Etiket arşivi: TSK

İşaretli bölgede milyonlarca kişinin ölmesi ihtimali var


Ve bu ihtimal çok ama çok yüksek bir ihtimal.

Daha önce de bu kısımdaki şehirlere dikkat çekmiştim ve kesinlikle bir gün yıkılacaklarını ifade etmiştim. Yakın zamanda yine hatırlatmıştım.

Geleceği Allah bilir, hiç kimse kesin bir ifade kullanamaz ama o bölge için risk, bu güne kadar görülmemiş seviyede yüksek.

Çok kuvvetle muhtemel ki Uşak merkezli ya da Kütahya merkezli ya da Muğla merkezli ve çok şiddetli bir deprem ile açılış olacak. Yine o kadar şiddetli olacak ki ilk anlarda en az beş yüz bin kişi enkazların altında kalacak ve başka ülkeler bile sallanacak. Sokaklara, meydanlara korkuyla çıkacaklar.

Şayet ilk deprem yıkmamışsa, kesinlikle arkasından ikinci ve üçüncü depremler gelecek, bölgenin tamamının yıkılması sağlanacak. Öyle ki Kütahya, Uşak, Afyon, Denizli, Isparta, Eskişehir, Muğla, İzmir, Balıkesir, Adana, Antalya illeri çok çok büyük oranda yıkılacaklar.

Denize kıyısı olan şehirlerin bazılarında deniz içine doğru göçmeler yaşanacak ve dev dalgalar da ayrıca karaya çıkarak yıkmaya devam edecekler. Çok büyük ihtimalle Türkiye’nin deniz sınırı değişeceği için haritası da değişmiş olacak.

Tekrar ediyorum, kesinlik yok ama bir saat sonra bile böyle bir afeti yaşasak “İşte bu, olacağı belliydi” diyeceğim. Önümüzdeki iki hafta içinde yaşamazsak şükredeceğiz ve çok da şaşırırım. Resmi yetkisi olmayıp bu konularda vasıflı olan başka kişiler de derhal konuşmalılar. Bölgede manyetik alan normal değil. Canlıların davranışları normal değil. Siyasi zemin zaten böyle saldırıların beklememiz için çok müsait. İnsanların gördüğü rüyalar ve metafizik istihbarat verileri de bunları tamamlıyor. Bu mesele, dakika bile kaybedilmemesi gereken bir mesele…

İnşaallah olmaz ama ya olursa? Daha önceki afetlerin bazılarını bu dengeleri gözeterek önden bilebildik, başkaları da böyle isabet edebiliyor. O halde milletçe devletçe tedbirli olunmalı.

-Bölgedeki bütün askeri unsurların muhafazası için olağan üstü hal uygulamasına geçilmeli

– Çok kuvvetl iihtimal dahilindeki bu afetin yaşanmaya başladığı gibi kimlerin öncelikle nasıl müdahaleler yapacağı acilen belirlenmeli

– Bölgedeki büyük şehir belediyelerinden ilçe belediyelerine kadar bütün belediyeler de kendi planlamalarını yapmalılar

– Türkiye’de Kızılay da AFAD da başka bir halt da yok. Bunlar, göstermelik kurumlar. O afetler yaşanırsa bölgeye yalnızca ordumuz destek verebilir.

– Böyle afetler bölgede yaşanırsa milli güvenliğimizin tehlikeye düşmemesi için alınması gereken bütün tedbirler alınmalı. İhtiyatlı olunarak Türkiye’nin donanmasına ait güçlü gemilerin çoğu Muğla merkezli olarak bekletilmeliiler. Hava kuvvetlerimize hem ülkenin savunmasında hem de afetlere işe yarar müdahaleler yapılmakta çok işler düşecek ve her türlü planlama hemen yapılmalı

– Yine yabancı askeri gemiler, uçak gemileri, denizaltılar etrafımıza toplanmak isteyecekler. Bunlarla gerekiyorsa çatışmaya girilecek ama etrafımıza toplanmalalarına izin verilmeyecek.

– Afetin yıkıcılığı ve büyüklüğü çok ileri seviyede de olsa hain Ankara hükumetinin yabancı ülkelerin ordularını güya acil yardım iddiasıyla Türkiye’ye çağırmasına asla izin verilmeyecek. NATO bünyesinde askeri unsurların yardım görüntüsüyle Türkiye sınılarından içeri girmesine de asla müsaade edilmeyecek.

– Son seferinde olduğu gibi, malum kara paracı ve organcı ülkelerin, sözde yardım ekiplerinin Türkiye’ye gelmesine de asla izin verilmeyecek. Bir kısmi kontrolsüzlük hali oluşursa ve gelenleri olursa, kapalı mekanlarda göz hapsinde tutulacaklar ve sahaya inmelerine asla izin verilmeyecek. Mümkün olanları derhal ülkelerine geri gönderilecek. Çok sorun çıkartanları, diretenleri imha edilecek. Basına yansımasından da çekinilmeyecek.

– Masonlar tarafından ünlü yapılmış, sosyal medyada kalabalıkları tesiri altına alabilen, kripto kimlikli kişilerden, hala saldırgan ülkelerin menfaatine olacak şekilde halkı yönlendirenlerine müdahale edilecek. Hepsi derhal tutuklanacaklar.

– Bölgede yaşanması ihtimali olan afetler ne kadar şiddetli ve peş peşe olursa olsun, ilk andaki can kaybı bile ne kadar yüksek olursa olsun, bölge halkının bölgeyi terk etmesine izin verilmeyecek. 8, 10 hatta 15 şehir ilk anlarda bile yıkılmış olsa da kimse hiçbir başka yere sevk edilmeyecek. İnsanlar, dağlık, kayalık zemini olan, rakımı yüksek yerlere sevk edilecekler. Havadan sürekli çadırlar indirilecek.

– Bu bölgede de yağmacılara, sözde mültecilere, hain Ankara hükumetiyle ve MİT’le bağlantılı malum çetelere asla meydan verilmeyecek.

– Karşı duruşumuza rağmen İsrail’den, ABD’Den, Çin’den, Yunanistan’dan, Fransa’dan, İtalya’dan, İngiltere’den gönderilen sözde yardım ekiplerini taşıyan uçakar, sivil uçaklar olsalar da hava sahamıza girdikleri gibi vurulacaklar, düşürülecekler.

– Gerekecekse, afetler sonrasında bölge askeri çembere alınacak, bölgeye giriş çıkış askeri denetlemeye tabi tutulacak… Bu sayede hiçkimsenin bölgeden bebek, çocuk, genç kız, genç kadın, yetişkin insan, insan organı, nakit para, değerli takılar, taşıması kolay ve pahalı cihazlar/gereçler kaçırmasına izin verilmeyecek.

– Böyle bir afet yaşanırsa bölgedeki ana temiz su kaynakları çok sık olarak daima test edilecek. Ayrıca su kaynaklarına bir şeyler atılmışsa ya da zehirli gazlar, kimyevi maddeler bir şekilde karışmışsa, hemen biinecek ve gereği yapılacak.

– Bölgede acilen sükunet sağlanacak. Hayatta kalanlarının hayatlarının korunmasına öncelik verilecek. Kaos ortamına, otoritesizlik ortamına asla izin verilmeyecek. Türkiye’nin her yerinden yardımsever vatandaşlarımızın bölgenin yardımına koşmasına izin verilecek. Bu defa AFAD’ın şeytani müdahalelerle vatandaşlarımızın yardımının önünü de kesmesine izin verilmeyecek. AFAD’ın sözde koordinasyonuna meydan bırakılmayacak. Hayatın devam etmesi için elzem olan, zaruri olan ihtiyaç maddeleri bölgeye sevk edilecek ve eş zamanlı olarak da ükemizin emniyetinde, savunmasında bir soruna meydan bırakılmayacak.

– Bölgedeki bütün limanlar ve hava limanları askerimizin ve polisimizin hemen kontrolüne geçecek. Kontrolsüz sevkiyatlara izin verilmeyecek. Yabancılara ait sözde yüzer hastahanelerin sahillerimize gelmesine de izin verilmeyecek. Yabancı ülkelerden sadece ayni ve nakdi yardımlar kabul edilecek. Onları da ülkemize teslim edip derhal dönecekler.

– Şu andan itibaren, panik hali oluşmasına izin vermeden bölgede, büyük afetler yaşanması ihtimalinin yüksek olduğuna, hazırlıklar yapılması gerektiğine dair bilgiler halk arasında yayılacak. İmkan bulabilenlerin bir süre içinde rakımı yüksek, zemini kayalık yerlere gitmeleri tavsiye edilecek. Evlerinde eksikleri olanların da eksiklerini tamamlamaları, tedbirli olmaları tavsiye edilecek.

– Şu afet yaşanırsa… Bölgedeki valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının, yüksek rütbeli subayların, yine de hazırlıksız olarak şu afete yakalanmamıza sebep oldukları görülünce, sorgusuz sualsiz hepsine sıkılacak. Denetleme vazifesini yapmamış olan adi yetkililere de bakanlıkların yetkililerine de sıkılacak.

Bu kadarını ancak vahşileşmiş, tamamen insani değerlerini kaybetmiş ve herkes için muzır varlık haline gelmiş kişiler yapabilirler. Milli güvenliğimizden asla taviz vermeyeceğiz. Kimler nasıl oyun dışı bırakılması gerekiyorsa, öyle yapacağız. Afet sonrasında bunları vazifede bırakarak, daha da fazla acıların, tehlikelerin, sorunların, krizlerin yaşanmasına sebep olmalarına izin vermeyeceğiz.

– Trabzon ve çevresi için tehlike geçmiş değil. Tehlike sadece karaya düşman askerlerinin çıkması ya da suni deprem yaşanması değil… Daha başka başka planlar var. Trabzon halkı, bölgedeki bütün sözde mültecileri, kısa sürede ve sert müdahalerle bünyesinden söküp atmaya hazırlıklı olmalı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

TSK hiç bir ülkenin planlarına alet olmayacak

Çin’in Rusya’ya silah vermesi ya da vermemesi, gerçekten müttefik olması ya da olmaması, bizim meselemiz değil. Bizim siyasetimize, hedeflerimize, planlarımıza zarar vermiyor, engellemiyor.

Bu türlü dengeler, gelişmeler karşısında ABD’nin AB’nin, İngiltere’nin ya da NATO ittifakının başına neler gelebileceği de bizi ilgilendirmiyor.

Türkiye olarak bu meselenin de hiçbir tarafında değiliz. NATO tarafında da değiliz.

Türk ordusuna güvenerek adımlar atanlar, hemen yolun başında tıkanıp kalırlar.

Türkiye, kendini savunmak haricinde ve çevresindeki Türkleri savunmak, işgal altındaki topraklarını geri almak haricinde askeri güç kullanmayacak. Kimsenin danışıklı ya da yarı danışıklı planlarına alet, maşa, piyon olmayacak.

Bu duruşun aksine olarak, hain Ankara hükumetinden yapılan açıklamaların, alınan ve duyurulan kararların tamamı hükümsüzdür ve Türkiye’yi bağlamaz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Melhame-i kübra

Melhame-i kübra, sezon 1, bölüm 1

Bölüm özeti:

İngiltere’nin gayr-i resmi sömürgelerinden biri olan ABD’nin Dışişleri Bakanı Blinken, suni afetlerle peş peşe vurulan Amik ovası çevresine gelir. Bölgede incelemeler yapar. Bu ziyaretiyle dünyadaki taraflara siyasi mesajlarını da vermiş olur.

Ardından bölgede ve Türkiye’nin başka bölgelerinde başka başka suni afetler de yapılır. Önce insani yardım iddiasıyla çok sayıda ordunun askerleri, gemileri, uçak gemileri Türkiye’ye gönderilir.

Türkiye’nin iyice zayıf düştüğüne, kapsamlı bir işgale mani olmayacağına kanaat edildiği anda, onlarca ülkenin ortak askeri birlikleri Türkiye’nin dört bir yanında aynı anda işgal faaliyetleri başlatır. Trakya, Marmara, Ege, Karadeniz, Doğu, Güney Doğu, Akdeniz ve İç anadolu bölgelerinin hepsinde eş zamanlı işgale teşebbüs edilir. Bu kapsamda en büyük birliklerden bazıları Hatay’dan işgale teşebbüs ederler.

Hain Ankara hükumeti, Türkiye içindeki on binle gizli Ermeni ve Yahudi, TSK Genelkurmay kademesindeki hainler, adalet sistemindeki hainler, istihbarat ve emniyet birimlerindeki hainler de bu süreçte işgal güçleri tarafından kullanılırlar. Sözde Türk basın ve medyasındaki binlerce hain de işgalcilerin yönlendirmelerine göre, Türk milletini kandıran ve kafese çeken tarzda yayınlar yaparlar.

Türkiye, bu kadar büyük ve kapsamlı bir işgal teşebbüsünden kurtulabilecek midir… Tarihin böyle devirlerinde çıktığı gibi şimdi de bir kurtarıcı kahraman çıkacak mıdır…

Devam eden bölümleri kaçırmayın…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

TSK, kaçakçılık ve kara para işlerine mi alet ediliyor?

Suçişleri bakanı çıkıp “Dağda üç beş terörist kaldı. Ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz” diyor. Ordu çıkıp şu operasyonu, bu operasyonu adı altında seriye bağlıyor ve durmadan sözde operasyonlar yapıyor.

Şimdi bu taraflardan biri mi yoksa ikisi birden mi milleti aldatıyor ve türlü vahim suçları bir arada işliyor?

En mühimi de şu ki ordumuz üzerinden gerçekte terör operasyonları yapılmıyorsa, aslında ne yapılıyor? Her türlü kaçakçılık ve kara para işleri mi?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Onca tiyatroya, oyuna, danışıklı dövüşe ne gerek var


Bütün dünya biliyor ki Türkiye’yi Ankara yönetmediği gibi, TSK’yi de komuta kademesi yönetmiyor.

Birileri tiyatrolarla, danışıklı dövüşlerle vaziyeti idare etmeye çalışırken, İstanbul sadece Türkiye’ye değil, dünyaya yön vermeye devam ediyor. Üstelik ordusu da onunla birlikte hareket ediyor.

Hain Ankara hükumeti, İstanbul’un izin vermediği hangi askeri operasyonu yapabildi? Kaç kere dünyanın gözleri önünde rezil oldu. Kaç milletler arası meselede R yaptı. En son Yunanistanla da danışıklı dövüştüğü ispatla gözler önüne serildi.

Türkiye’de iş nerelere gelmiş, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş, şu heriflerin ellerinde hiçbir şey kalmamış. Şu şartlarca anca danışıklı dövüştükleri Ümit Özdağ’a, Kemal Kılıçtaroğlu’na ve benzerlerine atar yapabiliyorlar. Bunu yaparak bu hallerden çıkabileceklerini, İstanbul’u ve TSK’yi ezebileceklerini umuyorlar. Dünyadaki tarafların bu basit oyunlara kanacağını zan ediyorlar.

Bunlar zaten bitmiş, bu iş de zaten bitmiş ve bu vaziyeti dünyadaki bütün taraflar net şekilde görüyorlar.

Bizim danışıklı dövüşlerle oyalanmaya vaktimiz yok. Şu herifleri kaale aldığımız da yok. Lüzumsuz ve faydasız işlerle zaman harcamak isteyen taraflar şu orta oyunlarıyla zaman kaybetmeye devam etsinler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi