Etiket arşivi: suni afetler

Çoğu kısmı doğru…

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi: – Hocam anladiğimi yazıyorum.cok yakın bir zamanda büyük depremler…vs büyük felaketler tüm Türkiye’de üzerimize yağacak.Bu afetleri bu günden sonra anlıyorum ki yabancı kaynaklı haarp kaynaklı olmayacak(ki açıkçası bu içimi rahatlattı.onlar istedi diye onların sebep olduğu bir faciayla ölmek istemiyorum.) Bu aslında Allah’ın bize Türk milletine gazabı olacak.Ki böyle birşey bekliyordum son yıllarda memleketteki yozlaşma şükürsüzlük

Ve ahlaki çöküntü nedeniyle.Turk milleti yola gelir yanlışlarını anlar içindeki deccal artıklarını temizlemek için harekete geçerse azaptan kurtulmak yada azabin hafiflemesi mümkün ama öyle bir milletimiz yok ve milletimiz koyun gibi güdülmekten hoşlandığı için bu pek olası değil Bu afetler aynı zamanda Amerika daki depremleri tetikleyecek ve oralar da yıkılacak ( bildiğim kadarıyla oranın patlaması halinde tüm dünya etkilenecek orda olusacak toz bulutlarindan dolayı güneş bile senelerce perdelenebilir mini buzul çağına girilebilir)o afetleri turi Sina bı yönden de siz ve Mehdi birlikte yapacaksınız.temizlik yapacaksınız.sonrasinda eğer ölmez sağ kalırsak o yazdığınız güzellikleri memleketteki gelişmeleri yasayabilecegiz.

Doğru mu anladım hocam

Peki bu durumda bu olaylar bu aylarda özellikle de yaza kadar ki dönemde mi olacak. Onun hakkında malumat var mı acaba hocam

Mehmet Fahri Sertkaya: = Çoğu kısmı doğru. Toz bulutu ve mini buzul çağı doğru değil. Ne zaman yaşanacağını da Allah biliyor.

Akademi Dergisi takipçisi: – Tmm teşekkür ederim

Akademi Dergisi takipçisi: – Saldırılar devam ediyor heralde efendim bı 10 dk önce yine başımın üstünde bahsettiğim yanma/iğne batırma gibi hisler oldu ara ara olmaya devam ediyor
Ayrıca anlattiklariniza bakınca Bu kadar ilmin bir yerde yazılı olduğu bir kitap yok zannedersem efendim vehbii gibi geliyor bana “Dabbetul Arz-ı yıllarca çok kötü bir varlık mis gibi anlatıp durdular filmlerle vs eskiden Dabbetul Arz için yer yüzünde debelenen yürüyen varlık gibi söylenirdi anlatırlardı ama şimdi sizin izahlarınızdan anlaşılan yer yüzünü mübalağa ile debelendiren hareket ettiren manasınaymış

Eskiden de anlatılırdı üstadımızın büyüklüğü kayyumu alem denirdi ama bu kadar derin izahatlarla nelere salahiyetli olduğunu bilemezdik eskiden yaptığım dualara bakıyorum da gerçekten çok boş şeyler istemişiz Cenabı Hakktan şimdi tek istediğim var tabi bize nasip olur mu mevlam bilir O Mehdi Aleyhisselam’ın Dabbetul Arzın ordusunda olabilmek yani ölmeden o fetihlere katılıp ona yakın olabilmek ayeti kerime de bahsedilen sebigun bilhayrati biiznihi kısmından olabilmek dediğiniz okumaları yapıyoruz inşallah bir nebze de olsa o sevaplardan bizler de istifade ederiz sizden Allah razı olsun bu yayınlar olmasaydı bu kadar hakkı hakikati nerden bilecektik, mevlam diğer kardeşlerimize de bir an önce anlayabilmeyi nasip eylesin çok geç olmadan

Dünyanın gerçekleri bunlar


Dünyada basında, medyada ve sosyal medyada estirilen yalan rüzgarlarına kanmayın. Ankebut ağına bağlı ülkeler, hükumetler, iş grupları ve mafyalar, anlattığım gibi hallerde olmasalar, dünyaya anlatıldığı gibi hallerde ve güçte olsalar, şu Japonya tutup da Türkiye’yi suni deprem yapmakla tehdit etmez.

İstanbul’un dünya siyaseti karşısında, İstanbul’un kara para işlerini dünya genelinde bozması karşısında, İstanbul’un biyonik robotları ifşa etmesi ve çarpması karşısında ve daha İstanbul’un pek çok müdahalesi karşısında topluca, sistem olarak çöktüler. Şu anlarda acınası hallerdeler.

Ben bunun böyle olacağını iki yıldan fazla süredir tekrarla yazdım. “Topluca çökerlerken, sadece suni afetler yapabilirler, karşımızda başka bir şey yapamayacaklar. Suni afetler yapmalarına karşı da tedbirler almalıyız.” dedim. Kaç kere, zorlaya zorlaya, ülke gündemine oturacak kadar büyük ses getirdim, kamuoyu oluşturdum. Hain Ankara hükumeti mecburiyetten açıklamalar ve yönlendirmeler yaptı ama hepsinin içi boştu. Hiçbir gerçekçi tedbir alınmadı. Bu hususta da sadece hükumet mensupları değil, ilgili/yetkili çok sayıda kişi yargılanacak.

İşte haber verdiğim o günler yaşanıyor. Buradan geri dönüş yok, Türkiye de Türkiye ile beraber hareket eden gerçek müttefikleri de hürriyetlerine kavuşacaklar. Bedeli her ne olursa olsun sömürüden, zulümden, haksızlıklardan, insan şeytanlarının türlü kötülüklerinden topluca kurtulacaklar.

Londra merkezli satanist sistem tamamen çökecek. Şimdi ise tamamen çökmeden önce, son bir şans görerek maşaları Rusya’yı kullanıyorlar. Onun da tamamen çökmesine ramak kalayı yaşıyoruz.

Sözde Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki’ye Türk milleti adına hediyesi verilecek. Türk milletini tehdit etmek ne imiş, gösterilecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bu bir tehdit


Londra’nın en sadık maşalarından biri olan ve neredeyse topluca insanlıktan çıkılmış ülkelerden biri olan Japonya, kendince Türkiye’yi tehdit ediyor. Sinsi şekilde “Türkiye’yede suni deprem yaparız” demeye getiriyor.

Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki bu şekilde konuşma talimatını Japon boşbakanından aldı.

Bu kişinin ve benzerlerinin, bir dakika bile Türkiye’de bulunmaları, Türkiye’nin aleyhine… Bu kişilerle gayri resmi vatan savunucularının değil, resmi devlet kurumlarının, başta da MİT’in ilgilenmesi gerekiyor.

Lakin MİT’in başına çakılmış, kazık misali saplanmış, sabitlenmiş şekilde orada duran gizli Ermeni Hakan Fidan, o sadık Londra piyonu/köpeği Hakan Fidan, bu gibi kişileri kollamakla, bunlara meydan açmakla vazifeli.

Fidan gibiler, talimatları Türkiye makamlarından değil, ya doğrudan Londra’dan ya da ABD üzerinden Londra’dan ya da Rusya üzerinden Londra’dan alıyorlar. Onu oraya getiren Abdullah Gül de Gül’ün kontrolündeki altılı çete de talimatları Londra’dan alıyor.

Moskova “Gelin buraya” dedi, bu gün hemen Rusya’ya koştu o gizli Ermeni Londra piyonları olan Hulusi Akar ve Hakan Fidan…

Sonra, bunlar gibi Londra’dan talimatlı olan Türkiye’deki sözde basın ve medya kuruluşları da her gün milli güvenlik diye konuşup duruyorlar. O basın ve medya ayağı olmasa zaten şu hainleri iki ay bile başta duramazlar, Türkiye’ye ve Türk milletine bu kadar kötülükleri yapamazlar.

Türkiye ele geçirilmişti zaten, hiç cumhuriyet falan da kurulmadı, bunlar bir yana ama hiç bu kadar aleni şekilde ihanetlere, alçaklıklara, sömürüye muhatap olmamıştı. Milletle restleşe restleşe “Evet hainiz, Londra’nın, ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in köpekleriyiz. Hainliğimize de devam ederiz.” dercesine işler yapıyorlar, açıklamalar yapıyorlar.

İşin cılkı çıktı, milletimizin ordusuyla, polisiyle, memuruyla bir olarak bunları boğmasının vakti geldi.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Kendileri belirleyecekler


ABD’de kasıtlı olarak suni afetler yapıldığını, aşırı soğuklara ve kar yağışlarına sebep olunduğunu ve bunun arkasında ülkenin maliyesini ayakta tutmak maksadı oluğunu yazdığımda, çok şaşıranlar olmuş

O halde biraz daha bilgiler vereyim ve daha da şaşırsınlar.

ABD’de suni afetler yaparak insanları evlerine kapatıyorlar ama Çin’de bunu devlet terörüyle ve korona yalanlarıyla yaptılar, yapıyorlar. Ankebut Ağına bağlı iki ülke de battıklarını, iflas ettiklerini gizlemek ve iflas ettiklerine dair itirafları ötelemek için, zaman kazanmak için, bu arada da bir çıkış yolu bulabilmek için bunu yaptılar, yapıyorlar.

Çin’de, yüz binlerce insanı barındıracak kadar büyük olan sözde karantina merkezlerini, kısacık süreler içinde yapmalarının arka planında pek çok sarsıcı ve vahşi gerçekler var ama bir sarsıcı gerçek de buydu…

Bu güne kadar, Londra merkezli sistem tarafından hormonlu, dengesiz, sağlıksız şekilde büyütülmüş olan Çin’in… İstanbul’un siyaseti ve müdahaleleri nedeniyle bir anda sert kayaya çarptığını, işlerin sarpa sardığını, mali ve siyasi dengelerin bozulduğunu, sermayenin topluca kaçtığını, alış/tedarikçi ve satış/müşteri dengelerinin bozulduğunu, üstüne kara para işlerinin/gelirlerinin de bozulduğunu ve ortada aç kalmış milyonla insan olduğunu, işin her gün daha da kötüleştiğini gizlemek…

Şimdi, ekleyeceğim kısma gelelim. Milyonla insan hızla işsiz ve aç kalmaya başlamışsa, Çin ne yapacaktı? Yağmaların başlamasına, kapkaç ve hırsızlık vakalarının patlamasına, kavgaların ve cinayetlerin çok artmasına, meydanlarda büyük kalabalıkların “açız” diye bağırmasına, her yeri yakıp yıkmasına ve hükumetin devrilmesine izin veremezdi.. Gerçek halinin dünyada görülmesine mani olmak zorundaydı.

Bu maksatla da çok yüksek sayıda insanı sözde karantinaya ve karantina merkezlerine aldılar ve devlet gücüyle karınlarını az da olsa doyurdular. O kadar tehlikeli bir haldeydiler ki bu kadar kesin, keskin ve acımasız bir müdahaleyi yapmasalar, apartman kapılarına kaynakla kilit atmasalar, hayatı/akışı büyük oranda yavaşlatmasalar, halkın harcamaları/masrafları önceden olduğu gibi devam etse, o günlerde zaten havlu atacaklardı. Öteleyemeyeceklerdi, açık olacaklardı.

Sonra sağda solda birilerini de çıkarttılar “Çin, batıyı krize sokmak için limanlarını kapattı, gemiler birikti. Çok taktik oynuyor, çok büyük oynuyor. Çin, ABD ile restleşiyor. Çin gelecek vaad ediyor. Çin Afrika’da da çok güçlü. Çin çok büyük bir ülke… Çin’de şu var, bu var, her şey var.” diye diye üflediler. Evet, kasıtlı şekilde kandırdılar.

Çin’de batak var, iflas var, merhametsizlik var, kendi insanlarını bile nakite çevirmek yani organlarını çalmak var, çözülemez sorunlar var, başka da bir şey yok. Çin’den bir anda kaçan dev gibi sermayeler var, şirketler var. Çin’de, limanlara gelen gemilere, istenilen ürünleri teslim edememe sorunu vardı, var. Çünkü Çin’de çok kısa süre içinde imalat sistemleri büyük darbe aldı. Çin’de, dünyaya gösterilmek istendiği gibi eğitimli, bilgili, kültürlü, zeki, gayretli ve gelecek vaad eden bir toplum da yok. Çin’in idari kadrosu bile çok vasat kişiler.

Bu kısmı ayrı bir inceleme ve yazı konusu ama şu Çin’de gayr-i menkul sektörünün bile bir anda ve çok çok büyük çapta nasıl patladığını sanki açıkça görmemişler gibi… Art niyeti olmayan Türkiye’deki bazı yayıncılar da yalanlara/propagandalara kandılar. Çin’in para ile beslediği sosyal medya aktörlerine ve Youtube yorumcularına ve basındaki/medyadaki hainlere, satılık kalemlere kandılar. Çin’den sipariş edilen ürünlerin çok geç gelmeye başlaması aslında var olmayan bir korona salgınından değil, ülkedeki üreticilerin bir anda nakit para sıkıntısına girmelerinden ve siparişlerin bir anda dibe vurmasından yani sistemin ani bir ölümcül darbe almasından ötürüydü. Hala da öyle…

Anlatılacak çok mevzu var, vakti geldikçe anlatacağım. Türkiye olarak sorunlarımızı kökten çözmeye, merkezinde çözmeye çabaladığımız, sona çok yaklaştığımız ve Londra merkezli sistemden tamamen ve resmen de çıkmak üzere olduğumuz şu anlarda, şimdilik şunu tekrar edeceğim:

– Çin, bu güne kadar restleştiği İstanbul ile aynı çizgiye girecek, İstanbul’un karşısında değil de yanında açıkça duracak. İstanbul’un desteği ile Tayvan’ı ve Japonya’yı ve bunların büyük şirketlerini kısa sürede ve az kayıplarla ülkesine katacak, sonraki süreçte de İstanbul’a yanlış yapmayacak, işte anca bu şekilde ayağa kalkabilir. Kazanırken de Türkiye’ye ve İstanbul’a kazandırmayı bilecek.

Aksi halde Çin’i en az dört parçaya, ihtimal ki yedi ya da dokuz parçaya böleceğim. Sonra da Çin diye bir devlet bırakmayacağım.

Çin’i çökerteceğimi, Kraliçe’yi oyundan düşüreceğimi, İngiltere’yi donanmasız bırakacağımı ve daha pek çok şeyler yapacağımı yazdığımda gülenler, işte şimdi bu hallerdeler. Ayağa kalkmak ya da yok olmak… İkisinden birini kendileri tercih edecekler. Kendi sonlarını kendileri belirleyecekler. Ve benim kaybedecek bir günüm bile yok, ilan ettiğim şeyleri peş peşe yapmaya devam ediyorum, edeceğim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Saçmalıyorlar

Suriye meselesinde hala Kraliçe’nin, dolayısıyla satanistlerin yani İblis’in taleplerini yerine getirmek isteyenler var. Memleketimiz dahilinde ve haricinde bir organizasyon hala bunu gerçekleştirmek, ordumuzu Suriye’ye göndermek istiyor. Karşımızda bunu denerken verdikleri kayıplar, oyundan düşen adamları, bu organizasyonu daha da sinirlendirdi ve öfke kontrollerini kaybettiler. Kelimenin tam manasıyla saçmalıyorlar. Yapamıyorlar, çoktan rezil oldular, çoktan ve kesinlikle kaybeden taraflar oldular ama pislik çıkartıyorlar.

Batmak üzereler. Suriye operasyonunun bir an önce başlatılması için işlerin hızlandırılmasını istiyorlar. ABD de İngiltere de daha başka Ankebut Ağı ülkeleri de devasa mali sorunlarla boğuşuyorlar. Otorite sorunları da çok fazla. Çok itibar da kaybettiler. Adamlarına da söz geçiremiyorlar. Acil olarak kara paralara ve güç gösterilerine ihtiyaçları var. Suriye’de de sıkıştılar ve acilen askerlerimizin emirlerine verilmesine ihtiyaçları var.

Şu anlarda Tayyip etkisiz eleman. Suriye’ye girmenin kendisi için ne demek olduğunu çok iyi biliyor, girmek istemiyor ama istemese de bu baskıya karşı koyabilecek gücü ve şartları yok. Sağlığı iyi değil, istihbarat gücü iyi değil, etrafı hain dolu, onu ayakta uyutuyorlar. Çevresinin nasıl kuşatıldığını, o hainlerin ilk fırsatta önce kendisini öldüreceğini ve ülkenin idaresini açıkça ele alacaklarını sanki bilmiyor ya da bunu idrak edemiyor gibi bir hali var. Öyle ise iş bana düşüyor. Ankara hükumeti ülkeyi koruyamıyorsa da İstanbul dimdik ayakta ve her şeyin farkında…

Şuradan dünyanın önde gelen bütün satanistlerine rest çekiyorum. Başta da o Kraliçeye ve onun kuklası Biden’a ve o devlet denemez İsrail’e… Benim ordumu, benim iznim ve emrim olmadan Suriye’ye göndermeye teşebbüs eden her haine, milletimiz adına birer kurşun hediye edeceğim. Bu topraklar üzerinde Kraliçe’ye piyonluk yapan herkesi, başta da o Hulusi’yi ve kuvvet komutanlarını ayaklarımın altında ezeceğim.

Ayrıca Kraliçe tarafının sinsi hesapları/oyunları da var. Kontrolsüz ve onların işine gelecek şekilde ayağa kalkmamızı, ülkemizi karıştırmamızı ve Tayyip’i devirmemizi bekliyorlar. Arka planda türlü türlü sinsilikler ve planlar var. Suni afetler, işgal denemeleri, tahammül edilemez seviyede mali kriz ve açlık ve daha türlü türlü çılgınlıklar çalıştılar. Fırsatlar kolluyorlar. Kaybetmişlerken, bu şekilde kazanan taraf olabileceklerini, üste çıkabileceklerini düşünüyorlar. Kendilerini kandırıyorlar. İstanbul’un istihbarat gücünü de cesaretini de dahiyane siyasetini de dünya üzerindeki bütün taraflar tekrar tekrar zaten gördüler.

Bu gece bu ülkenin vatanseverleri uyumayacaklar. Önümüzdeki günlerde de kimse uyumayacak. Her nerede hala Kraliçe’ye çalışan, hala ordumuzu Suriye’ye göndermeye çalışan hain varsa, en tepeye kadar hepsini etkisiz hale getirecekler. Tekrar ediyorum, toplu bir hareket olmayacak, tek tek infaz edilecekler. Hesabını sorabilecek biri mi var, devleti muhafaza etmeyi ve aleni şekilde ihanet edenleri etkisiz hale getirmeyi suç göstermeyi deneyecek birileri mi var, ben buradayım. Hepsini beklerim.

En açık şekliyle bir daha yazıyorum, dikkat edilsin. Türkiye’de Tayyip’in hükmü geçmiyor. Pek çok siyasi/idari, askeri yetkililer, Tayyip’i takmadan hareket ediyorlar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi