Etiket arşivi: NASA

Alanın elinde patlıyor bunlar…

Meğer, Japonya’da “dizüstü çöken” ve dünyanın kahkahalar ile güldüğü şu uçak da F 35 imiş… Yalan dolan haberlerle abartıyorlarken, insanlığı kandırıyorlarken bile, bundan yaklaşık 7-8 sene önce bile ben F 35 projesinin çöp bir proje olduğunu yazdım durdum. İnatlaştılar da ne oldu… Daha büyük zarar ettiler, ediyorlar.

F35 diye gerçek bir savaş uçağı yok, çöpler var. Hurdacıya verilirlerse, zararları birazcık da olsa azaltabilirler. Batmış vaziyetteki batı dünyasının yapabileceği de ancak budur. Sadece savaş uçaklarında ya da harp sanayiinde değil, her sahada/sektörde bataklar. NASA’ları bile batalı en az on yıl oldu da hala NASA’yı da süründürüyorlar, dünyayı da kandırıyorlar.

İngilizlerin 6. nesil Tempest savaş uçağı dedikleri proje de işte bunun gibi balon ve çöp bir proje… Bir de kadim suç ortakları olan Japonları dahil etmişler Tempest sahtekarlığına… Şimdi Japonya da açıkça battı, o ne yapabilir artık Tempes projesine… Beyhude çabalar bunlar.

Bir de sanki dünya bu gibi uçan tenekelerin peşinde koşuyormuş gibi haberler yaptırıyorlar. Bunların rezilliklerini sesli anlatmaya bile saatler lazım. Alanın elinde patlıyor bunlar, tıpkı Tayyip’in Bayraktar’ları gibi… Laf çok, şov şok, danışıklı alış verişler çok ama icraat yok.

Şöyle aslanlar gibi bir savaş uçağı projesine de mi girsek, ne yapsak… Bundan sonra ne batak batıdan, ne de batak Asya’dan ne de kukla Araplardan sağlam bir proje çıkmaz, çıkamaz. Anlaşılan o ki bu iş de İstanbul’a kalacak.

Hem belki de uçak satış anlaşmalarına “metafizik destek hizmeti” de ekleriz. Bizden uçak alanların uçakları, günümüzde Ankebut Ağına bağlı ülkelerin uçakları gibi düşüp çöküp yanıp durmaz.

| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Şüphe ile karşılanmalı

Büyükçe göktaşları gibi görünen, çıplak gözle bakılınca gerçek göktaşlarından ayırt edilemeyen uzay araçları var. Dağdaki kocaman kaya gibi görünen, denizdeki kayalık gibi görünen uzay araçları var. Yanına gelen, üzerinde yürüyen, çekiç vuran insanların bile gerçek kaya zan edeceği kadar gerçekçi yapılmış uzay araçları bunlar…

NASA ve suç ortağı olan uzay ajansları, dünya insanlığını kandırmaya devam ediyorlar. Söz konusu uzay araçları, güneşte patlamalar olduğunu, dünyaya büyükçe göktaşı yaklaştığını iddia ettiklerinde, hepbir ağızdan bile iddia etseler, şüpheci olmak, hemen itibar etmemek gerekiyor.

| Mfs

Hala aynı film, aynı fırıldak…


Uzaya ne gönderiliyor, kimin başına ne düşecek, belli değil

Sene 2022 oldu ama hala Ay ve nükleer kelimeleri bir arada haber yapılıyor. Arka planda aslında ne dönüyor, bunu kaç kişi biliyor… Sadece ABD değil, dünyadaki bütün devletler ittifak ederek güçlerini, teknolojilerini birleştirseler bile Ay’a ve Ay’dakilere hiçbir şey yapamazlar.

ABD, Ay’a gitmeyi denediği ilk zamanlarda duvara çarmış gibi oldu. Sonra da Ay’a peş peşe nükleer bombalar atmanın yollarını araştırdı. Bu, daha sonra basına, medyaya da sızdı. Sovyet Rusya’nın hali de ABD’den farksızdı. Onlar da duvara çarptılar. Sonra ABD ve Rusya Ay projelerinde ortak hareket etmek istediler. Bazı gizli ortak projeler gerçekleştirdiler. Uzay araçları ve astronotlar göndermek yerine Ay’ın çevresinde dolaşacak uydular ve Ay yüzeyine inecek robotlar gönderebildiler. O günden bu güne kadar da hep tuhaf tavırlar, kararlar sergilediler ve Ay hakkındaki sarsıcı gerçekleri gizlemek istediler. Ay’dan neden bu kadar uzak durduklarına dair sarsıcı yayınlar da yapıldı, hatta bazı meşhur filmler de çekildi. Son birkaç yıl içinde hazırlanan bazı belgesel çalışmalarda Ay’daki devasa askeri tesisler, kilometrelerce yükseklikteki kuleler, kilometrelerce çapındaki çanak antenler somut delillere dayanılarak anlatıldılar. Böylelikle, yıllardır anlattığım hususlar, somut ispatları ve ABD ordusundan yüksek rütbeli emekli subayların anlatımları ile de doğrulandı.

ABD’deki ve Rusya’daki etkili ve yetkili kişiler ise, Ay’ın suni bir gezegen olduğunu, Ay’da müslümanların hakim olduğunu, orada bilim ve teknolojinin çok çok ileri seviyede olduğunu, çok zaruri olmadıkça dünyamızın hiçbir şeyine müdahale etmediklerini ta o zamanlarda öğrendiler.

Yıllardır yazdığım gibi, bu dünyanın insanlığının imtihan sürecini bozacak müdahaleler yapılmasına dinen izin yok. Ay’daki Müslüman unsurların da bu müdahaleleri yapmasına müsaade yok. O müsaade olsaydı, şu dünyada ne yeşiller, ne griler, ne ABD, ne Rusya, ne Çin, ne Satanistler, ne kara paracılar, ne organ kaçakçıları, ne zorla fuhuş yaptıranlar, ne NASA, ne NATO kalırdı. Sadece iki gün içinde hepsini tarihe gömerlerdi. Bunu yaparken belki de hiç zayiatları olmazdı.

Yıllar öncesinden beri yazıyorum ki Ay suni bir gezegen ve içinde kat kat sistemler var. Orada dünyadan gitmiş çok sayıda dünya insanı da var. Hatta alim, fazıl kişiler de var. Orada başka dünyaların insan türleri arasından müslüman olanları da var. Orada ırkçılık yok, orada cehalet yok, orada kin ve nefret hakim değil. Orada haksız yere kan dökülmüyor. Orada sömürgecilik yok. Orada İblis’in sözü geçmiyor. Orada gerçek manada insanlık var, mutluluk var, huzur var. Bilim ve teknolojinin insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılması var. Ortak bir insanlık, ortak bir medeniyet var.

Ankebut Ağının mensupları bu güne kadar milyonla yalan haber ve açıklama yaptılar, yaptırdılar. Yarım asırdan fazladır dünyaya anlatamadıkları, anlatmak istemedikleri hakikat bu… Hala kıvranıp duruyorlar. O zamanlar bir çılgınlıkla Ay’a nükleer bombalar gönderip patlamayı ciddi ciddi tartıştılar ama kısa süre sonrasında, bu düşünceleri ile ne kadar komik hallere düştüklerini anlayıp kabullendiler. Bir filin karşısındaki bir karınca kadar bile olmadıklarını kabullendiler. Aralarından bazıları zaman zaman çıkıp “Bize düşman olsalardı mahvolmuştuk” diyerek basına, medyaya konuştular ama bildiklerinin devamını anlatmadılar.

Yine de sık sık Ay ve nükleer kelimelerinin bir arada geçtiği haberleri duyuyoruz. “Nedir, neler dönüyor” diyerek haberlere baktığımızda, Ay’a nükleer santral tesis edilmesine dair fikirleri, Ay’a gidecek roketlerin nükleer sistemle çalışan roketler olmasını sağlamaya dönük projeleri ve sık sık da ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Dairesi (DARPA)’ni görüyoruz. Sanki her şey çok barışçılmış, her şey tertemiz hatta melek gibi niyetlerle yapılıyormuş, sanki her şey insanlığın faydası için yapılmaktaymış ya da yapılacakmış gibi masallar, yalanlar okuyoruz ya da dinliyor, izliyoruz.

Elli yıldan fazla süredir Ay’a, Mars’a, güneş sistemimize, bütünüyle uzaya dair masallar/yalanlar anlatan ve bunu devletler arası bir organize faaliyetle hala devam ettirmeye çabalayan satanist unsurlara nasıl güvenebiliriz.

Ay’a nükleer bombalarla ya da roketlerle saldırılar yapamadılar, yapamıyorlar. Ay’a yerleşme alanı da tesis edemiyorlar. Hatta öyle bir korkuyorlar ki onlarca yıldır Ay’a bir daha astronot bile gönderemiyorlar. Ay karşısında, Ay’dakiler karşısında hala bu kadar korkak ve çekingen kalıyorlar. O halde bunca nükleer projelerle aslında neler çeviriyorlar? Nükleer roket dedikleri şeylerden birinin, istediklerinde, hedef aldıkları bir ülkenin/şehrin tepesine düşmeyeceğinin, yüz binlerce hatta milyonlarca masum sivili öldürmeyeceğinin garantisini kim verebilir? 1945’de, masonlar/yahudiler tarafından bir süper güç olması istenen ABD, dünyanın gözleri önünde bunu yapmıştı, şimdi neden yapmasın?

NASA’nın batak olduğunu, kendi roket motorunu bile yapamayacak kadar krizde olduğunu, bu nedenle malum şirketlerin NASA’nın önüne geçirilmek istendiğini yıllar önce yazmıştım. O malum şirketlerin de iyi hallerde olmadıklarını, çünkü bir bütün olarak ABD’nin batak halde olduğunu, Elon Musk’ın ve şirketlerinin de aşırı şekilde abartıldığını yıllardır yazmıştım. Şimdilerde ise ABD’deki şirketler de amiyane tabirle nalları dikmek üzere… Bu güne kadar basın, medya faaliyetleri ile dünyaya bir süper güç olarak tanıtılmış, yutturulmuş olan ve bu günlerde nalları dikmemek için son çırpınışlarını sergileyen ABD’nin, sözde süper güç olmaya çalıştığı zamanlarda çekinmeden yaptığı şeyi, sahneden inmeden önce bir daha ve hatta daha şiddetli şekilde yapmayacağına kim garanti verebilir. Ankebut Ağının dünyayı sömürmekte, katletmekte, cehenneme çevirmekte kullandığı malum devletler tam manasıyla yok olana kadar çok dikkatli olmak gerekiyor. Söz konusu devletler, bunca zamandır ittifak halinde Milletler arası uzay istasyonunu bile insanlığın zararına olacak şekilde kullandılar. Dünyadaki suni kuraklık, kıtlık projelerinde, uzaydan dünyaya kuraklaştırıcı sinyaller gönderme projelerinde kullandılar. Suni depremler, seller, fırtınalar, tayfunlar, hortumlar yapmak için kullandıkları sistemin bir parçası olarak da kullandılar. Bir ülkenin ya da bölgenin insanlarına topluca zihin kontrolü uygulamak için kullandıkları sistemin bir parçası olarak da kullandılar. En göz önündeki uzay istasyonu üzerinden bile bunu yapmış o devletler, yıkılmamak için çırpınmakta oldukları şu süreçte neler yaparlar….

Birleşmiş Milletler ve NATO dahil olmak üzere, Ankebut Ağı tarafından tesis edilmiş, kontrol edilmiş ve edilmekte olan ittifaklar çoktan çöp oldular. Milletler arası yeni bir ittifak tesis edilmeli. Bu ittifaka bağlı yeni bir denetleme kurumu da derhal tesis edilmeli. ABD, Çin, Rusya başta olmak üzere dünyanın herhangi bir devletinin, kendi kafasına göre uzaya istediğini gönderebilmesinin önüne geçilmeli. Bağımsız denetleyiciler, insanlık namına hareket ederek, uzaya gönderilmek istenen şeylerin insanlığın zararına olacak şeyler olup olmadığını denetleyebilmeli. Uzaya silah ve de stratejik silah gönderilmesi, insanlığın ortak ve kesin kararı olarak yasaklanmalı. Bu milletler arası teşkilata dahil olmayan, bağımsız ve şeffaf denetlemelere izin vermeyen ülkeler, ABD, Çin ya da Rusya bile olsa bütün dünya ülkelerinden gerekli tavırları, baskıları, ambargoları görmeli. İnsanlığın korunması için gerekiyorsa bu ülkelere ittifakla harp ilan edilmeli. Söz konusu ittifak, uzaya dair anlatılan masalları da yayından kaldırmalı ve bir an önce uzayı gerçeklerini dünya insanlığına anlatmalı. Bu, insanlığın en temel haklarından biri…

Dünyanın önde gelen devletlerinin organize şekilde hareket ederek dünya insanlığını kandırmalarına, yanlış bilgilendirmelerine karşı, artık bu dünyanın namuslu, dürüst bilim, fikir, eğitim, din ve siyaset adamları ittifak etmeli. Bu insanlık düşmanlığı, bu oyunlar, bu yalanlar, bu filim fırıldaklar artık sıktı…

Ben, söz konusu milletler arası teşkilatın ve denetleme kurumunun bir an evvel tesis edilebilmesi ve ayrıca çalışanları arasına masonların, satanistlerin ve muhtelif insanlık düşmanı akımlara kapılmış kişilerin sızmaması için üzerime düşenleri yapmaya her zaman hazırım.

Artık, insanlık düşmanlığının ve düşmanlarının hakim olmadığı yeni bir dünya düzeni tesis edilmeli…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

“Çok müşkil bir vaziyetteyiz.”

Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın açıklamasını çok eksik ve kusurlu buldum. ABD’nin kendine hayrı kalmamışken sadece ABD’yi çağırması çok büyük bir eksiklik olmuş. Yanı sıra Çin’i, Rusya’yı, Japonya’yı, İngiltere’yi, Fransa’yı, Almanya’yı hatta bütün Avrupa ülkelerini ve daha kimi istiyorlarsa çağırmaları gerekirdi.

Hatta NASA’dan destek alarak uzaya mesajlar göndererek yardım talebinde bulunmaları da faydalı olur. “Burada Türkler var. Son birkaç asırdır çok fena çökmüşlerdi ve biz onlara her kötülüğü yaptık. İnsanın insana yapmayacağı şeyleri bile hep yaptık. Şimdi ayağa kalkıyorlar, hesap soracaklar ve ellerinden aldığmız her ne varsa onları da geri alacaklar. Lakin hiçkimse karşılarına çıkamıyor. Dünyadaki diğer devletler bizi ortada bıraktılar. Yardım taleplerimize olumlu karşılık vermek istemedikleri için kendimizi ezerek ve onursuzca resmi açıklamalar da yaptık. Ne yaptıysak olmuyor. Sesimimizi uzaydan kimler duyuyorsa bize yardıma gelmelerini rica ediyoruz. Çok müşkil bir vaziyetteyiz” diyebilirler.

Ben de söz veriyorum ki etrafımıza gelecek, düşmanlarımıza destek vermeyi deneyecek, buna cesaret edecek bütün orduların toplam mevcudunun yarısı kadarını, kısa sürede ve tek kurşun atmadan cehenneme göndereceğiz. Geri kalanını ise metafizikçi komandolara değil ordularıma bırakacağım. Herkes biliyor zaten dini kurallar, sınırlar var. Bunlara riayet etmek zorunluluğumuz var. Yoksa tamamını da tek kurşun atmadan cehenneme gönderebilirdik. Ayrıca ordularımın harp tecrübesini artırması ve ganimetler alması da lazım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Bundan sonra havacılık sektörüne bir lira dahi yatırım yapılmamalı

Havacılık sektörü artık büyük oranda bitmiştir, öyle değil mi? Çok büyük gemiler denizde uçakların ortalama hızı kadar hızlı gidebilecekken, bu hızla yolcu ve yük taşıyabilecekken, uçakları kim neden tercih etsin?

Herkesin kendine ait hem karada hem denizde giden arabası olacakken, bu arabalar denizde saatte 300 km ve üzeri hıza ulaşabilecekken, insanlar ülkeler arası seyahati bile özel araçlarıyla birkaç saate indirecekken, kim neden uçaklara binsin?

Kaç senedir “Havalimanları yapmayın, uçaklara yatırım yapmayın, bize oyun kuruyorlar, bunlara yapılan yatırımlar çöp olacaklar” dedim durdum ama dinlemediler. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Dünyadaki hiçbir taraf, bundan sonra havacılığa bir lira daha yatırım yapmamalı.

“NASA batak, Tesla da batacak.”

Yaklaşık on yıldır “Batı dünyası battı, ABD de battı. Batı dünyasının gerçek yüzü şöyle şöyle…” diye anlattım ve çok zor da olsa gerçekleri hakim kıldım. Yaklaşık beş yıldır ise “NASA batak, Tesla da batacak.” deyip durdum. İlk yıllarda Tesla’yı ve Elon Musk’ı eleştirmek bile zor zanaatti. Muazzam bir reklam, beyin yıkama, kabullenişleri yönlendirme siyaseti uygulanıyordu. Eleştirilmesi halinde insanların tepkileri çok sert oluyordu. Zihinlerde Tesla’nın ve Elon Musk’ın yeri arş-ı alaya çıkmıştı. İnsanların gözünde/zihninde oralara konmuş birini, bir ülkeyi, bir şirketi, bir projeyi, gerçek yüzüyle anlatmak çok zor zanaatti.

Akademi Dergisi bunu da yaptı, yalanları ezdi, geçti ve Ankebut Ağının, batı dünyasının son ümitlerinden biri olan Elon Musk’ı da zihinlerde yıktı. Son iki-üç senedir Tesla ve Elon Musk sanal rüzgarı epeyi dindi. İnsanların kafasında “acaba?” soruları oluştu. Bunca sinsi propagandalarla ve mason tarikatı mensubu medya patronlarının da büyük katkılarıyla zihinlerde devleştirilen Elon Musk, kısa sürede büyük bir baskı altında kalınca, Twitter üzerinden yaptığı bir 1 Nisan paylaşımında konuyu tiye almak zorunda kaldı. Yıllardır takipçim olanlar, bu süreçte neler yaşandığını ayrıntılı olarak gördüler, yaşadılar.

Şimdi diyorum ki çok çok yakın gelecekte o biyonik robot Elon Musk, Tesla, Boeing hatta NASA ya kadar toplamda yüzlerce şahıs, şirket ve kurum artık resmen/açıkça da batacak. Dünya üzerindeki bütün taraflar, bu gibi sarsıcı gelişmelere hazır olmalılar. Batı dünyasıyla, AB ile, ABD ile, NATO ile ve bunların başını çektiği muhtelif milletler arası kuruluşlarla/organizasyonlarla yakın durmaya devam edenler, bunlarla birlikte batacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya