Etiket arşivi: Nuh Aleyhisselam

Asıl Küdus, İstanbul… Süleyman mabedi tarihi yarımadada…


Tur-i Sina yani Sina dağı yani bir kara parçası, bir dağ gibi görünen uzay aracı da İstanbul’da tarihi yarımadada…

Musa peygamber zamanında da çok ileri teknoloji olduğunu hatta Nuh peygamber zamanında çok ileri teknoloji olduğunu, üstelik uzaylılardan alınmadığını anlatmıştım. Dünya insanlarına kimse yetişmezdi o vakitler bilim ve teknolojide ama iş çığırından çıktı diye Süleyman peygamber zamanında kasten geriletildi bilim ve teknoloji…

Musa peygamberin çıktığı Tur-i Sina, o teknoloji seviyesinde yapıldı ve kimse o seviyeye hala ulaşamadı.

Havada asılı durur, dünyalı ya da uzaylı kimse ona zarar veremezdi.

Yine Hızır aleyhisselam da Musa peygamber zamanında hayattaydı, hala hayatta… Hz. Hızır, Musa peygamberden de daha yüksek ilim ve hikmete sahipti. İki denizin birleştiği yerde, İstanbul’da buluştular.

Hızır a.s. da Musa peygamberi yönlendirdi, bilgilendirdi.

Ona, dünyadaki sarsıcı gerçeklere dair bilmediği çok şeyi öğretti hatta gösterdi. Bunlardan biri de Tur-i Sina denilen, dağ gibi de görünen ama uzay aracı olan şeydi.

İstanbul o vakit de yani yaklaşık 9-11 bin sene önce de yerleşme yeriydi ve dünyanın merkez şehriydi.

Musa peygamberden sonra, bir Türk olan hz. Zülkarneyn, dünyanın her yerini fethetti de tek devlet yaptı. Başkentini de İstanbul yaptı.

Tur-i Sina dahil, maddi ve manevi değere sahip pek çok şeyin kontrolü Zülkarneyn’e bırakıldı o devirde… O da Hızır gibi, ilim ve hikmette peygamberlerin yüz binlercesinden bile ileri seviyede idi. Elinin altına verilen, kullanımına verilen şeylerin bazılarını daha da geliştirdi.

Sonra Davud peygamber, sonra Süleyman peygamber devirleri yaşandı. Zülkarneyn’den sonra dünya devletinin başına Süleyman peygamber geçti. Hem hükümdarlık hem peygamberlik yaptı. Hem insanlara hem de cinlere peygamberlik yaptı. Cinler, o günlerde çok mutlu ve huzurluydular. Sonra İblis, cinler alemini yine karanlığa, vahşete, cahilliğe sürükledi. O günden beri cinler aleminde adeta güneş doğmadı. Hz Mehdi sayesinde tekrar doğacak.

Süleyman peygamber de İstanbul’u başkent olarak tuttu ve dünyayı İstanbuldan idare etti.

Bu süreç içinde, peygamberler hep birbirlerine maddi ve manevi değeri olan şeyleri elden ele bıraktılar. Peygamberler, kendilerine verilen maddi kıymete sahip şeyleri zaten sahiplenmediler ve kendilerinin bilmediler.

Gelelim en sarsıcı olan ve dünya üzerindeki bazı toplulukları kahredecek kısmına…

Bir vakit geldi, Tur-i Sina, şu anda tarihi yarımada denilen yere kondu ve orada kendini sabitledi.

Zamanla da etrafı ve üzeri iyice topraklarla, kayalarla doldu. Hatta suni tekniklerle orada zemin doldurma çalışmaları da yapıldı.

Tur-i Sina orada kaldı ama Süleyman peygamberden sonra pek çok gayr-i müslim devlet lideri, Tur-i Sina’nın peşine düştü. Bahtunnasır ve Nemrud da düştü.

Öyle ki şu anda uzaylı türlere liderlik yapan asıl Deccal da onun peşinde..

Orası zaten tarihten beri dünyanın idare merkezi olduğu için, bir de orada Tur-i Sina olduğu için, Deccal da o bölgeyi kendine merkez üs yaptı. Görünürde İngiltere üzerinden dünyaya yön verirken, aslında İstanbul’dan dünyanın siyasi, askeri, mali, dini, tıbbi dengelerine yön verdi.

Defalarca Tur-i Sina’nın içine girmek, onun kontrolünü ele geçirmek de istediler ama bir türlü bunu başaramadılar. Hala daha da bunun peşindeler…

Çünkü Adem peygambere indirilen on sayfanın aslı onun içinde…

Çünkü Şit peygambere indirilen 50 sayfa, İdris peygambere indirilen 30 sayfa, İbrahim peygambere indirilen 10 sayfa da onun, Tur-i Sina’nın içinde…

224 bin peygamberden bir kısmından kalan bütün kutsal emanetler onun içinde…

Osmanlı sarayında toplanan ve kutsal emanetler denilen şeylerin hiçbiri gerçek değildi ve son süreçte o sahteler de kaçırıldı da yerlerine sahtenin de sahteleri konuldu.

Dikkat edilsin, sahte kutsal emanetler Topkapı Sarayında yani tarihi yarımadada sergilendi, sergileniyor.

Yani gerçekleri yerin altında, o aracın içinde hala duruyor ama sahteleri tam üzerinde sergilendi, sergileniyor.

Musa’nın asası da orada.

Süleyman’ın mührü de orada.

Daha başka başka kutsal emanetler de orada.

Tevrat’ın aslı da orada.

Zebur’un aslı da orada.

İncil’in aslı da orada.

Karun, Musa peygamber zamanında yaşamıştı. Maraş merkezli suni saldırılar yapılmadan bir süre önce, bu konuda sarsıcı yayınlar yapmıştım.

Karun’un hazinelerinin büyük kısmının Türkiye sınırları içinde, yer altında olduğunu da açıkça yazmıştım. Ondan sonra malum çevrelerin hiç şüphesi kalmadı ve orayı hedef aldılar, alıyorlar.

Karun, zamanındaki yüksek teknoloji sayesinde, hazinelerini “ele geçirilemez” şartlarda saklıyordu.

Kur’an-ı Kerim’de onun hazinelerini sakladığı binaya/yapıya/sisteme de temas var

Muazzam bir teknolojik koruma var o binada, araçta…
Binlerce sene geçti de kimse o korumayı kıramadı. Yer altı şehirlerinde yaşayan uzaylı türler de kıramadılar. Yeşiller, griler ve diğer türler aciz kaldılar. Asıl Deccal aciz kaldı. Suni depremlere sebep olan şu son şok darbeleri ile de o kalkanın kırılmasını umdular ama kırılmadı.

Ben, bunun böyle olacağını anlamalarını da sağlamıştım oysa… Onu sadece hz Mehdi’nin açabileceğini, zamanı gelince açacağını açıkça yazmıştım.

Dönelim İstanbul’a… Karun’un sisteminden çok daha ileri bir koruma sistemi var Tur-i Sina’nın…

Karun’un hazinelerine ulaşamayanlar, Tur-i Sina’ya hiç giremezler ve içindekileri ele geçiremezler.

Tur-i Sina’yı da sadece hz. Mehdi açacak. Hem de çok kolay şekilde açacak. Çünkü koruma sistemi, hz. Mehdi’yi tanımaya, teşhis etmeye programlanmış vaziyette…

Tur-i Sina’nın içinde de çok büyük hazineler var. Hz Mehdi o hazineleri de kontrolüne alacak ve insanlığın faydasına kullanacak.

Tur-i Sina’nın içinde de Karun’un binasının içinde olduğu gibi, çok yüksek bilim ve teknolojiye dair kitaplar, dijital arşivler var.

Gerçek dünya tarihine dair somut bulgular ve ayrıca bilgiler, veriler var

Anlatmıştım, bu gibi araçların yakıta, bakıma ihtiyacı yok. Uçuk seviyede teknoloji ile imal edilmiş araçlar bunlar. Dünyanın tabii manyetik alanının devam etmesi, bunlar için yeterli

Maraş merkezli afet bölgesinde dünyanın tabii manyetik alanı ve yer çekimi ile bu seviyede abartılı şekilde oynamalarının bir sebebi de bu olmalı. Oradaki aracı enerjisiz bırakmak… Etrafındaki koruma kalkanını kırmak…

Hz. Mehdi, Tur-i Sina’yı açınca, içine girince, onu kontrolüne de alacak.

Onu tekrar uçuracak. Karalarda istediği yere indirecek. İstediği zaman havada sabit kalmasını sağlayacak. Ne karadan havaya, ne havadan havaya, ne uzaydan havaya saldırılar… Bunların hiçbiri ona hiç zarar veremeyecek.

Burada Ye’cüc ve Me’cüc artıkları var. Zülkarneyn onları geçmişte yenmişti ve onların gezegeninin etrafına da manyetik kalkan çekmişti. Dünyanın etrafına da manyetik kalkan çekti (Van Allen radyasyon kuşağı). Buradaki artıkların zaten hiçbir şey yapabilmeleri mümkün değil Tur-i Sina’ya ve benzeri sistemlere…

Lakin yakında Ye’cüc ve Me’cüc kavimlerinden kendi gezegenerinde hapsolmuş olanlar, etraflarındaki kalkanı aşıp çıkacaklar

Dünyamıza gelecekler ve etrafımızdaki kalkanı da kıracak, bozacaklar.

Hadis-i şeriflerde bu kısımlar da anlatıldı ki hz İsa o vakit yeryüzüne tekrar inmiş olacak. Hz. Mehdi ile bir araya gelecek ama dünyanın idaresini ondan almayacak. Ruhani liderlik yapacak.

Tam o vakitte Ye’cüc ve Me’cüc gelip de acımasızca bütün dünya insanlığını yok etmek isteyecek. İşte o vakit sadece Tur-i Sina içindekiler kurtulacaklar.

Hz. İsa, hz. Mehdi ve onlara samimiyetle tabi olmuş bir avuç gerçek mü’min kurtulacak. Geriye kalan “sürü”yü imha edecekler saldırganlar… Hz. İsa ve hz Mehdi bu imhaya da mani olmayacaklar.

Böylelikle, hz Nuh devrinde yaşanan büyük helakın çok çok benzeri yaşanmış olacak hz Mehdi devrinde… Zaten hz. Mehdi devrinde, büyük peygamberlerin yaşadıkları çok büyük ve sarsıcı hadiselerin çok benzerleri hep yaşanacak.

Onlar imhayı tamamladıklarında sonra, hz İsa ile hz Mehdi de onları, saldırganları imha edecekler.

Bunun da tamamına yakın kısmını nefesleriyle yani manevi/metafizik kabiliyetleri ile yapacaklar.

Hz. İsa ile hz Mehdi bir araya gelerek metafizik müdahale yaptıklarında, gök adanın dönüş ve akış yönünü tersine çevirebilirler. Metafizikle yani manevi tasarrufla yapılabilenler, hiçbir teknoloji ile yapılamaz. Teknoloji, metafizik tasarrufun yanında çok sönük kalır.

Şimdi size bir soru:
Nuh peygamberin gemisi de Tur-i Sina mıydı? Onunla önce göğe yükselip sonra uzaya çıkıp, tufan bittikten sonra dünyaya geri mi döndüler?

Birkaç soru daha sorayım, iyice karışsın ortalık…

– Tabut-u Sekine ve Tur-i Sina, daha önceki Adem devirlerinden bizim devrimize kalmış olabilir mi?

– Adem babamız, Venüs’e Tur-i Sina ile gitmiş, gelmiş olabilir mi? Venüslü olan ikinci Havva’ya bu vesile ile ulaşmış olabilir mi?

– Hz Mehdi de hz Musa gibi, vakti gelince Tur-i Sina da uzlete çekilecek ve manevi tekamülünü tamamlayacak olabilir mi?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Nuh peygamber ve uzaylı ümmetler


Yıllardır anlatıyorum, Nuh peygamberin gemisi, aslında bir uzay gemisiydi. Denizin üstünde, denizin içinde, gökyüzünde, uzayda, her yerde gidebiliyordu.

Yine yıllardır anlatıyorum, Nuh peygamberin gemisi, Nuh tufanı başladıktan bir süre sonra uzaya çıktı, başka gezegenlere gitti. O tufanın bitmesi, dünyanın tekrar yaşanacak hale gelmesi, çok kısa süre içinde olmadı. Göğe “Suyunu tut”, yere “Suyunu yut” denildi. Bu da epeyi zaman aldı.

Geçen bu süre boyunca Nuh peygamber başka gezegenlerde de tebliğ yaptı, başka başka uzaylı insan türlerini de İslam dinine davet etti.

Tufandan sonra çok kalabalık bir şekilde dünyaya döndü. Tufan zamanı dünyadan ayrılırken yanında bulunan bir avuç dünya insanı kişi, dünyaya döndüğünde de yanındaydı. Lakin döndüğünde yanında yüksek sayıda başka/uzaylı insanlar vardı. Bunlar, başka başka gezegenlerin, başka başka fiziki özelliklere/görünüşe sahip insan türlerinden oluşan kalabalık bir gruptu.

Kur’an-ı Kerim’de bu insan türlerine “ümmetler” denildi.

Hud suresi 48. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyruldu:

“Ey Nuh” denildi. “Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine, bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Uzaylı) Ümmetleri de (dünyada bir süre) yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır.”

Söz konusu uzaylı ümmetler yeryüzünde, dünya insanları ile birlikte yaşadılar. Şehirler kurdular, dünyanın yeniden ve hızla imar edilmesinde büyük payları oldu. Bir süre sonra nüfusları iyice arttı ama yine aynı son oldu. Zamanla dinden, ahlaktan uzaklaştılar, İblis’e uydular ve büyük çoğunluğu muhtelif vesilelerle helak oldular. Sonraki devirlerde bunların bazıları, ellerindeki çok yüksek teknoloji sayesinde yer altı şehirlerine yerleştiler.

Hz Nuh devrinden binlerce sene sonra, Hz. Zülkarneyn Kaf dağını yani Van Allen radyasyon kuşağı da denilen seti, gezegenimizin etrafına çektiğinde, dünyada yeraltında bulunan uzaylılar da bu gezegende kalmış oldular. O günden beri bu gezegenden çıkamadılar, gidemediler. Binlerce senedir kendilerini dünya insanlarından gizleyerek yeryüzünde kan döktüler. Zulüm ettiler, katliam yaptılar, sömürdüler ve hala buna devam ediyorlar. Şu günümüzde bir kez daha topluca helak ediliyorlar.

Hud suresi, 49. ayet-i kerime:

“İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları ne sen ne de halkın daha önce bilmiyordunuz. O halde sabret. Sonuç, takva sahiplerinindir.”

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

“Haberiniz yok mu Nuh a.s ın cenazesi kaldırılıyor”|Rüya tabirleri

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi: S.a hürmetimi arz ederim. Cenabı Hakk sizi ve maiyetinizde ümmeti Muhammedi (s.a.v) muzaffer eylesin, bizim gibi aciz kullarını ve iyalimizi de kutlu gaza yolunun neferleri eylesin. Hocam bazı kardeşlerimizin gördükleri rüyaları yorumlamanızdan cesaretle bir rüyamı yazmak istiyorum. Şöyle ki kendimi bildim bileli çok fazla rüya görüyorum oturur vaziyette yarı uyku hallerinde bile rüyalar görüyorum. Çok uzun, çok maceralı, çok karışık, çoğunu unutmuş olarak ve çoğu zaman uykularımdan yorulmuş olarak uyanıyorum ve yataktan çıkmak benim için başlı başına bir mücadele konusu… Bir kaç sene geçmiş olmasına rağmen hala etkisi üzerimde ve anlam veremediğim rüyamda bir arkadaşımla kolluk kuvvetlerinden kaçıyoruz onları atlattığımızı düşündüğümüz bir anda sela okunduğunu duyuyoruz ve birisi bize haberiniz yok mu Nuh a.s ın cenazesi kaldırılıyor diyor. Ben iliklerime kadar ürperiyorum ve diyorum ki ne talihsizlik ki müşerref olamadık ama bir yandan da bu da bir şey cenazesine katılmakta büyük şeref diyorum ve hızlıca hareket ediyoruz… Yaklaştığımızda tipik bir Anadolu köyü meydanında yerde bir tabut, etrafında seyrek ve düzensiz dolaşan bir takım insanlar, tabutun başında iki Yahudi, ellerinde birer kitap bakarak belli belirsiz bir şeyler okuyor aynı zamanda ayaklarıyla tabuta vuruyorlar… şaşırıyorum sinirleniyorum ne yapıyor bu melunlar diyorum… tabutun başına gelip yanaşıyoruz, bir anda tabutun kapağı açılıyor içinden belirli bir ışık değil ama adeta ışık saçarcasına uzun bir uykudan uyanır gibi besmele çekerek doğruluyor… Derli toplu ak düşmemiş gür bir sakalı, yuvarlakça güven veren bir yüzü var. Etrafına, neler oluyor burda der gibi hafif öfkeli bir şekilde bakıyor. Sadece doğrulurken besmele çektiğini duyuyorum. Genel hatlarıyla hatırlayabildiğim böyle… Afiyetle kalın lütfen dua buyurun.

Mehmet Fahri Sertkaya: Rüyada polis görmek, çok farklı farklı yorumlanabilir. Polis, devlet otoritesi demektir. Ölüm ve Azrail demektir. Güçlü düşman demektir.

Bir insan rüyada her neden kaçarsa, o şeyden korunur ya da ondan kurtulur.

Bazı zamanlarda rüyalarda görülen polisler ve polis karakolu, tehlikeli kişilerle uğraşıldığına delalet eder.

Rüyada Sela Okuduğunu Görmek


Kişi kendisinin sela okuduğunu görürse kötü bir haber alır. Tanıdığı bir kimsenin cenazesi için sela okuduğunu görüyorsa ve ölen kişi iyi bir insansa bu durumda çok ciddi bir belayla uğraşmak zorunda kalır. Kötü bir kişinin ölümü ardından sela okuduğunu görmek ise, olumlu haberlere yorumlanır ve kişinin kendisine düşmanlık besleyen kişilere galip geleceğini de ifade eder.

Rüyada Sela Verildiğini Görmek


Yakın akrabalardan birinin vefatı ile ilgili bir habere yorumlanacağı gibi, kişinin uzun süredir süren sıkıntılarının da sonuna geldiğini ifade eder. Rüyada sela verildiğini duymak, ailedeki kimselerde hasta olan varsa o kişinin vefat edeceğine de işarettir.

Rüyada peygamber görmek, saygınlık kazanacak güzel ve faydalı işler yapmaya, Allah’a son nefesine kadar itaat etmeye, buyruklarına bağlı kalmaya, yasaklarına uymaya, mesleğinde en üst makamlara erişip, yönetici koltuğuna çıkmaya delalet eder. Rüyada peygamber görmek, toplumları ya da kitleleri peşinden sürükleme kudretine sahip olmaya işaret eder. Rüya sahibi bol rızka, kısmete, kazanca ve şansa sahip olacaktır. Güvende olmaya, kaza ve belalardan uzaklaşmaya ve uzun ömürlü olmaya tabir edilir. Rüyasında peygamber gören kişinin sağlığının, zenginliğinin ve rahatının ömür boyu devam edeceği yorumu yapılır.

Peygamberlerden birini görmek rahmet ve nimete, hürmet ve itibara, devlet ve saadete, muvaffakiyet ve zafer bulmaya, öncü ve liderliğe, dinde kuvvete, dünya ve ahirette esenlik ve hayra;

Gerek yaşıyor gerekse vefat ettiği halde bir peygamberi ziyaret etttiğini görmek salih kimseler için ziyade takvaya, fasık ve günahkar için bereket ve hayra, af ve bağışlanmaya,

Peygamberi sevinç ve tebessüm eder halde görmek izzete, üstün gayrete ve zafer bulmaya;

üzüntülü ve gazaplı görmek, sonu sevinç ve sürur olan üzüntü ve hastalığa,
Peygamber görmek hikmet ve feyze, cennet ehlinden olmaya,
Rüyada peygamber olduğunu görmek musibetlere tahammül etmeye, işlerinin sonunun iyi olmasına yahut şehid olarak ölmeye,

Peygamberlerden birinin kendisini dövdüğünü gören kimse salih biri ise ahirette arzularına kavuşmasına,
Peygamberin kendisine bir şey verdiğini görmek büyük hayır ve insanlara,
Bir peygamberin kabrini kazdığını görmek onun sünnetine ve sanatına uymaya,
Peygamberde görülen nakıslık ve çirkinlik, kişinin dinindeki eksiklik ve noksanlığa,

Bir peygamberin şeriat dışı bir emir vermesi, rüya sahibinin dini emirlere muhalefet yapmaması yönünde uyarılmasına delalet eder. (Rüyada görülen peygamber biliniyorsa, onun isminin geçtiği maddeye bakınız. Mesela Peygamberimiz görülmüş ise, ‘Muhammed (a.s.)’ maddesine, Hz. Yusuf için ‘Yusuf (a.s.)’ maddesine bakılmalıdır.)

Seyyid Süleyman: İbn-i Şirin demiştir ki: Büyük peygamberleri görmek; çok büyük hayırdır. Din ve dünya hayatında selamettir.

Kirmani’ye göre, bir peygamberi neşeli görmek; zafer, izzet (makam ve itibar) ve müjdedir. Asık yüzlü görmek, sonu muhtemelen selamet olacak üzüntü ve hastalıktır. Bir peygamberden bir şey alan ve duyan onun ilminden hissedar olur. Sevinir.

Peygamberlerden birinin kabrini ziyaret etmek; herkes için hayırdır. Rüya sahibi dindarsa, takvası artar. Asi ise tevbekar olur. Allah (C.C.) onu affeder. Onunla ilgili bir şeyi parçalayan inkarcı olur. Bir peygamberi aslından çok şişman ve iri görmek; halk arasında çıkacak fitneyi haber verir. Bir peygamberin kendisine elbise giydirdiğini yahut bir şey verdiğini gören, bereket ve şefaate nail olur. Bir peygamberi dünyaya ait bir şeyle örttüğünü gören, sünneti ihmal eder. Ona iyi bir şeyler veren, hayır işler.
Bir peygamberin kabrini kazan, onun sünnetine tabi olur. Şayet kabirde kemik bulursa, muradına erer. Peygamberin vücudundaki noksan, rüya sahibinin imanındaki zaafı haber verir. Onlardan birini çirkin birhalde gören, günah işler. Bir nebiyi çok ihtiyar görmek, oradaki ahali için rahata işarettir.

Cafer-i Sadık bu rüyayı şunlarla tabir ediyor: Rahmet, ni’met, makam, büyük itibar, zafer, reislik, saadet din ve dünya hayatında kuvvet ve rahat.

Peygamberlerden biriyle kavga ettiğini gören, bid’at işler.

Bir peygamberi katlettiğini görenin, dininde büyük eksik var demektir. Bir peygambere ait elbise giymek, hayırdır. Kendisinin peygamber olduğunu gören, ya şehit olarak göçer yahutta sabır ve ibadetle yaşar. Onlara mahsus bir ibadeti yaptığını görenin dini kuvvetli olur.

Peygamberlerden birinin kendisine şeriate muhalif bir emir verdiğini görmek, şeriate muhalefetten nehy (yasaklama) ve zecr (engel olma, eziyet etme) ile yorumlanır. (Ayrıca bkz. Enbiya)

Seyyid Süleyman: İbn-i Şirin demiştir ki: Rüyada büyük Peygamberleri görmek; izzet ve şerefe, diğer enbiyayı görmek, zafer ve yardıma, din kuvvetine ve emaneti yerine getirmeye delalet eder.

Kirmani’ye göre, bir peygamberi ferah içinde sevinçli ve güler yüzlü görmek, izzet, itibar makam ve zafer işaretidir. Bir peygamberi, gazaplı ve asık yüzlü görmek ise, sonu ferah ve sevinç olacağı ümit edilen bir hastalığa ve şiddete duçar olmaktır. Bir nebiden bir şey aldığını veya işittiğini görmek; o peygamberin ilminden nasiplenmeye ve sevinmeye delalettir.

Cafer-i Sadık demiştir ki: Adem (A.S.)’ı gören eğer ehil ve layık ise, büyük bir siyadet(*) ve velayete(**) erişir. Şayet rüya sahibi buna layık değilse, tevbe ve istiğfar etmelidir. Adem (A.S.) ile konuştuğunu gören; ilim ve marifet sahibi olur. Adem (A.S.) itaat etmediğini görmek; isyana işarettir. Adem (A.S.)’ın boğazlandığını gören, ana-babasına veya hocasına isyan eder.

İhya: Rüyada tufan peygamberi olan Nuh Aleyhisselamı görmek Allah’a itaatle geçecek uzun ömre, aile fertlerinden ve halktan gelecek sıkıntılara, so a bunlara galip gelmeye; kafirlerin helakine ve müslümanların sevincine; Onu görmek çok yağmura, kuraklıktan kuurtulmaya; üzüntü ve sıkıntılardan kurtulmaya; sanata, ticarete, ziraate ve yolculuğa; Nuh Aleyhisselamı görmek bazen bid’at ehlinin ve günahkarların güç bulmasına, müslümanların ise zayflamasına; Nuh Aleyhisselamın tandırını görmek yoksul için zenginliğe, şiddet halinde olan kimse için mülke, bir şeyden korkan kimse için emniyete delalet eder.

Nablusi: Rüyada Nuh (A.S.)’ı gören kimse, uzun ömürlü olur. Ona büyük bir sıkıntı ve halk tarafından da eziyet isabet eder. Sonra onlara galip gelir ve adi bir kadından bir çocuğu olur ve bundan dolayı şükreder.

Bazı tabirciler, rüyada Nuh (A.S.)’ı gören kimse, bilgili, halim, Allah (C.C.)’a itaat uğrunda çalışan ve düşmanı çok olan birisi olur. Ancak onlara galip gelir ve büyük bir memuriyete nail olur. Arkadaşları ona itaatsızlıkta bulunurlar, sonra Allah (C.C.)’m izni ile onlara galip gelir.

Bazı tabirciler, rüyada Nuh (A.S.) ‘ı görmek, o sene çokça yağmur yağmasına delalet eder. Çünkü Nuh (A.S.) zamanmda sular taşmıştır, dediler.

Rüyada Nuh (A.S.)’ı gören kimsenin bir düşmanı bulunmasına, komşularının onu çekememesine, yakında onlardan kurtulacağına ve Allah (C.C.)’ın onlardan intikam alacağına delalet eder.

Bazı tabirciler, rüyada Nuh (A.S.)’ı görmek, kafirlerin helak olmasına ve Müslümanların da kurtuluşlarına delalet eder, dediler. Eğer Nuh (A.S.) kıtlık bir zamanda görülse kurtulacaklarına delalet eder.

Nuh (A.S.)’ı görmek, günahkar ve bid’at ehlinin kuvvetlenmesine ve ehl-i imanın da zayıflamasına delalet eder. O’nu görmek Allah (C. C.)’a itaatla uzun ömür, iyiliklerin ve kötülükten nehyetmektir.

Rüyayı gören melik ise, tebaası ona isyan eder ve açıkça ona düşmanlık yaparlar. Nuh (A.S.) ‘ı görmek, ismine ve kelimenin türetilmesine göre ağlamaya ve feryad etmeye delalet eder. Nuh (A.S.)’ı görmek, ailesiyle düşman olmaya ve onlara galip gelmeye delalet eder.

Nuh (A.S.)’ı görmek, kıtlık ve fiyatların pahalı olmasına delalet eder.

Bazan Hz. Nuh’u görmek, üzüntü, keder ve sıkıntılardan kurtulmaya, yağmur yağmasına ve çocuklarının kendisine karşı muhalif harekette bulunmalarından dolayı sıkıntı ve zahmet çekmeye delalet eder. Bazan da san’at, ticaret, ziraat, gemileri tesviye etmeye, denizde yolculuk yapmaya ve cinsleri muhtelif eşya almaya delalet eder.

Rüyada haham görmek, dirliği, düzeni sağlamak demektir. Özellikle yakın geçmişte karmaşa yaşayan veya aile içinde sıkıntılar meydana gelen kimselerin orta yolu bulup tüm aile üyelerinin birbiriyle yeniden bağ kurmasına vesile olacağına, küslükleri gidereceğine yorumlanır. Bazı durumlarda arabuluculuk yapılacağını, mal paylaşımı yahut miras gibi bir nedenden ötürü yaşanan anlaşmazlıkları yok edecek yöntemler geliştirileceğini delalet eder. Kişinin kendisinden büyük birinden alacağı icazet sayesinde pek çok kişisel problemini çözeceğini, iş yerinde kendisine muhalif kimseleri ikna edeceğini de ifade eder. Haham görmek aynı zamanda çokuluslu bir şirkette çalışmak, yeni kültürleri görüp, tanımak anlamındadır. Bazı durumlarda kişinin uzun süre seferi olacağını, yurt dışı seyahatlerine çıkacağını veya görev için gideceğini de bildirir.

Tabut

İhya: Mülke, yol hazırlığına; bazen üzüntü ve uğursuzluğa, Tabut içinde olduğunu görmek saltanata, zafer bulmaya, muradına ermeye, kaybolanın bulunmasına; Tabut verilmesi ilme, güzel huya ve kar eden işlere delalet eder

Molla Cami: Tabut, büyük bir mülktür. Tabut içinde olduğunu gören, saltanata nail olur. Bazı tabirciler bu rüyayı gören düşmanından korkar ve düşmana karşı düşmanlık yapmaktan acizdir, dediler. Bazıları ise, bu rüya bir müddetten sonra şer ve kötülüklerden kurtulmaya işarettir, demişlerdir.Bazıları da, kaybı olan için bu rüya kaybının bulunmasına alamettir, demiştir. Bazı tabirciler de, kendisini tabut üzerinde gören kimse zafer ve muradına nail olur. Kendisine bir tabut verildiğini gören kimse ilim, güzel huy ve kar sahibi olur.Tabut görmek, üzüntü ve uğursuzluğa bazen, yol hazırlığına işarettir.

Yahudi görmek

Nablusi: Rüyada görülen Yahudi gerek genç ve gerekse yaşlı olsun: «İnsanların iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetlisi, andolsun ki, Yahudilerle Allah’a eş koşanları bulacaksın.» (Sure-i Maide, ayet 82) mealindeki ayet işaretince, bir düşmandır.

Rüyada bir Yahudi ile muamele veya sohbet ettiğini gören kimse, hakkı inkar eden ve hakkı yerine getirmekte lafla vakit geçiren bir kimseyi görür.

Rüyada görülen Yahudi, sihir ve hiyanet sahibi ve borcunu uzatan ve bahane ederek vakit geçirmeksizin ödemeyen bir kimsedir.

Rüyada görülen yaşlı Yahudi, kişinin helak olmasını arzu eden bir düşmandır. Bazı tabirciler, Yahudi’yi görmek, hidayete ve halkı irşad etmeye delalet eder, dediler.

Rüyada görülen Yahudi, dost suretinde görünen düşmandır.

Bir kimsenin rüyasında yüksek sesle Tevrat okuduğunu veya okunduğunu görmesi; o kimsenin bir düşmanlığa maruz kalacağına ve sonunda arzu ve isteklerinin yerine geleceğine yorumlanır. Bir kimsenin rüyasında bir başkasına Tevrat okumasını öğrettiğini görmesi; o kimsenin hayır ve menfaat göreceğine işaret şeklinde tabir olunur. İmam-ı Nablusî’nin yorumuna göre: Rüyanızda kitaptan değil de ezberden Tevrat okuduğunuzu görmeniz; sizin biraz mücadele ettikten sonra zafer kazanacağınıza, rüyanızda yanınızda Tevrat olduğum görmeniz; düşmanlarınıza karşı üstün geleceğinize delaletle yorumlanır.

İmam Cafer Sadık (a.s): Rüyada tekme atmanın dört tabiri vardır:

1-İş konusunda aksaklık

2-Zarar

3-Üzüntü ve sıkıntı

4-Fesat.

» İbn-i Sîrîn: Birine tekme attığınızı görmek; tekmelediğiniz kimsenin durumunun kötü olacağına işarettir.

Rüyada sakal görmek kazanç, rızık, bolluk, bereket, saygınlık ve hürmettir.

Son bir defa…

Metafizikte değil, gerçek sahada son bir defa bana saldıracaklar, topluca ve ağır da bir saldırı yapaklar. Yine de ben galip geleceğim. Bu saldırının sonrasında açıkça çökecekler.

Sonrasında devletimi resmen ve açıkça da elime alacağım. Artık kaç ölü, kaç diri olur, Allah bilir. Benim vicdanen en ufak bir rahatsızlığım, daralmam yok. Buraya kadar “imkansızdı” denilebilecek tarzda tahammül ettim, öteledim. Bundan sonra değişmeyen kader yaşanır.

Rüyayı bu kadar açıkça yorumladım diye korkup saldırı yapmayabilirler. Rüya tedbil olabilir ama netice değişmeyecek. Korkup saldıramasalar da ben yine sahaya ineceğim ve devletimizi/milletimizi gerçekten hürriyetine kavuşturacağım.

Bu kısa süreç içinde, inkarcılara karşı çok uzun süre sabır eden, tahammül eden Nuh as. devrinin misali, kısa sürede çok çok büyük helaklar, can kayıpları, acılar, göz yaşları olacak.

Bu rüyayı tam tabir etmemiştim. Yine tam tabir etmeyeceğim ama geçen bu süre içinde biraz düşündüm, şu hususu da açıkça yazmam lazım.

Rüyada Nuh peygamberin görünmesi, dünya genelinde çok büyük toplu ölümlerin, çok büyük afetlerin, musibetlerin yaşanacağını haber veriyor. Artık mühletlerin bittiğini ve hala İblis’le Deccal’ın ortak sisteminde kalanların, hala İstanbul merkezli bu insanlık mücadelesinin içinde açıkça bulunmayan tarafların helak olacaklarını… Hayatta kalabilenlerin de kıtlık, açlık, hastalık, acılar ve göz yaşları içinde kalacaklarını haber veriyor.

Bu rüya, bu dünyada kısa sürede çok büyük bir temizliğin yapılacağını haber veriyor.

Ayrıca söz konusu toplu ölümlere ve afetlere metafizik tekniklerin sebep olacağını da haber veriyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi