan kaybolmasına izin vermeyeceğiz.

Depremden sağ kurtulduğu halde sonra ortadan kaybolmuş çocukların ve yetişkinlerin peşine düşeceğiz. Yol hangi ülkeye, hangi gizli servise, hangi mafyaya gidiyorsa, oraya kadar gideceğiz. Bu sebeple o ülkelerle harplar yapacağız. Bire bin kırıp geçeceğiz. Bu, çok kısa süre sonra başlayacak.

Tanımıyoruz, itaat da etmiyoruz hatta rest çekiyoruz

Sözde Türkiye Barolar Birliği,

“Türk Medeni Kanunu’nun 129. maddesi uyarınca evlat edinen ile evlatlık ve onun çocukları arasında evlenme yasaktır.” demiş…

İşte o Türk medeni kanunu değil, İngiltere dayatması ve oradan buradan toplama çağdışı bir kanun… O kanun da hükümsüz, çünkü yabancı ülkelerin dayatması ile ve içimizdeki İsrail ile içimizdeki Ermenistan’ın hain kadroları üzerinden alındı ve uygulamaya konuldu. Bu sözde kanunun bu şekilde yürürlüğe konduğuna dair türlü türlü somut deliller de bulunuyor.

Evlatlık edinen ile evlatlık arasında kan ve süt bağı yoksa, aralarında evliliğe bir mani de yoktur. Evlatlık, gerçek evlat gibi değildir. Manevi kardeşlik, manevi annelik, manevi babalık, manevi evlatlık, hakiki bir kan ve süt bağı değildir. Bütün gerçek müslümanlar bunu bilmeli, evlatlk almanın ve bakmanın şartlarını bilmeli ve ona göre almalı ya da almamalıdır. Bana sorulursa, almalılardır. O çocukların, masonların, satanistlerin, kriptoların, mafyaların, İngiltere’nin, İsrail’in, ABD’nin karışamadığı gerçek devlet yurtlarında büyütülmesi sağlanmalıdır. Evlatlık verme görüntüsü ile çocukların satılmasına, ticaretinin yapılmasına hele yurt dışına çıkartılmalarına asla izin verilmemeli.

Sözde Türk barolar birliğini de sözde Türk kanunlarını da mevcut rejimi de guguk sistemini de bunları hala dayatmaya çabalayan İngiliz maşası kripto kimliklileri de tanımıyoruz, saymıyoruz. Sıfatları, makamları ne olursa olsun, itaat da etmiyoruz.

Bundan sonra gerçek Türkler/Müslümanlar gibi yaşayacağız ve namusu, ahlakı, maneviyatı, toplumu çürüten, bu günkü acılara, felaketlere sebep olan dayatmalarına uymayacağız.

O sözde medeni kanun maddelerinin, batılı ülkeleri/toplumları ne hallere getirdiği de dünyanın gözleri önünde…

Hala damarımıza basmaya çalışan, hala İngiltere’ye, ABD’ye ve İsrail’e çalışan birkaç kripto kimlikli hain, kısacıktan kısa süre sonra, üzerlerinde sadece donları, gözleri de bağlanmış şekilde, bir yandan soğuktan ve bir yandan korkudan titrer halde, gerçek Türklere hesap verecekler.

Çoğu için bir kurşun bile heba edilmeyecek.

Bu ülkede Meral Akşener bile, Ümit Özdağ bile bebek ve çocuk ve yetişkin insan kaçakçısı…

Bunlar çıkıp medeni kanun, laiklik, Atatürk, çağdaşlık dedikçe, verilmesi gereken tek meşru karşılık bir kurşun olmalı. Sözün bittiği çoktan geçilmiş, üstüne bir asır geçmiş.

Sorun, bu gibilerin bile hala sahada rahatça gezebiliyor, konuşabiliyor, nutuk atabiliyor olması. Tabip birlikleri, avukat birlikleri bile terör, kara para yuvası bu memlekette… Yozlaşmayı nirvanaya ulaştıran kadrolar, bize medeniyet, hukuk, tıp öğretmeye kalkıyorlar. Hatta dayatmaya kalkıyorlar.

Doladılar ağızlarına İngiltere’den dayatma demokrasi, cumhuriyet kelimelerini, şu devleti ve milleti ne hallere getirdiler. O kadar yozlaşmanın, çürümenin, sapıklaşmanın neticesi olarak kocaman helaklar yaşanıyor ama onlar hala hala ifsad etmenin, hala kara ve kanlı para işleri, vurgunları yapmanın peşindeler. Hala devlet erkini ellerinde tutmanın, sistemi kara para entegreli halde tutmanın telaşındalar.

Hiçbiri Türk ve Müslüman olmadığı halde, hiçbiri insan kalmamış olmadığı halde, bir de karşımızda insan, müslüman, Türk rolü oynayarak üste çıkmaya çabalıyorlar.

İyice gerdi bu kara, bu kanlı, bu kahpece, bu haince, bu vahşi oyunlar bu milleti…

Yeterrr! Bu müslümanlığa geri dönecek. Hakiki müslümanlığa dönecek. Kriptoların, kara paracıların, şu bu ülkelerin piyonlarının istediği sözde İslam’a değil, gerçek İslam’a dönecek. Ve böylelikle kurtulacak.

Buna mani olmak için organize faaliyet gösteren iç hainler de enkazların altında kalmaya mahkumlar.

İşte meydan…

Sözde hür bir milletiz, devlet kurumlarımız bebek, çocuk, organ, yardım paraları kaçırmasın diye çırpınıyoruz. Haluk Levet gibi defalarca suçüstü olmuş bir hırsıza, nitelikli dolandırıcıya, evrakta sahteciye, yalancıya bırakıldı yardımlaşma işleri…

Haftalardır milletten tabandan tavana doğru tepkisini gösteriyor da o pislik bile hala oyunda tutuluyor. Hür bir memlekette bu olabilir mi?

Gerçek Türklere ahlak, din, medeniyet dayatmaya kalkanlar, Haluk gibi şarlatanlara iki kelam etsinler önce… Kendi aralarında mum söndülere, mayasız bayramlarına, kuzu bayramlarına isyan etsinler önce…

Bu ülkede devlet yetimhanelerindeki çocukların binlercesinin kurum üzerinden fuhşa, uyuşturucu işlerine, hırsızlık işlerine yönlendirildiği ve bu işin başını da Suçişleri bakanlığının çekti çıktı kaç kere gözler önüne, ona isyan etsinler önce…

O Ümit Özdağ aynı zamanda sübyancı bir sapık. Onun ne olduğunu sahada bilmeyen yok. onun Adnan Oktarcılardan zerre farkı yok. Avukat kadını sözde partisine, aslında çetesine resmen dahil etti, ifşa ettim, ne oldu? Güya herkese restler çekiyor, ben kaç kere restler çektim, nerede? Gık diyebiliyor mu? Eee nerede adalet sistemi? Bu millet neden bunları çekmek, taşımak zorunda? Bu nasıl hür devlet ve milletse, hala o pislik bile meydanda rahatça gezebiliyor, konuşabiliyor. Bir de devlet, din, ahlak, namus işlerine karışabiliyor.

AKPKK’nin ilk Suçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da sübyancı… Gizli Ermeni. Vatan haini. Kara paracı. Devletin yetimhanelerinde dönen türlü pis işlerin başında olanlardan…

Amerikan istihbarat belgelerinde bile sübyancı olduğu kaydı düşülmüş ve basına sızdı. O belgelerin hepsi gerçek ve kimse yalanlayamadı. Obama bile o belgelerin gerçek olduğunu açıkça kabul etmek zorunda kaldı. Kim soruşturma yaptı? Kim yargılama yaptı?

Kim gereğini yaptı?

Şu anda dinimizin açık emrine rağmen bizi sapık kendilerini medeni göstermek isteyenlerin hepsi bu hallerde kişiler. Hiçbiri Türk de Müslüman da değiller. Sunucusu, moderatör takımına kadar aynı şeytanlık seviyesinde kişiler.

Maksatları, sahipsiz çocukların İslami ve dolayasıyla hakiki bir koruma altına alınmasına mani olmak.

Evlatlık almak caiz ama evlatlık ile kan ve süt bağı yoksa, onu mahrem kişi değildir. Bu hukuka uyulacak ve hiçbir su-i istimale meydan verilmeyecek. Herkes evlatlık hukukunu bilerek ve uyarak yaşayacak.

Şu andan itibaren İngiliz dayatması rejim de kanunlar da hükumet de yardakçıları da Türk milletinin ayaklarının altındadır.

Herkes kararını ona göre alsın, karşımızda adımını ona göre atsın.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Şu oyunlara da kimse kanmasın…


Ümit Özdağ da kara paracılarla, organcılarla, insan kaçakçıları ile çalışmaya devam ediyor. Batıdaki gizli servislerle de MOSSAD ile de hala çalışıyor.

Zaten vurup vurup çökerttiğimiz kısımlara, son darbeyi vuran kişi gibi görünmek için tam zamanını kollayarak vuruyor. O vakte kadar bekliyor, o vakit vuruyor ve iç siyasete oynuyor. Ankebut Ağı da ona, başkalarına verdiği karşılıkları zaten vermiyor. Aksine, destekliyor. Muharrem İnce de aynı oyunları oynaması için sahada tutuluyor. İşler iyice sarpa sararsa bu tipleri memleketin başına geçirmeyi bile deneyecekler.

Kuklacının farklı elleri ile kontrol ettiği kuklalar bunlar. İlk bakışta diğer kuklalarla mücadele ediyor gibi görünebilirler ama aslında bunların da ipi aynı kuklacının elinde…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bu kadar kolay kandırılmayın


AKPKK’nin afetlere, öncesinden tedbir alamadığı ve afetler anında da olması gerektiği gibi yardımları ulaştıramadığı şeklindeki iddialar tamamen asılsızdır.

Alamadığı için, ulaştıramadığı için, yapamadığı için değil… Acziyet olduğu için, imkanlar yetersiz olduğu için değil… Kasıt olduğu için böyle yaptılar, yapıyorlar.

Depremlere öncesinden hazırlık yapmak onların ve onları oynatan ülkelerin işine geliyor olsaydı, alasıyla hazırlıklar yaparlardı. Tedbirler alırlardı ve deprem olduğu gibi hemen sahaya da her imkanı indirirlerdi, kimseyi oyalamazlardı, kandırmazlardı. Bunları yapamıyor değiller, bilerek ve isteyerek yapmadılar, yapmıyorlar.

Ben, yıllardır bu hain hükumeti ve devlet kurumlarını nelere nelere zorladım. Çok zorda kaldıklarında birkaç açıklamayı peşimden yaptılar, yaptırdılar, birkaç ikaz levhası astırdılar ve sonrasını yine yapmadılar. Para olmadığından değil, ekip yetmediğinden değil, zaman olmadığından değil, yapmak istemediler. Çok para gerekmeyen eğitme kısımlarını bile yapmadılar, yaptırmadılar.

Yapmak istedikleri zaman neler yapabildiklerini anlamak istiyorsanız, Suriye, Somali, Libya başta olmak üzere… Kara para gelirleri sağladıkları yerlerde nasıl da sistemli, hazırlıklı, mücadeleci, yenilikçi olduklarına bakabilirsiniz.

Devletin imkanlarını o şartlarda nasıl seferber ettiklerine hatta o sırada hukuk bile tanımayacak kadar gayretli olduklarına bakabilirsiniz. Libya’ya kaçırılan Amazon isimli sivil gemide ordumuza ait belki milyar dolarlık malzemeler, araçlar varken ben video görüntüsüyle ifşa ettim, işi bozmak istedim, sonra yaşananlara bakabilirsiniz.

Şu anda Türkiye’nin etrafını kuşatmak isteyen onlarca ülkenin, o vakit, o suç üstü haline rağmen AKPKK’ye terör suçundan, savaş suçundan tek bir baskı bile yapmadığını görebilirsiniz.

Bırakın siz Kemal Kılıçdaryan’ı, Muharrem İnce’yi, Ümit Özdağ’ı ve benzerlerini, her zamanki gibi danışıklı dövüşüyorlar. Zihinleri yönlendiriyorlar. Bizim devletimizin imkanları, Suriyeliler ve diğer sözde mülteciler için yani Büyük İsrail Projesi için alasıyla seferber edilmedi mi, edilmiyor mu? Daha yaşanmadan önce ihtimaller düşünülüp de tedbirler alınmıyor mu? Kendinize gelin, bu kadar kolay kandırılmayın.

Örtülü bir işgal altındayız ve bize/milletimize bize son gollerini atmak istiyorlar. O ülkeler, hain Ankara hükumetiyle de danışıklı dövüşüyorlar. Bir bakın zaten, üç kardeşten ya da yakın akrabadan biri AKPKK’li, diğeri CHPKK’li, diğeri HDPKK’li… Daha ne görmeniz gerekiyor, titreyin ve kendinize gelin.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Özrü, kabahatinden beter


Bir lise talebesi, bir kompozisyonda böyle cümleler kursa, kalır o dersten…

Şunlar, yanlarında bir Türkçe öğretmeni bari bulundursalar… O kadar kara para işleri yapıyorlar, üç kuruşu düzgün bir işe harcayamıyorlar. Yaklaşık son bir sene içinde Akademi Dergisinden iyi besleniyordu bu Gültekin Uysal ve çetesi ama taklidi bırakıp da kendi hallerine döndüklerinde, işte böyle şeyler yaşanıyor.

Aslında yazıp da sildiği o paylaşımını, biraz alkol, biraz da ot/toz tesiriyle yazdığı da düşünülüyor.

Memleketin idaresi, kala kala, bunlar gibi omurgasız, çift kimlikli, ahlaksız, kara paracı kütüklere mi kalmış…

Gültekin beter, Ümit Özdağ ondan da beter… Sorsanız, ikisi de üniversite mezunu hatta Gültekin, Bilkent mezunu… Niye sadece Tayyip’in diploması tartışılıyor, anlamıyorum. Bu ülkedeki binlerce ünlü kişinin, etkili ve yetkili kişinin diplomaları hep sahte…

Kaşlar, saç, alın, çene, kulaklar, dudaklar ve gözler… Hepsi de orta Asya Türk kodlarına sahipler. Yanı sıra araya girmiş ve yer yer baskın olmuş Çingene kodları da var.

“Ermeni” diye bir ırk yok ama kendilerine “Ermeni” diyorlar. İran’da Acem, Türkiye’de Türk ya da Kürt rolü oynuyorlar. Pisliğe, inkara, şeytanlığa sarıp, Çingene yanlarına çekip yollarına devam ediyorlar.

Şu Gültekin Uysal’ın eline güç, imkan geçse, firavunlardan beter bir firavun olur. Bebek, çocuk, kadın, masum, sivil, ihtiyar demez, günde milyonlarcasını kırar geçer.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi