Etiket arşivi: Şi

Haydi Muharrem haydi…


Çok konuşuyorsun. Çekil kenara…
Baştan söylemiştim sana, bak netice değişmedi. Çekil şimdi kenara, peş peşe yaşanacak büyük hadiseler var, onların heyecanını kenarda yaşa…

Şimdiden savunmalar yaz kendin için ve emin ol ki yargılamalara asla müdahale etmeyeceğim. Herkesin adaletle yargılanmasını sağlayacağım.

Masumsan hazırla savunmanı, delillerini, şahitlerini… Değilsen şimdiden hazırla kefenini…

Ayrıca, üzülme, tek değilsin. Peşinden Sinan’a, Kemal’e, Tayyip’e, Şi’ye, Biden’a, Kamala’ya, Putin’e, Macron’a, Meloni’ye kadar, o bildiğin herkesi hızla devireceğim.

Her kafa alışımda, herkes şaşkına dönmeye devam edecek. Kim İblis’in sistemine çalışıyorsa, kim insanlığa düşmanlık ediyorsa, kim İstanbul’la restleşiyorsa, devrilecek ve cezalandırılacak.

Şüphesi olan kaldı mı?
Tamamen hukuka aykırı şu sözde seçimin yapılmasına milletin iradesi izin vermiyor, vermeyecek.

Biz de o iradenin tek meşru temsilcileriyiz. Türkiye’de hiçbir gerçek siyasi parti ve siyasi lider bulunmuyor ve hepsi de yargılanarak cezalandırılacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Saha fazlasıyla gergin


Charles, Sunak, Trump, Aliyev, Lavrov, Netenyahu, Biden, Austin, Obama, Scholz, Miço, Şi, Tayyip, Bohçalı, Soysuz derken… Hepsi de çıldırıyorlar. Çok öfkeliler, çok çaresizler.

O çıldırmalar sırasında, yerli/yabancı askeri unsurlarla beni mekanımdan kaldırmaya dönük çılgınca planlar dahi yapıyorlar. George Soros bile var çetenin içinde… Helikopterlerle havadan özel ekipler indirmek, bu planın “hafif” kısmı… Dedeağaç’tan bu tarafa doğru özel ekipler göndermek de bu planın hafif kısmı… Kartal açıklarına, Türkiye’ye ait askeri gemiler getirmek de öyle…

Bundan sonraki süreç fırtınalı olacak. Ankebut Ağı’nın dünya genelinde hızla ve somut şekilde çöktüğü, parçalandığı, kaybettiği bir süreç olacak. Dolayısı ile her seferinde bana kızacaklar. Her seferinde çılgınlıklar denemek isteyecekler. Umurumda bile değil, hepsine gereken karşılıkları veririz, vereceğiz.

Etrafım şu anda da fazlasıyla riskli. Dost unsurlar buralarda çok dolaşmasınlar. Şüpheli hareketler sergilemesinler. En azından iç çembere girmesinler. Bir kaza kurşununa denk gelmesinler.

Herkes anlıyordur ki böyle bir çatışma başladığı anda artık Türkiye eski Türkiye olmayacak, dünya da eski dünya olmayacak. Bir daha çatışma bitmeyecek, ta ki biz o yolla sonuca varana kadar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Tayyip karakteri, afet bölgesinin suyunu bile sattı, suyunu…

Tayyip karakteri, afet bölgesinin suyunu bile sattı, suyunu… Fırat’ı bile sattı, Fırat’ı…

Oradaki insanları, kadınları, çocukları da ayrıca sattı. Hepsinin görüşmeleri yapıldı, bağlantılar kuruldu. Planlamalar yapıldı.

Bu kadar asabi tavırlarının bir sebebi de bunca ülkeye bunca sözler vermişken, neredeyse hiçbirini yerine getirememiş olması. Bölgede kara ve kanlı para işlerinin istedikleri seviyede olmaması…

Zaten hukuk dışı ve suni müdahalelerle, ayrıca yetkililerden basın mensuplarına kadar geniş bir ihanet çetesinin organize yalanlarıyla ayakta tutulmaya çalıştıkları ülke maliyesini ve borsayı, daha fazla ayakta tutabilmenin imkanı kalmadığını kabullenmişlerdi. Şu suni afet saldırıları sonrası onların planlarına göre bambaşka şartlar olacaktı ama hepsi İstanbul engeline takıldı. Takılmaya da devam ediyor.

Tekrar söylüyorum, bütün dünyaya ilan ediyorum. Bu yolun sonu baştan belliydi, senelerdir söylediklerim yaşanıyor ve son sahnesi de belli… Bu çaresizlik, bu acizlik, bu berbat hal nedeniyle ve öfkeyle Türkiye’ye başka büyük zararlar da vermek isteyecekler ama hem hain Ankara hükumeti çökecek, hem de onlarca saldırgan ülkenin hükumetleri, finans sitemleri, şirketleri, patronları, etkili ve yetkili kişileri çökecek. Domino taşları misali peş peşe oyundan düşecekler.

Vefat etmiş vatandaşlarımızın kollarındaki ziynet eşyasını bile, vücut bütünlüğünü boza boza çıkartıp çalanlar, Tayyiplerin, Bohçalıların, Soysuzların, Hakan Fidanların, Blinken’ların, Netenyahu’ların, Putin’lerin, Şi’lerin, Scholz’ların adamlarıydı, teröristleriydi.

Deprem bölgesinden o genç, cesetler parçalanarak altınların, takıların çalındığını görüp duydukça şokuna girdi, o şok haliyle Türkiye’ye bunu ilan etti ve devlet otoritesini karşısında bir anda dağ gibi karşısında buldu. Evet, işlemediği, planlama yapamadığı, vazifelerini yerine getiremediği, hazırlıksız olduğu palavraları atılan devleti gayet dinç, atak, hareketli, hızlı, planlı ve kararlı bir şekilde karşısında buldu. Çünkü bu da çok hassas konuydu. Bir taviz verilirse, bu konuda da çok büyük zararlar yaşarlar, planları bozulurdu. Dünya kadar altını toplayamazlardı. Üstüne, suçlu duruma düşerlerdi, yargılanmaları gerekirdı.

Bu nedenle de o genç haksız şekilde tutuklandı, herkese “Bu gerçekleri anlatanın sonu budur” mesajı sözde işlemeyen devlet tarafından çok net şekilde verildi. Sahadaki pislik herifler, bunların maşası olan yağmacılar, altınları, takıları toplamaya devam ettiler. O da imkan bulabildikleri kadar…

Çünkü yağmacılara karşı çok sert müdahaleler yapılmasını sağlamam da planlarını yine büyük oranda bozdu. Bu suni afetler sonrasında, sahadaki eşkıya takımına biz hareket sahası bırakmadıkça, saldırgan ve yağmacı taraflar, resmi kimlikli eşkıya takımıyla yağmaya, soymaya devam etmek çabası sergilediler, sergiliyorlar. “Öyle yapmadık, bu yoldan ne kadar yaparsak, yapalım” diyorlar.

Şu anda bölge halkının, kendi varlıklarının peşinde olması, orayı terk etmemesi şart üstüne şart. Gerekiyorsa kadınlarını, çocuklarını güvenilir başka yerlere gönderecekler ama genç ve yetişkin erkekler araziyi asla, kesinlikle terk etmeyecekler.

Kollluk mensupları da birbirlerini sıkı denetlemeli ve zabıt altına alınan değerli şeylerin akıbeti soruşturulmalı. O evrakların fotokopilerini de almalılar ya da cep telefonları, kameralar ile görüntülerini kayıt etmeliler. Onların hepsinin akıbeti tek tek sorulacak. İlgililer tek tek hesapalrını verecekler, veremeyenler de yağmacı kabul edilerek idam edilecekler.

Bu afet bölgesinden, bundan sonra da Tayyip gibilere, sözde muhalif partilere ve liderlere, onların çalıştığı NATO ülkelerine ve diğer Ankebut Ağı ülkelerine para akmayacak.

Boğazına duracak, yiyemeyecek, ölecek. Çok yakın, çok…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Yabancı kurtarma ekiplerini istemiyoruz

China Times, Adıyaman’da sözde arama kurtarma faaliyeti yapan Tayvanlı ekibe hareket sahası bırakılmamasını ve onların da kovulmasını… Keyfince, gerçekleri gizleyerek ve saptırarak yazdı.

Tayvanlı sözde kurtarma ekibinin, göçük altında kalan bir kişiye tam ulaşacakken, bir Türk ekip tarafından bölgeden kibarca uzaklaştırıldığını yazdı. Gazeteye göre ekip bu gelişmenin ardından Türkiye’den ayrılma kararı aldı.

Kalanlar da hızla def olsunlar. İstemiyoruz hiç kimsenin sözde kurtarma ekiplerini…

Samimiyetle yardım yapacak olan ülkeler ve ülkelerdeki sivil teşkilatlar da üzerinde bayraklar, logolar, ülke isimleri, semboller doldurulmamış tarzda paketleri, çadırları, konteynerleri Türkiye’ye “hilesiz” ve kara para işlerine alet edilmemiş şekilde göndererek, Türk yetkililere teslim edip dönebilirler. Burada beklemeyecekler. Ekranlara oynamayacaklar. İç işlerimize karışmayacaklar. Hiçbir dengeyi yönlendirmeye teşebbüs etmeyecekler.

Ankara hükumeti, NATO, Blinken, Şi, Putin, Macron, Scholz, Netenyahu ya da benzerleri, kendilerini Türkiye içinde tutabilecekmiş zannına kapılanların başlarına geleceklerden sadece kendileri sorumludur. İrademi tanımayanların attığı adımların karşılığı verilir, herkes sonunu kendi belirler. Sorumlusu da kendisi olur.

Burası Türkiye, Haiti değil… Türkiye bölünmeyecek… Türkiye diz çökmeyecek… Türkiye ezik ve çaresiz kalmış bir ülke değil ve olmayacak. Türkiye’de başka ülkelerin istediği nüfus/yerleşme ve harita değişiklikleri de olmayacak. Türkiye’den şu yaralı anda organ hasadı ve insan kaçakçılığı yapılamayacak. Türkiye, onlarca ülke iç işlerine karışmadığında, şundan daha büyük yaralarını bile kendi başına kısa sürede sarabilecek imkanlara, teknik donanıma ve teknik personellere sahip.

On milyondan fazla sözde mülteci de burada kalmayacak, en sert şekilde kovulacaklar. Söz konusu ülkeler ve teşkilatlar, buna da mani olamayacaklar. İsteyenler, emirleri/kontrolleri altındaki sözde mülteci grupları hemen şimdi çıkartsınlar. Çünkü biz onlara da önce omuz atacağız, sarsacağız ve buna rağmen gitmeyenlerini işgalci kuvvet göreceğiz. Gömüp geçeceğiz. Ceset torbaları bile kullanmayacağız. Düşman askeri muamelesi gördüklerinde, panikleyip kaçmaya başladıklarında da hepsini batı tarafına sürüp sınırlarımızın dışına atacağız.

Onlarca uçak gemisi etrafımızı saracak olsa bile, ülkemizde nükleer bombalar üst üste patlayacak olsa bile, bunu yapmaktan geri durmayacağız. Son seviyede ciddiyiz. Benden söylemesi…

“İstediğimiz ortam sağlanamadı. Şimdi dönün, çok yakında daha kalabalık halde geleceksiniz” dediler ya size… İnanmayın onlara… Çok yakında başka suni afetler de olabilir ve hatta buraya gelebilirsiniz ama dönemeyeceksiniz. Çünkü bu şeytanca hamlenizde herkes oyunu gördü. Bu milletin her ferdi, her polisi, her askeri size sıkacak. Amir, müdür, kaymakam, vali, vekil, bakan, CB diye kimse takmayacak. Herkes sıkacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Ölmek yasak

Ölmeyin, haydi savaşın. Siz Ankebut Ağının son ümidisiniz. Siz çökerseniz Bohçalı çöker. Tayyip çöker. Türkiye ayağı çöker. Kilitlendiler, yapabilecekleri bir şeyleri yok, son çareleri sizsiniz.

Siz çökerseniz Biden-ABD ayağı çöker. Siz çökerseniz Putin-Rusya ayağı da Şi-Çin ayağı da çöker. Siz çökerseniz her yerde Ankebut Ağı çöker.

Bu kadar kolay ölemezsiniz. Bu kadar kolay çarpılamaz ve hastahanelik olamazsınız. Bu kadar kolay bayılamazsınız. Gayret edin, mesuliyetinizin bilincinde olun. Sinyalleri güçlendirin. Büyüleri sıklaştırın. Haydi, haydi, durmayın ve savaşın.

Savaşın da siz de böylece cehenneminize hemen yol alın. Biz de şu dünyayı düzeltelim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi