Etiket arşivi: MHPKK

Her an her şeye hazırlıklı olun


Her an sahaya inebilirim, herkes her şeye hazırlıklı olsun. Bütün dünyaya çok kesin, çok net bir bilgiyi ilan ediyorum: Rusya iflas etti ve ona düşman görünen ülkeler bile bu gerçeği insanlıktan gizlemeye çabalıyorlar. Son süreçte yaşanan pek çok siyasi gelişme, danışıklı dövüşten ibaret…

Rusya bu iflası yaşamasın diye, Maraş merkezli suni deprem saldırıları da yapıldı. Çok şeyler de denendi ama hiçbiri işe yaramadı.

Yine herkes bilmeli ki Rusya Federasyonunun devlet sistemi düzgün işlemez vaziyette. Yaşanmakta olan çok sarsıcı gelişmeler dünya basınına açıkça yansımıyor.

Balkondan düşenler, müstehcen görüntüleri paylaşılanlar ve benzeri gelişmeler, devede kulak sayılacak hadiseler. Şu anda Rusya’nın içi kaynıyor ve doğru düzgün işler vaziyette bir Rusya yok.

Bir süre önce yazdığım gibi Rusya, gerçek bir harpte kendini bile savunamayacak vaziyette…

Buna rağmen, o Rusya’ya sözde/görünürde düşman olan ülkeler, Rusya’nın değil, Türkiye’nin üzerine oynadılar. Rusya’ya değil, Türkiye’ye son darbeleri vurmaya kalktılar. Aslında İstanbul’u/Mfs’yi durdumaya çabaladılar. Bunda da başarısız oldular ve günlerdir büyük siyasi, mali, askeri krizlerdeler.

“UFO’ya bak UFO’ya” oyunları bile gündemi meşgul edebilmek için oynandı.

Rusya-Ukrayna danışıklı dövüşü kapsamında bölgede konuşlandırılan askeri unsurların çoğu aslında Türkiye’ye karşı bölgede toplanıyorlar.

Rusya Federasyonunun parçalanmasına mani olamazlarsa, Türkiye’nin bir anda nasıl bir siyasi, askeri ve mali güce ulaşabileceğini çok iyi biliyorlar. Kabus gibi bu korkunun içindeler ve bundan çıkamıyorlar.

Bu nedenle, bir avuç azınlık hariç, geriye kalanlarının Türklükle ve Müslümanlıkla zerre kadar bağı kalmamış olan Azerbaycan’ı da maşa olarak kullanıyorlar. Dünya basınına yansıyan hadiselerin, görüşmelerin, açıklamaların hepsinin gerçek olan ve insanlıktan gizlenen arka planları var.

Bütün dünyanın gözleri önüne açıkça serdim ki ABD değil sadece, yanına onlarca ülke de gelse, Türkiye’yi işgal edebilecek ordulara, donanmalara, mali güce, eğitime, tecrübeye, mühimmata, benzine, cesarete sahip değiller.

Sadece elektromanyetik silahlar, uzun menzilli füzeler, nükleer bombalar kullanarak varlık gösterebilirler. Bir de savaş uçakları ile kısmi hava bombardımanları yapabilirler. Başka hiçbir hünerleri yok.

Ellerindeki en tesirli kart ise, sayıları on binleri bulan ve Türkiye’de her etkili/yetkili yere getirilmiş olan gizli Ermeni, gizli Yahudi, mason hainler…

Türkiye için asıl tehdit bunlar ve bunların oyundan düşürülmesinin hemen sonrasında somut şekilde dünya lideri olacak bir Türkiye var.

Tarafların bu kadar korkmasının ve saldırgan olmasının arka planında bu gerçekler var

Seçim falan olmayacaktı, yine olmayacak. Türkiye genelinde OHAL şartlarına herkes hazır olsun. Bu OHAL’i AKPKK ya da başka bir sözde siyasi parti ilan etmeyecek ve yönetmeyecek. Herkes hazır olsun ve ayağa kalksın. Üzerine ne düştüğüne, neler yapabileceğine baksın.

Ne beni yok edebildiler, ne Türkiye’yi… Şimdi hamle sırası bizde ve hamle için doğru zamana da geldik.

“Açık alan toplantıları ile gösteri yürüyüşleri, oturma eylemi ve miting gibi etkinlikler”, yetkililer tarafından keyfi şekilde engellenemez.

Vatana ihanetleri, kanun tanımaz oldukları, sürekli halkı tehdit ettikleri, mafya babacıkları ile halkı korkutmaya çabaladıkları açıkça gözler önünde olan… Yüz binlerce kişinin kasten ölüme terk edilmesi sonrasında “gerçek” tek bir soruşturma bile başlatmayan… Askerimizi sahaya indirmemenin ardından birbirini yalanlayan onlarca açıklama yapan… Birinin bile hala istifa etmediği de görülen şu seçilmişlerin ya da atanmışların emirlerine uymak mecburiyeti yoktur. Hukukta, kanunda böyle bir zorunluluk yok.

Bu türlü emirlerin tamamı hükümsüzdür, bağlayıcı değildir.

Türkiye an itibari ile bir kanun devleti değildir. Orman kanunlarını hakim kılmaya çabalayan ve buna açıkça ve defalarca teşebbüs eden hainlerin “resmi” idaresi altındadır.

Türk milleti olarak bu ihanetleri, cinayetleri, katliamları bir an evvet durdurmak bir tercih hakkı değil, milli bir vazifedir. Söz konusu kişilerin söz konusu hükümsüz emirlerine itaat etmek vatana ihanet etmektir.

Maraş merkezli suni deprem saldırıları sonrasında afet bölgesine dönüşen o bölgenin yükünü vatandaşlarımız daha fazla taşımak zorunda değildir.

Bu güne kadar hukuksuzca, zorla toplanan deprem vergilerine ne oldu? Kim/ler çaldıysa derhal geri getirsin, hemen devletin ve milletin menfaatine olacak şekilde kullanılsın ya da bu tarihi çapta kanunsuzluğun ve hırsızlığın hesabı, ilgili herkesten sorulsun.

Türkiye hukuk devleti ise, bu yapılır. Hukuk devleti değilse, ilgili kişiler ayaklar altına alınır.

Suni deprem saldırıları sonrasında toplanan yardım paraları nerede? Ne zaman bölgeye “gerçekten” kullanılacak?

Kızılay’ın yetkililerinin depremden iki üç gün sonra fahişelerin mekanlarında eğlendikleri meydana çıktı, kim gereğini yapacak? Kimin paralarıyla eğleniyorlardı?

Kızılay’ın, zaten milletin yardımları ile ürettiği çadırları, bir de milletin yardımları ile satın alan AHBAP’a sattığı açıkça gözler önünde, kim, hangi kurum ve yetkililer müdahale edecek? Türkiye hukuk devleti ise müdahale edilir, değilse müdahale etmeyen yetkililer de ayaklar altına alınır.

Nerede o gizli Ermeni ve büyükbaş vatan haini Binali Yıldırım? Nerede ailesi, akrabaları? Kimseyle helalleşilmeyecek, ilgili herkese hesap sorulacak. Küstahlaşıp devlet gücünü milletin aleyhine çevirmeye kalkan her kim ise ayaklar altına alınacak.

Madem o çadırlar vardı, o imkan eldeydi, günler boyunca afet bölgesinde on binlerce insanın battaniyeye sarılarak o kış şartlardında sokaklarda yatmasına neden izin verildi? Kimin izni beklendi? Düşmanın işgal valisi olsa memleketin başında, bu kadar rahat hareket edebilir miydi bu ülkede?

Madem ki o çadırlar vardı, madem ki onca tıbbi imkan da sağlık çalışanları da vardı, neden ille de o yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelmeleri için hamleler yapıldı?

Hala Türkiye’nin elinde çok sayıda sahra hastahanesi, yeterli tıbbi malzemeler, yeterli sağlık çalışanları var ve neden afet bölgesinde hala o yabancı unsurlar var?

Sahra hastahanesi kuran onlarca ülkenin ve NATO teşkilatının insan, organ hasadı yapmasına neden izin veriliyor?

O sözde sahra hastahanelerinin etrafında durarak cep telefonları ile görüntü alanlar neden engelleniyor? Bizim askerimiz ve polisimiz, vatandaşın çektiği görüntüleri cep telefonlarından neden sildiriyor?

İngiltere’den, ABD’den, İsrail’den talimat alan AKPKK-MHPKK organize suç, terör ve ihanet örgütü, işine geldiği anda, lazım olan her yerde askeri de polisi de fazlasıyla hazır ediyor.

İşine gelen yerde iş makinelerini de yakıtlarını da kamyonları da personelleri de hazır ediyor. Tıkır tıkır işletiyor sistemi… İşine gelince her şeyi alasıyla organize ediyor da neden gerçek yardımları, neden gerçek milli güvenlik tedbirlerini organize etmiyor?

Neden bu kadar açık ihanetlere ve kasıtlara rağmen birileri basında, medyada ve sosyal medyada hala “ihmal, liyakatsızlık” diyor?

İhmaller ve liyakatsizlik ikinci planda, aleni şekilde ihanet var, kasıt var, katliam var, kim bunu görüp de milleti oyalayabilir? Bunu yapmak basın ve medya özgürlüğü müdür, bunca vahim insanlık suçlarına bile suç ortağı olmak mıdır? Herkes titreyip kendine gelsin. Şu anlarda yaptığı icraatlarla, bulunduğu safla, herkes kendi sonunu belirliyor.

Ne kadar rest çekersem çekeyim, ayağa kalkabilecek bir dünya yok. Üzerimize gelebilecek bir dünya yok. Hepsinin hali Türkiye’den bin beter…

Sağcı, solcu, şucu, bucu diye ayırt etmeyeceğim. Dik duran, hesap soran, hak arayan, hukuk isteyen, ihanete isyan eden herkesi, her grubu/kesimi destekleyeceğim. Gerekiyorsa silahlı unsurlarımla destekleyeceğim.

Hiç kimse tereddüt etmesin, başka Türkiye yok…

Rusya, İran, Azerbaycan, Ermenistan, Suriye, Irak, birlikte hareket ediyorlar. AKPKK de MHPKK de CHPKK de HDPKK de Muharrem de Ümit de onlarla bereber hareket ediyorlar.

O sözde siyasi partiler ve liderler, bir yandan NATO ile AB ile ABD ile ve İsrail ile de beraber hareket ediyorlar.

Afrika kıtasındaki ilgili taraflar, gruplar da tetikte olsunlar. Ankebut Ağı Türkiye’de açıkça devrildikten hemen sonra Afrika kıtası da hürriyetine koşacak. Ankebut Ağı ülkelerinin hepsi kendi dertlerine düşmüş olacaklar ve Afrika’ya müdahale edemeyecekler.

İngiltere de her an iflas edebilir. ABD’den bile önce tam bir iflas haline girebilir.

Çok güzel, çok hayırlı şeyler olacak. Korkaklar ölecek, cesurlar muzaffer olacak. Sürü belasını bulacak, millet kurtulacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Yeter artık

Şu insan denemez acayip mahluka söz söylemenin faydası yok, kurşunlar konuşmalı artık…

Bu millet şunlara tahammül etmek zorunda değil ki bu vahşi manzara en çok da şunlar gibiler yüzünden oluştu. Bunca yıldır iktidarın şakşakçılığını hep şu tipler yaptılar. Tenkit etmek ve sorunları düzeltmek isteyenleri de onlar hücum ederek, organize faaliyetle durdurdular.

Depremin yedinci gününde ve afet bölgesinin bir kısmına ulaştırılmış olan bir kısım yardımları gösteriyor da bir de kendince alay ediyor. Yetmiyor, en karaktersiz, en kahpe şekilde sövüyor. En acılı insanlara, milyonlarca mazluma, en sınırsız şekilde sövüyor. Bu kadar küstahlık, bu kadar ileri seviyede şeytanlık, asla cezası kalamaz.

Bu kadar acıya, bu kadar ihanete, bu kadar vahşete, bu kadar kasıta kör kalmak, sessiz kalmak bile insanlık dışı bir eylem iken… Dilsiz şeytanlık iken… Bir de ötesine geçerek karşılık verebiliyor, bunca rezaleti savunabiliyor. Hak, hukuk arayan milyonla insana sövüyor. Sanki bütün hesaplar günlerce çığlık atan ve “devlet nerede, ordumuz nerede” diyen sayısız afetzedenin haberleri ve videoları ile dolu değilmiş gibi…

Şunların yaşaması kamunun zararına… Sadece Türkiye’nin değil, bütün insanlığın hatta hayvanatın bile zararına… Şunların yok edilmesi, bütün insanlığa hatta gelecek nesillere bile büyük bir hizmet etmektir.

Bu millet bu seviyede ayardan çıkmış tiplere artık tahammül etmeyecek.

Üzerindeki mont 18 bin liracıkmış…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İktidarda kalmalarına izin vermeyeceğim


Ankebut Ağı, son zamanlarda Esed ve Suriye üzerinden benim sayemde kazandığı paralarla da CHPKK’yi ve altılı çeteyi maddeten destekliyor ve gerektiğinde iktidara getirmek için fonluyor, hazırda tutuyor. Bir avuç satılmıştan, haramzadeden ibaret olan altılı çete, bu paralarla elde tutularak hala Tayyip’le danışıklı dövüşüyor. Bu nedenle Anayasa ihlalini bile umursamaz tavırlar sergileyebildiler. Sorna sert kayaya çarpınca da çıkıp yalandan açıklama yaptılar. O açıklamalarının da arkasında durmamak için her şeyi deneyecekler. İşler yine kontrollerinde olmazsa, bu defa İngiltere bunları bir oldu bitti ile iktidara getirmeye oynayacak.

Ne AKPKK-MHPKK çetesinin iktidarda kalmasına izin vereceğim ne de onlardan farkı olmayan altılı çeteye meydan vereceğim. Hususiyle iş dünyası bunun farkında olmalı.

Metafizik usullerle görüşme yaptığım bütün taraflara samimiyetle, dürüstlükle aynı şeyleri söyledim…

Şartlarımdan biri de “Sizin ülkenizin Türkiye’deki sermayesini hatta mafyaların kontrolündeki kara paraları bile geçici süre için buradan çıkartacaksınız. Ben işleri düzene koyunca, tekrar gelecek ve daha iyi şartlarda çalışacaksınız. Daha çok da kazanacaksınız” maddesi idi…

Ankara hükumetinin yanında durmamaları gerektiğini, bunun Türk milletine yapılan çok büyük bir kötülük olduğunu da her fırsatta söyledim… Buna rağmen buradan paralarını çekmeyerek Ankara’dan yana duran bütün ülkelerin, buradaki bütün sistemlerini, gelirlerini şimdi hızla bozmaya başlıyorum. Çok çok büyük sorunlara sebep olacağım. Sadece metafizik bile bellerini büküyor, her şeylerini bozabiliyor ama ben çok yüksek teknolojiler ile fabrikaları, makineleri, arabaları, ofisleri, çalışanları, bankalardaki nakit paralarına kadar her şeylerini hedef alacağım. Özel uçakları ve helikopterleri bile uçamayacak. Depoları, ürettikleri ürünleri bile sürekli çıkan yangınlarda yanacak. Burada imal ederek Türkiye içinde ve dışında sattıkları arabalar, cihazlar, her şey bozulacak. Çıkartmadıkları o paraları burada tamamen kaybetmiş olacaklar. Çok büyük bir batağa da düşecekler. Büyük seviyede hukuki sıkıntıların içine de düşecekler.

Çin’de, ÇKP içinde, İstanbul ile yoluna devam etmek isteyen güçlü bir grup var. Bu grubun da arka planda uzaylılarla bağlantıları var.

Çin’in idaresini elinde tutan uzaylı gruplar, yeraltında da yer üstünde de ihtilaf halindeler. Aralarında ciddi seviyede mücadele var. Bu da siyaset yorumcularının Çin’e dair yorumlarında büyük aldanmalarına sebep olabilir. Çünkü Çin’de yer üstündeki dengeler aslında yer altındaki tarafların dengelerine bağlı. Kore’nin kuzeyi ve Güneyi ile Japonya ve Tayvan için de aynı dengeler var. Bunlar hep yerin altındaki dengelerle idare edilen yerler.

NATO’nun, Kore’nin kuzeyi ile anlaşarak, Kore’nin kuzeyini Çin’in üzerine gönderme ihtimali var. Bu savaşta nükleer bombalar kullanılması ihtimali de var ve eğer bu yaşanırsa, buna da aslında yerin altındaki dengeler sebep olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Akademik rüya tabirlerinde bu gün

Akademik rüya tabirlerinde bu gün…

Gökten kan yağması…

– Hayırlı günler hocam
Bu gece sabaha karşı rüyamda bı okul bahçesinde insanlar toplanmış kalabalık düğün gibi ama düğüne benzeyen bişey yok sonra bi anda havadan iri kırmızı kan gibi damlalar yağmaya başladı, ben dahil çoğu kişi beyaz giyimliydik bunun lekesi çıkmaz üzerime gelirse bana değmesin diye saçaklarin altına girmeye çalışıyorum, etraftan birileri arkasından çok güzel yağmur yağacak heryer hem temizlenir hem toprak suya kanacak diye konuşuyorlardı.

= Hayırlı günler.

Okul bahçesi bu rüyada Türkiye’yi temsil ediyor olmalı. Bütün Türk milletini ya da Türkiye’deki bir sınıfı temsil ediyor olmalı.

Sanayiciler ve tüccarları temsil ediyorsa bile sonunda aynı manaya çıkıyor çünkü, onlar sebebiyle bütün millet sorun yaşayacak.

Kan damlaması, çok kısa süre içinde çok büyük maddi kayıplar yaşanmasına delalet ediyor

Kalabalık insan topluluğu görmek de çoğunlukla iyiye yorulmaz. Keder, acı, üzüntü, istenmeyen hadiseler demek.

Arkasından yağmur yağacak olması ise hayra delalet ediyor.

Büyük sıkıntıların çok uzun sürmeyeceğine, sıkıntıların şiddetli olacağına, kısa sürede büyük acılara sebep olacağına ama sonrasında çok hayırlar olacağına ve kısa sürede ayağa kalkılacağına delalet ediyor.

– Bizim aile için mi hocam

= Hayır herkes için…

Şöyle de tabir edilebilir ve aslında hemen hemen aynı manaya da gelir…

Çok büyük ve çok acı musibetler milletçe başımıza yağacak.

Bu sırada yüksek sayıda can ve mal kaybı olacak.

İnsanlar çok zorlanacaklar. Öyle ki afetlerin şiddetini, yıkıcılığını görünce ümidini kaybedecekler de olacak.

Lakin yine de bu ülke kısa sürede toparlanarak ayağa kalkacak.

Yaşananlar ilk başte şer görünüyorken, sonunda hayra dönecek.

Çok yüksek sayıda insan şeytanı da hızlıca oyundan düşmüş, ortalık temizlenmiş olacak.

Zaten bu kadar büyük pislikleri ancak peş peşe gelen ve her biri çok acı, çok büyük olan musibetler temizler.

– Allah razı olsun hocam, Rabbim ilminize ve gücünüze ziyadelik versin …

= Amin. Cümlemizin.

Bu rüyanın hayırlı bir şekilde tabir edilme ihtimali yok. Bir tabiri daha var ki o da kıtlık… Önce maliye açıkça çökse de çökmese de feci afetler gelse de gelmese de bir şekilde bu ülkede büyük bir açlık, kıtlık zamanı yaşanacağını haber veriyor.

Rüyada okul görmenin bir manası da zaten işlerin batmasına, yokluğa, iflasa, açlığa, kıtlığa çıkar.

Gökten kan yağması, milletin büyük kısmınının affedilmez manevi hatalar içinde olduğuna… Dinden, ahlaktan, dürüstlükten, merhametten tamamen uzaklaşıp taş kesildiğine… Artık onların geri dönülemez seviyeye geldiğine ve helakı hak ettiklerine delalettir.

Bu rüyanın bir tabiri daha var ve buna göre;

– Okul, AKPKK-MHPKK hükumetini temsil ediyor.

– Düğün gibi olan ama aslında düğün olmayan kalabalık, bu güne kadar hükumetle iş yapmış ve hükumetin çevresinde bulunmuş kişileri, çok yüksek sayıdaki kişiyi temsil ediyor. (Düğün, sosyal çevre, iş çevresi, siyasi çevre demektir rüyalarda. Evlilik ise anlaşma, boşanma ise ayrılık/anlaşmazlık demektir.)

– Kan yağmuru, hükumetin ve çevresindeki kalabalık kitlenin affedilmez suçlarının ifşa olması, bunun çok hızlı ve bir arada olması…

– Kalabalık içindeki çoğu kişinin beyaz renk giymiş olması, iki yüzlülükleri, çok ileri seviyede suçlarına rağmen temiz insanlar gibi görünmeleri…

– “Bana değmesin” diyerek saçakların altına kaçmaya çalışmak, ifşa olmamak için çırpınmaları, kaçışmaları

– Yağmur, çok büyük sıkıntılar yaşanacağına, bütün işlerin ve dengelerin bozulacağına, çok büyük maddi zarara delalet ediyor.

– Her yerin temizlenecek olması, bütün suçluların er ya da geç ifşa olup cezalarını bulacak olmaları…

– Toprağın suya kavuşması, suçluların bu sürecin devamında öleceklerine delalet ediyor.

– Selamun aleyküm hocam . Rüyamda dişim sallanıyordu. Sonra elime düştü. Bi sıkıldım önce , sonra daha iyi oldu kapanacak orası hemen ve daha güzel duracak dedim .

= v.a.s. Şayet bu rüyada kendini birinin yerine temsili olarak görmediysen… Lüzumsuz, sıkıntı veren bir akrabanla aranı açacaksın ve bundan pişman olmayacaksın. İsabetli bir karar vermiş de olacaksın

Anlaşılan o ki rüya sahibi bu rüyada kendisini başkasının yerine temsili olarak görmüş.

O halde… Artık tamamen lüzumsuz, faydasız ve sıkıntılı olan bir kişiyi ya da tarafı, kalıcı olarak silip geçeceğim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Türkiye, yeni bir hileli seçime gitmeyecek

Şu an hilesiz bir seçim olsa, büyük terörist ve büyük karaktersiz Ahmet Davutyan’ın Gelecek isimli sözde partisi yüzde bir bile oy alamıyor.

Ahmet’i sahada piyon olarak oynatanlardan biri de Koç grubu mu?

Şu an hilesiz bir seçim olsa, Türkiye’deki en büyük baş hainlerden, katillerden, canilerden, sömürücülerden biri olan Devlet Bohçalı’nın MHPKK isimli sözde partisi, yüzde üç bile oy alamıyor. MHPKK’nin gerçek oyu, bundan on sene önce bile yüzde dördü bulmuyordu.

Bundan on sene önce bile MHPKK’nin tabanı/teşkilatı küçücük kalmıştı. Türkiye’de zan edildiği kadar da ülkü ocakları ve mensupları yok. “Ülkücülük” akımı da son on yıllarda eridi, yok olmak üzere…

Şu anda hilesiz bir seçim olsa, her türlü kara para, terör, dinsizleştirme, ahlaksızlaştırma, ihanet projelerinde basit bir piyon olarak kullanılan sözde siyasi parti HDPKK, yüzde beş bile oy alamıyor.

Şu anda hilesiz bir seçim olsa, her türlü terör, ihanet, kara para, cinayet, namussuzlaştırma projelerinde basit bir piyon olarak kullanılan sözde İYİ parti, yüzde beş bile oy alamıyor.

Basında ve medyada her ne kadar aksine rüzgarlar/havalar oluşturulmak istense de millet asla Meral’a ve çetesine inanmıyor, güvenmiyor. Zaten çok genç yaşta olmayanlar ve gençler arasından biraz okuması/kültürü olanlar, Meral’in nasıl bir çeteci olduğunu da nasıl bir katil olduğunu da nasıl bir mafya anası olduğunu da mevzu edilmeyen pislik dolu geçmişini de biliyor.

Deva, Gelecek, Saadet, Demokrat gibi diğer minicik suç ortaklarını bir kenara bırakın, hala İYİ’nin bile doğru düzgün siyasi teşkilatı yok.

Meral, önceki seçimde aldığı oyun büyük kısmını, benim cemaatimizi yönlendirmem sayesinde de alabilmişti. Şimdi o imkanı da elinde yok.

Şu meşhur mafya Ümit Özdağ’ın da diğerlerinden farkı yok. Basında, medyada ve sosyal medyada estirilen suni rüzgarlara vatandaşın büyük çoğunluğu kapılmıyor. Herkes, her şeyin farkında… Zafer denilen sözde siyasi partinin bile hala doğru düzgün siyasi teşkilatı ve tabanı yok. Tabela partileri bunlar. Piyonlar, maşalar bunlar…

Şu anda Zafer partisi denilen organize suç, terör ve ihanet örgütünün yüzde iki bile oyu yok.

Saadet, Demokrat, Deva ve Gelecek’i üst üste koysanız bile yüzde yedilik barajı kesinlikle geçemiyorlar. Yüzde beşi geçmeleri bile çok düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Masa kurup kurup milleti oyalamaya, Tayyip’e hareket sahası açmaya devam ediyorlar. Arka plandan ise Türkiye içindeki, Suriye’deki, Ukrayna’daki ve başka başka yerlerdeki kara paralardan pay almanın mücadelesini veriyorlar.

Bunların hiçbiri siyasi lider de değil, siyasi parti de değil… Osmanlının son zamanlarındaki Ermeni teröristlerin, bölücülerin, eşkıyanın günümüz temsilcileri bunlar.

Şu anda hilesiz bir seçim yapılsa, Tayyip’in başında bulunduğu AKPKK isimli organize suç, terör ve ihanet örgütü kesinlikle yüzde on oranında bile oy alamıyor.

Bir zamanlar fırtına gibi eserken, kısa sürede tabela partisine dönüşen ANAP’ın akıbetini yaşamak üzere… Tabela partisine dönüşmek üzere…

Hala çoğunlukla Tayyip’le ve Bohçalı ile danışıklı dövüşen, onları başta tutmak için kırk takla atan, bunun için ifşa olma riskine bile giren CHPKK ve Kemal Kılıçdaryan da hilesiz bir seçimde yüzde on oy oranına ulaşamıyor.

Bu ülkede seçmenlerin yarıya yakını seçime gitmiyor. Oy hakkını kullanmıyor. Gidenlerin de epeyi bir kısmı boş ya da kasten geçersiz sayılacak şekilde oy kullanıyor. Yine seçime gidenlerin epeyi kısmı ne partileri, ne liderleri tanıyor, ne seçim sistemini ne de devlet nizamını biliyor.

Genç kuşak ise partilerin hiçbirine ve seçim sistemine inanmıyor, güvenmiyor.

Üstelik bu feci manzara sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde benzer şekilde. Milletlerin demokrasiye, seçimlere, siyasi partilere güveni ya kalmadı ya da bazı ülkelerde dibi gördü.

Son on yıllarda batı dünyasında yapılan seçimlerin bile tamamı hileli, halklar bunun farkındalar, öfkelililer ve sistemden soğumuş vaziyetteler…

Üstelik, bir baş belası hırsızı, haini, küstahı, yalancıyı başlarından devirene kadar o kadar uğraşıyorlar, sonra onun bir alternatifini başa getirdiklerini kısa sürede görüyorlar/gördüler. Bir güç unsurunun, ülkelerdeki sözde siyasi partileri ve sözde siyasi liderleri belirlediğini, seçimlerin bir orta oyunundan ibaret olduğunu milletlerin çoğu kesinlik seviyesinde anladı.

1950’lerden itibaren, 1990’ların sonuna kadar Türkiye’de siyasi sahada o kadar çok saçmalık, o kadar çok mantıksızlık, hukuksuzluk, danışıklılık, rezalet yaşandı ki memleketine faydalı olabileceğine inanarak siyasetin içinde olan halktan insanlar/kitleler, duvara çarpmış gibi olup durdular. 2000’lerin başından beri de bu kişilerin çocukları ya da torunları, zaten seçim sistemine, Türkiye’nin partilerine ve liderlerine adam muamelesi bile yapmadılar, yapmıyorlar.

Üstelik sık sık yaşanan açık ya da örtülü askeri darbeler de seçim sistemiyle siyasi partilere olan güveni ve geleceğe olan ümidi ayaklar altında ezdi her seferinde…

Şimdi ortada “demokrasi” denilen ve İblis’in en parlak projelerinden biri olan projenin enkazı var.

Bilgili ve bilgisiz halk yığınlarını seçimler yapmaya zorlayarak, tamamına yakını bilgisiz olan siyasetçileri seçtirmenin neresi çağdaşlık? Neresi akla, bilime, mantığa, hakikate uygun?

Türkiye’de zaten demokratik cumhuriyet rejimi kendi kendini bitirdi.

Şu anda da kesinlik seviyesinde görülüyor ki seçmenlerin yarıdan çok fazlası ya hiç seçime gitmeyecek ya da gidip kasten boş/geçersiz oy atacak.

Sonra sandık müşahiti diye görevlendirilmiş gizli Ermeni ve gizli Yahudi hainler, türlü hileler yapacaklar. Sonra ilçe ve il seçim kurumları ayrıca hileler yapacak. Sonra YSK, son seferlerde olduğu gibi gerekiyorsa açıkça hukuk tanımayacak ve hileler yapacak. Sonra siyasi parti liderleri, aralarında daha önce gizlice yaptıkları anlaşmalar gereği ortak hamleler, konuşmalar, çıkışlar yapacaklar. Sonra oldu sana seçim, geldi başa yine aynı hainler, aynı sömürücüler, aynı katiller, aynı mafyalar, aynı çocuk ve organ kaçakçıları, aynı masonlar… Aynı Türk ve İslam düşmanları…

Akacak yine Türk milletinin paraları, vergileri, kamu gelirleri İngiltere’ye, İsrail’e, ABD’ye, Rusya’ya ve Çin’e… Terörden beslenmeleri de devam edecek ve yine masum vatandaşların kanları, bunların emrindeki terör örgütleri tarafından akıtılacak. Asla Türkiye’de emniyet, huzur, sağlık, rahat, mutluluk, gelişme, ilerleme olmasına izin verilmeyecek.


Türkiye’nin gerçekleri bunlar, gerisi yalan, dolan…

Basın, medya, sosyal medya bunları bir şeylermiş gibi gösteriyor bu millete…

Bunların sosyal mecralardaki ve Youtube’daki takipçi sayıları bile gerçek değil. Beğeni sayıları da gerçek değil. Bir anlığına halkın gerçek tepkisi yansıyacak olsa, işte tarihe geçen ve hafızalara kazınan şu hadisede olanlar yaşanıyor.

Şurada aldığı 65 bin beğeninin bile en az 50 bini bottur ya da trolldür.

Bu sadece Tayyip için değil, sözde muhalif liderler ve partiler için de aynı…

CIA, Türkiye’deki basını, medyayı, sosyal medyayı kendine göre şekillendirip yönlendirmese, şunların çoğu unutulur giderler.

Lakin en sönük olanı bile kısa sürede milyonla takipçi topluyor sosyal medyada, eğer inanırsanız o sayılara…

“E-muhtıra” da denilen “27 Nisan Bildirisi” de denilen şey yayınlandığı zamanlarda, yani 2007 yılında, AKPKK’nin/Tayyip’in gerçek oyu yüzde onun altına kadar inmişti.

2002’de AKPKK’ye oy verenler, seneler geçtikçe, uygulamaları gördükçe AKPKK’ye ve Tayyip’e desteklerini çektiler. 2008’de bile AKPKK aslında bitik bir partiydi. Anca çok ortaklı bir koalisyon hükumetinin bir ortağı olabilirdi.

Davos, Mavi Marmara ve benzeri orta oyunları, hep AKPKK ile Tayyip varlıkta kalabilsin diye sergilendi.


Türkiye’de “meşru” ve “hukuka uygun” tek bir siyasi lider ve parti bile yok.

Türkiye’de seçimlerin güvenliği de yok. Seçim sonuçlarının meşruiyeti de yok.

Türkiye’de gerçek Müslüman Türk bir kişinin yükselmesine izin veren bir siyasi zemin de yok. Bütün partiler tıka basa gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Rum, gizli Ezidi omurgasız ve çift kimlikli vatan hainleri ile tıka basa dolu…

Türkiye’de seçimlere, demokrasiye inanan, güvenen bir halk da yok.

Türkiye’de bu güne kadar yaşanan seçimlerin de tamamı hileliydi ve tamamı hükümsüz.

Türkiye yeni bir hileli seçime gitmeyecek ve şu danışıklı insan şeytanlarını, şu başka devletlere çalışan hainleri daha fazla başında tutmayacak.

Malum ülkeler ve gizli servisler, Türkiye’de bu gerçeklere inat hamleler yapmakta ısrar ettikleri için Türkiye’de ortam bu kadar gerildi ve şimdi hep askeri darbe havası var.

Evet, en açık şekliyle ve tekrarla yazıyorum, bu restleşme artarak devam edecek ve biz Türkiye’yi en kısa sürede OHAL ve darbe ortamına sürükleyeceğiz hatta bir süredir sürüklemekteyiz. Türkiye’yi gerçek hürriyetine kavuşturacağız.

“Ordu millet el ele, gerçekten hür Türkiye”

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi