Bir kez daha emin oldunuz ki “nizam tesis edilene kadar” ve Türkiye, milli güvenliğin tesis edildiği bir gerçek hukuk devleti olana kadar, resmi yetkililere ve onların talimatları ile hareket eden bilim adamlarına asla itibar edilmez.
Ne kadar da kendimden emin halde yazdım, Kayseri’de riskin bitmediğini ve neler oluyor, takip ediyor musunuz…
Hani o Naci Görmez nerede? Peşimden hemen açıklamalar yapıp bana inat cümleler kurmayı biliyordu, şimdi çıkıp açıklasın Kayseri’de aslında neler döndüğünü?
Türkiye’de yeni fay hatları tespit edildiğine dair resmi açıklamalar ya da bilim adamlarının ağzından, kaleminden yaptırılan açıklamalar bile büyük oranda yalan… Halkı ayakta uyutmaya çabalıyorlar. Herkes tarafından açıkça görülebiliyor ki Türkiye’nin fay hattı bulunmayan yerleri de sallanıyor. Hem de çok şiddetli depremler oluyor ve dahası, tekrar tekrar oluyor. Kamu idaresi ise Kandilli’nin, depremlerin şiddetine dair açıklamalarına bile müdahale ediyor. Dürüst bütün bilim adamlarının şu anda buldukları her imkanla halka seslenerek “Ey halkım! Bu yaşananları mevcut bilimsel kabullenişlerle anlatmamız mümkün değil. Birileri ileri bilim ve teknikle mi bir şeyler yapıyor ya da bilim dışında sihirli bir teknik mi var, bunu bilemeyiz ama olağandışı hadiseler sürekli yaşanıyor. Son süreçte yaşanan depremlerin bilimsel bir izahı bizde yok” demeleri gerekiyor.
AFAD üzerinden bile depremlerin akıl almaz şiddetini gizlemeye açıkça teşebbüs ediyorlar ve suç üstü olmuş vaziyetteler. Konu, milli güvenliğimizi ilgilendiriyor ve Türkiye hukuk devleti olsaydı en tepeden aşağı doğru binlercesi derhal tutuklanmıştı. Naci Görmez de medya maymunu Celal Şengör de tutuklanmıştı. Resmi yetkisi olmayıp medya ve sosyal medya üzerinden tesirli yönlendirmeler yapanları bile toplanmıştı, tutuklanmıştı. Çünkü ortada organize halde ve vahim seviyede suçların işlendiği bir hal var.
Son defa Kayseri’de yaşanan sözde deprem de alttan büyük bir patlama tesiriyle yaşandı. Hem ani darbesi, hem basıncı, hem de sesi, olağan depremlerden kesinlikle bambaşkaydı. Tıpkı Maraş ve Hatay depremleri gibi…
Yine son Kayseri depreminde de olağanüstü seviyede manyetik ışıma kesinlikle müşahade edildi.
Hatırlayın, Maraş merkezli depremler hakkında yine en başından beri, kendimden emin olarak “Gökteki bu kadar büyük ve peşpeşe gerçekeleşen manyetik ışımalar, tabii depremlerde görülmezler.” demiştim. İşte AFAD da bunu biliyor ve o depremlerin olağanüstünün üstü kuvvette olduğunun resmi verilerini sitesinden kaldırıp gizlemenin yollarıı deniyor. Bu Türkiye ne halde, bu devlet sistemi kimin elinde? Yetmiş milyondan fazla kişinin canları, malları hatta kadınları, kızları, ziynet eşyası kime emanet? Şu anda Türkiye’de bunların güvenliği var mı?
Düşman tarafların elektromanyetik saldırılarının bilimsel verilerini gizleyebilmek için bile devlet sisteminin işleyişini hukuksuz şekilde değiştirenlere mi emanet? Suni deprem saldırlarından hemen sonra düşman askeri gemileri, düşman askeri birlikleri, yardım ve kurtarma ekibi görüntüsündeki organcıları Türkiye’ye getirmek için çırpınan sözde hükumete mi emanet?
Hiç şüpheniz olmasın ki Türkiye hala şiddetli elektromanyetik saldırılar altında ve hala hükumetinden sözde bilim adamlarına, basından medyaya kadar her yerdeki masonlar, gizli Ermeniler, gizli Yahudiler, organize halde ihanet ediyorlar. Organize halde, Türk milletinin her şeyine kastetmiş düşmanlara çalışıyorlar. Naci Görmez de onlardan sadece biri ve derhal bir adli yetkilinin onun hakkında tutuklu yargılama talimatı vermesi hukukun gereği. Herif masondan alıyor talimatı, Türk düşmanlarından alıyor talimatı, veriyor millete nabza göre şerbeti ve sadece son birkaç günde bile bu nedenle milyonlarca insan can tehlikesi altında da kaldı. Gerçek verileri, bilimsel gerçekleri hukuka ve vicdana uygun şekilde açıklasaydı, şu ana kadar milyonlarca insan gerekli şahsi tedbirlerini alırdı. Şimdi açıklasa, insanlar yine anlarlar ve yina alırlar. Lakin bunu, bu milletin düşmanlar istemiyorlar.
Son gelişmeleri de iyi okumanız gerekiyor. Olabildiğince şeffaf ve kolay anlaşılabilir şekilde burada çok şeyleri yazıyorum ama her şeyi de yazmam mümkün değil.
Bir bakın son günlerde dikkat çeken ülkelerin, Türkiye içinde ve Türkiye çevresindeki dikkat çeken resmi temaslarına…
Hem içeride, hem çevrede yani iç çemberde, hem de dış çemberde büyük hazırlıklar yapılıyor. Bu defa milyonlarca değil, on milyonlarca Türkiye vatandaşına kastedilecek planlar yapılıyor. Son görüşmeler ve hazırlıklar tamamlanıyor.
Hain Ankara hükumeti de yine üzerine düşen her şeyi, onların talimatları ile yapıyor. Sözde muhalif partiler ve liderler de Ankara hükumetiyle zaten aynı teşkilat ve üzerlerine düşenleri yaptıklarını hepiniz açıkça görüyorsunuz.
Şimdilik bu kadarını yazdım. Fazlasını yazasım yok, çünkü millet denemez sürünün umurunda değil. Korkak, karaktersiz, bencil, namussuz, arsız, haram yiyici bir kitle var milletin arasında ve o sürü, oran olarak milletten daha fazla mevcuda sahip. Onlara ne anlatılsa, ne baştan haber verilse, netice değişmiyor, değişmez.
Rusya’nın, Çin’in, İsrail’in, Fransa’nın, ABD’nin, İngiltere’nin ve benzerlerinin… Türkiye de dahil olmak üzere, dünyanın herhangi bir yerinde nüve/nükleer bombaları kullanması ihtimali çok yüksek. Seyretilmiş nüve bombalarını kullanmaktan ise hiç çekinmezler. Çünkü üflense açıkça yıkılacak kadar beter hallerdeler. Kaybedecek zamanları da paraları da yok. Her an peş peşe ve gümbürtüyle yıkılabilirler.

Kırmızı renkle çembere aldığım alanda ikamet eden ve maddi imkanları yeterli olan herkes, bulduğu ilk fırsatta bölgeden başka bir yere taşınmalı. Başka bir yerde ikamet etmeli.
Bu, “Arazinizi, binalarınızı, dairelerinizi satın ve gidin” demek değil. Ne dediğim baştan beri hep net olduğu halde, bunu anlamamak ve aksine yorumlamak isteyen art niyetli kripto kimlikliler de çok.
Türkiye gerçek hürriyetine ulaşana kadar, milli güvenlik gerçekten tesis edilene kadar, her hususta tedbirler gerçekten alınana kadar, bütün Marmara bölgesini terk edin. Mümkün olmuyorsa, hususiyle şu çember içindeki bölgeden uzak durun.
Kayseri hakkındaki en temel/vahim sorunu da şuraya açıkça yazıyorum:
– Kayseri’nin altında adeta başka bir Kayseri var. Oranın altında çok geniş uzaylı üsleri, şehirleri var. Çok gelişmiş, bizden binlerce sene ötede bilim ve teknoloji var. Çok gelişmiş araçlar, cihazlar var. Suni güneş, suni gök, suni yağışlar, suni iklimlendirme var. Her şey teknolojiye ve başta da enerjiye dayalı. Böyle olan her sistem arıza da yapabilir, patlayabilir, çökebilir. Teknoloji ne kadar gelişmiş seviyede olsa da her an her şey olabilir.
Kayseri’de depremler devam edecek. Çok şiddetli ve çok yıkıcı bir ya da birkaç deprem yaşanması ihtimali de hala yüksek. Sadece Kayseri değil, afet bölgesi de dahil, çizdiğim o koca alanda ve İran, Irak, Suriye, İsrail, Gürcistan, Ermenistan’da çok şiddetli depremler yaşanması ihtimali hala çok yüksek.
İsrail ve Filistin denilen yerler de insan bulmanın çok zor ihtimal olduğu yerler. Şeytanlaşmanın çok yoğun olduğu yerler. Oralar şu ya da bu vesilelerle belalarını bulacaklar.
İblis ile Deccal’ın ortak sistemine, bilerek ya da bilmeyerek hizmet eden… İnsanlık dışı ihanetleri, terör işlerini, insan ve organ kaçakçılıklarını, ayinleri, hırsızlıkları, namussuzlukları, türlü sapıklıkları yapan/yaşayan herkes ve her belde belasını bulacak.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi