Uzaya ne gönderiliyor, kimin başına ne düşecek, belli değil
Sene 2022 oldu ama hala Ay ve nükleer kelimeleri bir arada haber yapılıyor. Arka planda aslında ne dönüyor, bunu kaç kişi biliyor… Sadece ABD değil, dünyadaki bütün devletler ittifak ederek güçlerini, teknolojilerini birleştirseler bile Ay’a ve Ay’dakilere hiçbir şey yapamazlar.
ABD, Ay’a gitmeyi denediği ilk zamanlarda duvara çarmış gibi oldu. Sonra da Ay’a peş peşe nükleer bombalar atmanın yollarını araştırdı. Bu, daha sonra basına, medyaya da sızdı. Sovyet Rusya’nın hali de ABD’den farksızdı. Onlar da duvara çarptılar. Sonra ABD ve Rusya Ay projelerinde ortak hareket etmek istediler. Bazı gizli ortak projeler gerçekleştirdiler. Uzay araçları ve astronotlar göndermek yerine Ay’ın çevresinde dolaşacak uydular ve Ay yüzeyine inecek robotlar gönderebildiler. O günden bu güne kadar da hep tuhaf tavırlar, kararlar sergilediler ve Ay hakkındaki sarsıcı gerçekleri gizlemek istediler. Ay’dan neden bu kadar uzak durduklarına dair sarsıcı yayınlar da yapıldı, hatta bazı meşhur filmler de çekildi. Son birkaç yıl içinde hazırlanan bazı belgesel çalışmalarda Ay’daki devasa askeri tesisler, kilometrelerce yükseklikteki kuleler, kilometrelerce çapındaki çanak antenler somut delillere dayanılarak anlatıldılar. Böylelikle, yıllardır anlattığım hususlar, somut ispatları ve ABD ordusundan yüksek rütbeli emekli subayların anlatımları ile de doğrulandı.
ABD’deki ve Rusya’daki etkili ve yetkili kişiler ise, Ay’ın suni bir gezegen olduğunu, Ay’da müslümanların hakim olduğunu, orada bilim ve teknolojinin çok çok ileri seviyede olduğunu, çok zaruri olmadıkça dünyamızın hiçbir şeyine müdahale etmediklerini ta o zamanlarda öğrendiler.
Yıllardır yazdığım gibi, bu dünyanın insanlığının imtihan sürecini bozacak müdahaleler yapılmasına dinen izin yok. Ay’daki Müslüman unsurların da bu müdahaleleri yapmasına müsaade yok. O müsaade olsaydı, şu dünyada ne yeşiller, ne griler, ne ABD, ne Rusya, ne Çin, ne Satanistler, ne kara paracılar, ne organ kaçakçıları, ne zorla fuhuş yaptıranlar, ne NASA, ne NATO kalırdı. Sadece iki gün içinde hepsini tarihe gömerlerdi. Bunu yaparken belki de hiç zayiatları olmazdı.
Yıllar öncesinden beri yazıyorum ki Ay suni bir gezegen ve içinde kat kat sistemler var. Orada dünyadan gitmiş çok sayıda dünya insanı da var. Hatta alim, fazıl kişiler de var. Orada başka dünyaların insan türleri arasından müslüman olanları da var. Orada ırkçılık yok, orada cehalet yok, orada kin ve nefret hakim değil. Orada haksız yere kan dökülmüyor. Orada sömürgecilik yok. Orada İblis’in sözü geçmiyor. Orada gerçek manada insanlık var, mutluluk var, huzur var. Bilim ve teknolojinin insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılması var. Ortak bir insanlık, ortak bir medeniyet var.
Ankebut Ağının mensupları bu güne kadar milyonla yalan haber ve açıklama yaptılar, yaptırdılar. Yarım asırdan fazladır dünyaya anlatamadıkları, anlatmak istemedikleri hakikat bu… Hala kıvranıp duruyorlar. O zamanlar bir çılgınlıkla Ay’a nükleer bombalar gönderip patlamayı ciddi ciddi tartıştılar ama kısa süre sonrasında, bu düşünceleri ile ne kadar komik hallere düştüklerini anlayıp kabullendiler. Bir filin karşısındaki bir karınca kadar bile olmadıklarını kabullendiler. Aralarından bazıları zaman zaman çıkıp “Bize düşman olsalardı mahvolmuştuk” diyerek basına, medyaya konuştular ama bildiklerinin devamını anlatmadılar.
Yine de sık sık Ay ve nükleer kelimelerinin bir arada geçtiği haberleri duyuyoruz. “Nedir, neler dönüyor” diyerek haberlere baktığımızda, Ay’a nükleer santral tesis edilmesine dair fikirleri, Ay’a gidecek roketlerin nükleer sistemle çalışan roketler olmasını sağlamaya dönük projeleri ve sık sık da ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Dairesi (DARPA)’ni görüyoruz. Sanki her şey çok barışçılmış, her şey tertemiz hatta melek gibi niyetlerle yapılıyormuş, sanki her şey insanlığın faydası için yapılmaktaymış ya da yapılacakmış gibi masallar, yalanlar okuyoruz ya da dinliyor, izliyoruz.
Elli yıldan fazla süredir Ay’a, Mars’a, güneş sistemimize, bütünüyle uzaya dair masallar/yalanlar anlatan ve bunu devletler arası bir organize faaliyetle hala devam ettirmeye çabalayan satanist unsurlara nasıl güvenebiliriz.
Ay’a nükleer bombalarla ya da roketlerle saldırılar yapamadılar, yapamıyorlar. Ay’a yerleşme alanı da tesis edemiyorlar. Hatta öyle bir korkuyorlar ki onlarca yıldır Ay’a bir daha astronot bile gönderemiyorlar. Ay karşısında, Ay’dakiler karşısında hala bu kadar korkak ve çekingen kalıyorlar. O halde bunca nükleer projelerle aslında neler çeviriyorlar? Nükleer roket dedikleri şeylerden birinin, istediklerinde, hedef aldıkları bir ülkenin/şehrin tepesine düşmeyeceğinin, yüz binlerce hatta milyonlarca masum sivili öldürmeyeceğinin garantisini kim verebilir? 1945’de, masonlar/yahudiler tarafından bir süper güç olması istenen ABD, dünyanın gözleri önünde bunu yapmıştı, şimdi neden yapmasın?
NASA’nın batak olduğunu, kendi roket motorunu bile yapamayacak kadar krizde olduğunu, bu nedenle malum şirketlerin NASA’nın önüne geçirilmek istendiğini yıllar önce yazmıştım. O malum şirketlerin de iyi hallerde olmadıklarını, çünkü bir bütün olarak ABD’nin batak halde olduğunu, Elon Musk’ın ve şirketlerinin de aşırı şekilde abartıldığını yıllardır yazmıştım. Şimdilerde ise ABD’deki şirketler de amiyane tabirle nalları dikmek üzere… Bu güne kadar basın, medya faaliyetleri ile dünyaya bir süper güç olarak tanıtılmış, yutturulmuş olan ve bu günlerde nalları dikmemek için son çırpınışlarını sergileyen ABD’nin, sözde süper güç olmaya çalıştığı zamanlarda çekinmeden yaptığı şeyi, sahneden inmeden önce bir daha ve hatta daha şiddetli şekilde yapmayacağına kim garanti verebilir. Ankebut Ağının dünyayı sömürmekte, katletmekte, cehenneme çevirmekte kullandığı malum devletler tam manasıyla yok olana kadar çok dikkatli olmak gerekiyor. Söz konusu devletler, bunca zamandır ittifak halinde Milletler arası uzay istasyonunu bile insanlığın zararına olacak şekilde kullandılar. Dünyadaki suni kuraklık, kıtlık projelerinde, uzaydan dünyaya kuraklaştırıcı sinyaller gönderme projelerinde kullandılar. Suni depremler, seller, fırtınalar, tayfunlar, hortumlar yapmak için kullandıkları sistemin bir parçası olarak da kullandılar. Bir ülkenin ya da bölgenin insanlarına topluca zihin kontrolü uygulamak için kullandıkları sistemin bir parçası olarak da kullandılar. En göz önündeki uzay istasyonu üzerinden bile bunu yapmış o devletler, yıkılmamak için çırpınmakta oldukları şu süreçte neler yaparlar….
Birleşmiş Milletler ve NATO dahil olmak üzere, Ankebut Ağı tarafından tesis edilmiş, kontrol edilmiş ve edilmekte olan ittifaklar çoktan çöp oldular. Milletler arası yeni bir ittifak tesis edilmeli. Bu ittifaka bağlı yeni bir denetleme kurumu da derhal tesis edilmeli. ABD, Çin, Rusya başta olmak üzere dünyanın herhangi bir devletinin, kendi kafasına göre uzaya istediğini gönderebilmesinin önüne geçilmeli. Bağımsız denetleyiciler, insanlık namına hareket ederek, uzaya gönderilmek istenen şeylerin insanlığın zararına olacak şeyler olup olmadığını denetleyebilmeli. Uzaya silah ve de stratejik silah gönderilmesi, insanlığın ortak ve kesin kararı olarak yasaklanmalı. Bu milletler arası teşkilata dahil olmayan, bağımsız ve şeffaf denetlemelere izin vermeyen ülkeler, ABD, Çin ya da Rusya bile olsa bütün dünya ülkelerinden gerekli tavırları, baskıları, ambargoları görmeli. İnsanlığın korunması için gerekiyorsa bu ülkelere ittifakla harp ilan edilmeli. Söz konusu ittifak, uzaya dair anlatılan masalları da yayından kaldırmalı ve bir an önce uzayı gerçeklerini dünya insanlığına anlatmalı. Bu, insanlığın en temel haklarından biri…
Dünyanın önde gelen devletlerinin organize şekilde hareket ederek dünya insanlığını kandırmalarına, yanlış bilgilendirmelerine karşı, artık bu dünyanın namuslu, dürüst bilim, fikir, eğitim, din ve siyaset adamları ittifak etmeli. Bu insanlık düşmanlığı, bu oyunlar, bu yalanlar, bu filim fırıldaklar artık sıktı…
Ben, söz konusu milletler arası teşkilatın ve denetleme kurumunun bir an evvel tesis edilebilmesi ve ayrıca çalışanları arasına masonların, satanistlerin ve muhtelif insanlık düşmanı akımlara kapılmış kişilerin sızmaması için üzerime düşenleri yapmaya her zaman hazırım.
Artık, insanlık düşmanlığının ve düşmanlarının hakim olmadığı yeni bir dünya düzeni tesis edilmeli…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi