Neptün bir gaz gezegen değil

Zaten gaz gezegen diye bir şey yok. Hiç katı kısmı bulunmayan bir yerde sadece gaz da bir arada durmaz/bulunmaz. NASA’ya bakarsanız Neptün’ün sadece katı bir çekirdeği var ve geriye kalanı hep gaz. Bu bilgi, yeşillerin ve grilerin NASA’sının uydurmalarından biri. Böyle olmadığını kendileri de biliyorlar ve dünya insanlığından gizliyorlar.

NASA’nın Voyager 2 isimli uzay aracı tarafından 1989 tarihinde çekildiği söylenen şu görüntüdeki şey Neptün değil. Neptün’ün koruma kalkanı. Gazdan, tozdan, enerjiden oluşuyor. Tıpkı Satürn’deki ve Jüpiter’deki kalkanlar gibi…

Kalkanın içindeki gerçek Neptün dünyamıza çok benziyor. Dışarıdan bakınca mavi görünen büyük okyanuslar ve büyük karalar/kıtalar var. Bilim ve teknolojide bizden ileri seviyede olan Neptün’de bitki örtüsü açık mavi tonlarında… Neptün’de çok eskiden başka dünyalardan gelip Neptün’e yerleşmiş başka insan türleri de var ama gerçek/yerli Neptünlüler bizden kısa boylular ve ciltleri de gri ile açık mavinin alaca tonlarında…

İnce yüzlü, ince çeneli, gözleri iri, kafatasları arkadan çıkık gibi, saçları yok, üç parmaklılar ve bize kıyasla daha çelimsiz, zayıf, güçsüz duruyorlar. Boyunları da ince, omuzları da geniş değil.

Gerçek Uranüs

Voyager 2 isimli uzay aracı tarafından 1986’da çekildiği iddiasıyla paylaşılan bu görüntüde görülen şey Uranüs değil. Yeşillerin ve grilerin kontrolündeki NASA’ya ve diğer uzay ajanslarına sorarsanız, Uranüs dünyamızdan kütle olarak 15 kat, hacim olarak 63 kat büyüktür.

Bu bilginin doğru olmadığını onlar da biliyorlar. Dünya insanlığına doğruları anlatmak istemiyorlar. Uranüs’ün de gazlardan, tozlardan, enerjiden oluşan koruma kalkanı var. Ayrıca yine koruma maksatlı yapılan halkaları var. Bu kısımlardan ölçerseniz Uranüs’ü dünyadan çok büyük bir gezegen olarak görürsünüz. Lakin bu kalkanla, içindeki gerçek Uranüs gezegeni arasında büyük bir uzay boşluğu var. Kalkan içindeki gerçek Uranüs, zan edildiği kadar dünyamızdan büyük değil. Çok az farkla dünyamızdan büyük bir gezegen.

Uranüs’ün yeryüzünde de okyanuslar, denizler, karalar/kıtalar var. Uranüs’te bitki örtüsü yeşil renkte. Uranüs’te bilim ve teknoloji dünyamızdan çok çok daha ileri seviyede. Uranüslüler saldırgan, savaşçı insanlar.

Uranüs insanları açık kahverengi ile gri alaca tonlarında cilde sahipler. Neptünlülerden biraz daha uzun ve güçlüler ama biz dünya insanlarından hafif kısa ve çelimsizler.

Gözleri bizim gözlerimize nispetle biraz iri ve biraz çekik, yüzleri ve çeneleri ince, kafa/vücut oranı bize kıyasla değişik ve kafaları iri, saçsız ve sakalsızlar. İnce uzun kollu, büyük elli, dört parmaklılar. Yüz ifadeleri dünyamızdaki Çinliler gibi hep gergin/asabi olan insanlar bunlar.

Dünyamızın etrafında da bir koruma kalkanı var

Bu kalkanı öyle her uzaylı tür geçemiyor. Geçebilenler az. Geçebilenleri de sık sık, kolayca ve kalabalık halde geçemiyor. Bu kalkanı geçmek zor, tehlikeli, masraflı ve çok yüksek teknoloji isteyen bir iş.

Bu kalkanı dünya insanlığı çoktan keşfetti ama bütün insanlığa düşmanı olan yahudi, satanist, mason temelli Ankebut Ağı ve onların da içine sızan griler, yeşiller, keşfedilen şeyin hakikatini dünya insanlığından gizlediler.

Evet… Van Allen radyasyon kuşağı denilen şey, aslında dünyamızı korumak için suni yollarla yapılmış bir kalkandan başka bir şey değil. Van Allen kuşağının, güneşimizden ve diğer yıldızlardan gelen zararlı ışınları durdurmak için meydana gelmiş ve nasıl meydana geldiği bilinmeyen bir kalkan olduğu iddiası, bilim diye diye art niyetle dünya insanlığına anlatılan masallardan biri… Bu şey, aslında düpedüz bir koruma kalkanı. Hem de mükemmel bir kalkan. İçeriden dışarıya doğru geçmek de çok zor, masraflı ve tehlikeli.

NASA’nın bazı çalışanları ve dünyadaki daha pek çok uzay ajanslarının bazı çalışanları da dahil olmak üzere bütün dünya insanlığını işte böyle masallarlarla ayakta uyuttular.

Bu konudaki gerçeği ya da dünyaya böyle masallarla anlatılan şeylerin hakikatini çözen ya da çözecek gibi olan namuslu dünya insanlarını ya kaza süsüyle öldürdüler, ya biyonik robotunu yapıp yerlerine geçtiler ya da zihinlerini kontrole aldılar. Hafızalarını kısmen sildiler ya da vücutlarına çip taktılar. Hala da böyle namuslu dünya insanlarına bunları yapıyorlar.

Sonra İblis’in istediği gibi evrim aldatmacalı, satanizm arka planlı ve tamamen uydurmalı sözde bilim/teknik anlatıyorlar.

Ne kadar tuhaf

Kaç tane gezegende kaç senedir kaç kere fotoğrafımla birlikte haber oldum da kendi gezegenimde abartılı şekilde sansürleniyorum.

Şu dünyada birkaç kere yazılı haberlere konu oldum, onların bile çoğunu yeşillerin Google’ı listelemiyor/göstermiyor.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bir Yorum Yazın